The Princess and the Frog (~ Prenses ve Kurbaga) ' Filminin Konusu : Tiana isimli genç ve güzel bir prensesle prenslik günlerine dönmek için umutsuzca çabalayan yüssüz bir kurbağa gecenin birinde karşılaşırlar. Tiana,kurbağacığa acır ve onu bir kerecik olsun öpmeye razı olur. Ancak, ortada bir sorun vardır; zira öpücükten sonra Tiana'da bir kurbağaya dönüşür. Hem de çok güzel bir kurbağaya... İki kurbağa neler olup bittiğini anlamak için New Orleans bataklıklarında yaşayan cadı doktoru bulmak zorundadır.
Beauty and the Beast(1991)(8,0-380646)
Tangled(2010)(7,8-356936)
The Little Mermaid(1989)(7,6-230164)
Mulan(1998)(7,6-215741)
Sleeping Beauty(1959)(7,3-121967)
Hercules(1998)(7,3-212126)
Cinderella(1950)(7,3-128062)
The Emperor's New Groove(2000)(7,3-156388)
Tarzan(2000)(7,3-212424)
Lilo & Stitch(2002)(7,2-145972)
Enchanted(2007)(7,0-179279)
Pocahontas(1996)(6,7-177296)
disney'in ilk cikolata renkli prensesi.
(lalolu - 8 Kasım 2009 03:53)
bu konuyla ilgili komik bir seth macfarlane videosu:http://www.youtube.com/watch?v=zs4mcaalubysimdilik calisan link:http://www.youtube.com/watch?v=yoatqwuk_co
(so cool - 26 Kasım 2009 21:27)
bu akşam eve dönerken yol üzerinde farkettim, hatta "çok mu çalışıyorum?" diyerek kendime sordum. evet prensesimiz siyahi, hatta bildiğimiz zenci. bir de ilgi alanınıza girer mi bilmem, kaşif dora vardır, anası danası hocası zencidir bunun ve 3-4 yaşa kadar bütün veletlerin idolü konumundadır . ama doranın fiziksel özellikleri tıpkı zenci ablalar gibidir. hani burun olsun yüz biçimi olsun. fakat bu prensescik, barbie'nin en bronz hali gibi geldi bana. ayrıca bu masallar zenci kardeşlerimizin köle olduğu zamanlardan kalma değil midir bize, hatta daha öne bkz vermiştim ben bu aslında kurbağa prenstir prensin başrolde olduğu tek masaldır. var ya bunu yeniden düzenleyen kesin feminist bir zencidir.bi ara ben de düşünüyordum mesela prenseslerin ortak özelliklerini; bi kere güzeller, saçlar uzun, beller ince, ayaklar küçük ve her ne olursa olsun kabarık etekli elbiseler giymekteler. bu tanımın dışında kalan bi pamuk prenses var bence o da saçlarını uzatamayacak kadar küçüktü e dolayısıyla sarıya da boyatamadı. şimdi ben esmerim ya topuna birden gıcığım tabi, hiç esmer yok aralarında diyodum kii alaaddin in sihirli lambası masalında yasemin vardır; yasemin esmer (zenci değil) yasemin güzel ve en güzeli kabarık uzun etek yerine ince belini açık bırakan bi bluz ve kalçalarını güzelliğini ortaya çıkaran bir şalvar giyiyor. (baya baya yasemin'e hayranmışım ben) ama o da elbette alaaddin ve cininin gölgesinde kalmış zavallıcık.masalı henüz izlemedim, izleyince yeni bi entry girerim diye düşünyorum, bir masal eksperi olarak bu tip yeni düzenlemelere alet olmayın masalları olduğu gibi bırakın, derim.kaldı ki ben ennn çoookkk "kötü kalpli kraliçe-cadıları" severimmm.değil mi ayna?
(ekacaddesi - 23 Ocak 2010 01:03)
klasik disney filmleri tadı yakalamaya çalışmış ancak ne yazık ki başaramamış filmdir. çocukluğumda bayılarak gittiğim, yetişkin hayatımda da hepsinin çift disk dvd'lerini edinip keyiften dört köşe olduğum filmlerle kıyasladığımda disney'in şimdilerde sadece pixar'a şükretmesi gerektiği fikrim daha da güçleniyor. klasik disney filmlerinde hep şahane yan karakterler olurdu. muşu, flint, quasimodo'nun heykelleri, timon, pumbaa, apu... liste uzar gider. bunlar kendi başlarına bir filmi alıp götürebilecek derecede iyi yazılmış karakterlerdir ve zaten sonradan hemen hepsinin kendi maceraları bir şekilde izleyiciyle buluşmuştur. komiklerdir, enteresanlardır. ancak bu filmin yan karakterleri timsah ve ateşböceği hem ilginçlikten uzaklar hem de komik değiller. klasik disney filmlerinin bir güzel yanı da şahane şarkılarıdır. nerede alan manken'in oscar'lık şarkıları nerede bu filmdeki güzel melodi yoksunu, akılda kalmayan şarkılar. eskiden hakuna matata ile simba'nın yıllarının nasıl geçtiği 3 dakikada anlatılır, şarkıların bir görevi olurdu. oysa bu filmde şarkılar sadece şarkı olmak adına varlar, eğlendirmek umuduyla.son olarak disney filmlerinde mesajlar kör gözün parmağına, kelime kelime dile getirilmez. en azından ilk başta hikaye içerisine yedirilirler, en sonda bir karakter çıkar ve bu masaldan ne öğrendik mesajı verir 1-2 cümleyle. oysa bu filmde iki saat boyunca sürekli sevgi, çok çalışmanın gerekliliği, hayatın tadını çıkarma mevzusu fazlasıyla göze sokularak senaryo yazarlarının cinliğinden çok kolaycılığını göz önüne serilmiş. filmde disney klasiklerine bolca gönderme vardı. ya da ben paranoyaklaştım. bir rakun, yemek yapan hayvan, denizkızı'nın babası gibi eski disney filmlerini anımsatan çok olay oldu. ama film kendini bir disney klasiği mertebesine ulaştıramadı ne yazık ki.
(under rug swept - 31 Ocak 2010 19:57)
güzel bir konusu, eğlenceli sayılabilecek karakterleri ve tabii ki eski disney filmlerine benzeyen/bezetilen animasyon.çocuklara izletilmemeli gerçi; o manyak ruhlar, şunlar, bunlar...
(seyuranto - 21 Mart 2010 17:46)
disney'in klasiklerini hatırlatan, aratan "eh işte" çizgi filmi.kadeşimle "nazo82 & shagrathian" çevirisiyle izledik ve film boyunca 3 kere "şükela" kelimesi geçti, ben şaşırdım ve güldüm, kardeşimse "şükela" ne demek diye sordu haliyle. kurbağa öpmekten tiksinmesi ve sarışın mavi gözlü kız dururken asıl kızın zenci olmasıyla ilk.
(bal i shikeste - 14 Temmuz 2010 00:07)
sadece esas kızın siyahi olmasıyla değil, içine kattığı new orleans'ın jazz ruhuyla, aksanıyla çok özel bir animasyon olmuş. disney 2 boyutluya geri dönerken, günümüzün en büyük klasik animasyon ustasının etkisinden de kaçamamış kanımca. birçok sahnede kıyafetlerin salınımından tut, ruhların varoluşuna kadar miyazaki etkileri görmek mümkündü. çok da güzel olmuş bence, şikayet ettiğim sanılmasın.şunu da atlamayayım, dünyanın en klişe sonu yazılabilecekken, sıfır sürpriz beklentisiyle gevşeyerek izleyen seyirciyi şaşırtabilecek kadar hile yapmaları hoşuma gitti. masalın da özü olan öpücükten bahsediyorum elbette. çok hoş müziklere, timsahın başı çektiği mükemmel (ama hakikaten mükemmel) yan karakterlere ve başarılı bir modernize etme çabasına iyi bir final olmuş. keyifle izledim, bir daha da izlerim.
(lecterhouse - 14 Aralık 2010 01:44)
amerika'nın siyaset rüzgârından nasibini almış gibi gelen animasyon. baş karakter çikolata renkli olunca diyaloglar arasına idealistlik vs. mesajları sıkıştırılmaya çalışılmış, bu da izleyiciye "öehh" dedirtiyor ister istemez. gerçi oldukça esprili diyalogları var, karakterlerden özellikle de ray çok komik ve sevimli, hele de o aksanı süper! ama bu birkaç güzel detay için yüksek puan vermeye değmez, hatta oscar'a aday olmasına bile gerek yokmuş. bunun yerine "mary and max" gibi bir film aday gösterilseymiş daha güzel olurmuş pekâlâ.bir de, la bouff'un "stella!" diye bağırışı da "a streetcar named desire"daki stanley kowalski'yi hatırlatmadı değil.
(martin jacques mystere - 12 Ekim 2011 23:39)
en cok begendigim disney filmlerinden. ozellikle muzikleri tek kelimeyle muhtesem.
(kasketli - 9 Ekim 2012 10:50)
film yayınlandıktan sonra çoğu 10 yaş altında kız çocuğu olmak üzere 50'den fazla çocuk bakteri kaynaklı ishalden hastaneye kaldırılmış. diyorum çocuk dediğinin kafası ne kadar yapmayın etmeyin sonra kurbağa öpüyorlar, pokemonum diye camdan atlıyorlar, ülkeyi kurtarsın diye polatı görevlendiriyorlar. dinlemiyorsunuz.kaynak
(bren - 26 Haziran 2013 15:33)
Yorum Kaynak Link : the princess and the frog