Süre                : 1 Saat 40 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 2000 Cumartesi, Yapım Yılı : 2000
Türü                : Biyografi,Drama
Ülke                : Iceland,Norveç,Almanya,İsveç,Danimarka
Yapımcı          :  Icelandic Film , Peter Rommel Productions , Filmhuset AS
Yönetmen       : Friðrik Þor Friðriksson (IMDB)
Senarist          : Einar Gu?mundsson (IMDB)
Oyuncular      : Ingvar Eggert Sigur?sson (IMDB)(ekşi), Baltasar Kormákur (IMDB)(ekşi), Hilmir Snær Gu?nason (IMDB), Björn Jörundur Fri?björnsson (IMDB), Margrét Helga Jóhannsdóttir (IMDB), Theodór Júlíusson (IMDB)(ekşi), Fri?rik Steinn Fri?riksson (IMDB), Sara Margrét Nordahl (IMDB), Halldóra Geirhar?sdóttir (IMDB), ?ór Tulinius (IMDB), Hrönn Steingrímsdóttir (IMDB), Pétur Einarsson (IMDB), Egill Ólafsson (IMDB), Pálmi Gestsson (IMDB), Jón Karl Helgason (IMDB), Baldvin Halldórsson (IMDB), Jón Hjartarson (IMDB), Inga Maria Valdimarsdóttir (IMDB), Jóhannes Skúlason (IMDB), Salka Svanhvítardóttir (IMDB), Jóhanna Jónas (IMDB), Geo von Krogh (IMDB), Rúrik Haraldsson (IMDB), Anna Kristín Arngrímsdóttir (IMDB), Gunnar Helgi Hei?ar (IMDB), Jón Stefán Kristjánsson (IMDB), Jón ?ór Ólafsson (IMDB), Höskuldur Skagfjör? (IMDB), Fjölnir Bragason (IMDB), Grímur Hjartarson (IMDB), Kristján Ingi Sigur?sson (IMDB), Sölvi Fannar Vi?arsson (IMDB), Alfre? Kristjánsson (IMDB), Birgir Sigur?sson (IMDB), Bjarni ?ór Grétarsson (IMDB), Dagbjartur Gu?mundsson (IMDB), Ragnar Unnarsson (IMDB), Sigurjón Árnason (IMDB), Snæbjörn Sigur?arson (IMDB), Mike Downey (IMDB) >>devamı>>

Englar alheimsins (~ Angels of the Universe) ' Filminin Konusu :
Englar alheimsins is a movie starring Ingvar Eggert Sigur?sson, Baltasar Kormákur, and Hilmir Snær Gu?nason. Páll is an artistic and sensitive young man. Getting dumped by his girlfriend, Dagny, triggers his descent into madness. We...


  • "şizofreni izlanda'nın ayrılmaz bir parçası. sigur ros ise jiletçilerin. filmin sonunda çalan şarkı; (bkz: bium bium bambalo)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    ana karakterin elinden hamburgerinin çalınmasıyla başlayan film.

    no i'm not dead
    i've gone off the sea.
    i am sailing in the blue sea in the mansions of the father.
    on these fishing banks of the dead,
    there are no restrictions.
    here in the depths of the eternity,
    i am lying cold and alone.
    i hear the trees rustling...

    bium bium bambalo


    (rapper134 - 24 Eylül 2008 01:36)

  • comment image

    hasta olsalar bile, tanrının karşısında eşit olduğuna inanan pall ile, tanrıyı nietzsche'nin tek bir cümlesi ile öldürdüğünü savunan viktor odaklı filmdir.
    yaşadığı ekonomik krize rağmen, filmde geçen hastanenin yakınlarında, tek odalı bir evde, hayatımın geri kalanını geçirebileceğim ve bu hedefime geç de olsa ulaşacağımı aklıma bir kez daha sokmamı sağlayan filmdir ayrıca.


    (redial tusuna basmaya korkan adam - 28 Mart 2009 18:53)

  • comment image

    üçüncü kez hakkında bir şeyler yazmaya niyetlendiğim film. daha önce (ilki yaklaşık 2 sene önce ilk izleyişimde, şoktan çıkamamışken; diğeri ikinci izleyişimden sonra, etkisi biraz geçtikten sonra) yazdım yazdım, sonra okudum, bu filme bu entry yakışmaz dedim sildim. bu sefer yollayacağım galiba, ama hala bu filmi ve bana hissettirdiklerini üç beş kelimeyle anlatabileceğimi zannetmiyorum. ortalama bir sözlükçü kadar film izlemişimdir. sevdiklerim, arkadaş ortamında film muhabbeti açılınca hakkında konuşmaktan hoşlandığım, hiç beğenmediğim, veya hayran kaldığım filmler oldu. fakat bu filmin üzerimdeki etkisi bambaşka. hiçbir arkadaşıma anlatamıyorum bu filmi, tarif edemiyorum, "ya abi böyle böyle bir eleman var işte" diye merak uyandırıcı bir özet geçemiyorum. bazı sahneleri var ki hele, daha bir başka. öyle anlatılacak, "ağğbi ağzıma sıçtı ağlayacaktım az kalsın" denilecek bir tarafı yok. her izleyişimde siyah arkaplanda bium bium bambalo eşliğinde kayan yazılara kilitlenip kalıyorum, son saniye de geçip yerini gomplayer'ın turuncu ekranına bırakınca sanki bir transtan çıkıyorum. sonrasında o gün/gece hiçbir şey yapamıyorum, ne biriyle doğru düzgün konuşabiliyorum, ne bir şey yiyebiliyorum, boğazımda bir taş, göğsümde bir ağırlık, sıkıntı, mal gibi evin içinde dolanıyorum. sahneler, diyaloglar teker teker kafamın içinde dolaşıyor, rahat bırakmıyor. neden bilmiyorum. neden ana karakter páll'da her seferinde kendimi görüyorum, neden bir gün aynı hikayeyi paylaşacağımızı düşünüyorum, hiçbir fikrim yok. veya diğerleri dörtnala koşup giderken o at çamura saplanıp git gide daha çok batınca benim gözlerim doluyor, nefesim kesiliyor bilmiyorum.

    bildiğim şey şu ki, bu film adamı mahvediyor. dayak yemişe çeviriyor. sonra sigur ros geliyor, zaten zayıflamış, bitap düşmüş bünyeye önce bir ninni söylüyor, sonra da bıçağı saplayıveriyor. sanırım filmi en iyi bu şekilde tanımlayabilirim. bir şekilde izleyin, seveni kadar sevmeyeni, sıkıcı bulanının da olduğunu unutmayın; ama izleyin. bambaşka bir şey..


    (thejester - 7 Ekim 2011 02:18)

  • comment image

    mükemmel oynanan bir deli karakteri.. film bittiğinde aklıma gelen tek şey, oruç aruoba'nın şu sözleri oldu:

    --- spoiler ---

    "yaşamının anlamı, ancak, kişi bir an durup 'ne istiyorum ki?' diye sorabildiğinde biçimlenmeye başlar. yani, ancak eksikliği çekiliyorsa, yokluğu duyulabilmişse varedilebilir, kurulabilir, yoksa, yoktur.
    bu bakımdan, insanların büyük çoğunluğu anlam yoksunu hayatlar yaşarlar, çünkü yaşamlarındaki anlam eksikliğini hiç duymamışlardır.
    ancak, bazı insanlar duyar bu eksikliği. onlar için yaşamlarının tek bir bütünlüklü anlamı olmaması çekilemezdir; bu yüzden kurmaya, yaratmaya, varetmeye girişirler böyle bir anlamı.
    bunu da bazen - bazıları - başarabilir, ama herhalde, başaramayanlar da çoktur.
    başaramayacakları 'artık' açıklık kazananlar için de, son bir anlam yaratma yolu kalır...

    yokluğu da içerilir, anlamında, yaşamının, kişinin.." [olmayalı, s. 73]

    karakterin [hatta yakın arkadaşının ve hastanedeki bir diğer hastanın] "my way" diyerek giriştiği son anlam yaratma çabası, çıkmazların sonundaki çıkmazın hayatı düze çıkarması..

    ---
    spoiler ---


    (hayal bilgisi - 27 Kasım 2011 21:28)

  • comment image

    insanı çırılçıplak bırakan film

    kaçıncı defa izledim bilmiyorum ama her defasında kendimi kırlara atıp hüngür hüngür ağlayasım gelir. sigur ros öyle bir yerde giriş yapmış ki sanki ben intihar ediyorum, öyle vurucu.

    sigur ros öyle bir şey yapmış ki kitlenip kalıyorsun. buz gibi bir hayat,aşkı da buz sevgisi de. bir diğer filmin adını da çağrıştırıyor: buzdan hayaller


    (oakpost - 4 Mart 2018 03:12)

  • comment image

    --- spoiler ---

    - sen bir şizofrensin. şizofreni izlanda'nın ayrılmaz bir parçası. inandığımız elflere,ruhlara hayaletlere baksana. bunlar hep bölünmüş kişiliğin belirtisi.

    + beni nato delirtti. izlanda'nın nato'ya katıldığı gün doğmuşum. her sene komünistler doğum günümü protesto ediyorlar.

    - bu fazla iddialı bir düşünce.

    + hayır değil. akıl hastanesi ve toplum hiçte farklı değiller.

    - nasıl?

    + nato antlaşmasını oku anlarsın.

    - hiç böyle bir şeye ihtiyaç duymadım.

    + elbette. senin gibiler böyle şeylerle ilgilenmez. kontrol altında olmamız için sürekli ilaç veriyorsunuz. yüksek dozda ilaçlar verip potansiyel tehlikeleri etkisizleştiriyorsunuz. tamamen pasif bir hale getiriyorsunuz. toplumlar ise potansiyel tehlikeleri engellemek için silahlanıyor. demek ki bu küçük dünyamız kafayı yemiş. kişiliği bölünmüş ciddi bir psikoz içinde. bu yüzden izlanda nato'ya katıldığı gün ruhumdaki kaos hükümet tarafından onaylanmış oldu.
    ---
    spoiler ---


    (kabuklu pirincin ruhu - 31 Temmuz 2018 17:18)

  • comment image

    izlanda’nın başkenti reykjavik’te, ailesiyle birlikte sıradan sayılabilecek bir hayat yaşayan paul’un, giderek farklılaşan bakış açısıyla bulunduğu çevreden soyutlanarak yaşadığı değişimi izliyoruz.
    “delilik” üzerine yapılmış en başarılı ve kendi adıma kuzey avrupa, iskandinav sineması’na ait filmler arasında en üst sıraları alabilecek, psikolojik açıdan fazlasıyla yoğun ve yıllar önce izlememe rağmen daha iyisini görmekten zorlandığım bir film; evrenin melekleri.
    film, yazar einar gudmundsson’un, şizofreni hastası kardeşinin hayatını anlattığı kitabından uyarlanıyor ve bu yaşananları daha da etkileyici hale getiriyor.
    paul karakterini canlandıran ingvar sigurdsson ve yaptıkları işleri her zaman hayranlıkla dinlediğim, izlanda’da psikolojik bir film çekilecekse tabi ki müziklerinin ona ait olması gereken sigur ros filmi muazzam boyutlara taşımış. ayrıca ülkenin önemli yönetmenlerinden baltasar kormakur’u da oyuncu kadrosunda görmek keyifliydi.
    kesinlikle şans verilip zaman içinde birden fazla izlenmeli.

    ilgilenenler için bu filmin de olduğu,ülkelere göre film arşivi ve yorumlamalarını içeren şöyle bi'şeyim var;
    https://www.instagram.com/avrupasinemasi/


    (svefngenglar - 2 Şubat 2019 00:29)

  • comment image

    en harika 2 sahnesi:

    --- spoiler ---
    pall bir restaurant girişindeki görevlilere bıçak çektiğinden polislerce kovalanmaya başlar. kovalamaca pall'ın bir iskeleye çıkıp suyun üstünde yürümesi, polislerin suyun içinden uzanıp onu yakalamasıyla biter.
    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---
    pall, odasında delirmiştir, abuk subuk görüntüler, yatağında dönüp durduğunu sanırken, yatağını diklemesine kaldırdığını ve önünde dolaştığını farkedersiniz.
    ---
    spoiler ---


    (samantha - 31 Ağustos 2006 17:26)

Yorum Kaynak Link : englar alheimsins