La notte (~ Gece) ' Filminin Konusu : Tanınmış bir yazar ve eşi, on yıllık evliliklerinin ardından ilişkilerinin bitme noktasına geldiğini farketmeye başlarlar. Kadın bu evlilikten sıkılmıştır. Bir aile dostuyla olan evlilik dışı ilişkisi, adamın aniden ölmesiyle kadını iyice umutsuzluğa itmiştir.Film bir günü ve bir geceyi anlatır. Şafak sökmeye başladığında, çiftin katılmış olduğu parti de bitmektedir ve alışkanlıklar, korku, yalnızlık ve acı, çifti son kez bir araya getirir...
Ödüller :
Rocco e i suoi fratelli(0)(8,3-17826)
La dolce vita(1960)(8,1-58761)
L'avventura(1960)(8,0-22406)
Vivre sa vie: Film en douze tableaux(1962)(8,0-29936)
L'eclisse(1962)(7,9-14508)
Il deserto rosso(1964)(7,7-11878)
Il grido(1958)(7,7-3834)
Blowup(1967)(7,6-49703)
Professione: reporter(1975)(7,6-18506)
Le amiche(1957)(7,3-2230)
Zabriskie Point(1970)(7,1-13276)
Identificazione di una donna(1982)(6,7-2804)
Berlin Film Festivali : "Golden Berlin Bear"
1961 yapimi film. 1912 dogumlu antonioni... 49 yasinda cektigi filmde, "iliskileriniz ve toplumunuzun sorgulanmasi icin size bir alan ayarladim, gelin beni izleyip dusunun kendinizi." demis gibi gelmedi. antonioni, insa ettigi hastane sahnesindeki iniltiler dusunuldugunde bile film boyunca durmaksizin bir tutku alani acar. siralamak benim icin bir zevk olacak: hastanedeki hastanin iniltileri, odaya giren kadinin hasta adamla (dile dokulmedik) yakinlasma arzusu, komsu odadaki genc kizin isterisi, isterili kizin cosku sesinin altindan patlayan sert hemsire tokatlari, film boyunca adamlar-kadinlar arasi flort ve flortu asmis alis verisler, adamlar-adamlar arasinda gerceklesen sokak dovusunde konusan yumruklar, kadinin yoldan gecerken adamlarla cilvelesmesi, siyah sacli bir monica vitti, bitis sahnesinde genis arazide, sac bas dagitarak sevisen cift..... bu adamin la notte'si, 49 yasinda hayat sorgusuna girismis, ve andropozuna yaklasmis bir sanatcinin enfes kompleksli ve sorunlu gozlerinden akan asiri atesli bakislar gibi bir sey olmus. bence en karizmatik filmi. kollarimi acip kendimi birakasim geliyor filme. bir de blow up gibi bazi yerlerinde uykuya suruklemiyor, l'avventura'da karsima ciktigi haliyle bir bitirilmeme israri yok.
(lacivert kadife ve kirmizi visne - 10 Mayıs 2007 14:55)
--- spoiler ---açılış sahnesi kadar marcello mastroianni ve jeanne moreau'nun bahçede oturup konuştuğu sahne de akıllara zarardır. akla chacun son cinémayı getirir hatta.--- spoiler ---
(kudra - 21 Aralık 2007 18:54)
life of brian'ın sonunda, "bu filmi beğendiyseniz, neden la notte'yi de izlemiyorsunuz?" diyerek bahsedilen film.
(kvashiorkor - 25 Nisan 2010 00:29)
başarılı italyan rock grubu moda'* nın viva i romantici albümündeki enfes şarkısı. * *sì sarà pure misteriosa e tenebrosa,quando vuole fa paura,ma ti abbraccia e ti difende se l'ascolti...se ti nascondi e cerchi dentro lei la forza per andare avantie non tradirla con il sole e i raggi.mi copre dagli insulti e dalle malelingue, che cercan solo di ferirmi e screditarmi,mi lascia fare anche se sbaglio a farmi male, senza insultarmi..non come te che invece, hai cancellato in un momentotutto quanto.ed è rimasto dentro te soltanto il peggio per uno sbaglio ed un momento in cui mi son sentito solo,senza coraggio...ma la notte so che pensi a me amore,nel buio cerchi sempre le mie mani, no...non fingere di stare già, già bene... di colpo non si può dimenticare.niente di così profondo e intenso o almeno penso.dico ci riesco, poi mi perdo e ci ricasconei momenti di sconforto, quando intorno a metutto buio come,come la notte,come le botte,come le ferite abbandonate e mai curate,ancora aperte.sbagliare è umano, ma per te uno sbaglio è tutto.sono solo un malandrino ed un violento, per una volta provo ad ascoltareil cuore e non l'orgoglio.ma la notte so che pensi a me amore,nel buio cerchi sempre le mie mani, no...non fingere di stare già, già bene... di colpo non si può dimenticare.niente di così profondo e intenso o almeno penso.ma la notte so che pensi a me amore, nel buio cerchi sempre le mie mani...no!non fingere di stare già già bene...di colpo non si può dimenticare...niente di così profondo e intenso o almeno penso.
(elserko - 27 Nisan 2011 00:54)
vivaldinin bu isimdeki sol minor flüt konçertosunun 6. kısmı olan allegro bağımlılık yapabilme özelliğine sahiptir.
(lynnrowens - 29 Eylül 2011 22:58)
bu filme karşı hissettiğim şey: aşk...filmden bi sahne görünce tekrar dalııııp gidiyorum, öyle mutlu ediyor ki beni. açıp tekrar izlesem büyüsü bozulacak gibi. büyülü kıpır kıpır bir his.sadece 5-6 entry yazılmış. yazık.bir de hatırlatayım, üstad kubrick'in son eseri eyes wide shut'ı izlediyseniz bu filmi izledikten sonra fark edeceksiniz ki ikisi aslında aynı film. kubrick'in de favori filmlerinden biridir zira.izlediğim en iyi film diyebilir miyim? sanırım diyebilirim.büyük adamsın antonioni.
(melankomik - 29 Haziran 2012 15:22)
festivalimizdeki en son gösterimi sırasında arkamda oturanların fenalık geçirip "yaprak bile oynamıyor" diye söylendikleri film. kitapçıklara yazmak lazım herhâlde dikkat patlayabilirsiniz diye... bunlar seyredenleri patlatıyorlar da.
(arvo - 11 Haziran 2003 15:41)
yaşamımız, ilerleyişini düzgüsel ilerlemenin dayatılarına karşı koyarak, hedefe tam yaklaşmışken konudan saparak gerçekleştirir. sürekliliğin kusursuzluğu hayatı ayıntılara ve kusurlara muhtaç eder. sinema sanatı, konvansiyonel sinemanın kusursuz anlatı yapısının hayatı özünden kopardığını fark ederek konudan sapmayı keşfetmiştir. tabii ki michelangelo antonioni ve çağdaşları sayesinde. antonioni, çoğu filminde öykü anlatımının takdis edilmiş kurallarını bilerek göz ardı eder. ikincil olayları tarafsız bir bakışla gözlemleyip, belgeler. bu yüzden jeanne moreau'nun (ne güzel bir kadındır) parmaklarını duvarın çatlaklarında gezdirirken ne yaptığını sorgulamaz, dışa vurduğu düşünceleri anlamaya çalışırız. kestane fişeği havalandıran gençleri izlerken biz de o'nunla birlikte izleriz ve hiç şikayet etmeyiz.hülasa; zaman, duygunun halinden anlayabilsin ve küstahça ilerleyip gitmesin diye kamera tarafından yavaşlatılır. böylece duygular ilk defa ıskalanmadıklarına ikna olarak kadrajın kıyılarına, oyuncuların bakışlarına dolar. la notte böylece başlar.
(stoss - 30 Temmuz 2012 03:46)
sırasıyla l'avventura, la notte ve l'eclisse'ten oluşan üçlemenin ikinci filmi.
(tepedeki psychedelic adam - 13 Ağustos 2012 00:01)
"birçok kötü alışkanlığım var ama onları nadiren kullanıyorum." -valentina gherardini *
(eloise vera - 5 Kasım 2012 23:30)
rv 439 numaralı, antonio vivaldi'nin bizlere geceyi anlattığı flüt konçertosu. riemann'ın bahsettiği gibi genelde 3 veya 4 bölümde oluşan konçertoların aksine 6 bölümden oluşmaktadır ama ilk 5 bölüm çok kısa sürmektedir. bu konçertoyu dinlediğimde eğlenceli bir partide geçen bir gece aklıma gelir. acaba bizim kızıl papaz da böyle bir gece mi düşünmüştü, kim bilir?birinci yavaş bölüm görkemli girişiyle alacakaranlıkta geçer. gizemli, güzel ve zarif bir gecenin gelmekte olduğunu haber verir. ikinci hızlı bölüm bu eğlenceli gece için yapılan hazırlıkları ve eğlenceye giderken insanın içindeki kıpır kıpır olma halini anlatır.üçüncü yavaş bölüm bu eğlencenin tam başlamasından önceki dostlarla sohbet edilen, hal hatır sorulan huzurlu ve dingin zamandır, sonunda parti yerine varılmıştır. biraz cuma akşamı mesai sonu yaklaşırkenki anları hatırlatır. birazdan yapılacak eğlencenin coşkusundan kıpır kıpır olma hali belli edilmemeye çalışılsa da devam etmektedirdördüncü hızlı bölüm, eğlencenin dibine vurulduğu zaman. bu bölümde çılgın atan yaylılar bize dansın ve kendini kaybetmenin coşkusunu, yemeyi içmeyi, kısaca hayatın en güzel anlarını anlatır. kısa tutulmasına en çok üzüldüğüm bölümdür. bu coşku kesinlikle daha uzun anlatılmalıydı.kızıl papazın bize sürpriz yaptığı beşinci yavaş bölüm, aynı zamanda özel olarak isim verilen tek bölümdür. ismi "il sonno" yani uykudur. yorgun geçen partinin ardından huzurlu ve deliksiz bir uykuyla dinlenmek resmedilir. sürpriz ise bu bölümün dört mevsimdeki* sonbahar konçertosunun (rv 293) orta bölümünün transkripsiyonu olmasıdır. yani dört mevsimde keman ile çalınan bu beste burada flüt ile çalınmaktadır ama daha kısa tutulmaktadır.en uzun tutulan ve yaylıların artık resmen delirdiği altıncı hızlı bölüm gecenin bitişini ve yeni güne başlarken yapılan hazırlıkları ve koşuşturmaları anlatır.edit: bu arada rv 104 numaralı aynı başlığa sahip bir konçertosu daha var kızıl papazın. 104 numaralı konçerto flüt, iki keman ve fagot için yazılmış. bu iki konçerto birbirlerine oldukça benziyorlar ama şahsen ben 439 numaralıyı daha çok seviyorum.
(goldencrab - 18 Nisan 2013 23:31)
acıyı ve yalnızlığı, sömürmeden ve bayağılaştırmadan tertemiz anlatır la notte. yalnızlık ne sürreal varoluşsal bir hezeyandır, ne de katarsise kurban giden bir unsur. karakterlerin yaşadığı, kimi zaman kayıt cihazından dinlenen, kimi zaman yağmur altında sırılsıklam ıslanılan, ya da unutmaya yüz tutulan fabrika yolunda kaçışı aranan kanlı canlı gerçek sorunlardır. bu net gerçeklik, filmin bitiminde, anlatının bunalımının aksine; adeta bir iç rahatlığıyla koltuktan kalkmanızı sağlar. antonioni'nin kamerası öyle zarif hareket eder ki; karakterlerin duyguları ve yaşadıkları arasında salınıp durdukça, bunun yıllar yılı unutamayacağınız ve mutlaka tekrar izleyeceğiniz bir film olduğunu bilmenin hazzını yaşarsınız.
(butmynamewaselisaday - 23 Temmuz 2013 00:52)
1961'de altın ayı ödülünün sahibi filmdir.
(uzunada1969 - 11 Ekim 2013 22:17)
üç senaristinden birinin tonino guerra olması şaşırtıcı dlmayan film.
(ahmetfirat - 18 Aralık 2013 00:26)
temel olarak iki ana bolume ayrilabilir.ilk bolumde dis etkenlerin olusturdugu tedirginlik, kayginin icsellestirilmesi, giderek anlamini yitiren bir dekor ve iletisimsizlik hakimken, ikinci bolumde (ciftin baloya gitmesiyle baslar) bu cikmazdan kacis yollari ararlar cok da farkinda olmadan.guncelligini kaybetmesi mumkun olmayan bir filmdir; insandan, bireylerin kendi cikmazlarindan bahseder, ve ozellikle aralarindaki iletisememezlik veya iletememezlikten.
(igloo maker - 22 Mayıs 2004 16:20)
italyanca gece. ayrica michelangelo antonioninin 1960 yapimi, jeanne moreau ve marcello mastroiannili filmi.
(tramell - 31 Ekim 2001 12:29)
daha başında, söz konusu ilişkinin eskimişliğini şehrin eski sokaklarını, paslı kapılarını ve bozuk bir saat ile veren film.
(anahita - 29 Kasım 2005 01:37)
izlediğim antonioni filmleri arasında*** kendimi zorlamadan,hatta büyük zevk alarak izlediğim tek film.jeanne moreau ve marcello* evliliklerinde bir nevi kriz aşamasındadırlar.aynı zamanda yakın bir aile dostları ölüm döşeğindedir.bu karakterlerin bir gününü anlatır film.önce hastane ziyaret edilir.bu bölümde moreau'nun hasta yatağındaki amcaya olan sevgisi ve marcello'nun köftehorluğu,edilgen zamparalığı gösterilir.ikinci bölümde marcello'da,moreau'da şehir içinde ayrı ayrı dolanır,ortamlara süzülürler.bu bölüm tipik antonioni idi.karakterler avare kasnak dolanıyor,etrafta olan bitene kesif bir ilgisizlikle bakıp sonra yollarına devam ediyorlar.antonioni'de seyirciyi sıkmak için belirgin bir çaba seziliyor.aynı tavır "yolcu" ve özellikle "l'avventurra" filminde de belirgindi.bu arada "seyirciyi sıkma" çabasının bilinçsizce yapılmadığını belirteyim;antonioni,karakterlerinin sıkkınlığını ve bıkkınlığını seyirciye yansıtmak istiyor.zeki demirkubuzun dediği gibi,bıkkınlığı yansıtırken steadycamlerle hızlı çekimler kullanırsanız,videoclip estetiğine takılırsanız,bu düpedüz yalan,kandırmaca olacaktır.ama açık konuşayım bu bölümlerde filmi bırakmayı düşündüm.ama iyi ki dayanmışım.çünkü üçüncü bölüm gerçektende meditasyon hissi yarattı,koltuğuma zıpkınladı,sigara bile içmeden büyülenmişçesine seyrettim.hayatımda izlediğim en güzel,en iyi,en kusursuz 3-4 filmden biri olan la dolce vitayı hatırlatıyordu bu bölüm;marcello'nun varlığınında etkisi var elbette.arkada durmaksızın çalan jazz müziğiyle film akıcılaştı,karakterler arası ilişkiler alevlendi.olayların gidişatını anlatmayacağım elbette,ama sonu bence çok iç burucuydu,karamsardı.sonuçta sanırım birkaç izleyiş sonrasında hakettiği değeri daha iyi kavrayabileceğim,ama şu haliyle bile 10'da 10luk gördüğüm bir film.
(caponsever - 25 Aralık 2001 02:09)
mastroianni'nin moreau'ya yazdığı mektubun el emeği göz nuru serbest bir çevirisini verelim:"bu sabah uyandığımda sen hala uyuyordun. uyanır uyanmaz yumuşak soluğunu duydum. dağınık saçlarının altında kapalı gözlerini gördüm, bu beni derinden etkiledi. haykırarak seni uyandırmak istedim ama öyle derin bir uykudaydın ki... loş ışıkta tenin capcanlı, öyle sıcak ve tatlı ışıldıyordu ki öpmek istedim ama seni uyandırmaktan korktum... uyanırsın diye kollarıma almadım. bunun yerine kimsenin benden alamayacağı, sadece benim olan şeyle yetindim: senin sonsuz görüntünle. yüzünün ötesinde, tüm ömrümün ışığında bizim saf, güzel halimizi gördüm: geleceği ve hatta bütün geçmişimizi. bu en mucizevi olaydı; ilk kez hep benim olduğunu hissetmek, senin sıcaklığın, düşüncen ve isteklerinle bu gecenin sonsuza kadar süreceğini hissetmek. lidia, o anda seni ne kadar sevdiğimi fark ettim. duygularımın yoğunluğu beni ağlattı. bunun asla bitmemesi için ömrümüz boyunca böyle kalmalıyız. sadece yakın değil, birbirimize ait halde. tek tehdit alışkanlığın yaratacağı bir kayıtsızlık olacaksa da hiçbir şeyin bozamayacağı bir halde.o anda sen uyandın, tebessümle, kolların boynumda, beni öptün. ve artık korkulacak hiçbir şey olmadığını hissettim. hep o anki gibi kalacaktık; zamandan ve alışkanlıktan bile güçlü bağlarla.- bu mektubu kim yazdı?- sen yazdın."
(grapes of butcher - 22 Temmuz 2006 13:58)
antonio vivaldi'nin iki numaralı, sol minör flüt konçertosudur, rv numarası 428'dir ve alışılmadık şekilde altı bölümden oluşur:1. largo2. presto (fantasmi)3. largo4. presto5. largo / il sonno6. allegrokesinlikle anlaşılabilir bir şekilde "gecelerin adamı" olan bestecimizin largo'ları bile neşeyle dolup dolup taşan konçertosu, antonio amcanın acelesi varmış gibi bi çırpıda yazıldığı izlenimini verir, zira eser toplam yaklaşık sekiz dakika sürer ve neredeyse son bölüm hariç her bölüm dinleyende, bir eksik kalmışlık, zirveye ulaşmadan yarı yoldan dönmüşlük hissi uyandırır. klasik barok konçerto yapısını bir kenara bırakacak olursak eserin dikkat çeken diğer yönleri, ilk largo'da, birbirini kısa aralıklarla takip eden 14 ve 20 saniye uzunluktaki iki trildir ki, körük gibi ciğer gerektirmesi itibariyle flüt çalmayı öğrenmeye niyetli kişileri bunalıma sürükleme potansiyeli vardır. "eh biraz da melodi kasalım" maksadıyla yazılmış olması muhtemel görkemli son bölüme eşsiz tınısı ve staccato'larıyla flüt tamamen hakimdir ve diğer enstrumanlara "bizim materyalimiz organik değil diye eziyosunuz biliyorum, yoksa ne eksiğim var bi kemandan bi mandolinden" mesajını da usulca verir. güzel, ayakları yere basan, güne başlamak için (ironik midir nedir?) ideal bir konçertodur velhasıl, vivaldi'nin dehası hakkında önfikir oluşmasını sağlar.
(riemann - 22 Temmuz 2006 15:17)
Yorum Kaynak Link : la notte