Quo Vadis ' Filminin Konusu : 3 yıl boyunca süren çetin savaşlardan sonra Roma'ya dönen General Marcus Vinicius şehirde Lygia ile karşılaşır ve ona aşık olur. Bir Hristiyan olan Lygia ise savaşçı bir adamla beraber olmak istemez. Christian and doesn't want to have anything to do with a warrior. Bir Romalı olarak yetişmesine rağmen emekli bir komutanın evlatlık kızı olan Lygia, aslında Roma'da bir rehinedir. Marcus, İmparator Neron'yu ikan ederek, kızın kendi hizmetine verilmesini sağlar.... Henry Sienkiewicz'in 1905 yılında yazdığı nobel ödüllü kitaptan uyarlanan film, Roma imparatorluğunun en güçlü olduğu dönemden kesitler sunar. Hz. İsa 'nın yanı sıra havarilerden, Tanrı'nın emirlerinden, İncil'de geçen ayetlere yer veren film, Neron döneminde ilk Hristiyanların gördüğü zulmü anlatmaktadır.
Ödüller :
The Ten Commandments(1956)(7,8-62223)
El Cid(1961)(7,3-11496)
Cleopatra(1963)(7,0-26339)
King of Kings(1961)(7,0-6833)
Barabbas(1961)(7,0-4909)
Ivanhoe(1952)(6,8-7482)
Samson and Delilah(0)(6,8-7276)
The Robe(1953)(6,8-8237)
Demetrius and the Gladiators(1954)(6,7-2925)
The Greatest Story Ever Told(1965)(6,6-7933)
Quo Vadis(2001)(5,8-1792)
Golden Globes : "Golden Globe-Best Supporting Actor"
önceki akşam viyana planet music'de kataklysm'in "the road to devastation" turnesinin alt gruplarından biri olarak izleme fırsatı bulduğum grup. ön grupların ilki oldukları için rahat izleme fırsatım oldu ki çok güzeldi. sahnede kısa kalmalarına rağmen müthiş performans sergilediler. hatırladığım kadarıyla çaldıkları şarkılar, sırası karışık olmakla birlikte: absolutionon the shores of ithakasilence calls the storm mute requiemfate's descentve sanırım forever albümünden bir şarkı.quo vadis'in sahnesi bitmiş, bir sonraki öngrubun sahne hazırlıkları sürerkene, merchandise standına yönelmemle gitarist bart'ı * görmem bir oldu. grubun merchandise işleriyle kendisi ilgileniyormuş. aldığım albümleri ve dvd'yi imzaladı. gayet sıcakkanlı, konuşkan bir abim. dead man's diary çalmadınız ayıp ettiniz dedim, bu gece için biraz hafif kaçardı o ama kendi konserimizde kapanış şarkısı olabilir pekala diye yanıt verdi. benim nereden olduğum, viyana'da ne yaptığım üzerine konuşurken kanada'ya da gel demesine karşılık siz türkiye'ye gidin asıl dedim derhal. çok isteriz türkiye'ye gitmek, ankara'da arkadaşım bilem var benim diye cevap verdi. steve*'i son albümünüzde çalmaya nasıl ikna ettiniz diye sorduğumda "kendisine bir kaç kayıt yolladım, beğendi, testament'la olan turnesinden sonra ilk fırsatta evime geldi, sadece iki günde bütün şarkıları öğrendi ve kayda girdik. inanılmaz bir adam." diyerek cevap verdi. muhabbet devam ederken oralarda durursam diğer elemanları da görebileceğimi söyleyince zaten diğer grupları pek de sallamayan ben merchandise standının önüne çivi çaktım. sırayla bütün elemanları gördüm muhabbet ettik hepsi çoook güzel insanlar. bir tek stephane * cool biraz, ama olsun o kadar. kendi işlerini kendileri görüyorlar ayrıca. bart merchandise işleriyle ilgilenirken, sahne sonrası davulları toplama işleri de yanic'e * aitmiş. fakat sorun şuydu ki kataklysm'den önce çıkan gruplar (diğer ikisi fear my thoughts ile neaera idi) yanic'in drum set'inde çalıyorlardı. bassçı dominique *'le muhabbet eder ve ön grupların sahnelerinin bitip kataklysm'in sahneye çıkmasını beklerken, yanic'i görüp göremediğimi sordu. hayır göremedim henüz deyince gel bakiim sen benle dedi kolumdan tuttuğu gibi sahne arkasına götürdü. yanic'i sahne arkasında beklerken buldum. hemen materyallerimi verdim imzalaması için. akabinde adama resmen "hayvansın" * dedim, gülerek teşekkür etti. ona da türkiye'ye gidin ulan allahsızlar demeden bırakmadım. death bile çok sevemememe rağmen quo vadis'e nasıl vurulduğumu söyleyince symbolic albümünü dinle, mutlaka seversin diye yanıt verdi. sahne sonrası seyirciye fırlattığı bagetlerden yakalayamamış zavallı bir kızcağız olduğum için de bana iki adet baget verdi. bu da yetmezmiş gibi o an sahnede olan grubu (fear my thoughts) sahne arkasından izlettirdi. ben de yalakalıkta sınır tanımayarak grubu biraz izledikten sonra, yanic'e dönerek - sizin vokaliniz çok daha iyive biraz daha izledikten sonra tekrar dönüp - sizin davulcunuz da çok daha iyi diyerek güldürdüm yine onu. o da diğerleri gibi oldukça sıcakkanlı davrandı kısaca. fazla meşgul etmek istemeyerek teşekkür edip yanından ayrıldıktan sonra da neaera'yla kataklysm'i izleyip tepindim. uzun zamandır yaşamadığım eğlenceli bir gece geçirdim sayelerinde. burdan öpücükler kendilerine. :) * *
(learning to live - 29 Ocak 2007 03:46)
latince nereye gidiyoruz anlamına gelir. ayrıca osman ulagay'ın kitabının adıdır. kuresellesmenin iki yuzu.
(caelumluna - 3 Mart 2000 22:42)
hayatımla ilgili ne yapacağımı bilemeyerek, bir ay önce geldiğim küçük şehrin sokaklarında boş boş dolaşırken, evrenin bir oyunu gibi eski bir duvarın üzerinde rastladığım yazı. nereye gitmem gerektiğini bilmiyorum. aslında ben durmak istiyorum, çünkü o kadar uzağa gittim ki, geldiğim yerin izlerini ve gideceğim yerin ismini kaybettim.
(bisikletci - 24 Ekim 2010 21:16)
eski bir hiristiyan menkıbesinde geçer.bir çoban yolda giderken hz isayı görür ve sorar: quo vadis domine? yani "nereye gidiyorsunuz hazret?" cevap müthiştir: senin bırakıp kaçtığın koyunlar için yeniden çarmıha gerilmeye romaya gidiyorum der.kazancakis in böyle de bir romanı vardır. (bkz: yeniden çarmıha gerilen isa)
(itaatsiz - 3 Ocak 2003 16:00)
şevket süreyya aydemir'in "suyu arayan adam"da, yaşadığı iç buhranları, nereden gelip nereye gitmekte olduğunu sürekli sorgularken kullandığı ifade. hatta hep şöyle der: "quo vadis yoldaş?"
(ayurt - 25 Aralık 2010 15:01)
isa, petrus'a döneminin en şahane ayarlarından birini vermişti, onun için bile okunabilir.
(syd - 5 Nisan 2011 11:55)
bana nedense çözemediğim bir şekilde hop kardesim nereye lafını hatırlatan bir ifadedir*.
(decafeinee - 7 Mart 2003 11:10)
quo vadis çok önemli bir soru yaşamda, sürekli kendimize sormamız gereken ama her defasında yanıt vermemizin şart olmadığı sorulardan. bazen öyle durumlar olur ki yaşamda, siz bir sürü şey yapmaya başlarsınız ama o yaptıklarınızın hiçbirisi sizin tercihleriniz değildir ya da çok ve tali olanları sizin tercihlerinizdir. işte bu zamanlarda kişi kendisine, quo vadis sorusunu sorması gerekir. quo vadis'i de bu sorunun sorulduğu yerdir. zira olmadık yerde bu soru sorulursa, içinde bulunduğunuz boktanlığın farkına varmakla birlikte gereğini yap(a)mama olasılığı yüksektir. erken gelen soruya verilecek erken yanıtlar sorunu kabullenmeye, geç gelen soruya verilecek geç yanıtlar pişmanlığa, zamanında sorulan soruya verilen dakik yanıtlar kişiyi kendi tercihlerine götürür.
(rozge - 1 Ağustos 2011 21:13)
akıldan çıkmaması gereken soru. incil'de bulunur. tam hali:at nunc vado ad eum, qui me misit, et nemo ex vobis interrogat me: "quo vadis?"türkçesi:şimdiyse beni gönderenin yanına gidiyorum. ne var ki, içinizden hiçbiri bana, 'nereye gidiyorsun?' diye sormuyor.
(etliekmek ve sen - 19 Kasım 2011 01:59)
polonyalı, henry sienkiewicz'in 1905 yılında yazdığı nobel ödüllü kitap. roma döneminde, hristiyanların karşılaştıkları baskıları anlatırken, o dönemin roma'sının mükemmel bir tablosunu çizer (bkz: neron). tüm bu anlattıkları da kendi zamanının (1900 ler) bir özetidir aslında.
(camilo - 10 Kasım 2000 20:56)
bekir coskun tadi kose yazilarinin en sevilen basliklarindan biridir bu. bu basligi kullanan yazarlar "latince biliyorum ve bu memleketin cok ustunde bi sentezi teneffus ettim" imaji verirler.secimlerden ya da herhangi bi hukumet krizinden once kullanilirsa sahane olur.bi de her seferinde aciklarlar quo vadis ne demektir diye bu vesileyle ilk paragrafi da hococoro mococoro ederler.
(otisabi - 10 Kasım 2000 22:08)
dinlmekten alınan zevk orgazmla eşdeğerdir bu grupta. "teknik" metalin en büyük sıkıntısı o muazzam tekniklerin duyguyu, lirikleri öldürmesidir. quo vadis'i dinlerken ise duygusal geçişkenlik ve alınan zevk teknik death'le kesinlikle ters orantılı. ki bunu başaran tek bir isim vardı benim için daha önce, death. hazır boştayken jeff loomis'i de alsalar aslında ne güzel olur. neyse, geyiği bir tarafa bırakırsak, day into night ve defian imagination albümleri gelmiş geçmiş en iyi extreme metal albümlerindendir der ve susarım. respect!
(anarchy x - 5 Şubat 2012 09:20)
romanda petronius'un neron'a yazdığı ayar dolu mektup şöyle idi: "imparator'um, geleceğim günü sabırsızlıkla beklediğini, vefalı bir dost kalbiyle gece gündüz bana iştiyak çektiğini biliyorum. sevgini ispat için beni hediyelere gark etmek, muhafızların komutanı yapmak, tigellinus'u da tanrıların kendisi için mukadder kıldığı yere, yani domitius'un zehirletilmesinden sonra sana miras kalan arazinin katır çobanlığına tayin etmek niyetinde olduğunu da biliyorum. fakat hades aşkına ve oradaki ananın, zevcenin, biraderinin, üvey oğlunun ve seneca'nın ruhlarına yemin ederim ki davetine icabet edip yanına gelemeyeceğim. hayat çok kıymetli bir hazine, ben o hazinenin en değerli cevherlerini seçip aldım. fakat hayatta öyle şeyler var ki, ben bunlara tahammül edemiyorum. ananı, kardeşini, karını öldürdüğün, roma'yı yakıp mahvettiğin, memleketin bütün şerefli insanlarını erebos'a gönderdiğin için sakın öfkelendiğimi zannetme! hayır! ey kronos'un torununun torunlarından olan imparator, ölüm beşerin alınyazısıdır, zaten senden başka ne beklenebilir ki! fakat şarkılarınla kulaklarımı daha fazla tahriş etmeye, kuru bacalarının üstündeki domitien karnınla raksedişini iğrene iğrene seyretmeye, şiir okuyuşunu dinlemeye, oyunlarına, inşatlarına, ey kenar mahalle şairi, dinlemeye artık tahammülüm kalmadığı gibi, bende ölüme karşı bir iştiyak bile uyandırdı. seni dinlerken roma kulaklarını tıkıyor, cihan seninle alay ediyordu. bense artık daha fazla hacalete dayanamayacağım. vakaa cehennem bekçisi üç başlı köpek serberus'un havlamasında, senin şarkı söyleyişine benzer cihetler olabilirse de hiçbir vakit bu hayvandan hoşlanmadığım için, onun sesinden dolayı utanç duymaya lüzum görmeyeceğim için o köpek beni pek rahatsız etmiyecektir. sana afiyet temenni ederim, fakat şarkı söyliyeyim deme! cinayet işle, fakat şiir yazma! insanları zehirle, fakat raksetme! şehirleri yak, fakat saz çalma! işte zarafet hakemi sana bu temennilerde bulunuyor ve son olarak bu dost öğütünü veriyor."
(haybe - 7 Eylül 2012 14:55)
utanç ve zulüm üzerine inşa edilmiş, felsefe ve çok tanrılıkla süslenmiş eski roma'nın, tek tanrılı hıristiyan vatikan zulmünün, ikiyüzlülüğünün başlangıcını çok güzel tasvir eden roman.
(bal dok yala - 5 Ekim 2012 13:44)
sadece şu parçalarıyla bile bana death metal'i sevdirebilecek olan grup.http://www.youtube.com/watch?v=ep_9s9wh8ti
(cool bir sopar - 31 Temmuz 2013 04:09)
ingilizce çevirsiyle kıyaslarsak, nihal yeğinobalı kitabı resmen kafasına göre kesip biçmiştir. hakkını yemeyelim, en azından bazı yerlerde "petronyus gözlerini açtı sağlık durumuyla ilgili uzun bir rapor verdi." şeklinde durumu özetlemiş de bizi zahmetten kurtarmış.
(kahrakural - 25 Ocak 2014 01:20)
latince "hi$$t alooo" demektir gayet, akabinde "quo il vadi amicus, fortes fortuna veritas" yani "bir arkadasa bakip cikicam" anlamina gelen sozler soylenir..
(barbie - 25 Haziran 2001 06:29)
birbirinden güzel üç albüme imza atmış kanadalı orijinal grup. ne acıdır ki en son albümlerini çıkarmalarının üzerinden tam 11 yıl geçti.
(bruce mclaren - 16 Şubat 2015 05:03)
8 dalda oscar ödülüne aday gösterildiği halde hiçbirini kazanamamış bir film.(bkz: kim 500 bin ister)
(egzistansiyalist kelebek - 20 Mart 2006 20:47)
oscar almadigini bilmenin 64 milyarla esdeger oldugu film.
(deepcrimson - 20 Mart 2006 20:52)
Yorum Kaynak Link : quo vadis