Au hasard Balthazar ' Filminin Konusu : Rastgele Balthazar, bir eşeğin öyküsü. Aynı zamanda onunla birlikte büyüyen ve şüphesiz aynı kaderi paylaşan Marie'nin de. Balthazar henüz bir sıpayken çocukların sevgisiyle büyür ancak her eşek gibi onun kaderi de çalışmaktır. Elden ele dolaşır ve sahiplerinin her türlü eziyetine katlanır. Bol bol kırbaç, sopa yer, üstüne çok fazla yük bindirilir, daha hızlı gitmesi için kuyruğu bile tutuşturulur. Karşılaştığı tüm bu zulme karşı verebileceği tek tepki anırmaktır. Marie ise saflığını hâlâ yitirmemiş, ancak bu vahşi dünyada, ayakta durmakta zorlanan genç bir kızdır. Eskiden zengin olan babasının durumunun gitgide kötüleşmesi, çocukluk aşkının artık onun için hiçbir şey ifade etmemesi ve sevgilisinin ona kötü davranması mutsuz olmasına neden olur. Gerçek huzuru kendisiyle aynı kaderi paylaştığından emin olduğu Balthazar'ın yanında bulur...Sinemanın usta yönetmenlerinden olan Bresson, bir eşeğin yaşamını anlatırken bazılarımız için hayatın, bir eşeğinkinden çok da farklı olmadığını açıkça gözler önüne seriyor.
Ödüller :
Un condamné à mort s'est échappé ou Le vent souffle où il veut(1956)(8,2-15561)
Ordet(1955)(8,2-11922)
Journal d'un curé de campagne(1951)(8,0-8157)
L'avventura(1960)(8,0-22406)
Pickpocket(1959)(7,8-16626)
Mouchette(1967)(7,8-8849)
Procès de Jeanne d'Arc(1963)(7,6-3617)
Une femme douce(1969)(7,6-1977)
Quatre nuits d'un rêveur(1971)(7,6-1640)
L'argent(1983)(7,5-6867)
Le diable probablement(1977)(7,3-2912)
Lancelot du Lac(1974)(7,1-2978)
Venedik Film Festivali : "New Cinema Award"
Venedik Film Festivali : "OCIC Award"
Venedik Film Festivali : "San Giorgio Prize"
"jean cocteau "sinema yaklaşmakta olan ölümü kaydeder" diyor. bütün sinema pratiği cesaretten ibaret olan godard ise bresson'un au hasard balthazar'ı karşısında duyduğu hayranlığı ancak "bu film bir buçuk saate sığdırılmış hayattır" diyerek ifade edebiliyor.(...) bresson au hasard balthazar'da, sinemada cesaretin en muhteşem örneklerinden birini vererek, şu müthiş gerçeği ispat etmiştir: iyi sinema yapmak için bir eşek, yüz kadar koyun, bir de saydam kız yeter! tek şartla: eşek, kameranın önünde duracak* "bresson'un "sinematograf üzerine notlar"da belirttiği tüm noktalar filmde mevcuttur. yine gerçek oyuncu kullanmamıştır bresson, bunun da ötesine girerek filmin ana karakterini bir eşek yapmakta sakınca görmemiştir. eşek de film boyunca üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. diğer ana oyuncu olan kız ise bresson sinemasına uygun bir biçimde, otomatiğe yakın bir tarzda oynar. çünkü bresson'a göre modeller (bresson için oyuncu yoktur, model vardır) otomatikleştiklerinde çevrelerindeki kişi ve nesnelerle doğru ilişki kurarlar. zaten insanın hareketlerinin de büyük çoğunluğu alışklanlıkların, otomatizmin eseridir. karakterlerde bir gelişim gözlemlenmez, iç çatışmalar dışarıya yansıtılmaz. bütün bunlar da yine bresson'un seçimidir.bunun dışında filmde müzik yerine doğal sesler kullanılmıştır, kamera açıları nadir değişir, rahatsız edici arka planlardan kaçınılmıştır, yakın plan çekimler tiyatral bir görünümü engellemek için tercih edilmiştir. çünkü yine bresson'a göre "sinematograf"ın en büyük talihsizliği, tiyatrodan sonra doğmuş olmasıdır ve tiyatralliği çağrıştıran her şeyden kaçınımalıdır. sinematrografın doğrusu; tiyatronun, resmin ya da romanın doğrusuyla bir olamaz. mouchette ve journal d'un curé de campagne ile birlikte izlendiğinde, bresson sinemasının bütün inceliklerine ulaşmak mümkündür. bunun dışında ulaşabildiğim bütün filmlerini izlediğim bresson'un bende en iz bırakan filmidir, insana ve insanlığa ait bütün duyguları, iyiliği, kötülüğü bir eşeğin yaşamında anlatmıştır, son sahnesi defalarca izlenilesidir.
(abendrot - 21 Şubat 2007 01:18)
yönetmenin film boyunca sadece tek tip lens kullandığını bugün film analizi dersinde öğrendiğim, kimilerine göre marie ve eşeğin birbirine çok paralel bir yaşam izlediği ve kapitalizmde üzerinden rant elde edilen sınıfı sembolize ettiği, amerikanın kırsal bölgelerinde geçen 1966 yapımı film.
(vassiliev - 4 Aralık 2007 03:56)
"şiirinde asla yapamayacaksınbresson'un filminde yaptığınıevinden kaçmış bir yük eşeğiylebir sirk filinin göz göze gelişini asla anlatamayacaksındört ayaklıların ulaşılmaz kaderineyaklaşamayacaksın bilebakışları bakışlarla örülmüşzamansız tuz rahibelerihayallerinin dışında var olabilselerdibelki dalgınlık anlarında söyleyebilirlerdiböyle imkansız bir şiiriböyle insansız bir şiiriüzgünüm ne kadarıslak burunlularkuyruklular ve kanatlılaryüzgeçliler ve kabuklularbilmem ne dersin turgut uyarşiir varsa varama bu kadar var"izzet yasar
(yururdum ormanda ve tehlikeyle mutluluk - 14 Eylül 2008 22:02)
bir eşşeğin nasıl insandan daha efendi ve saygın olabildiğinin kanıtı..
(cella - 13 Ekim 2008 16:20)
bressonun oyuncuya tamah etmediğini bir kez daha bir eşşekle; evet basit,sade,bilge ve bildiğiniz herhangi bir eşşekle kanıtladığı film..
(jengshimishiva - 16 Aralık 2008 19:33)
bir robert bresson filmi. "sinema yapmak için bir eşek ve bir saydam kız yeterlidir."
(243 10 43 - 15 Ekim 2002 15:06)
(bkz: anne wiazemsky)
(gnnvry - 26 Mart 2010 17:38)
imdb'de bir izleyici filmle ilgili şöyle bi' yorum yazmış; "bresson showed us the beast in man and the man in beast."
(gnnvry - 29 Mart 2010 22:01)
//"au hasard balthazar", seyirci önüne çıkmadan önce, bir avuç insana gösterilmiştir. salonda roger stephane (serüvencinin portresi'nin yazarı), marguerite duras (bir imge okuyucu), jean-luc godard (bir imge kırıcı) yan yana otururlar. ışıklar yandığında godard'ın gözlerinin yaşlı olduğu görülür, başyapıt ağlatır. godard, "au hasard balthazar"ın kadın oyuncusu anne wiazenski ile birkaç gün sonra evlenir.neye yarar bir film?//"enis batur'dan sinema yazıları" - enis batur (es yayınları, s.211)*ilgilisine ek : bu nefis filimin ülkemizdeki adı "yolun açık olsun baltazar"dır.ek 2 : bresson'un filiminin, "rastgele balthazar" adıyla da anıldığı bilgisini ileten ilgili mcm'ye teşekkür ederek...
(keziban - 15 Temmuz 2010 16:50)
bir hayvanın genel olarak insan denen şey karşısındaki yükselişini, hafızasız azizliğini ve insan denen şeyin kimi zaman her şeyden daha düşük var-olabilişini anlatır: kaçanların ve hayvanların karşımızdaki yokluklarının ve başka yerlerdeki varlıklarının; bu hep burada, hep karşımızda var-olabilen karşısındaki yüceliğini,,, marie ile balthazar'ın kutsal felaketini...
(aletheia - 20 Aralık 2010 03:07)
ilhan berk, el yazılarına vuruyor güneş'in bir yerinde "korkunç bir dünyada yaşıyoruz. ben böyle bir dünyada yaşadığımızı da, daha çok, ece ayhan'a bakarak anlıyorum" diye yazmıştı. siz nasıl bir dünyada yaşadığımızı anlamak için bresson'un baltazar'ına da bakabilirsiniz tabi.tüm entelektüel kaygıları uzağımda tutarak şunu söylüyorum: büyük film!
(misirkalyonigne - 12 Şubat 2012 23:53)
filmden aldığım iki mesaj var:1- (bkz: masum değiliz hiçbirimiz)2- (bkz: eşek olana semer vuran çok olur)
(melankomik - 19 Mart 2012 16:27)
kesinlikle bir sinema filminden fazlası. aynı hayat gibi. ne eksik ne fazla...ünlü film eleştirmeni andrew sarris, au hasard balthazar hakkında; "sanatsal anlamda gerçekleştirilmiş duygusal deneyimlerin en yüksek tepelerinin zirvesinde tek başına durduğunu" söylüyor.
(xcays - 28 Kasım 2012 03:33)
öyle bakmadan, ne olup bittiğini bilmeden, anlamadan dönüp dururken dünya etrafında sen devam edersin ya da çalıştırılırsın. işte böyle bir hikaye. filmin ders verme tarafında değilde olan biteni belgesel havasında vermesi hoşuma gitti. eşeğin ilk gençliği, büyümesi, onunla beraber büyüyen insanlar ve şekillenen hayat. bizden daha fazla şahit oldukları kesin her bir halta. bizden daha fazla aşina oldukları da kesin hayata. nasıl anladıysan, neresinden anladıysam bunu anladım. koyayım böyle evrime. doğanın bir kısmını yarım yamalak bırakacak, insan denilen iflah olmaz, hayatı yıkımlar üzerine kurulu, bir düzelttiğini iki gün sonra bozan ucube türü de başına geçirecek.
(vifend - 4 Mayıs 2013 23:49)
bu filmden yedi sene sonra ulkemizde vizyona giren oksuzler isimli basyapit bresson'a ders niteligindedir.basrollerini sezer inanoglu, zeynep degirmencioglu ve ekrem bora'nin paylastigi eserin senaryosu da bir esek etrafinda gelisen olaylardan kurulmustur. ertem gorec bresson'a besledigi saygisini gostermis ve onun yaptigi isi bir ust seviyeye cikarmistir.baltahazar'in isminin fistik olmasi gerektigi; essege iskence eden genclerin yerine de "benim babam cok zengin, cuvalla para verir, yine de alir fistik'i. hahaha… alıcam onu, binicem üstüne. basıcam kırbacı basıcam kırbacı!" diye kahkahalar atarak kipkirmizi bir sekilde gulen kilolu bir cocugun olmasi gerektigi bu filmle kanitlanmistir.
(baytar - 15 Ocak 2004 16:55)
robert bresson’un 1966 yılı yapımı siyah beyaz filmi au hasard balthazar, dili fransızca.au hasard balthazar (rastgele balthazar), ilerleyiş , filmin alt disiplini olarak kendi başına olan bir film. bresson ne anaakım ne de avangard için bir eğilim veriyor. bunların arasında sıkışıp kalmış, kendi bağımsızlığında ‘karşı-sinema’ diyebileceğimiz daha çok yapısalcı-göstergebilimci bir formata yakın kamera ile çekiyor au hasard balthazar’ı. benzersiz bir konumdadır bresson. daha çok düz çekimler yapıyor bu filminde de.bresson’un zorlayıcı bir tarzı var dememiz mümkündür. kendisi karakterlerini gösterirken, onların repliklerini sunmalarını isterken olay örgüsünün anlatı çizgisinin dışında, uzağında yer almasını başarabiliyor. au hasard balthazar, bu bağlamda, kendini anlatı çizgisinin gelenekselliğinden uzakta tutuyor. klasik bir anlatının dışında, tamamiyle bunun ardında yatan gerçeklik arayışının neticesinde var au hasard balthazar. balthazar adındaki eşek ve onu seven ve onun için planlar yapan diğer karakterler. her şey bresson’un yönlendirmesine kalıyor. bir nevi, insan ve canlı arasındaki korelasyona yönelim ile karşı karşıya kalınıyor.insan ve canlı arasındaki köprü bağı ile gittiğimiz noktalar var. bresson’un psikolojik betimlemelere çok fazla yer vermeyişi , düz ve çok sade çekimleri izleyicisini yormuyor aslında. diyalogların kimi yerde olağan dışılığı (absürd mefhumu burada uygun değildir) au hasard balthazar’ın anaakım – avangard akımlarından sıyrıldığını onaylıyor, onaylamakla kalmıyor filmin kendi doğasını bulmasına yardımcı oluyor. au hasard balthazar, bu bakımdan biraz da yalnız bir film. herkesin izleyebileceği türden bir film asla değil. geleneksel anlatı çizgisinin uzağında ilerliyor. kendi arafında bulunan bresson ve filmi au hasard balthazar, kendi sorularını çıkarıyor bir yandan. anlatının göstermeyle mi yoksa çağrışım, metafor – simge mi ile taşındığı gerçeği su yüzeyine çıkıyor. bresson’un buna cevabı filmin başından sonuna dek devam ediyor. bu izleyiciyle yönetmen arasında kalan cevap bir bakıma. anlatının göstergebilimci mantığıyla yapılı iletişim, düzen ve dizilim ile kodlandığı oldukça nettir. bresson, anlatısını kimi yerde virgüller ile ayırıyor, kimi yerde üç nokta koyuyor. burada değinilmesi gereken hususlardan belki de en önemlisi, bresson’un sinemasal dil ile diğer iletişimsel, semiyotik araçları ve yapıları birlikte harmanlayarak sunmayı başarabildiği gerçeğidir. dönem filmlerinden ya da belli bir akıma (italyan yeni gerçekçiliği, alman sürrealizmi, fransız yeni dalgası gibi) tabi olan ve bu disiplin ile yoğrulan filmlerinden bağımsız olarak au hasard balthazar, kendini biçimci anlayış ile nezih kılmaktadır. bresson’u anlayabilmek adına önemli adımlardan birisi bu yapım. balthazar üzerinden insan ilişkilerine, toplum içindeki değerlere atıf, sevgi, onur, yaşam mücadelesi, hırs, suç çerçevesinde dizginlenen atmosferiyle hîkayesinin de naifliğiyle ilgiyi hak eden fransız temasının ağır bastığı bir fonksiyonlu cetvel gibi. cetvelin neresinden tutarsanız tutun, bresson’un amaçladıklarına gitmemeniz imkansız. sıradan ve aynı zamanda zor filmdir au hasard balthazar. karşı sinema dediğimiz unsur ile arayışların kapıları aralamak gerek. bresson, insan – canlı – tabiat üçlüsünden kendi sınırlarını aşmayı amaçlar. kendi arayışı, filmin siyah beyazlığı ile süslenir. au hasard balthazar, ifade ve hareket ayrıntılarında anlam potansiyelini zorlayan ve dolayısıyla bresson’un ve ekibinin bir kenara konularak, izleyicisi üzerinden yorumlanabilecek, sinemasal iletişim biçimlerinin kodlarının şifrelendiği ve çözümlemesinin yapıldığı bir yapım olarak çıkmaktadır karşımıza. bu yüzdendir ki anlatı örgüsüne ve çözümlemesine odaklanılmıştır. film dilinin akışkanlığı, nitelik ve temel işleyiş biçimlerinin göstergesel olarak sunulması au hasard balthazar’ın çok yönlülüğünden sadece bir kesit.bresson, kendi çemberini genişletiyor. 60 dönemi dünyasıyla gittiği, sorguladıkları, peşine düştükleri var kendisinin. derin yapıları açıklamalarını, bu sorularını au hasard balthazar’ın ötesine yerleştiriyor. insan ve dâhil olduğu çevresinin yankılarını duymak, filmin altyapısının sunduğu bir olgu. bresson, pencereyi açık bırakıp bizim o pencereden bakmamızı istiyor. siyah beyaz ağaçlar, aslında yeşildir. balthazar’ın sahiplenilmesi, onun için düşünülen eylemler insanın kendi mizacının bir aynası. avuç içine toplananlar ile avuçtan bırakanlar arasındaki mesafede au hasard balthazar. sinematografik platforma özgün dilsel ögelere getirilen anlatı, düşünce çizgisinin altını çiziyor. anlamın iletilme şekli üzerinde duruluyor ve bresson, filmini böylelikle omuzluyor. gösterişe kaçılmayan biçim ve hareket ile düz – sade ekseni ortaya çıkıyor, seyrin boyutu bir mana kazanıyor. sistematik bağlamın öncülleri, ardılları yerleştiriliyor. belki de biz bu yüzden bresson’u benzersiz bir konumda görüyoruz. filmin, kendi izleyicisiyle buluşması, onun üzerinden gitmesi , buzdağının görünmeyen kısmı gibi. bresson ve ekibiyse, buzdağının suyun altında kalan kısmında. farklılığını burada çıkarıyor au hasard balthazar, güneşin sıcaklığına dayanabiliyor ve kendi özünü hiç kaybetmiyor. zira hacmi ve kütlesi oldukça kavi. bilgelik tuzu.
(zarp - 15 Temmuz 2014 10:40)
" hayat bir panayırdır, kelimelere ihtiyacı olmayan bir pazar. banknotlar kâfi gelir. "marie belki de balthazar'ı kendine benzettiği için o kadar çok seviyor.
(handlewithcare - 11 Ekim 2014 14:32)
au hasard balthazar nedir?a) ben anlamamışsam gereksizdirb) eşşeğin zikidir.c) şpoyler olamayan bir filimdir.d) (bkz: #5990135)
(grapes of butcher - 15 Temmuz 2005 00:25)
ozellikle mouchette'le bir arada dusunuldugunde daha da devlesen, sinemanin nelere kadir olabilecegini, bildigimiz haliyle hayatin otesine gecebilecegini gosteren bir bresson filmi. son sahnesi bugune kadar gordugum en inanilmaz sahnelerden biridir. isa'nin cingirakli kuzular suretinde gelisi acisindan bunuel'in exterminating angel'ina benzer.
(del fuego - 11 Aralık 2005 08:18)
hakikaten de izlerken sezercik'ten keko ile esseko'ya uzanan genis bir yelpazedeki bir cok yapiti hatirlatmis, boylece imgelemimize zamaninda nasil tecavuz edildigini bir kez daha gozler onune sermistir. "basicam kirbaci!"ci o olaganustu, hafif tombulca cocuktan sonra, cingirakli kuzular neymis, gozlerimizin onunde yere coken balthazar neymis, usulca kararan ekran da neymis ki.
(glass sealed - 9 Ocak 2006 08:52)
Yorum Kaynak Link : au hasard balthazar