Fair Play (~ Fair Play - Spiel ohne Regeln) ' Filminin Konusu : Fair Play is a movie starring Benoît Magimel, Jérémie Renier, and Eric Savin. There are rules for fair play in sport; these are not adhered to always. But there are no rules for fair play at work, in life or when faced with life and...
Ödüller :
Dikkenek(2006)(6,9-3879)
Ma vie en l'air(2005)(6,8-2104)
Une affaire privée(2002)(6,3-825)
Sauf le respect que je vous dois(2006)(6,3-312)
Les jolies choses(2001)(5,9-932)
La boîte noire(2005)(5,9-1594)
Mary(2005)(5,9-1737)
Edy(2005)(5,7-189)
La guerre dans le Haut Pays(1999)(5,6-64)
Toi et moi(2006)(5,6-566)
Le dernier vol(2009)(5,5-998)
Cavalcade(2005)(4,9-168)
(bkz: delikanlı oyun)
(simplextablosu - 27 Eylül 2007 11:54)
türkçe anlamı "açık oyun, adil oyun" dur. yani kazanmak için herşey mübah değildir. dostluk, kardeşlik ve spor yapma bilinci ön planda olmalıdır.
(gece yatmaz sabah kalkmaz - 10 Kasım 2007 23:12)
bunun çerçevesi meşhurdur. henüz tam olarak ne işe yaradığını anlayamadım ama özellikle futbol camiasında herkesin dilinde pelesenk olmuşdur bu çerçeve; "feyir piley çerçevesinde..."
(tathar - 15 Nisan 2009 10:19)
yüzlerce benzeri gibi, shakespeare tarafından literatüre kazandırılan bir ifade. (bkz: the tempest)
(vanityfair - 19 Haziran 2011 20:13)
alpay ozalanin vlaovici dusurmemesi, di canionun sakatlanan kaleciye ragmen topu bos kaleye atmamasi, mac sonlari forma degisimi gibi olaylarin butunune verilen isim..
(javiersaviola - 11 Mart 2001 02:47)
(bkz: turkcesi varken ingilizcesini kullananlar)(bkz: feerpiley)
(mir - 4 Kasım 2003 10:41)
(bkz: sakatlık sonrası topu iade etmeyen takım)
(s e ff a f - 23 Eylül 2013 12:34)
bu aralar çok bahsediliyor yine kendisinden. türk futbolunda hatta bırak türkiye'yi dünya futbolunda gelişmemesi tartışılıyor. hakemin verdiği kararın yanlış olduğunu söyleyip düzelterek aslında gayet "insani" bir davranış sergileyen sporcular ilah gibi görülüyor. neden sizce? doğruyu yapmak, adil olmak artık çok büyük bir lüks çünkü insanoğlu için.bakın endüstriyel futbol denen, içinde dönen paraya akıl sır erdirilemeyen oluşumdan bağımsız bir hikayem var benim. ilkokuldaydım, yine bir okul değiştirmiştim. yeni sınıfa adapte olmaya çalışıyorum. sınıftaki çocuklar futbol oynar mısın dediler bana. kaleciyim ben dedim (ilkokulda kaleciliği seçen vizyonumun eziklikle, kabiliyetsizlikle alakası olduğunu düşünenler uff szne be slklr!). aa süper dediler futbol turnuvası var kalecimiz ol dediler. hem sınıfla kaynaşmak hem de sevdiğim bir oyunu oynamak adına müthiş bir fırsattı. hemen kabul ettim. 2 gün sonra maç var başka bir sınıfla. küçük bir saha var, işte güya ilkokul çocuklarının eğleneceği basit bir turnuva ama hırs her yerde hırs. maç başladı. 5 dakika sonra bir pozisyonda şut çektiler yana eğildim top dışarı çıktı ama parmaklarıma çok ufak dokundu. bir de hakem var bir öğretmen ama orada diğer öğretmenlere çay içip muhabbet ediyor. iş disiplini sıfır yani görmedi pozisyonu. bizimkiler aut diyor, onlar korner diyor. kavga edecez bildiğin. öğretmen ilgilenmiyor, kavga etmeyin diyor ama ilgilendiği şey sigarasını yakmak için aradığı çakmak sadece. ben artık dayanamıyorum kornerdi ben dokundum topa diyorum. adamın gol diyo tartışmasındaki gol diyen piç olmak pahasına söylüyorum doğruyu ki daha gol falan da yok ortada sadece korner. takım arkadaşlarım nabıyon amına koyim sen dercesine nefretle bakıyorlar bana. hatta biri sen salak mısın diye bile soruyor. diğer takımdakiler bir teşekkür bile etmeden topu elimden alıp korner atmaya gidiyorlar hemen. öğretmen de bak arkadaşınız ne kadar dürüst aferin ona diyeceği yerde sigara içiyor orada. ağlamaklı oluyorum. korneri kullanıyorlar çaat golü yiyorum üstüne bir de. peşpeşe gol yiyen kalecinin sikerim hayatı oturuşu gibi çöküyorum yere. al senin yüzünden yedik golü diyor takım arkadaşlarım. ilkokuldaki gelişmeyen o acıma duygusundan yoksun şekilde yüklendikçe yükleniyorlar bana. o moral bozukluğuyla 6 tane daha gol yiyorum (evet kesinlikle moral bozukluğundan dolayı). o günden sonra da kalecilik hayatımı da ve fair play ruhumu da askıya alıyorum kendimce. ha askıya aldım da ne oldu; (bkz: ezik sözlük yazarları/@life is drunk) ve (bkz: kendinden tiksinmek/@life is drunk). ama konumuz bunlar değil tabi.hah işte bu olaydan sonra ne oldu peki? ben de futbol oynarken her türlü çirkefliği yapıyorum, çizgiden elle top çıkarıp hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorum. faul yaparak gol atıyorum umurumda bile değil.o yüzden kimse fair play bik bik bik ötmesin. hele ki o kadar paranın döndüğü yerde kimse samimiyet beklemesin amına koyim. çünkü hepimiz aynı bokun lacivertiyiz. kişilere söveceğinize sisteme sövün amına koyim. çocuklarınıza ona göre davranıp eğitim verim eğer çok adil oyun istiyorsanız.ayrıca ben çok iyi kaleciydim taam mı?!!11!
(life is drunk - 2 Ekim 2013 16:46)
fair-play kavramı, her ne kadar tam tarihini ve isimleri hatırlamasam da aşağıdaki olay ile gündeme oturmuştur: olimpiyatlar'da maraton koşusunda, 1. ve 2. sıradaki koşucular, diğerleri ile ciddi bir fark açmış ve yarışın son 100 metresine girmişlerdir. son metrelerde 2. sıradaki yarışçı yorgunluga yenik duser ve yere yigilir. bunu farkeden 1. atlet durur, geri doner, arkadasini yerden kaldirir ve omzuna girer ve kolkola finishi gecerler.biz de fair-play'i cocuk oyuncagi yaparak alakasiz konularda alakasiz fair-play odulleri dagitmisiz iste.
(bramstoker - 31 Mayıs 2004 19:05)
sınırlarını kimin çizdiğini çok merak ettiğim kavram.dakika 85... a takımı b takımı karşısında 1-0 önde. iki futbolcu bir mücadeleye giriyor, a takımının oyuncusu "yandım anaaaam" diye diye başlıyor yerde kıvranmaya. a takımından başka bir oyuncu da topu taca atıyor. sağlık görevlileri geliyor, adamın ayağına iki fısfıs sıkıyor ve adam birden hortluyor. bu sırada b takımının 2 çok değerli dakikası çalınıyor. eğer tacı kullanan b takımı topu karşı tarafa vermez ise "vay hayvanlar. topu vermediler. fair play denen bi şey var." oluyor, ama aksi olduğunda a takımının yerde yatan o şerefsiz topçusuna bir şey denmiyor. garip bir şey bu fair play...
(polyester - 27 Haziran 2006 04:43)
Yorum Kaynak Link : fair play