Les rivières pourpres (~ De blodrøde floder) ' Dizisinin Konusu : Les rivières pourpres is a TV series starring Olivier Marchal, Erika Sainte, and Kezbari Kelyan. A bizarre series of murders, a stubborn investigator duo and a lot of bodies.
Parfum(2018)(7,1-5192)
Les rivières pourpres(2000)(6,9-54184)
Der Mordanschlag(2018)(6,5-66)
Les rivières pourpres 2 - Les anges de l'apocalypse(2004)(5,9-18347)
L'empire des loups(2005)(5,9-10449)
Kundschafter des Friedens(2017)(5,8-404)
polisiye romanlarının godfather' ı.
(batarmur - 6 Ocak 2008 16:13)
kitabı kesinlikle grange'ın yazdığı en iyi eserdir. filminin ne kadar boktan ve ucuz olduğunu ise tek bir örnekle açıklayabiliriz. şudur ki; kitaptaki mağripli polis karim abdouf, ne hikmetse, filmde ermeni asıllı polis max kerkeryan oluvermiştir. bu tip ufak hesapların peşine düşen yapımcı/senaristlere ve buna müdahale etmeyen grange'a buradan selam ediyorum...(ha grange belki bunu filmi izlediğinde görmüştür, eğer öyleyse grange'a çok büyük ayıp edilmiştir)
(arsizinsan - 22 Ağustos 2008 22:31)
okumakta, maalesef çok geç kalmış olduğum, polisiye roman anlayışımı değiştiren kitap. bir solukta bitti ve ben bittiğine üzüldüm. aldığım keyfi anlatamam, sanki ordaydım, öyle iyi bir kurgu, öyle iyi bir anlatımdı. ancak benim için bir de küçük sorun yarattı, çok sevdiğim ahmet ümit' le aramızı bozdu grange, bu romanıyla. eskiden tapındığım ahmet ümit romanları, şimdi düşünüyorum da pek bir yavan pek bir kuru kaldı sanki...
(berfende - 16 Aralık 2009 20:42)
--- spoiler ---komiser niemans, çoktan fanny'ye abayı yakmıştı da; karim, judith'e daha açılamadan hikaye son buldu. --- spoiler ---
(ekg - 14 Nisan 2011 01:34)
dün ayakta okuyarak da olsa bitirmemi ne ümraniye'den karşıya geçmek için bindiğim 522'nin ne de akşam saati mecidiyeköy'den bindiğim tıklım tıklım 500es hatlı otobüsün engelleyebildiği kitap.kitabın verdiği heyecan ve telaşla eve gelip hemen kızıl nehirler filmini izledim.. hay izlemez olaydım!.. neredeyse kitapla filmin tek alakası kişilerin isimlerinin aynılığı diyeceğim... filmin senaryosunda grange'ın parmağını görmesem, ben olsam şahane kitabımı o hale getiren kişileri direk mahkemeye verir fahiş bir tazminat isterdim... ve kesin kazanırdım da... kitabı okumayıp filmi izleyenler, eminim yukarıda söylediklerimi abarttığımı düşünecekler ama kitabı okudukları gün az bile söylediğimi görecekler.. --- spoiler ---kitapla film arasındaki bir kaç küçük(!) farkcıklar: 1- kitap real zaragosa - arsenal maçı ile başlıyor. kimlik kontrolü, üst arama, seyircinin yönlendirilmesi, güvenlik vs için 1400 kadar polis ve jandarma görevli. komiser niemans da sorumlulardan biri. arsenal yenilmiş.. maç çıkışında bir yerde olay çıkıyor, komiser oraya gidiyor.. arsenal taraftarı polise saldırıyor, onlar da karşılık veriyor. o sırada yüz metre ilerde bir olaya gözü takılıyor komiserin. iki kişi bir kişiyi dövüyor. o kişi kurtulup kaçıyor, diğerleri de peşinden. komiser de peşlerine düşüyor.. uzatmayayım, o iki kişi (arsenal taraftarı) dövdükleri kişiyi (real zaragosa taraftarı) öldürüyorlar (bıçaklayıp korkuluklardan aşağıdaki otoyola atıyorlar, üstünden arabalar geçiyor zincirleme kazalar oluyor falan). komiser de bunların peşine düşüyor, birini yakalıyor, bir atın şahlanıp toynağını yüzüne koymasından fırsat bulup allah ne verdiyse o da dalıyor, yüzünü gözünü dağıtıyor, parçalıyor.. ingiliz adam hastaneye kaldırılıyor. komaya giriyor. komiseri de birkaç saat sonra gecenin bir vakti içişleri bakanlığı adli polis merkezinden bölüm başkanı arkadaşı çağırıyor... guernon'da önceki gün cesedi, kampüsün içinden geçen bir nehre hakim kayakılraı arasına gömülmüş bir şekilde bulunan bir cinayet için çağırdığını söylüyor. komiserin cinayet bölgesine gidişi bu şekilde oluyor.. filmde bunlardan eser yok.. oysa kitabın ortalarına komadaki adamın durumu yer alıyor. çünkü adam ölürse komiser hakkında adam öldürmekten suç duyurusu yapılacak.. (ki sonrasında da adam ölüyor zaten)2- kitap ile film arasında kronolojik uyumsuzluk var. filmde göz hastalıkları uzmanı ile görüşmesi ilk sahnelerde yer alıyor. kitapta ise yarısından sonra yer alıyor. hatta bu bölüme ait çok önemli olaylar filmde yok. şöyle;komiserin yardımcısı var. çaylak ve komisere hayran. bölgede körler merkezi var. komiserin köpek korkusu olduğu için ve körlerin olduğu yerde köpeklerin olacağını düşündüğü için kendisi gitmiyor yardımcısını gönderiyor... daha sonra saatler geçtiği halde haber gelmiyor. en son göz doktoru ile görüştüğünü öğrenip ondan farkında olmadan bir şeyler öğrendi ve başına bir şey geldiğini düşünürek o doktorla görüşmeye gidiyor... sonraki sahnelerde kendisi de körler merkezine gidip görüştüğünde, göz doktorunun onunla görüşmeye gittiği sırada yardımcısını öldürüp ortalığı temizlediğini anlıyor.. hemen tekrar gidiyor bakıyor doktor gitmiş.. her yeri arıyor ve mahzende, iyice gizlenmiş kapakları açtığında yardımcısının siyah bir sıvı olan bir çukurda beline kadar gömüldüğünü ve etlerinin lime lime döküldüğünü görüyor.. adamı asit çukuruna gömmüş doktor... yani filmde ilk sahnede görülen göz doktoruyla görüşme olayı aslında kitapta çok önemli bölümleri içeriyor. filmde komiserin yardımcısı yok, ölümü de yok haliyle.. 3- kitapta her cinayetin önce yansıması sonra kendisi görünüyor. ilk cinayetin saklandığı yerin filmde yer almaması büyük hayalkırıklığı yarattı bende. ilk cinayette önce göle yansıyor, sonra yukarı bakılıp görülüyor.. ikincisinde fanny ve niemans buzul yarığa gireceği zaman fırtınalı bir hava olmasına dikkat ediyorlar (filmde güneşli). çünkü güneş olduğunda üst katmanlar eriyor ve aşağıdaki insanlarda soğuk sarhoşluğu oluyor, eriyen sular kişilerin üstüne gelip donduruyormuş kristalize ediyormuş.. yani güneş çıktıktan sonra beş dakika içinde yüzeye çıkmaları gerekiyor.artı, buzuldaki cesedi bulma şekilleri de çok alakasız.. kitapta her ikisi de çıkıntılar üzerinde duruyorlar zeminde değil.. ve önce fanny karşı duvarda görüntüyü görüp çığlık atıyor.. komiser ise yansıma olduğunu anlayıp kendi olduğu duvara dönüyor ve duvarın içinde, güneşin erittiği suların duvardan aşağıya süzüldüğü bir görüntünün arkasında cesedi dalgalı dalgalı görüyorlar.. artı, komiser orada soğuk sarhoşluğu yaşıyor bir an.. ayağı falan kayıyor, kız tutuyor ediyor... 4- kitapta ilk cesedin gözleri oyulmuş. fakat elleri kesik değil. vücudunda bir çok ateş yanığı var (hatırlaın, panayırda ateş yutmayı öğrenmişti). ikinci cinayette gözleri oyulmuş (filmde oyuk değildi), ve eller kesilmişti.. kesik eller de dizlerin arasına koyulmuştu.. 5- vincent cassal'ın oynadığı karakterin kitaptaki adı karim abdouf ve 1.85m boyunda saçları rastalı bir mağripli (kuzey afrikalı) diye geçiyor... ve geçmişini gayet geniş olarak öğreniyoruz.. yetimhanede büyüyor. araba çalmasını biliyor.. uyuşturucudan uzak duruyor ama arkadaşları var kullanan, satan.. çok iyi uzak doğu sporları öğreniyor.. okullarını birincilikle bitiriyor... yani, hayatının ilk bölümünü o tarafta geçirmişken, sonraki bölümünde de tam karşı tarafa polisliğe geçmiş oluyor... filmde karim olmuş max.. olmuş beyaz.. hayatı ve geçmişi hakkında tek bilgi yok... 6- komiserin film içinde anlattığı tüm tahminleri karim yapıyor... 7 - kitapta kızın mezarındaki adı "jude itero" şeklinde yazıyor.. ve dikkat, mezarda foto yok.. karim'in fabienne herault ile görüşmesine kadar (ki o da filmdeki gibi rahibe falan değil), kıza ait hiç bir fotoğraf yok... filmde direk judith herault olarak almışlar kızın adını.. oysa ki o "herault" soyadını bulana kadar karim ne kadar çok uğraşıyor, ipucu kovalıyor ve zorluk çekiyor... 8 - filmde judith'in annesi bir manastırda karanlık yemini etmiş, kafayı yemiş bir rahibe olarak gösteriliyor. kitapta ise o rahibe de annenin tuttuğu kişilerden birisi.. kızın okul arkadaşlarına gidip tüm fotoğrafları ortadan kaldırması için.. ve karanlık yemini yapan rahibe hiç da kafayı falan yemiş değil.. hatta kızın öldüğünü bile bilmiyordu karim onunla konuşana kadar... 9- kitapta karim okuldaki tüm fotoların kaybolduğunu görünce okul fotolarını çeken kişiye gidiyor. ve son derece iyi alarmla korunan stüdyoda o yıllara ait fotoların çalındığını görüyor. yemiyor tabi adamımız.. fotocuyu sıkıştırınca o yıllarda bir rahibenin gelip çok para ödeyip aldığını söylüyor.. filmde bu bölüm hiç yok.. 10 - filmde gamalı haç, naziler falan olmuş... kitapta dazlaklar vardı.. naziler ya da gamalı haç falan yoktu (atmıyorsam).. onların arasına yaşadığı sahnelerin de kitaptaki şekliyle zerre kadar alakası yok.. 11- filmin ilerleyen zamanlarında karim ve komiser biraraya geldiğinde ki onları lada araba birleştiriyor. ladanın lastik izlerinden hiç değiştirilmemiş lastikler olduğu anlaşılıyor. karim de o model ve lastik değiştirmeyen arabaları araştırıyor. setyr olduğunu buluyor. o sırada orada sorunlar olduğunu duyuyor ve soruşturmayı kimin yaptığını soruyor, niemans olduğunu öğreniyor ve onu görmeye o şekilde gidiyor.. arabasına yaslanarak onun dışarı çıkmasını bekliyor.. yani niemans ve karim'in ilk karşılaşmaları hiç de filmdeki gibi olmuyor.. 12- kitapta kütüphaneci çocuk evli ve karısı da onunla okulda kalıyor. sophie. ilerleyen bölümlerde karim 3. kurbanın sophie olacağını düşünerek okula gidiyor. kız polis gözetiminde. arkadan giriyor. odaya gidiyor, kız tüymüş.. tutkal kokusu dikkatini çekiyor, duvar kağıtlarını kaldırıyor ki "kızıl nehirlerin kaynağına ineceğim judith" yazısını görüyor.. o sırada kapıda bir karaltı kaçıyor.. hemen peşine düşüyor.. katları iniyorlar, o karaltı eline çarpıyor silahı düşüyor karim yere düşüyor.. o kişinin silahı alışını görüyor, bileğinden el yapısından kadın olduğunu anlıyor.. ve silahı boşaltıyor ama karime birşey yapmıyor.. yani filmde niemans'a olan ateş etme sahnesi tamamen karim'in başına geliyor..filmde kütüphanecinin evli olduğu yok.. karısı yok.. yukarıda anlattığım sahneler yok...13 - kitapta; çocuk değiştirme ve insanları kütüphanede eşleştirme olaylarından dekanın falan haberi yok.. hastabakıcı bebekleri değşitiriyor. kütüphaneci de kişileri denkleştirip hep aynı yerlere oturtuyor.. aralarına sonradan olayları çözen göz doktoru katılıyor.. 14- kitapta; niemans'ın olayı anlaması ise, çocukların rahibeler tarafından yazılan ve setyr ailesi tarafından taklit edilerek yeniden yazılan etiketlerle, geçmiş senelerde dijital ortama geçmek istediklerinde asıl orjinal etiketlerin sertys'in babasının mahzeninde ortaya çıkmasıyla bunların ikisini karşılaştırmasıyla buluyor.. bu iki etiketler arasındaki tek fark; bebeklerin ağırlıkları... orjinaller gerçek bebeklere ait, taklitler yerine konan bebeklere ait.. ve sonraki ölçümlerde farklılık görülmesin diye gelen bebeklerin gerçek ağırlıkları yazılmış... filmde bu detayların çoğu yok... doğrusu ne kadarı olduğunu da hatırlamıyorum şu anda..15- kitapta karim, judith'in annesini fabienne'i buluyor ve onunla konuşmaya gidiyor... işte ilk kez orada kıza dair bir fotoğraf görüyor.. ve şaşkınlıkla soruyor "sizin iki kızınız mı vardı?" anne de "hem evet, hem hayır".. diyor ve yaşadıklarını anlatıyor, okuyucu oraları göremiyor.. filmde gerçek anne yok.. kafayı yemiş rahibe anne olarak gösterilmiş.. çok saçma..16- kitapta; judith'in annesi rahibe değil öğretmen. ailesiyle vadide değil, dağ yamaçlarında yaşayan köylülerden.. oradaki okulda öğretmen. o okul kapanınca vadideki okula tayini çıkıyor.. kocası da kristalci oralarda (dağlara çıkıyor)... okula başladıktan kısa süre sonra kocası ölüyor kazada (öyle sanıyorlar, sonradan farklı olduğu ortaya çıkıyor)... anne kız ortadan kayboluyorlar ve karim'in bölgesine sarzac'a geçiyorlar.. 17- kitapta; judith 1982 yılında 10 yaşında ölüyor.. annesiyle birlikte arabada giderken, kontrolü kaybedip, dönerek hızla duvara çarpıyor kızın olduğu taraf ve kızın tüm etleri paramparça oluyor... filmde bunlardan bahsedilmiyor.. 18- bu arada kitapta bir yerde niemans ve fanny sevişiyorlar.. 19- kitapta: judith'in annesi hamile olduğunda önce tek bebek olduğu sanılıyor.. doğuma kadar anlaşılmıyor ikiz oldukları.. erken doğuyorlar.. o gee bebekleri değiştirmesi gereken setyr, ne yapacağını şaşırıyor... en sonunda değiştiriyor... ve gerçeğin anlaşılmaması için de ikizin diğerini öldürüyor ki seneler sonra birbirlerine benzedikleri ortaya çıkmasın... (ama salak yanlış olanı öldürmüş anlaşılan).. anneye de ikiz doğurduğunu ama birinin öldüğünü söylüyorlar.. annenin bir şeyden haberi yok tabi, buna inanıyor... 20- filmde buzullar üzerinde geçen iki kızın olduğu son sahnelerin yine kitapla alakası yok.. kitapta; katilin kim olduğunu bulan niemans ve karim, 3. cinayet için "her taraf sarılı nasıl gidecek" derken, nehir akıllarına geliyor ve hemen oraya gidiyorlar... uzakta karaltıyı botu hazırlarken buluyorlar, niemans "sen burada bekle onu ben durdururum" diyor.. karim uzaktan izliyor.. komiser gidiyor kızın boynuna elini atıyor, kadın başını çekiyor direniyor falan.. sonra niemans silahına giderken ağzından kan fışkırıyor, çünkü fanny bisturi ile bağırsaklarını deşmiş... ikisi de nehire yuvarlanıyor.. ölüyorlar olm??!!! filmde bu sahneler yok??!!!daha bitmediii... şaşkınlıktan donakalmış karim tam adım atacakken, boğazında bisturi hissediyor.. bir bakıyor ki judith!!... saatlerdir hayatını araştırdığı ve aşık olduğu kişi!... neyse işte silahını alıyor öldürecek falan.... karim de "madem öleceğim, bana gerçekleri anlat" diyor.. kız da başlıyor;"biz baştan beri hep iki kişiydik zaten... ilkokulda karşılaşınca ikimiz ayrılmak istemedik. annem her şeyi düşündü. babam ölünce kaçtık. . tüm izleri silmeye çalışmasına rağmen iblislerin peşimizde olması üzerine annem peşimizdekilerin bizi bırakması için tek yolun benim ölmem gerektiğini söyledi.. benim yaşlarımda ve ağırlığımda birini bulmak için günlerce ölüm ilanlarına baktık.. sonunda annem buldu.. cesedi evde iki gün küvette buzların içinde beklettik.. en zoru da annemin kazayı cesedin tanınmayacak kadar parçalanacak şekilde yapmaya çalışmasıydı.. ama annem onu da başardı". burada karim araya girer ve sorar; "peki parmak izlerini nasıl yaptınız.. karakoldaki polis bana kendi elleriyle izleri aldığını söylemişti" der.. judith; "annemin güzelliğinden büyülenmişti bizi korumak için her şeyi yapıyordu. ertesi gün kartonu o değiştirdi.. kazadan sonra fanny'nin yanına geldim. o da ailesine yatılı okumak istediğini söyledi. ikimiz de onbir yaşındaydık. ama ikimiz de tek kişiymiş gibi yaşamayı öğrendik.. tavan arasında saklanıyordum. kimse hiç bir şey anlamadı.. yıllar geçti.. her durumda birbirimizin hayatını paylaşıyorduk; yemekler, okul, dersler, aile, arkadaşlar, sevgililer.. aynı hayatı yaşıyorduk, sırayla..".. işte sonra geçmişi hiç unutamadığını, kaçmak için annesiyle neler çektiğini, tanınmamak için erkek rolüne sokulduğunu, bunların ona çok acı çektirdiğini ve içinde kin biriktirdiğini.. bunu onlara ve diğer çocuklara yaşatanların çılgın olduklarını, cezalandırılmaları gerektiğini falan söylüyor.. her şeyi fanny ile birlikte hazırladıklarını söylüyor... sophie'yi öldürmeye gittiği akşam onu öldürseydi (filmde niemans'ın başına gelen ateş etme sahnesi), şu an fanny'nin yaşamış olacağını söylüyor.. karim "şimdi ne yapacaksın" diyor.. kız "annemin yanına gideceğim" diyor... annesi dünyadan insanlardan uzak bir yerde bi klübede yaşıyor.. karim "seni tutuklamam gerek judith" diyor.. kız da gülüyor" tutuklamak mı, iyi de silahın bende küçük bey. kıpırdarsan seni vururum" diyor.. karim "her şey bitti... seni tedavi ettireceğiz" diyor.. kız tetiğe basıyor.. karim sırtından hiç çıkarmadığı baretta'sını çekiyor.. karim vurulmuyor, kız göğsünden vuruluyor.. o da nehre düşüyor... karim hariç diğerleri ölüyor yani... filmde bunlarla ilgili gayet alakasız sahneler var... judith'in parmağı falan kesilmiyor ayrıca.. bir de çok önemli bir nokta isminin vurgusuyla ilgiliydi (filmde bunlar da yok tabi)panayırdaki çocuk ona beatles'a gönderme yaparak ingilizce telaffuzuyla "cud" dediğini fakat judith'in ona kızdığını ve ısrarla fransızca "jüd" şeklinde söylemesini istiyor (kimliğinden kopmak istemediği için)... çünkü "jude itore"nun telaffuzu judith herault ile aynı... güzel bir detaydı.. ben hatırladıklarımı karışık olarak yazdım... hatırlamadığım daha ne farklar vardır düşünün.. --- spoiler ---kızıl nehirler'i izledikten sonra ardından kızıl nehirler 2 - kıyamet melekleri'ni de izledim.. izledim ama her sahnede "kim bilir bunu da nasıl değiştirmişlerdir. mutlaka kitabını okumak lazım" diyerek... imdb'de göre 2'de grange yazarlar arasına yer alıyor ama kitabı yok sanırım.. (http://www.imdb.com/title/tt0337103/)kızıl nehirler'e dönersek:kitap olarak; şahane... film olarak; "bir kitabın bu kadar katledilmesi gerçekten büyük ayıp olmuş.. hele de jean-cristphe grunge gibi bir yazara..."diyeceğim de; imdb'de yine yazarın adını görüyorum yazarlar arasında ve ne diyeceğimi bilemiyorum tabi.. http://www.imdb.com/title/tt0228786/"off ne kadar uzun bir entry oldu" diyeyim en iyisi...
(holy diver - 24 Temmuz 2011 22:46)
akıcı dili öve öve bitirilemeyen kitap. ama bu akıcı dili türkçeye değer kaybını minimuma indirgeyip çeviren gizli kahramanlara bir teşekkür borcumuz var sanırım. (kitap ta fransızca aslından çeviri bölümünde doğan kitapçılık yazıyor!!!)
(torturekiller - 26 Mayıs 2003 10:49)
romanın başında bahsi geçen maç 1995 yılı kupa galipleri kupası finalidir. real zaragoza bu maçta arsenal'i nayim'in orta sahadan attığı golle yenmiş ve kupayı müzesine götürmüştür. arsenal kalesinde david seamanın olması ise hiç de şaşırtıcı değildir...
(konor - 16 Ekim 2003 01:43)
10 sene kadar önce heyecanlı bir arkadaşım anlatmıştı kitabın konusunu, lisedeyiz biyoloji genetik çok ilgili çekici konular, "vay be" demiştim "ne kitapmış".sonra filmi izledim hoşuma gitti.geçenlerde film ile ilgili hiçbirşey hatırlamıyor olmama güvenerek kitabı okuyayım dedim. başlarda baya sıkıldım, hatta iki hafta ara verip başka kitaplar okudum. sonra hadi bitsin artık diye sarılıp elimden bırakamadım iki gecede bitirdim.şimdi evet çok güzel ama sanırım birşeyi anlamadım ve bu inanılmaz bir mantık hatası olarak hikayenin tüm harika yanlarının üzerine kara bulut gibi çöktü. google efendiye sordum, ekşideki önceki entrylere baktım bulamadım, dertliyim sözlük. anlamadığım birşey var, senelerdir ooo çok iyi diye etiketlediğim hikaye fos çıktı.--- spoiler ---baba sertys ikizlerden birini değiştiriyor, mevzu anlaşılmasın diye anneye tek bebek vermeleri gerek, bebeklerden birini öldürüyor. ama ikizlerden birini değil değiştirdiği bebeği öldürüyor dangalak. şimdi hadi karıştırdı yanlışlıkla öldürdü diyeceğim de yok, "aman bu aile bir daha buralara gelmez zaten birşey olmaz anlaşılmaz" gibi birşeyler söylüyor.--- spoiler ---
(secho - 24 Temmuz 2013 10:20)
gece 10 da baslayip sabahin 4 une kadar elimden birakamadigim gozumden uyku aksa da bitircem die kastigim ender kitaplardan biri..asmis bir kurgu ve meraklandiran,inanilmaz surukleyen bi roman..filmini cok bekledim getirmediler.:(..eline saglik jean christophe grangé...
(yarencik - 13 Temmuz 2001 12:45)
birbirinden super iki olayi nasil birbirine baglicak diye aklimda durmaksin fikirlerin dolasmasina neden olmus, sonlarina dogru olayin icinde falan ya$adiginizi dusunmenize ve kendinizi biseyler uretemediginiz icin suclamaniza sebep veren super bi gerilim. kitaptada yazdigi gibi eger bi isiniz veya sorumlulugunuz varsa okumaya baslamayin, herseyin aksamasina neden olabilir. a$mi$ derecede akiciliga sahip, okurken oha demeden edemeyeceginiz roman.dogan yayincilik tarafindan basilmi$..
(unearth - 27 Ağustos 2001 20:47)
Yorum Kaynak Link : les rivieres pourpres