• "willcommen, cabaret, mein herr, money gibi muhteşem şarkıların olduğu nazi almanyasının yükselişini anlatan film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu aksam cnbc ede yayınlanmıs olan filmdir.

    cevirmenin cahilligiyle aklımda kalacaktır.

    mesela bir sahne "sally bowles" bir oyuncu kadından bahsederken "on screen" diyor.
    altyazıdaysa "onu televizyonda gördüm" yazıyor.
    1932'de ne televizyonu guzel kardesim...

    en eglenceli cevriyse soyleydi:
    - where is your wife?
    - in cologne

    - eşiniz nerede?
    - kolonya'da

    insaf dedim, ayıp dedim. cevirilerin cogu hatalı ve eksikti ama köln'e kolonya demenin anlamını cözemiyorum. almanya'nın 1930'lardaki ruh halini belki de en iyi anlatan filmi ceviren arkadas 1932'ye televizyon koyuyor, haritaya bir kolonya sokuyor.

    bu isler ne yazık ki iyi ingilizce bilmekle olmuyor. biraz da zeka ve genel kültür gerekiyor.


    (umka - 5 Mayıs 2007 23:47)

  • comment image

    bir broadway müzikali. hitler'in başa geçmesinden önceki dönemde berlin'de geçer. kabare oyuncusu olan sally bowles'ın amerikalı bir yazarla olan kısa ilişkisini anlatır. sally ve clifford'ın ilişkisi onları çepeçevre sarıp sarmalamış olan kaos tarafından ciddi bir tehdit altındadır. hikayedeki diğer bir acıklı aşk macerası da alman fräulein schneider ve yahudi talibi herr schults arasında geçer. 1972'de beyaz perdeye de uyarlanan bu müzikalde liza minnelli sally rolüyle en iyi kadın oyuncu, bob fosse en iyi yönetmen, joel grey en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında oscar ödülünü almışlardır.


    (purplehaze - 3 Nisan 2002 15:23)

  • comment image

    willcommen, cabaret, mein herr, money gibi muhteşem şarkıların olduğu nazi almanyasının yükselişini anlatan film.


    (flut - 6 Mayıs 2002 11:40)

  • comment image

    aynı adlı filmde sally bowles tarafından söylenen şarkı:

    what good is sittin' alone in your room
    come hear the music play,
    life is a cabaret old chum
    come to the cabaret.
    put down that knittin', the book and the broom
    it's time for a holiday,
    life is a cabaret old chum
    come to the cabaret.
    come taste the wine, come hear the band
    come blow your horn, start celebratin'
    right this way, your table's waitin'
    no use permittin' some prophet of doom
    to wipe every smile away,
    life is a cabaret old chum
    so come to the cabaret!

    i used to have this girl friend known as elsie
    with whom i shared four sordid rooms in chelsea
    she wasn't what you'd call a blushing flower
    as a matter of fact she rented by the hour
    the day she died the neighbors came to sneaker
    well, that's what comes of too much pills and licqueur
    but when i saw her laid down like a queen
    she was the happiest corpse i'd ever seen
    i think of elsie to this very day,
    i remember how she turned to me and said:

    "what good is sittin' all alone in your room
    come hear the music play,
    life is a cabaret old chum
    come to the cabaret!"
    and as for me, ha!
    and as for me,
    i made my mind up back in chelsea
    when i gooo,
    i'm going like elsie,

    start by admitting from cradle to tomb
    it isn't that long a stay
    life is a cabaret, old chum
    it's only a cabaret old chum
    and i love a cabaret!

    der ve atlar sandalyeden...


    (purplehaze - 10 Kasım 2002 11:47)

  • comment image

    şehir tiyatrolarında muhsin ertuğrul sahnesinde gösterimi yapılan yücel erten in yönettiği hitler öncesi almanyanın nazi almanyasına geçişini anlatan bir müzikal. gerek kostümler - sahneye yakın izlemek lazım - gerekse şarkılar - türkçeye iyi çevrilmiş - çok hoş hazırlanmış.
    ama tabiki 3 saatlik bir uzunluğu var ve bu müzikal sevmeyen insanlara işkence gibi gelebilir.
    --- spoiler ---

    yani politika falan mı? ama bunun bizimle ne alakası var ki?

    ---
    spoiler ---
    bu arada bu müzikal bu ay içerisinde izlediğim nazi almanyası - yahudilik ilişkilerini inceleyen 3. oyundu. (bkz: mephisto) (bkz: kahraman annem)
    yoksa tiyatrolar bize birşeyler mi anlatmaya çalışıyor sorusunu akla getirmiyo değil... yani politika falan mı? ama bunun bizimle ne alakası var ki?


    (ysfztgctk - 1 Mart 2010 08:55)

  • comment image

    orjinali christopher isherwood'un "goodbye to berlin" romani olan, "i am a camera" adi altinda oyunlastirilan, daha sonra cabaret adi altinda filme cekilen, türkiye'de de engin cezzar tarafindan müzikal haline getirilip basrollerini gülriz sururi (ki yillar önce i am a camera'da da sally bowles'u oynamistir), engin cezzar ve cüneyt türel'in oynadigi oyun.
    sally bowles'un o sarkisi "evinde oturma yapayalniz/ gel de müzik dinle/yasam bir oyundur dostum/buyrun kabareye" seklinde türkcelesmistir.


    (sally bowles - 18 Aralık 2002 13:32)

  • comment image

    yaklaşık 15 yıl evvel televizyonda gördükten sonra yıllar boyu zihnimde yankılanmış bir müziğe** ve de oldukça etkileyici bir liza minnelli performansına sahip 1930'lu yılların berlin'inde geçen 1972 yapımı müzikal film. müzikal'deki şarkıların/hikayelerin zaman ilerledikçe ve de nazizm'in yükselişine paralel olarak evrildiği yer* oldukça çarpıcı.


    (barzakhi - 9 Temmuz 2004 22:13)

  • comment image

    eger yamulmuyorsam paris'te louvre muzesi ile conseil d'etat'in kesi$tigi meydanda yer alan me$hur club, restaurant, bar. cok enteresan ve ho$ bir yer. hayallerimdeki club'i bilgisayar ortamina aktarip in$a etseler herhalde boyle bir $ey olurdu. belli ba$li 3 degi$ik ortam var. bir tarafta restaurant, diger tarafta barlar ve makul buyuklukte bir dans pisti. bar kisminda oturulacak yerler cok rahat, $oyle uzunlamasina yatabilirsiniz. zaten etrafa $oyle bir bakinca goreceksiniz ki dunyanin her yerinden ta$ gibi hatunlar dolanmakta. ancak ne yazik ki burasi bir queen degil. yani gay clublardaki hatunlari rahatlikla tavlama avantaji burada yitirilmekte. straight club olmasi dolayisiyla playboylar da avdalar. o yuzden i$iniz biraz da muhabbete kaliyor. tipki i$ ba$vurularinda 2. yabanci dilin avantaj saglamasi gibi.
    giri$ 20 euro ve 1 icki bedava. dikkati ceken bir ba$ka husus da icki fiyatlarinin buddha bar ile yari$masi. en son bir vodka portakal 13 euro idi. tabi ki gitmeden di$arida cakir keyif olmak ve iceride muzigin keyfini cikarmak en iyisi. cunku muzik cok kaliteli. toplam 3 dj belli araliklarda degi$meli olarak kendi tarzlarinda caliyorlar. yani ho$unuza giden turde kalkip oynayabilir, sevmediginiz turde ise oturup mankenlik ajansi diye yanli$likla buraya gelenleri izleyebilirsiniz. son olarak 5:30'da kapanmakta diyerek, bitirelim.


    (bcm - 9 Kasım 2004 00:25)

  • comment image

    evet, baslayalim. willkommen, bien venue, welcome. cabaret 1931 berlin'inde, nazialmanyasi'nin yükselise geçmeye basladigi, büyük bunalimin dünyanin içine ettigi bir dönemde geçer. sally bowles kit kat club’da bir dansçidir. ama ne dansçi. tek düsü bir film yildizi olmaktir ama durun. bu bir bob fosse kisisi ve bob fosse kisileri düs görseler bile bilir ve ona göre yasarlar. müzikal insani alir. götürür. uçurur. bir miktar gezdirip birakir. düsüs uzun sürmez ama çarpma ani inanin bana, o kadar uzun sürer ki, yerinizden kalkamazsiniz. bendeki kopyasi yaklasik iki saat sürdü. daha önce bir tek kirmizi degirmenin çarpmasi bu kadar uzun sürebilmisti.
    peki, nedir olay? sally’ye önce ingiliz aydini brian, sonra da alman seçkini maximillian yazar. tabii ask iki boyutlu degildir. sürprizler de olur. fosse sinema tarihinin en ilginç çatal iliskisini sunar belki de. jules et jim bile bastonla sahneden alinirdi burada. ama öykü kimin umrunda. dostum sana söylüyorum, bir de benim görebildigim gibi görsen, bu film hiç te yahudi gibi degil. liza minnelli tüm çirkinligiyle o kadar güzel o kadar güzel o kadar çekici ve o kadar isleyici ki. musalar ona tüm yetenekleri devretmisler. yunus emrenin askini almis bu kadin, hem de yasam için. her sakimasinda sahne duruyor ve bir tek o oynuyor. müzikal dedikleri nedir? öyle bir durumdur ki, yalnizca müzigin çalmaya baslayip arka planda rastgele görüntüler geçmesine çok az kalmistir. görüntüler tek baslarina müziktir ama müziksiz hiç birnendir. liza minelli sahneye çikar ve joel grey sahneye çikar ve siz daha gözlerinizi ovusturmaya yeni baslarken jenerik girer. tavirsa tavir, durussa durus. burada olup biteni anlamak için yalnizca gözlere ve kulaklara ihtiyaç var. ama burada olup biteni anlamak için duyumsayabilmek bile gerekmez. cabaret zorla duyumsatir, içirir çig yumurtayi. siz igrenç zannedersiniz ama, bir de benim gördügümü görebilseniz.


    (mccormick - 24 Nisan 2005 10:39)

Yorum Kaynak Link : cabaret