1982 yılındaki oscar törenlerinde en iyi erkek oyuncu^*, en iyi yardımcı kadın oyuncu^* ve en özgün senaryo dalında olmak üzere toplam üç ödüle aday gösterilmiştir.

(gnnvry - 7 Mart 2011 23:03)

sydney pollackın 1981 yapımı filmi. paul newman ile sally field başrolde oynuyor, çok zekice ve iyi işlenmiş bir senaryosu var, ah bir de o zoraki aşk sahneleri olmasa.
konusu ise şöyle, bir cinayet davası vardır, polisler 6 aydır çözemiyordur, potansiyel gördükleri bir adamı şuçlamaya (ki bu adam paul newmandır) karar verirler, bunun için sazan bir gazeteci olan sally fielde bir haber sızdırlar, olaylar gelişir
bugün dvdsini izlediğim, güzel film

(farawaysoclose - 23 Haziran 2003 22:19)

bir de hukuk ve gazetecilik terimi, filmde kullanıyor ama ne anlama geldiğini bilmiyorum

(farawaysoclose - 23 Haziran 2003 22:20)

hiçbir zaman sevemedim gazeteciliği, basını. uğur mumcu gibi bu iş için canlarını ortaya koyanlar, gerçeği araştıranlar dışındakilere de pek saygı duyamıyorum. filmde de en saygı duyulmayacak gazeteciler anlatılmış. genç sally field (güzel bir kadınmış gençliğinde) yükselmek isteyen (a.k.a. korkulacak kişiler) bir gazeteciyi canlandırır filmde. kadın yükselmek istemektedir. nasıl yükselirsin? günlerce konuşulacak, sürmanşetlik bir haber yaparak tabii ki. polis altı aydır bulamadığı ve öldüğünü düşündüğü bir adam için bu adamın çevresinden, babası kaçakçı olan bir adamı (muhteşem paul newman) suçlar. nasıl suçlar? yükselmek isteyen bu kadının haberiyle adamı köşeye sıkıştırmaya çalışırlar, bu haberle suçlarlar. adamın suçsuz olduğunu filmin başlarında öğreniriz. olaylar gelişir, daha fazla anlatmayayım.

rahmetli sydney pollack'ın çektiği bir film. konusundan da anlaşılacağı üzere pollack bu filminde yazılı basını hedef tahtasını koyar ve oklarını basına saplar. oyunculukları ve konuyu işleyişiyle iyi bir film. eleştirel tarafı da iyidir. ama basını daha sert, daha çarpıcı ve etkileyici bir şekilde işleyen filmler de çekildi. bu film de daha iyi olabilirdi. imdb'de film için thriller(gerilim) ve drama deniyor ama gerilimli ve dramatik olabildiğini söylemek zor ne yazık ki. zaten yanlış müzikler yüzünden gerilimli sekanslar da zerre germiyor. öyle müzikler yapılmış ki insanı filmden soğutabiliyor. müzisyen herhalde filmi komedi sanıp bu müzikleri yapmış. zira ancak komedi, romantik komedilerde kullanılacak müzikler yapmış. haliyle bu da gerilimi baltalıyor. sahnelerin atmosferinde de gerilim açısından sorun var. drama tarafındaysa önemli sahnelerde duygu sömürüsüne gidilmemesi iyi bir tercih olmuş. özetle; basını eleştiren filmler diye bir liste yapılırsa tabii ki girebilecek filmlerden absence of malice ama sadece iyi bir film olduğunu söyleyebilirim. bir network değil. gene de izlenip bu sazan gazetecilerin hayatları nasıl yok edebileceklerine tekrar tanık olunmalı. beni gazetecilerden, basından tekrar tiksindirtti.

spoiler

megan... genç, güzel, yetenekli. ama sazan. polisin dosyayı odasında açık bırakmasına şaşırmıyor. polisin onca önemli dosyayı bulundurduğu odasında kendisini yalnız bırakmasını sorgulamıyor ve önündeki dosyaya bakıp gallagher'a çamur atıyor. sonrasında zerre utanmıyor yaptığından. gallagher'ın sözü gerçekten çok önemli: "yanlış haber yapıyorsunuz, herkes okuyor. ama sonra bu haberi düzelttiğinizde kimse okumuyor." megan, "insanlar istediklerine inanırlar," diye kolay bir şekilde sıyrılmaya çalışıyor bu işten. gallagher'ın yerinde olsam kurtulmasına izin vermezdim. sen gerçekleri araştırmak zorundasın. yaptığın haber için "yanlış çıkarsa doğrusunu tekzip ederim," diye düşünemezsin. nerede kaldı gazetecilik etiği? hiç oldu mu böyle bir etik, tartışılır gerçi. hayır, sen tekzip ederim diye düşünemezsin. böyle düşünerek, araştırılmadan-lan hem de polisten alınarak yapılan haberler haber değil, çamur atmaktır. ki böyle gastecilerden (gazeteci değil) bizde çok var. basınımız zaten bu gasteci ve yöneticiler yüzünden rezil bir durumda. binlerce kişiye çamur attı, ölümlerine-hapislerine neden oldu bu çirkef basın.

megan bizim negahan, kocası, amberin, akif ve diğer pek çok gazeteci gibi para/yükselme isteği ile haber patlattı. daha doğrusu çamur attı. gallagher işsiz kaldı. yetmedi. megan 2.haberiyle bir kadının ölümüne neden oldu. bu gazetecilerden tiksinmemek zor doğrusu. çamur atmanın adı gazetecilik olmuş, peh... uğur mumcu'nun ve onun gibi diğer gazetecilerin kemiklerini sızlatıyorsunuz amk. kadının ölümüne değinmezsem olmaz. kadın, "katolik'im. çocuğumu aldırdığımı yazarsanız kimse bunu anlamaz. babam anlamaz. ben bile anlamıyorum," der; ama megan 2.haberin kokusunu almıştır. kadının hayatının bir önemi yok ki. nitekim kadın ölü bulunur haberden sonra. megan'ın yerinde olsam intihar ederdim. birisine çamur attın, birisinin de ölümüne neden oldun. neden? yükselmek için. bir de kadına diyor ki "80'lerdeyiz canım. kimse senin çocuk aldırmana bir şey demez," peh, katolik mezhebi hakkında da fikri yok. bize de çok yakın bir öyküsü var filmin. katolik yerine müslümanlığı koyun. öykünün fonuna taşrayı koyun. bizde de gazetede "çocuğunu aldırdı," haberleri çıkan intihar edecek mi etmeyecek mi. edecek tabii ki, ya da öldürülüp intihar süsü verilecek, ya da öldürülüp namus cinayeti denecek.

neyse. bu öyküyü iyi işliyor pollack ve senaristleri. ama aşka (megan-gallagher aşkına) girişmeseler daha iyi olacaktı. neden bunu da anlatmak istediler, anlamıyorum. aşksız daha iyi olacaktı film bence.

spoiler

(sherlock holmes 90 - 29 Kasım 2014 20:29)