diğer adıyla seirei no moribito olan animedir. ani-kraze tarafınadn bütün bölümleri sublanmıştır.

her 100 yılda bir , su ruhları bir insanın içine yumurta bırakır ve bu kişi guardian of the sacred spirit olur. bu sefer şans chagum a denk gelir. chagum 2. veliahttır. kral bu durumun kraliyet ailesi üzerine bir lanet olarak görür ve chagum u oldurmeye çalışır. ama chagum un annesi öldü süsü vererek chagum u balsa ya emanet eder.

balsa elinde mızrakla ve bir bayan olmanın etkisiyle , bir amazona benzemektedir.

bu seri claymore ile beraber çıktığı için aşırı dikkat çekememiştir.

(menos grande - 26 Ocak 2008 08:10)

(bkz: guardian of the sacred spirit)

(menos grande - 30 Ocak 2008 18:35)

kenji kamiyama ve kristi reed'in yönettiği 26 bölümlük anime serisi.

konu çok özgün olmasa da anlatım, karakter tasarımları ve çizimler çok başarılı. bence serinin en iyi özelliği gizem mefhumunu dozunda vermesi. güncel olan diğer görsel işlerde sıkça karşılaştığımız "abovv o kim", "lan katil bu cücük müymüş", "vay mına koyyim 'hume' dedi, gönderme etmiş ibineler" gibi sorular kafada dolaşmadan rahat rahat izliyorsunuz seriyi.

(ecnebi - 4 Kasım 2008 01:37)

japonca orijinal adı seirei no moribito'dur. aslında nahoko uehashi tarafından yazılmış moribito (guardian) isimli, fantastik tarzdaki 9 kitaplık serinin ilk kitabının ismidir. seride tek mangaya ve animeye çevrilmiş olan kitaptır. serinin ikinci kitabı yami no moribito (guardian of darkness) ile birlikte ingilizce çevirisi bulunmaktadır.

(laaleler - 24 Şubat 2010 13:44)

müzikleri^* aşmış olan anime serisi.

(elovitnas - 28 Eylül 2010 15:12)

ilgimi konusundan, çizimlerinden çok müzikleri çekmiştir.mükemmele yakın bir soundtrack albümü vardır.izlemeyecek olsanız bile albümünü indirip dinleyin.shigure no koro ve omoi haruka'yı en azından youtube'dan bi dinleyin fikir edinmek için.

(10 yildir bekleyen caylak - 11 Kasım 2011 09:55)

başroldeki balsa hatun, ilk bölümde " i am not young anymore, i'll be thirty this year" açıklaması ile güldürdü. 30 yaş nedir balsa cığım, taş gibisin.

başrolde "erkek gibi kadın" olan yapımları her zaman sevmişimdir, guardian of the sacred spirit de bu konseptte sürükleyici bir anime. diğer bir erkek fatmalı ve izlenesi anime için,

(bkz: rose of versailles)

(venera - 1 Ağustos 2012 02:02)

hikayesi, kurgusu, işlenişi, buna uygun temposu, karakterleri ile oldukça güzel 26 bölümlük anime. herkesin hoşuna gider mi bilemiyorum ama gözden kaçmaması gerekenlerden bence.

yukarıda bahsedildiği üzere müzikleri çok güzel ve animeyi güzelleştiren öğelerden bir tanesi. hele bir tane "nahji no uta" var ki, kullanıldığı sahnelerde çoğu zaman tüylerimi diken diken etti.

animenin açılış parçası olarak larc en ciel' in "shine" ını kullanmışlar, çok yakışmış. kapanış parçası "ıtoshii hito e" de güzel.

aslında bahsedilecek çok şey var ama en güzeli insanın bunu izlemesi sanırım.

balsa ve şaman torogai' yı tek geçerim.

(mound - 16 Ocak 2015 18:42)

seirei no moribito (bkz: guardian of the sacred spirit), nahoko uehashi'nin moribito'nun roman serisinden uyarlanmıştır. özellikle müzikleri, çizimleri ve senaryosuyla gerçekten güzel bir animedir.

animenin konusu şöyledir; shin yogo imparatorluğu'nun yıldız okuyucuları, gördükleri kehanet çerçevesinde gerçekleşeceğini düşündükleri kuraklık felaketini önlemek için plan yaparlar. eski efsanelere göre, shin yogo imparatorluğu'nun ilk imparatoru sekiz savaşçısı ile beraber kuraklığı önlemek için bir su şeytanını öldürmüş, ileride imparatorluğun olacak toprakları felaketten kurtarmıştır. buna göre bir su şeytanının ortaya çıkması halinde, bu su şeytanı öldürülerek kurtuluşa erişilebilecektir. ancak son su şeytanı imparatorun ikinci oğlu prens chagum'un bedeninde kendini göstermiştir. imparator, imparatorluğun menfaati için prens chagum'un ölüm emrini verir.

imparatoriçe oğlunu kurtarmak için balsa adında, mızrak kullanan yetenekli bir paralı askerden prensi korumasını ister. balsa prensi koruma görevini kabul eder ve yolculuk başlar. bu yolculuk sırasında hayatın, doğanın aile bağlarının güzelliği gibi birçok konu ele alınmaktadır.

animede birçok yerde 8 sayısı geçmektedir. ilk imparatorun yanındaki savaşçı sayısı, prens chagum’u kurtarmaya çalışan savaşçı sayısı, balsa’nın kefaret olarak kurtardığı kişi sayısı 8’dir. japonlarda 8 sayısı hakkında bir inanış olabilir ama tam olarak bilmiyorum.

(hereticcardinal - 2 Aralık 2016 01:24)

müzikleri ayrı, görüntüleri ayrı, karakterleri ayrı güzel animedir. şimdi bunu dedikten sonra müzikleriyle animeye damgasını vurmuş kenji kawai'nin ve serinin yönetmeni kenji kamiyama'nın adını anmadan geçmeyelim.

eğer vurdu kırdı arayan insanlardansanız "ee 9 bölüm oldu nerde aksiyon" diyerek bırakabilirsiniz. açıkçası sonuna kadar da izleseniz, istediğiniz aksiyonu bulamazsınız. ancak bu, dövüş sahnelerinin de en az manzaralar kadar incelikli çizilmediği anlamına gelmiyor. özellikle jiguro diye adı sık sık geçen abimizin bir savaş sahneleri var ki insanda mızrak kullanma isteği uyandırır.

ana karakterimiz mızrakçı kadın koruma balsa'yı savaşırken pek az görmemizi ise hem senaryoda belirtildiği gibi balsa'nın insan öldürmekten kaçınmasına hem de animenin kendisinin daha korumacı kollayıcı olan anaç taraflarını ortaya çıkarmak istemesine bağlıyorum.

şayet izlemek isterseniz karşınızda hiç laçka, lakayıt, özensiz karakter olmayacağından emin olabilirsiniz. küçücük çocuklar bile duygularını göstermesi gerektiğinde ağlayan, zorluklara katlanması gerektiğinde ise gıkını çıkarmadan hareket eden olgun, sağduyulu bireyler. hal böyle olunca her karaktere babanızmış gibi güveniyor, zora düştüklerinde anneleri gibi evhamlanabiliyorsunuz.

tüm senaryo ailevi duygular ve görev bilinci üzerinde şekilleniyor. etik değerler her şeyin üzerinde tutuluyor. en güzeli ise ortamda kötü karakter diye yaftalanan bir kimsenin ya da şeyin olmaması. hem bu tarafıyla hem de güçlü kadın karakteriyle bana hemen miyazaki'nin filmlerini hatırlatıyor.

ayrıca birbirlerine göbekten bağlı^* iki dünya, bu dünyadaki varlıkların beraber yaşayabilmek için çalışması, birbirlerinin döngülerini tamamlamaları da arka planda yavaşça bir bütünlük hissiyatı yayıyor ki, ne bileyim oradan da aklıma mushishi'yi avatar^*'ı falan getiriyor.

neyse lafı fazla uzatmadan sizi sözlükte ayrıca başlığı bulunan seirei no moribito soundtrack albümü ile baş başa bırakıyorum.

(nobody inc - 25 Haziran 2017 21:01)