Môsô dairinin (~ Paranoia Agent) ' Dizisinin Konusu : Môsô dairinin is a TV mini-series starring Shôzô Îzuka, Toshihiko Seki, and Michael McConnohie. Seemingly unconnected citizens of Tokyo are targeted for bludgeoning by a boy with a golden baseball bat. As detectives try to link the...
Shin Seiki Evangerion(1995)(8,6-35493)
FLCL(2000)(8,3-13452)
Serial Experiments Lain(1998)(8,1-9306)
Tôkyô goddofâzâzu(2003)(7,9-25563)
Pâfekuto burû(1998)(7,9-41530)
Sennen joyû(2002)(7,9-19010)
Papurika(2006)(7,7-59194)
Memorîzu(1995)(7,6-13621)
açılışın yanında kapanışta mükemmel bence
(doll steak - 3 Aralık 2008 17:04)
perfect blue'nun yazarindan, yepyeni bi anime.
(italyan - 15 Mart 2004 20:41)
ayrica en garip açili$ina sahip olan animelerin odullerine direk aday ettigim çizgi eseri..
(italyan - 15 Mart 2004 20:43)
animenin kendisi de konusu da müziği de karakterleri de toptan bir brainfuck'tır. http://www.youtube.com/watch?v=-anabfag06u
(golan trevize - 8 Şubat 2014 01:02)
elinde kırık bir baseball sopasi ve ayağında altından rollerbladeleri olan bir çocuğun insanlari içlerindeki ve çevrelerindeki kötülüklerden sopa ile "vurarak" kurtardiği 13 bölümlük anime...
(euprathes - 17 Nisan 2004 22:04)
satoshi kon böyle tekinsiz bir ortamı nasıl yaratabiliyor şaşırıyorum. her animesinde zaten kendinizi kaptırıp tekinsizlikten tedirgin oluyorsunuz. bir de bu seride yaptıkları ayağınızın altındaki o güvenli zemini çekip alacakmış gibi oluyorsunuz.
(brigitte - 27 Mart 2015 05:02)
keşmekeşin tam ortasında gevşek gevşek sırıtan tiplerin bulunduğu garip bir intro'ya sahip 13 bölümlük anime serisi. aklımı yitirmiyorsam eğer, kawazu'nun ilk bölümde konuştuğu hemşire, tokyo goddofazazu'daki (tokyo godfathers) kiyoko. hayır aklımı yitirmiyorum, aklını yitiren sizlersiniz. o hemşire, kesinlikle kiyoko. hatta kessssinlikle.--- spoiler ---anime dünyasının auteur'ü olduğundan şüphelendiğim (ne şüphelenmesi, bir kesssinlik belirteci daha koymalıyım) satoshi kon'un, tüm filmlerine itinayla yerleştirdiği tema 'sanal ve gerçek' bu kez tüm seriyi ele geçirmiş durumda. öyle ya, shounen bat adını verdikleri "kişi"nin gerçekliği sık sık sorgulanıyor; maromi'nin yaratıcısı tsukiko'nun iş hayatında yaşadığı baskılar sonucu shounen bat yalanını söylemiş olabileceği gündeme geliyor. ikinci bölümdeki kurban yuuichi(icchi), okulun popüleri olduğunu düşünen bir çocuk. reklam filmlerinden fırlamış gibi sürekli onun hayalini izliyoruz. artistik bir şeyler söylerken dişleri parıldıyor, herkes onun peşinden koşuyor, her istediğini elde edebiliyor. gerçekteyse böyle bir şey yok. üçüncü bölümdeki chouno ise disosiyatif kimlik bozukluğundan muzdarip; kimliklerinin fazlalığından aslını unutmuş bir kadın. bir gün escort oluyor, diğer gün peruklar takıp fotoğraf çekiliyor, başka gün öğretmenlik yapıyor; fakat varoluş arayışı devam ediyor. "ben kimim, hangi ben gerçek, varoluşumun amacını çözebilecek miyim?" gibi cevaplaması gerektiğini düşündüğü soruları var. shounen bat yakalandığı zaman (copycat olduğu anlaşılmadan önce) onu sorguya çeken dedektifler kendilerini, sekizinci sınıf öğrencisi telli bir ergenin hayal dünyasının içinde buluyorlar. benzer bir tekniği, yıllar önce "sennen joyu"da uygulamışlar. teyzemizin belgeselini çeken iki adam da kendilerini geçmişte kalan anıların ortasında buluyorlardı. tekrardan paranoia agent'a dönmem gerekirse, kurbanlar kadar olayın faili (sandığımız) ergenyus da bambaşka bir dünyada yaşıyor. dedektifler "gerçek ile hayal ayrımı yapamayacak kadar geri zekalı mısın?" diye bir soru yöneltiyorlar çocuğa. hikayenin içindeki her karakter, bir şekilde arafta kalmış diyebilirim. aile babası sandığımız adam bile, kataloglardan escort seçen, her türlü saçmalığa bulaşmış, yozlaşmış ahlak anlayışına sahip biri.her bölüm, farklı karakterlere ayrıldığından art arda kısa film izliyormuş gibi hissettirdi. toplu intihar etmeye çalışıp her seferinde başarısız olan maromi çantalı üçlüyü çok sevdim. shounen bat, başkalarının kafasına vurmaya gelmişken, intihar etmek üzerine düşüncelere dalmış üç manyakla karşılaşıyor. genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden sıyırmış herkesin kafasına geçirmeyi görev bilinci bellemiş bat'ın ilk defa korkup kaçtığını görüyoruz. üçlünün, kurban diyebileceğim kişilerden farkı, her şeyi boşvermiş olmaları mıydı? bitmeyen ölüm isteğine sahip olmalarına rağmen ölmekten korkuyorlardı. sürekli başlarına aksilikler geldiğinden bir türlü ölmeyi beceremediler. belki de bat'in onları kurban olarak görmeme sebebi, diğerlerine göre (içten içe) daha çok yaşama arzusu barındırıyor olmalarıdır. evet, maromi ve shounen bat arasında hiçbir fark yok. birkaçı dışında birbiriyle bağı olmayan karakterlerin ortak noktası sayılabilecek yegane şey: maromi. chouno'nun bindiği takside maromi oyuncağı var, intihar etmeye çalışan üçlüden ikisinin sırt çantaları maromi'li, dedektiflerden biri yerde maromi anahtarlığı buluyor, maromi'nin oyunlardan çizgi filmlere kadar her tür ıvır zıvırın içine dahil olduğunu görüyoruz. hem sagi, röportaj esnasında ne diyor "umarım maromi, herkese barış ve güven getirir." sagi (tsukiko) maromi'nin yaratıcısı olduğundan shounen bat sanrısının çıkış noktası. herkesin manyakça sahiplendiği bir oyuncağın yaratıcısının sanrısı büyüyüp ülke çapında delüzyona dönüşüyor. sagi dışında başkasına inanamazlardı.--- spoiler ---
(nice tnetennba - 30 Mart 2018 00:50)
şimdiye kadar yaptığı her işi beğendiğim satoshi kon'un son marifeti. karakterleriyle, müzikleriyle (açılış jeneriğindeki müzikle ilgili kuzenin yorumu: "ne o? harun kolçak yeni albüm çıkardı da onu mu indirdin netten?!"), animasyon tarzı ve kalitesiyle, muttteşem sahne geçişleriyle, "hay allahım ne olacak acaba?" diye her bölüm sonunda delirtmesiyle, formülasyon olarak (belki biraz absürd kaçacak ama) son dönemin rating canavarı olan desperate housewives, lost, vb. tv dizilerinin hemen hemen aynısını uygulaması ve karakterleri yavaş yavaş çözerek, hikayenin ana merkezinde öylece durup kafamızı karıştıran gizemi açıklamaya adım adım yaklaşmasıyla ve daha ne yazayım işte sabahın dörtlerine kadar ekran başında asker etmesi ve uykusuz uykusuz işe getirmesiyle beni benden almış, "of be satoshi, ellerine sağlık" dedirtmiş ve hatta perfect blue'dan utanmasam (ki kendisi benim ilk göz ağrılarımdandır) neredeyse satoshi'nin başyapıtı diyeceğim anime serisi. anime sevseniz de, sevmeseniz de, hayatınız boyunca hiç ilgilenmeyip seyretmemiş olsanız bile bence buna bir şans verin. gerçi henüz 13 bölümü tamamlamadım ve umarım yüzümü kara çıkartmaz ama akşam olsa da eve gitsem ve kaldığım yerden diziye devam etsem diye tepiniyorum burada.önemli bir detay: bunca yıllık divx tecrübeme (öhö öhö) dayanarak şöyle söyleyebilirim ki, ömrü hayatımda gördüğüm en sağlam altyazı olayına girmişler (ani-kraze versiyonu şiddetle tavsiye edilir). bırakın diyalogları, ekranda gördüğümüz her yazının ingilizce çevirisini görebiliyoruz. japonca'ya özgü bir takım idiomlar olduğu vakit hop diye bir pop-up açılıyor ekranda ve gereken açıklama bize yapılıyor. neredeyse bir interaktif deneyim gibi ya da anime seyretmek değil de japonca manga okuyup her nasılsa ingilizce anlamak gibi. kumandayı elinizden bırakmayın ve bol bol pause tuşuna basmaktan çekinmeyin.dizi hakkında daha detaylı bilgi ve ücretsiz sürüş testi için sizi şöyle alalım:http://www.paranoiaagent.com/
(arsonist - 4 Ağustos 2005 13:04)
(bu entry spoiler icerecek. demedi demeyin. o yildizli mildizli spoiler yazisini da tum entry icin kullanacak degilim ya?)cok guzel baslayip, ortalarda biraz kendi basina buyruk giden (ancak yine de kendi capinda birseyler anlatmaya calisan) bolumleriyle, ve herseyi birbirine baglayan o 12. ve 13. bolumleriyle, aslinda izledigimde neye ugradigimi sasirdim.satoshi kon'un sanatsal yaklasimini begenmis olsam da, bu animeyi bir hikayeden cok, herkesin kendi anlamini yuklemek isteyecegi, ancak sanatcinin kendi capinda bircok anlam gizlemeye calistigi ve kendi anlatmak istedigi birtakim seyleri hic alisilmis olmadik tarzlarda sunmaya calistigi bir sanat eseri olarak gormekteyim.hayir, bu bir hikaye degildir. butun seri, aslinda bir butundur. bir sanat eseridir, sonu ve basi olan bir hikaye degildir.ilk bolumun acilisindan itibaren dorduncu bolume kadar "cok guzel bir eser" diyerek izledim, jenerik muzigi de hosuma gitmisti ustelik. hikaye cok ilginc bir hal almaya baslamisti, hersey birbirini takip ediyordu, ancak biraz da kopukluk vardi ve biliyordunuz ki ilk birkac bolumde "bariz" olarak gosterilen seyler aslinda daha da kafa karistirmak icindi.her ne kadar hikayenin sonunda artik hersey birbirine baglanmis olsa da, yine de kafamda halen daha bircok soru isareti birakti.simdi, anime'nin konularini bir siralayalim:- iluzyon, gercek disilik, insanlarin kendi yarattiklari fantazilerinin esiri olmalari,- insanlarin bir idole kaptirip gerceklikten uzaklasmalari,- insanlarn nedensiz bir sekilde bu idollerin pesinden kosturmasi, birbirlerini cignemesi,- intihar etme isteminin artik pes etmis insanlarin herseyin iyi olacagina dair olan iluzyonlari,- bilgisayar oyunu ile gercegi ayirt edememe,- ezilmis insanlarin depresyonlarindan kurtulmalari icin kendilerini super kahraman sanmaya baslamalari,- tuketim cilginligi (bana the incredible shrinking woman'i hatirlatti diyebilirim ozellikle bu konu)peki, ancak ana konu nedir? ben cikaramadim, ancak belki boyle bir aciklama getirebilirim dusuncesiyle yine birseyler ciziktireyim:- hepsinin disinda ana konu, insanin yarattigi bircok iluzyonun ve fantazinin sebebinin, ki bu idoller olsun, intihara yonelme olsun, is, okul veya populerlik gibi ogelerin getirdikleri baskidan dolayi ortaya cikan depresyon olsun, birine karsi duyulan korku ve sucluluk duygusu olsun, cogu seyin sucunu baskasinin uzerine atma ve bir turlu oz elestiri yapamamak olarak ozetleyebiliriz.*spincrus terini siler ve parmaklarini catirdatir*of be, oldu mu acaba?neyse. anlatabildim umarim; bu anime bir konu karmasasi, bir tema enflasyonu altinda ezilen, 13 bolumde bunlari en iyi sekilde aciklamaya calisan, ancak cok guzel ve ciddi basladigi cizgisini birden degistirip gariplestiren, "n..noluyoruz?" dedirtmeye yonelen, ancak kendi konusu itibariylen psikolojik detaylari icinde barindiran, daha cok insan psikolojisini bir sanat eseri ile yansitma cabasi sonucunda ortaya cikmis bir yapimdir.sonu iyi bitmistir, mesajlarini vermeyi basarmistir. eh, adi ustunde, butun anime paranoya tarafindan yonetilen ve insanlarin ortak paranoyasi haline gelen bir figurun, bir sekilde herkesten beslenerek kontrolden cikan bir canavar halini almasini, insanlarin bu canavardan siginmak icin kactiklari idollerin de aslinda bu canavardan pek farkli olmayislari, her ikisinin de birer canavar oluslari anlatilmaktadir.ve fakat, bu animenin ana karakteri tam olarak kimdir? onceleri "iyi polis kotu polis" oyununu oynayan tiplerden iyi polis olup sonradan neden ve nasil oldugunu anlamadigimiz bir sekilde "radio man" halini almasi (ki bu isim de japonya'da yayinlanan bir derginin isminin kelime oyunu imis diyor cevirmenler) ile ortaya cikan karakter mi? yoksa maromi adli oyuncak kopek mi? yoksa, yoksa shounen bat mi? yoksa maromi'nin yaraticisi mi? nasil oldugunu anlamadigim bir sekilde kendi fantazi sehrinde yasamaya baslayan kotu polis mi? karisi mi? yasli adam mi? gunduz ogretmen, gece hayat kadini olan cift karakterli kadin mi?kim ulan bu hikayenin ana karakteri? hepsi mi? eger son bolumde filan ortaya cikmiyorsa bu karakterlerin cogu, veya hikaye baglandiginda ortada degillerse, nicin baslangic ve bitis jeneriginde mevcutturlar?belki arada cikan bazi "ana karakterlerden hemen hemen tamamen yoksun olan" bolumlerde mevcut diger tarzda cizilmis ve yapilmis animelere olan gondermeler guldurmus olabilir.hele, en son bolumde olan "tipki savasin ertesi gibi..." sozu, radyodan gelen "tokyo'nun yeniden insaati simdi bitmistir" sozu filan, pek bir anlam veremedigim birkac sey dahadir...hatta o yerlere yazilar ciziktiren, rakamlar yazan, bilmemneler yapan yasli adamin (ki sage diyorlar fansub'da) nicin boyle seyler ciziktirdigi, onlarin ne oldugu filan hepsi muamma. ha, en son bolumde iyi polis bu yasli adam gibi kafayi yiyor, yerlere birseyler ciziktiriyor, oradan dusunebiliriz ki bu bizim sage dedigimiz adam da aslinda bir zamanlar buna benzer bir olay yasamis ve shounen bat benzeri bir karatker ile savasmis vakt-i zamaninda, ve ayni olaylar yine olacak, cunku insanin dogasi geregi tarih bir sekilde tekerrur edecek, konya ismindeki yeni idol bu tur seyler yaratacak, vs...oof of. anlasilmaz bir entry oldu degil mi? spoiler yazisinin yanina bir de "dikkat: kaybolabilirsiniz" mi yazsaydim ne?shounen bat'in bazi huylarinin (kaykaya binmesi, ucu bukuk beyzbol sopasi ile insanlari dovmesi, adeta japonya'ya bir jason dehseti sacmasi) karizmatik olmasi nedeniyle bu karakter sevilebilir belki, ancak onun da nicin zenci-hispanik kirmasi bir surati oldugunu bir turlu cozemedim gitti. ilginc olsun, essiz olsun, karizma olsun diye herhalde.bir insan bu kadar ciddi basladigi bir animeyi, elinde bu kadar da guzel konular varken, ve konulari bu kadar guzel islerken, ana karakterleri artik cigrindan cikacak kadar yamultup, bolumleri izlenemeyecek kadar "iste boyle boyle oldu, ara bolum bu, insanlar boyle boyle yapiyor" tarzi cevirmez ki?cok var boyle anime, bircok ornekte tamamen ana karakterlerden yoksun, araya sikistirilmis, konu hakkinda detay vermeye gayret sarfeden 1-2 bagimsiz bolum bulunur bircok seride. ancak paranoia agent'dakiler kendi capinda yeni konular eklemistir diziye, ana konulari aciklamaktan ziyade. aciklamislardir da bazi seyleri (nicin shounen bat bu kadar buyudu, kimleri hedef aliyor, vs.), ancak yine de ana olaydan biraz fazla kopuk oldugu hissini veren bolumler de mevcuttur.hepsinden ote, insan bu kadar cok konuyu 13 bolumluk bir animeye sokmaya calismaz ki?bircok kere paranoia agent'in aslinda tam olarak bir cizgisi olmayan, kendi capinda bir cizgisi olan bir anime oldugu tekrarlanmis. dogrudur kesinlikle, ancak bu oyle bir cizgidir ki, butunlugun yakalanmasini zorlastirmaktadir. bir sonraki bolum, aslindan bir onceki bolum sirasinda yasanmis olabilir, veya sonlara dogru bir bolum, butun serinin ciddiyetini bir cirpida silip garip bir anlatim tarziyla yeni bir sanatsal bakis acisi getirmeye calismis olabilir (ozellikle de bir anime'nin, bir anime studyosunda nasil yapildiginin anlatildigi, diger yandan yine ayni bolumun ana hikayeye oyle veya boyle baglandirilmaya calisildigi bolum).bana yarisindan sonra civiyan, veya tamamiylen fazlaca pohpohlanmis diger 12-13 bolumluk animeleri (king of bandit jing, hellsing, elfen lied, vb.) hatirlatmadi desem yalan olur.bunlarin hepsi cok guzel ve kaliteli yapimlardir, paranoia agent dahil, ancak benim sanat anlayisim mi yetmiyor, yeterince entellektuel mi degilim nedir, biraz "artik sacmalamayin ya" dedirtmistir.kisisel notum:- animasyon: 9/10- muzik: 8/10- seslendirme: 9/10- konu orijinalligi: 10/10- konu islenisi: 6/10- karakter tasvirleri: 8/10- bolumlerin surekliligi: 7/10- eglendiricilik: 8/10- genel: 7.5/10 (ortalama almadim, ortalama 8.1 civari oluyor ancak bence -0.6 genel olarak biraz kisisel begeni payim)[ah, son olarak, #7088041 no'lu entry'de quasm'in benim icin yaptigi seyi bu sefer ben yapayim, kendisi bence gerekli son noktayi koymus, ancak ben paranoia agent icin bunu kendim koyayim: bu anime',1) toplumsal gercekerin surreal bir sekilde irdelenmesini seven, ancak ciddiyetten ve gizemden ayrilip kendi basina surreal olan bir yapimin altindan konulari teker teker cekip cikarabilecek ve bolumlerin butunlugu ile degil, sirf konusunun ilgincligi ile eglenebilecek, eseri bir hikayeden cok, tek bir butun sanat eseri olarak goren,veya,2) anarsist ruhlu bir iyi/kotu arasinda gidip gelen, karizmatik dizayn edilmis, gizemli ve cok guclu karakterleri seven,insanlar icindir...]
(spincrus - 12 Eylül 2005 02:54)
izlediğim en çılgın anime: paranoia agentanime, ağırlıklı olarak japon eğlence kültürüne odaklanırken bir taraftan da insanların günlük hayattaki sıkıntılarına ve değişen morallerini anlatıyor. japon eğlence sektörü, bizdeki dizi sektörü gibi kısa sürede devasa işler yapmak zorunda olduğundan büyük bir stres altında ve onları bağlayan tüm kademeler de bu stresi yaşamakta. aksine sokaklar bu stresli arkadaşların ürettiği eğlenceyi maskot haline getirmiş, çantalarından ayakkabılarına kadar üretilen eğlencelerle doldurmuş. anime, sokaklar ile içerideki insanlar arasındaki farkı hem iş, hem polisiye hem de çocuklar üzerinden elinden geldiğince anlatıyor. bunu da her bölüm odaklandığı farklı karakterler üzerinden yapıyor.--- spoiler ---nedenini anlamak güç, tsukiko’ya yapılan saldırı sonrası shanon bat’in saldırıları iyice çoğalır. hali hazırda stresli olan insanlar etraflarında her an çıkıp kafalarına beyzbol sopasını geçirebilecek bir manyak yüzünden iyice gerilir. tsukiko’nun saldırısı da bir şekilde başkalarına bağlanmaya, sırasıyla herkesi etkilemeye başlıyor. paranoia agent’ın yolculuğu da burada başlıyor. neredeyse her bölümde yepyeni bir insanla karşılaştığımız animede herkes gerçek dünyadan kopmuş durumda. bu konuda en çok sabahları öğretmen akşamları eskort olan kadını sevdiğimi söylemem gerek. polislerin tek bir sorusu aslında animenin bütün sorularına kısmen cevap verebilecek nitelikte:“gerçek ile hayal ayrımı yapamayacak kadar geri zekalı mısın?”animede karşılaştığımız neredeyse herkes dünyanın gerçeklerinden kopmuş, hayal aleminde yaşayan, az çok kafayı yemiş insanlar. stres ortamı yayıldıkça shanon bat için kafasına vurulacak insanlar artıyor. stres ortamı arttıkça bu hayallerden kopmuş insanlar tek tek bir çizgide birleşmeye başlıyor. satoshi kon’un bunu anlatış şekli ise oldukça ilginç. kişiden kişiye, konudan konuya atlayarak çoğunluklu absürt bir dille anlatım mevcut. absürt kısmı ise beni oldukça eğlendirdi. gerçek dünyadan kopmuş insanlar shanon bat’in saldırıları ile daha da gerçeğe dönmeleri gerekirken onlar, shanon bat üzerinden hurafeler uydurup kendilerini popüler olma peşine sokuyorlar.--- spoiler ---
(kopuksenaryoo - 7 Kasım 2018 18:19)
Yorum Kaynak Link : paranoia agent