Süre                : 1 Saat 34 dakika
Çıkış Tarihi     : 09 Mart 1962 Cuma, Yapım Yılı : 1962
Türü                : Drama,Heyecanlı
Ülke                : Polonya
Yapımcı          :  Zespol Filmowy "Kamera"
Yönetmen       : Roman Polanski (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jakub Goldberg (IMDB)(ekşi),Roman Polanski (IMDB)(ekşi),Jerzy Skolimowski (IMDB)(ekşi),Jerzy Skolimowski (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Jolanta Umecka (IMDB)(ekşi), Zygmunt Malanowicz (IMDB)(ekşi), Roman Polanski (IMDB)(ekşi)

Nóz w wodzie (~ Sudaki Biçak) ' Filminin Konusu :
Nóz w wodzie is a movie starring Leon Niemczyk, Jolanta Umecka, and Zygmunt Malanowicz. On their way to a sailing trip, an aging husband and wife invite along an emphatic young hitchhiker out of sheer patronization.

Ödüller      :

Venedik Film Festivali:FIPRESCI Prize


  • "filmdeki genç otostopçuyu da yönetmeni* seslendirmiştir."
  • "film üzerine detaylı bir fresk için şu yazı okunabilir."
  • "film siyah beyazdır, böylece deniz daha soğuk ve tehlikeli görünür"
  • "cast: jolanta umecka, zygmunt malanowicz, leon niemczyk"




Facebook Yorumları
  • comment image

    roman polanski' nin 1962' de çektiği, polonya yapımı film. yonetmenin ilk başyapıtı.
    bir çift ve teknelerine aldıkları genç otostopçu denize açılır ve sonrasında olaylar gelişir.. biraz da gelişmez.. birşeyler olmasını beklersiniz ama olmaz. gorunurde birşey yokken bile germeyi basarır film. bu nedenle amacına ulaşan guzel bir film olur kendileri..


    (hoopak - 16 Ocak 2007 11:42)

  • comment image

    bir anlamda gövde gösterisidir bu film. polanski bitter moon ve rosemary's baby'de yaptığı gibi yine bir çift vardır ve yabancı birisiyle tanışırlar. bir çok kişiden farklı olarak ben filmde bir ölüm yerine yabancı ve kadın arasında bişeyler yaşanacağını tahmin etmiştim ve yanılmadım. polanski, filmdeki adamla onun eşine,yabancıya ve seyirciye güç gösterisi yapar ve fakat bundan mağlup olan biz yani seyirci olur. kadın ve yabancı kazanır. adamın olaydan haberi bile yoktur.


    (nihilanth - 3 Eylül 2007 01:28)

  • comment image

    ilk bakışta basit bir aşk üçgeni gibi görünen senaryo karakterlerin simgesel anlamları ele alındığında farklı bir noktaya taşınır.savaş sonrası denetimlerin fazla olduğu polonya sinemasında başka örneklerde de görüldüğü gibi bazı anlam yüklemeleri mevcuttur.

    kadının halkı temsil ettiği düşünüldüğünde koca hali hazırda ki rejimi simgeler.otostopçu ise daha genç ve özgürlükçü tavrıyla yeni bir rejimi belki de bir devrimi simgeliyordu.iki adam film boyunca kadına ve teknenin(tekneyle kadın aynı isimdeydi) hakimiyetine sahip olma ve bunun için gerekirse birbirlerini öldürme yolunu seçmeye kadar vardıracaklardır çekişmelerini.

    roman polanski bu filminde çok kısıtlı mekan kullanımına rağmen yine muhteşem açılar yakalamakta zorlanmamıştır.sürekli açık olan radyodan gelen spiker sesi ortamın gerilimini tetiklemiştir.

    yönetmenin ilk filmlerinden olan film kariyeri açısından dönüm noktalarından biri olmakla beraber polonya'da yaptığı az sayıda filmden bir tanesi.


    (silvio - 5 Kasım 2007 21:47)

  • comment image

    dar alanda gerilim yaratmak mı?

    roman polanski sinemasının yapı taşlarından olan "noz w wodzie (sudaki bıçak) " , yönetmenin polonya'da çektiği ilk ve tek film olma özelliğini taşıyor. bu ilk filmiyle tarzını hemen belli eden yönetmen, gerilim ve gizem unsurlarını ustaca kullanarak küçük bir başyapıt çıkarmayı başarıyor. film polonya'da pek ilgi görmesede batılı eleştirmenler tarafından göklere çıkartılırken; polanski, bize resmen ben geliyorum mesajını veriyor.

    sadece üç karakterle çekilmiş olan film, çok kısıtlı bir mekanda (teknede) geçiyor. bu büyük bir handikap olmasına rağmen polanski bu handikapı alfred hitchcock vari bir üslupla avantaja çevirmeyi başarıyor. zengin ve başarılı bir adamın bir öğrenci üstündeki güç gösterisini anlatan film giderek bir iktidar savaşına dönüşüyor. hatta bunu adamımız söze bile döküyor; "teknede iki erkek varsa birisi emir alır." şeklinde.

    filmin en büyük artılarından birisi olarak gördüğüm bıçak sahneleri; gerilimi çok üst seviyelere taşımayı başarırken, iki karakter arasındaki gerilimi de sembolize ederek biz seyircilere sinemanın ne demek olduğunu hatırlatıyor (bıçak sadece bir nesne değil yani). bize de, artık polanskiye şapka çıkartmak düşüyor. nitekim filmini de bıçak gibi bir sonla bitiren usta bizi yanıltmıyor.

    --- spoiler ---

    peki daha zeki olan hangisi sizce gösteriş ugruna egolarına yenik düşerek karısını çocuğa kaptıran adam mı, yoksa körpe ve aptal olarak nitelendirilen bizim çocuk mu? sanırım cevabı filmin sonunda saklı.

    - "bir yıldır karadaydı, ayakları yumuşamıştı. fark etmemişti."

    - "bir daha hiç denedi mi aynı şeyi?"

    - "bir daha görmedim o adamı."

    ---
    spoiler ---

    ne kadar ironik değil mi?


    (xcays - 20 Kasım 2007 22:21)

  • comment image

    filmde otostopçunun ismi yoktur..
    gerilimin hakkını veriyor alla için ama onca gerilime değecek bi haltın olmaması da kıl ediyor insanı. bu cümle kadar enteresan bi film işte.ortada dönüp dolaşan bıçak korkuttuğu ile kalıyor..yanarım o bıçağın haybeye gitmesine.

    erkekler,gücünü ispatlama yarışında kadının gözünde her ne kadar "aynı"laşsalar da bence kazanan otostopçu oğlandır.
    başladığı sahnede ( mekan olarak) biten filmlerden..


    (cella - 11 Ağustos 2008 11:09)

  • comment image

    erkeğin kadınla ilişkisini primitif düzeyde ele alan bir film gibi geldi bana. erkek zaten elinde olduğunu düşündüğü kadının önünde gösteri yapmak , gücünü bir kez daha kanıtlamak istiyor. sanki kadın çiftleşeceği eşini seçecek, ki nihayetinde de o seçimi yine kadın yapıyor. bunlardan dolayı da ilkel bir silah olan bıçak, iktidar nesnesine dönüşüyor filmde.

    ayrıca film zaman zaman müthiş erotikleşiyor ve bu da gerilimi körüklüyor. polanski dengeyi müthiş yakalamış, dar alanda olabildiğinde etkileyici bir tarzı var. oyuncular da vasat üstü. genel haliyle iyi bir film ama bence polanski'nin üçlemesinin yanında hafif kalıyor. belki bu hafifliği çekici gelebilir, bilemem.


    (shocktheworld - 5 Kasım 2008 00:49)

  • comment image

    kaç zamandır film vs. yazmıyodum, biraz entel takılmayı düşünüyorum bu gece. ama böyle gecenin rengi moduna da girmiycem; birazdan çektiği filmlerle insana duygu salınımı yaşatan roman polanski çok sevdiğim bir filmiyle sizlerle olacak efenim. huşu içerisinde, kahvelerimizle birlikte seyredebiliriz.. ehehe vj bülent olmadım korkma. hazır polanski'nin yıllar yılı es geçilen/görmezden gelinen tutuklanması gerçekleşmişken başlıyorum.
    (kenara ayrılan entrinin bayatlaması.. sabah oldu ulan allahsız!! hoca ezan okuyacak birazdan, kalk iki rekat namaz kıl)

    şimdi bu filmi tanımlarken temelde yapılması gereken şey, o dönemlerde doğu avrupa'dan çıkan ve amerika'ya, hollywood'a transfer olan dehaların göç etmeden önce ülkelerinde çektikleri filmlerden/izlerden bahsetmek gerek. aslında konu geniş. hollywood'a geçmeyip ülkesinde kalan wajda, menzel, chytilova gibi isimler de var. macarları da sayarsak ya da fransa'da film çekenleri kadro şişer. biz; kariyer, bölge, yahudilik olarak çok paralellik yaşadığı milos forman'ı ele alalım. 70lerde one flew over the cuckoo's nest başta olmak üzere taking off ve hair'la (ki hair gibi bir projeyi her yönetmene vermezler, film kötü çekilmişti o ayrı) amerika'da kendini kanıtlamadan evvel; 60larda sözlükte pek ilgi yok ama cerny petr, hori ma panenko ve en şukelası lásky jedné plavovlásky (forman'ın en iyilerinden) çekmişti forman. polanski'yle de aralarında sadece bir yaş fark var. e şimdi polanski amerka'ya geçmeden önce 50lerden başlayan kariyerindeki en büyük ataklardan biri; 65te repulsion'la başladığı ve rosemary's baby ile patladığı amerika kariyerinden bir adım evvel. film 1962 yapımı. ve son derece parlak bir iş.

    forman'la polanski'yi karşılaştırıyor değilim. sinema tarihinin en büyük dehalarından biri bence polanski ama paralelliğe/dönem koşullarına dikkat çekiyorum sadece ve bunu bir kenara koyuyorum.

    bunun yanına son derece düşük maliyetini ve teknolojik imkanlardan yoksun yaratılan gerilimli atmosferi, üçlü ilişkiyi bu kadar iyi kotarmayı ve yerinde kullanılan, ascenseur pour l'échafaud'daki stili hatırlatan caz müziğini de ekliyorum. daha birçok şeyi de ekleyebilirim ama bu gece de vaktimizin sonuna geldik. eh, işte o şeyleri de eklediğimi varsay.* ortaya şahane bir film çıkıyor. hatunun çekiciliği de baştan sona kadar sürüklemesi, seyrettirmesi açısından doğru bi tercih olmuş. hiç ilgilenmeyen biri bile; yaların diyerek yahut atraksiyon var bıçak mıçak diye izler bu filmi. ilişkiler açısından bi bergman seviyesinde asla olmasa da söyledikleri dikkate değer. filmi çok övüyor gibi de gözükmeyeyim; hani sıkılınabilir gayet. hele ki sinemayla pek içli dışlı, senli benli, fakbadi, enseye şaplak vb. olmayanlar tarafından. ama saydığım türdeki insanlar kesinlikle bunu görmeliler kanımca.

    monokrom / sabunlamanın yeni adresi


    (monochrome - 4 Ekim 2009 05:15)

  • comment image

    dar alanda nasil paslasilir, 3-5 metrekarede nasil film cekilir, dahasi 3-5 metrekarede gecipte icinde fiziksel siddete yer bile vermeden üstüne üstlük son derece basarili bir psikolojik gerilim nasil yapilir? tarzi onlarca soruya cevap olabilecek bir film.


    (caponsever - 27 Mayıs 2003 22:05)

  • comment image

    zaman darligindan "oh oh iyi filmmis" manasinda ufacik bir giris yapip birakmisim, söylemeyi unuttuysam söylemeli, knife in the water bir basyapit, kimilerince (bence) polanski'nin en iyi filmidir. cok kisa sürede 20.000 dolar gibi gülünc bir bütceyle, birisi "böyle karim olsun 20.000 dolar borcum olsun" dedirtecek üc oyuncuyla ve dahasi (bu sanirim pek bilinmiyor) 3 yönetmenle cekilmistir. polanskinin ilk filmi degil lakin cikis yaptigi filmidir, bu filmle sinif atlamistir. sahikadir.


    (caponsever - 30 Mayıs 2003 12:48)

  • comment image

    tam anlamıyla overrated bi film. erkek hegamonyası üzerine biraç laf edeyim derken hikayeyi yelkensiz suya salan polanski senaryoyu toparlayamamış. "ay ay ne güzel yönetmenlik" budalası değilseniz filmin sonunda "ee noldu şimdi" demeniz kuvvetli bi ihtimal.


    (yorb - 28 Temmuz 2004 22:43)

  • comment image

    gerilim filmi sablonuyla avrupa sanat sinemasi muglakliginin bulustugu bi film. karakterlerin motivasyonlari hakkindaki belirsizlik avrupa ekolünün izleri. git gide artan çatişmalar ve bıçağa vurgu ise daha çok gerilim filmlerinden hatırladığımız şeyler ama burda bıçağa neler olduğu ortada. antonioni meets hitchcock gibi bisey ama o da değil tam olarak. bi garip. sonu guzel ama polanski'nin en iyi filmi gibi bir abartiya hic gerek yok.


    (favez - 30 Temmuz 2004 14:54)

  • comment image

    (bu entry içinde değişik bir anlatım şekli denemek istiyorum; şöyle ki dvd versiyonuyla alakalı bilgileri paragraflar arasına yerleştireceğim..)

    siyah beyaz olmasına rağmen; hatunun çekiciliğiyle dikkat çekerken aslında polanski'nin "abi ben bir film yaparım, sonunda kimse ne bok yediğimi anlamaz." ifade şeklinin yansımasını farkedebildiğimiz güzide eser.

    -dvd verisyonunda polanski'nin ilk çektiği kısa filmleri de bulunmakta.-

    dün gece izlediğim kadarıyla; iki erkek arasındaki gerilimin ulaşacağı nokta; bende filmin taa başında şu düşünceyi egemen kıldı; "kadın ölür. katil kim?" sonra sinemayı çok seven entelektüel biri gibi görünme pahasına kendi kendime dedim ki; "ulan oğlum; polanski nin hangi filminde böyle basit bir akıcısızlık hakim?" evet yanılmıştım..

    -müzikleri bana taxi driver daki saksafona verilen nefesleri hatırlattı.-

    sinema kültüründen anladığımız kadarıyla eğer ölümse gerilimi akıllara kazıyan, bu filmde başka birşey var, gerilim ama gerilim değil. şöyle ki; "çocuk boğalacak mı?" en azından ben izlerken "banane" dedim. "adam ölecek mi?" sorusuna da "beni ilgilendirmez hoca." diye karşılık verdim. çünkü film başka birşeyi anlatıyor; gerilim var ama yok derken de bunu kastediyorum; kadın, filmin bir yerinde -muhtemelen sonunda- hayat dersi verirken; "haydi bakalım ağla, -fakiriz- de.. vs." deyu çemkiriyor oğlancazın suratına; suratında düşen bin parça olan oğlan; yelkenlideki iktidar mücadelesinin "yürümek aşkı" ndan daha önemsiz olduğunu aslında düşünmekte. işte bu yüzdendir ki; biz gerilimi almıyoruz; başka şeyleri alıyoruz.

    -kadının göğüsleri çok güzeldi-

    haydi oynayanları da yazalım tam olsun;

    leon niemczyk
    jolanta umecka
    zygmunt malanowicz

    ayrıca;

    (bkz: criterion collection)


    (jimi the kewl - 24 Şubat 2005 13:45)

  • comment image

    pipoyla gordugumuz adamin filmin sonunda cokus diyebilecegimiz ama tartismaya acik haliyle sigara yakmasi bir cok seyi aciklarken, cok uzun bir film olmamasina ragmen yine de akicilikta sorun yasamis bir filmdir kanimca. ama guzel filmdir rahat mekanlarda rahat kafayla izlenmesi gereken bir filmdir ayrica.


    (kudra - 5 Nisan 2005 12:02)

  • comment image

    roman polanskinin 1962 tarihli psikolojik gerilim filmi. bir çift uçsuz bucaksız bir yolda ilerlerken genç bir öğrenciyi otostopçu olarak arabalarına alırlar ve bu üçlü sonunda yelkenliyle denize açılırlar. mekan neredeyse sadece bu yelkenlidir. önceleri kişilik çatışması ile başlayan gerginlik daha sonra yerini fiziksel şiddete bırakır. polanski'nin anlatımı çok başarılıdır. hollywood bu filmin bir benzerini dead calm adiyla yaptı, nicole kidman, sam neill ve billy zanei başrollerinde oynattı.


    (usak - 9 Aralık 2001 00:44)

Yorum Kaynak Link : noz w wodzie