Plae kao ' Filminin Konusu : Plae kao is a movie starring Davika Hoorne, Sinjai Plengpanich, and Chaiyapol Jullian Poupart. A story of the unrequited love. Kwan's love for Riam grew fonder while her love for him seem to fade as she was taken to Bangkok.
Fan chan(2004)(8,1-1577)
Khid thueng withaya(2014)(7,9-1596)
Freelance: Ham puay... Ham phak... Ham rak mor(2015)(7,9-1766)
Seasons change: Phror arkad plian plang boi(2006)(7,7-681)
Kuan meun ho(2010)(7,6-2293)
Pee Mak Phrakanong(2013)(7,3-3855)
Chua fah din salai(2010)(6,8-180)
Nang Nak(1999)(6,5-1594)
Jan Dara(2001)(6,0-1922)
Jan Dara pathommabot(2012)(5,7-422)
Jan Dara Pachimmabot(2013)(5,6-370)
ryan gosling'in, ray liotta ve bradley cooper'la birlikte rol alacağı yeni filmi. drive'dan sonra şimdi de profesyonel bir motorsiklet sürücüsünün suç dünyasına bulaştıktan sonra başından geçenler işlenecekmiş.
(sir gawain - 29 Aralık 2011 13:33)
ryan gosling var dediler gittik, bradley cooper filmi çıktı amınaki*
(someone of god - 5 Nisan 2013 05:30)
bana bazı ilkleri yaşatmış film.ilk defa bir festival filmi izledim, ilk defa bir film için haftalar öncesinden bilet aldım ve ilk defa bir filmi kapalı gişe izledim. bu deneyimleri bu vakte kadar yaşamamamı daha önceden böyle işler peşinde olmamama bağlamak isterim. amaan bana ne gerek var orada, ben yolumu bulurum bir şekilde* derdim hep. ya da başkalarına umut bağlayıp, onların işi çıkınca "neyse ya kısmet değilmiş" adamına dönüşürdüm, biraz da olmamasına sevinerek. ama bir değişim yaşıyorum bu sıralar, o değişimin bir parçası olması açısından bu filme ihtiyacım vardı.bir başka ilk'e gelirsek, film esnasında "yarısında çıkmak" eylemini yerine getiren insanların varlığına da ilk kez şahit oldum. yani daha önceden de görmüştüm ama, böyle akın akınına ilk defa denk geldim. tamam film uzun* ve ara verilmedi, üstüne ortalara doğru temposu da düştü ama nedense çıkışa yönelen her insanda, yönetmen sanki çocukluk arkadaşımmış gibi kederlendim. konsantrasyonum da dağıldı. bir de unutmadan ekleyeyim, yanımda "zorla" getirdiğim artı bir'imi de sürekli kontrol ediyorum. "kolunu yasladı, uykusu geldi kesin", "beğenmedi, telefonunu çıkardı", "ay o da kalkıp gidecek galiba". üstüne bilet de en arkadan*, sinema rexx, tüm salona hakimsin, kıpırdayan belli, keyif alan belli. dikkatimi veremiyorum filme anlayacağınız. herşeyin üstüne bir de şu var: film çıkışı fenerin lazio maçı çıkışıyla aynı anda, baş ağrım artmaya başlamış, aklım dönüş metrobüsündeki şamatada. "ya ben güzel bir anı olsun istemiştim" diye derde vuruyorum filmin ortasındaki bünyemi.film hakkında bir şey yazmadan geçeceğimi sandım bir an. diyeceğim o ki, tüm bu negatif şeylere rağmen, çok sevdim arkadaş ben bu filmi. blue valentine öyle bir çarpmıştı ki bana, bunu da beğeneceğimden kuşkum yoktu. film babalar ve oğullar üzerine ve senaryoda kendimden bir parçamı buldum, özellikle luke glanton* ve oğlunun hikayesinde. çünkü benim baba diyebileceğim biri olmadı hayatımda. belki bir yerlerde mutlu bir fotoğraf karesi olsaydı, ben bebeklik halimle babamın kucağında, annem ağlarken babamın onun gözlerini kapattığı ve onu kendine çektiği. belki sadece bunu istedim. belki onun kim olduğunu gerçekten önemsemek, onunla ilgili ne varsa öğrenmek ve belki onun izinden gitmek istedim. belki de beni gerçekten umursayan, benim için bir şeyler yapmaya çabalayan bir babam olmasını istedim. ama bunların hiçbiri olmadı işte. varsın olmasın, bu da benim hayatım.çok daha zevk alabileceğim bir 140 dakikayı, saçma sapan şeyler yüzünden katlettim. değişim yaşıyorum sözde, benden adam olmayacak. keyif almayı bile beceremeyen benden.
(murettin - 5 Nisan 2013 13:04)
filmin çıkış noktası, takılırlarken derek cianfrance'ın ryan gosling'e sorduğu bir sorudan doğar: "hayatında pek çok şey yaptın. yapmak isteyip de yapamadığın ne kaldı?" ryan cevap verir, "banka soymak."
(someone of god - 5 Nisan 2013 14:06)
--- spoiler ---ryan gosling'in canlandırdığı luke karakteri filmin ilk yarım saatinde mortu çekiyor. bradley cooper ve apaçi oğlunu iki saat izlemek için mi aldık lan o biletleri:(yine de güzel film.--- spoiler ---
(its a sign - 22 Nisan 2013 04:56)
--- spoiler ---ryan gosling'in olabilecek en bad boy haliyle kilisede oturmus aglarken isa'yi andirdigi film. hatta isa bile bu kadar masum degildir. o an vaftiz olan oglu kadar masumdu bence, o filmdeki en masum insandi o tek bir an. bazen karanlik aydinliktan daha durusttur. bazen aydinlik taklidi yapan karanliktansa, yigidin mali meydanda olur dusturlu, merkezinde ise onurlu bir niyetin gizlendigi karanlik bu kirlenmis dunyada bulabilecegimiz en masum seydir. insanlari, durumlari, olaylari yargiladigimiz her an, siyah/beyaz, iyi/kotu, masum/suclu, deli/akilli diye damgaladigimiz her an bunu hatirlamamiz gerekir. bazi insanlar ne kadar camura bulansalar da iclerinden isik cikar. bazilari ise ne kadar yikanip paklansalar da gozlerinin ici karanlik kuyulara benzer. ya da ryan gosling'in gogsu ve gulusu cok guzel. o da olabilir yani.izleyin lan, o veletlerin oyunculugu icin bile izlemeye deger. pisman olursaniz gelin beni esek sudan gelinceye kadar dovun.son olarak ne cektin sen be zenci uvey baba. allah ne muradin varsa versin valla.--- spoiler ---
(regina phalange - 3 Mayıs 2013 02:25)
--- spoiler ---ryan gosling'in öldüğü sahneden başarılı bir şekilde bradley cooper'ın hikayesine geçişi takdirimi kazanmıştır.--- spoiler ---
(financier - 21 Haziran 2013 13:29)
ryan gosling abimizin yine yardırdığı bir film olmuş. filmin giriş sahnesi mükemmeldi, atlanmaması gereken bir detay ilk 3-4 dakika -yani luke'un kafese gelmesiyle son bulan sahneye kadar- çok iiydi. şimdi normalde ryan gosling yerine başka bir adam olsaydı bu film çok fena sıçardı. bu kadar övgü almazdı, bu film bu kadar iyi olmuşsa bunun nedeni benim şahsi düşüncem ryan goslingdir ötesi değil. ha diğer oyuncular da fena sayılmazdı alışık olmadığımız bir bradley cooper vardı ama yine de başarılı buldum kendisini. eva mendes hoş tatlı kadın ama ileri bir oyunculuk seviyesine ulaşamamış hala bana sıradan geldi özel bir şey yoktu.--- spoiler ---filmin başında herşey o kadar hızlı ilerledi ki kalan 1 saatte ne izleyeceğiz? diye sormadan edemedim, luke öldüğünde de inanamadım adam ölürken bile karizmaydı, tarifi yok yani bunun. her neyse filmi iki parça olarak düşünürsek ilk partı daha güzel olmasına rağmen ikincisi biraz duygusal ağırlıklıydı, güzel bağlanmış iki parça fakat ikinci partın beni çok etkilediğini söyleyemem. babalar ve oğullar temalı bir film yakalanmaya çalışılmış. olmuş mu? olmamış bence.. şaka şaka olmuş. şimdi kafam takılan bir yer daha var benim 15 sene sonra herkes biraz yaşlandırılmaya çalışılmış ama eva mendesin kocası kofi resmen unutulmuş lan. adam bir girdi sahneye eskinden daha genç. o adamın böyle 40'lı yaşlarda olduğuna kimse inandırmaz yani beni. resmen unutmuşlar amk.ha bir de final sahnesinde eva mendes'in gelen mektubu açması ve içinden 15 sene önce çektirdikleri fotoğraf çıkması.. benim gibi bir hayvanı tek bir saniye içinde ağlatmıştır.--- spoiler --- ya bilmiyorum bu bütün ryan gosling filmlerinde olan bir şey; böyle ağızda güzel bir tat bırakıyor ama bir şeyler eksik gibi duruyor. böyle saatlerce düşündürüyor beni. neyi düşünüyorsun desen onu da bilmiyorum. garip yani bilmiyorum. puanım 10/8.5
(nuxxor - 28 Temmuz 2013 18:55)
boktan bir sona sahip film. --- spoiler ---neye göre boktan? filmin başına ve ortasına göre, yani 15 yıl öncesinde geçen bölümlere göre boktan. neden boktan? çünkü yok yere, hiçbir sebep yokken jason'ın eline silah tutuşturdular. jason'ın babası bir suçluydu ve polisin meşru müdefaası sonucu öldürüldüğü resmiyet kazanmış bir adamdı. jason'a babalık yapmamıştı. jason'a babalık yapmış veya yapmak istemiş olsa bile, bunu jason'a söyleyecek kimse, jason'ın bunu bilme ihtimali, ve dolayısıyla hiç görmediği babasına bu kadar bağlanması için bir sebep yoktu. yani babasını öldüren polise, "onu öldürmek isteyecek ve neredeyse bunu yapacak kadar" kin gütmesi için bir sebep yoktu. ona babasını öldüren polise karşı nefret aşılamak için bu polisin oğlu olan aj'i kullandılar. fakat bu hamle o kadar barizdi ve gerçekçilikten o kadar uzaktı ki filmin bütün büyüsünü bozdu benim için. aj ve jason'ın yakalanmalarından sonraki gün, babası ile okula gelen jason'a aj'in, "o elemanı gördüm. baban olanı. eve yeni mi taşındı?" gibisinden kızdırıcı şeyler söylemesi için bir sebep yoktu. ama tamam hadi bunu zorla söylettiniz, neden jason'ı ergen tribine sokup akşam vakti yemek masasında annesine "babamın (ölen babasının) olayı ne? bari adını söyleseydin" dedirtiyorsunuz? eski babası ne alaka? çocuğun üvey babası gayet iyi babalık yapıyor, gerçek babasını aratmıyor. hadi çocuğun sorusuna annesi cevap vermedi, cevabı hiç olmayacak birine, kofi'ye verdirmeseydiniz bari. olaya bak... ardından, eleman google'dan babasını aratıp kim olduğunu öğreniyor babasını vuran adamı görüyor falan. sonra aj'in evindeki partiye katılıyor, duvarda babasını vuran adamın fotoğrafını (yani aj'in babasını) görüyor. sonra sanki aj'in bir suçu varmış gibi aj'e saldırıyor. fakat dayak yiyor. sonra da gidip silah alıyor... tekrar edelim... silah alıyor... silah alıyor!?önce aj'i evinde sıkıştırıp ödünü bokuna karıştırıyor sonra da aj'in babasını... tam öldürecekken, affediyor. öldürmeden önce nedense adamın cüzdanını alıyor... aaa bilin bakalım cüzdanda ne var? jason'ın babası ve anasıyla çekilmiş 15 yıllık fotoğraf... öööüüğğğrrrrrrööüüüğğğ. (kusma efekti)en sonunda ise, jason gidip ikinci el bir honda motor alıyor ve hiç tanımadığı, ne bok olduğunu bilmediği babasının anısını yaşatmak için yollara koyuluyor. hülooğ, mutlu son. bu kadar zorlama senaryo demek ki türk dizilerinden başka yerlerde de oluyormuş. ne diyeyim. ulan motor aldın, en azından bir frenlerini gazı debriyajı kontrol et. git bir ustaya göster ne bileyim. iki pazarlık et, pazarlık sünnettir. ama yok... karizma yahu. hemen atlayıp gidecek. otur sıfır...--- spoiler ---
(17 panda gucu - 16 Ağustos 2013 14:42)
geçtiği şehir schenectady'nin kızılderili/yerli dilinde "çamların ardında" veya "çamlara nazır" anlamlarına karşılık geldiği film. küçük şehirlerin güçlü insanlarının manüpilasyon kabiliyetlerinin kasaba sorunlarını nesiller boyu ne kadar statik kılabileceğini anlatıyor bu film. bunu 3 perde/bölüm'de sindir sindire anlatıyor. filmin ismini -ki orjinali bu kadar hoş, anlamlı ve hikayeye entegre iken- türkçe'ye "babadan oğula" olarak çevirmek, ilk bölümün gizemini yok ediyor. yıllardır süregelen bu saçma sapan çevirilerden de anlıyoruz ki, bu sektörde eğer size 2 bilet fazla sattıracağına inanıyorsanız, çılgın dershane'yi "am eri kan pas tası" olarak vizyona sokabilirsiniz.
(durum serserisi - 1 Eylül 2013 14:09)
Yorum Kaynak Link : the place beyond the pines