edguyun güzel şarkılarından biri..

(admala - 13 Ağustos 2002 01:01)

primal fear'ın "primal fear" albümünde yer alan güzel parça.

promised land

in time of greed and jealousy
when clouds fulfill the sky
the rain will fall
it's hding the tears from my eyes

a trip right into fantasy
the colours of my soul
will take me there
where confident spirits will flow

where i can find peace of mind

take me back where i belong
give me back my pride
building castles in the sand
in a place called the promised land

a place of pride and dignity
where you can find no hate
so stay with me
and join me before it's too late

come with me in the fantasy
i'll be your guiding light
just trust your fate
and everything will be allright

where i can find peace of mind

take me back where i belong
give me back my pride
building castles in the sand
in a place called the promised land

take me back where i belong
give me back my pride
building castles in the sand
in a place called the promised...

take me back where i belong
give me back my pride
building castles in the sand
in a place called the promised...
place called the promised...
place called the promised land

(iron maiden fan - 22 Eylül 2002 22:06)

silent force'un "infatuator" albümünde yer alan mükemmel parça:

promised land

i have but, only one thing to say
not in the place that i wish to stay
i knew from the time that i seen her face
nothing was said as i felt her embrace
ripped apart piece by piece away
emotion will hide what i want to say
taste the passion, choking in my throat
with all the motion she has provoked

take my hand,
lead me into the promised land
it's in her voice
letting myself become free
take my hand
lead me into the promised land
from her voice, lets me become free

the dazzling effect she has in her eyes
fulfilling my strength, this is when i could die
this is the time; she's taking me now
feeling inside i have earned this somehow

smile upon my face again
lifts this weight, rids my disgrace
why has this taken so long?
now is my time, i'm going home

(iron maiden fan - 7 Ekim 2002 18:30)

aşmış queensryche albümlerinden birisi... 1994 çıkışlı albümdeki parçalar;

01 - 9 28 am
02 - i am i
03 - damaged
04 - out of mind
05 - bridge
06 - promised land
07 - disconnected
08 - lady jane
09 - my global mind
10 - one more time
11 - someone else?

(shapeshifter - 20 Ekim 2002 03:46)

her dinleyiste insani tekrar sasirtan, bir konsept album olmamasina ragmen tum sarkilarda ortak noktalar farkedilen, zaten bir konsept album kadar butunluge sahip, paranoyak, karamsar, depresif, herseyden onemlisi cok ama cok underrated bir album. grubun onceki albumleri gibi progressive metalde devrim niteligi tasimiyor, oyle bir derdi de yok zaten. queensrychein toplumsal elestrilerden genel olarak uzaklasip (my global mind gibi istisnalar disinda) kisisel sozler yazmaya basladigi ve bunu cok etkileyici bir sekilde basardigi album ayni zamanda. two thumbs up demekten alamiyorum kendimi.

(dementia - 27 Aralık 2002 16:06)

1994 queensryche urunu, bir butun olarak muhtesem.
(bkz: out of mind)
(bkz: bridge)

(stregocia - 13 Temmuz 2000 21:24)

albumle ayni ada sahip sarki.

watching the sand fall, listening for the knock
upon my door,
and waiting... for promised land.

standing neck deep in life,
my ring of brass lay rusting on the floor.
is this all?
because it's not what i expected.

somewhere along the way
friends i once held close fled the fast lane.
i didn't notice, i just had to make it.
head down, nose in the grindstone;
the kiss of life placed on my brow
kept sliddin' to the ground
and now it's buried six feet under.

preaching from the floor again
the same old sad song,
"bartender... bring another drink for their favorite son."

where did it all go wrong?
what's the use in even holding on?
here's to love, hate... and promises.

almost called it today.
turned to face "the void"
numb with the suffering
and the question,
"why am i...?"
so many times i've tried and failed to
gather my courage, reach again for that nail.
life's been like
dragging feet through sand,
and never finding... promised land.

preaching from the floor again
the same old sad song,
"bartender... bring another drink for their favorite song."
where did it all go wrong?
i feel like i'm dying.
here's to love, to hate,
to promises and promised land lies.

(stregocia - 13 Temmuz 2000 21:25)

bir nevi casus belli durumu.
hele ki bu topraklar soz verilip de verilmemisse...

(encre - 13 Temmuz 2000 21:28)

lady jane mukemmel ballad. bridge ise apayri bi olay zaten. "looking back, looking back and i see, i see someone else not me.."

(kusmuk - 13 Temmuz 2000 21:34)

zion. ütopik ülqe olarak gechtii gibi yahudiler ichin kutsal topraklardır. aynı zamanda afriqada bi $ehir.

(bkz: zion)

(antideluvian - 13 Temmuz 2000 22:44)

lagoona'nin bir sarkisinin adi.

(yoda - 31 Ekim 2000 23:48)

(bkz: terra promessa)...

(magician - 3 Haziran 2003 22:24)

israilli yönetmen amos gitai’nin 2004 yapımı filmi. 7.uluslarası sinema-tarih buluşması çerçevesinde istanbul’da gösterildi. film estonya’dan fahişelik yapmak için kaçak yollardan israil’e getirilen bir grup kadının yaşadıklarını anlatıyor. gitai gerçekçi ve 'sert' bir film yapmak istemiş. filmin bu türden bölümleri çoğunlukla inandırıcı. fakat zaman zaman film gereğinden fazla bir anlatıcının arkadan konuşup izahat yaptığı belgesellere benziyor. böyle olunca da inandırıcılıktan uzaklaşabiliyor. örneğin bir sahnede sina çölü’nden yaşayan bir bedevi “buradan kimler gelip geçmedi ki... türkler, fransızlar, israilliler, mısırlılar...herkes gelip geçer biz kalıcıyız” türünden tarih ve felsefe dolu bir konuşma yapıyor!

film, yer yer kuvvetli bir siyonizm eleştirisi sunuyor. isminden de anlaşılacağı gibi vaadedilmiş toprakların bazıları için ne denli acı dolu olduğunun altını çiziyor. fakat bir yerde bu işe filistinliler’i de bulaştırma kaygısı var ki bu da siyonizm eleştirisinin keskinliğini yumuşatma çabası olarak görülebilir. kadınlardan ikisi ramallah’ta indirilip “özel bir iş” için götürülüyor. fkö’yle ilgili birilerini ima eden bu sahne ilginç olabilirdi, tabii dünyanın kişi başına en çok güvenlik görevlisi düşen yeri olan batı şeria’da, sayısız kontrol noktasından geçerek girilebilen ramallah’a bir kamyonet kasasında insan kaçırılabileceğine inanabilseydik.

filmin estonyalı kadınla ingiliz kadının dostluğunun ilerlemesini anlattığı bölümler özellikle başarılı. birden bire araya giren ve estonyalı kadının memleketindeki hayatını anlatan kısa sahneler çok çarpıcı. yine kadınların fuhuş eylemlerinden gösterilen enstantaneler de son derece etkileyici. israil’e ilişkin çok farklı bir hikaye anlatan sıkı bir film vaadedilmiş topraklar.

(ottoman vampire - 22 Aralık 2004 18:57)

elvis presleyin super seslendirdigi $arki, türkü. ondan^* her dinledigimde amerikada üstü açık 1969 bir cadillaca atlayip şu eyalet senin bu eyalet benim gezme istedi uyandirir bende.

(event - 27 Şubat 2005 13:52)

konsept albümle tematik albüm arasında fark var ve promised land tematik albüm sınıfına düşüyor. ancak albümün akışı (albüm gerçekten akıyor), şarkıların birbirine bağlanışı o derece başarılı bir akis ve keyifli bir dinleyiş yaratıyor ki, bir çok konsept albümden daha başarılı bu konuda.

şarkılar birbirlerinden bağımsız şarkılar olsa da hep beraber ve albüm sırasıyla dinlenince değerleri daha bir artıyor. yine de i am i, damaged, ve özelikle promised land dikkat edilmesi şarkılar.

(loverdosed - 5 Nisan 2005 18:21)

2001 yılında piyasaya çıkan lacrimosa albümü fassade'in ikinci bonus tracki. bonus trackleri içeren albümü japonya'da bulmak mümkün.

now it seems
to appear to us
now we touch the ground
arriving in this promised land
where future meets the past

red flags and tainted dreams
little pale ladies in dolly white sheets
pagan words and rose coloured drinks
mechanical steam underneath

if to choose we rather take two
the chances are too less

if we turn to see
and once we pick a smile
our lifetime has achived to touch a human heart

for once we turn to see
by chance we pick a smile
one word - one touch of hand
one single reason why

(kaamos - 5 Mayıs 2005 15:38)

baştan aşağı bir kişisel sorgulama.

_ ta doğum anıyla, hatta öncesinde anne karnında başlar (bkz: 9 28 am)
_ aynı kerriganın belirttiği gibi bir reenkarnasyon mevzubahistir. daha ismi olmayan bu insan benliğini vurgular (bkz: i am i)
_ yaşadığı olaylar hep benliğinde iz bırakıri psikoanalizlerle kendindeki hasarları onarmak ister "herşeyi" anlamak ister (bkz: damaged)
_ akıl hastanesindeki insanların arasına karışır, onların toplumdan tecrit edilmiş masum ve anlaşılmaz dünyalarına konuk olur, belki kendisi de onlardan biridir? (bkz: out of mind)
_ ailesindeki kopukluğu bir kere daha hissetmiştir. hayatı boyunca onunla ilgilenmemiş yanında olmamış babası ona "geçmişi unutalım yavrum, bana bir şans daha ver" dediğinde. belki de babası da benzer bir kendini sorgulama süreci içindedir, şarkıyı söyleyen orta yaşlı, babası ölümüne yaklaşmışken (bkz: bridge)
_ promised land, yani ölümün kutsal topraklarının çağrısını duyar belirli bir noktadan sonra hayatında. çevresindeki insanlar ölmeye başlamıştır artık. yalnızlık başlar. varlığının nedenini sorgular acı içinde (bkz: promised land)
_ bir yandan kendisi gibi hayat, teknoloji ve dünya da ilerlemekte ve gelişmektedir. insanlar doğal olmayan yollardan ayakta kalmaya, giderek yalnızlaşmaya - kop maya başlamıştır (bkz: dis con nec ted)
_ küçük sakat bir kız çocuğun dünyasına girer. belki de kendi çocuğudur? belki de daha önce bahsettiği ruh dünyasındaki hasarlı, damaged durumu fiziksel olarak yaşadığı için ona karşı duyarlıdır şarıyı söyleyen. belki de istemesek bile doğa kendi gücünü kullanarak bu hasarları açıyordur bünyemizde... siyah beyaz hayatlara mahkum ediyordur bizi. (bkz: lady jane)
_ yine de gelişen teknoloji ve değişen dünya koşulları sayesindedir ki insanlar birbinin dünyasını daha çok anlamaya başlar. yeni şeyler öğrenir. olaylara başka açılardan da bakabilirler artık daha açıktırlar ve bu yeni yorumlar getirebilmelerine vesile olur. (bkz: my global mind)
_ zaman çizgisinde ilerledikçe geride kalan yol önünde kalan yoldan daha uzun gözükmeye başladıkça sorgulamalara "keşke"ler karışmaya başlar. bir şans daha ister (ironik biçimde, aynı babası gibi. belki zaman bizi aynı yollara itiyordur?) (bkz: one more time)
_ ve sonunda kaçınılmaz olan gelir. yolun sonuna dayanmıştır ve o noktadan geriye bakınca kendisni bambaşka bir insan olarak görür. dün hatırladığım ben, ben değilim der. belki de kendi naaşına bakmaktadır ruhu ve farklılıkları görmektedir. belki kendi kendini hatırlayamayacak kadar bir zihinsel bozukluk içindedir, bunama başlamıştır. şaşkın şaşkın, neyden bahsettiini unutmuşçasına someone else.... me? diye sorar şarkının sonunda. veya belki sadece hayat onu değiştirmiştir ve doymamıştır yürüdüğü yola. (bkz: someone else)

(loverdosed - 13 Mayıs 2005 09:43)

söyleyenin ^* umutsuzluk içinde hayatını sorguladğı şarkı. saksafon ölümü temsil ediyor.
bir why am i diye bağırışı vardır ki umutsuzluk, acı, sonuçsuz isyan... bu kadar duygu üç kelimeye inanılmaz yüklenmiştir... çığlık yankılanır, yankılanır, yankılanır... yine söyleyen tükenmiş bir halde "am i?" ... diyekendi sorusuna soruyla cevap verir. o derece yalnızdır, kafasında çevreisnde yankılanır durur acısı.

(loverdosed - 13 Mayıs 2005 18:16)

(bkz: vaadedilmiş topraklar)

(elf - 30 Aralık 2001 15:17)

pek fazla ki$i dikkat etmese de albumun belki de en guzel ve farkli parcasi.geoff tatein sesini ayrintili olarak inceleyip hayran kalabilecegimiz $arki.

(dementia - 14 Ocak 2002 18:14)