Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 29 Ocak 1973 Pazartesi, Yapım Yılı : 1973
Türü                : Aksiyon,Cinayet,Drama
Ülke                : İspanya,Fransa,Italy
Yapımcı          :  Isasi , 16-35 Films OCF Productions , Tritone Cinematografica
Yönetmen       : Antonio Isasi-Isasmendi (IMDB)
Senarist          : Reid Buckley (IMDB),Lluís Josep Comerón (IMDB),Jorge Illa (IMDB),Sam X. Abarbanel (IMDB),Sam X. Abarbanel (IMDB),Brian Degas (IMDB),Antonio Isasi-Isasmendi (IMDB)
Oyuncular      : Karl Malden (IMDB)(ekşi), Olivia Hussey (IMDB)(ekşi), Christopher Mitchum (IMDB)(ekşi), Raf Vallone (IMDB)(ekşi), Claudine Auger (IMDB)(ekşi), Gérard Barray (IMDB), Gérard Tichy (IMDB), Ricardo Valle (IMDB), Gustavo Re (IMDB), José Nieto (IMDB), Lorenzo Larios (IMDB), Miguel de la Riva (IMDB), Umberto Raho (IMDB), Lluís Torner (IMDB), Marcos Miravitlles (IMDB), Víctor Israel (IMDB), Manuel Bronchud (IMDB), James Cooley (IMDB), Fernando Che (IMDB), Boxy (IMDB)

Un verano para matar (~ Masum canavar) ' Filminin Konusu :
Un verano para matar is a movie starring Karl Malden, Olivia Hussey, and Christopher Mitchum. A six-year-old boy witnesses mobsters beat his father to death. Twenty years later, the now-grown boy begins to track down and eliminate...


  • "california'da birden fazla mevcuttur. bu isimdeki otellerin ortak ve guzel yani mu$terilerinin hepsinin "aa $arkidaki otel heyo" yanilgisinda olmasidir."
  • "eagles'in soyledigi en bilinen slow parcalardan biri..gipsy kings'in ispanyolca versiyonu da iyidir"
  • "butun zamanlarin en iyi gitar solo kisimlarindan birine sahiptir."
  • "bir rivayete göre de şarkının hikayesi yoktur. grup öylesine yazmış ama deli gibi tutmuştur. hotel california da kaliforniya'da değil, meksika'dadır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yoruma açık sözleriyle beni gaza getirmiş şarkıdır. şarkı ölüm ve ölüme gidişle ilgilidir. hotel california ise bu dünyada reklamı yapılan öbür taraftır. özellikle "up ahead in the distance, i saw a shimmering light
    my head grew heavy and my sight grew dim" bölümü her zaman anlatılan "beyaz bir ışık gördüm ama kapısıdan döndüm" geyiklerinin ürünüdür. haliyle ölümden sonra hayatı tarih boyunca anlatmaya çalışan efsaneler, dinler vs. ölümü bitiş olarak değil bir başlangıç olarak algılatmaya çalışır. hayatta düzeni sağlamak için ise diğer tarafa bir parça şeker, bir çok da acı biber koyar. önce ise şekerli taraf gösterilir. önce güze bir hoş geldin denir: wellcome to the hotel california... such a lovely place... ardından sizi yönlendirenlerle karışılarışırsınız(melek vs..). size buranın kurallarını anlatırlar ve her zaman sizin için burada yer olduğundan bahsedilir. sonunuz cennet, cehennem, araf da olsa bir şekilde öbür taraftır. önce cennet zannedilen bu mekanın tadını çıkarmak için söylenenler yapılır hatta bir takım da istekler bulunur. fakat reddedilirsiniz. çünkü nereye gideceğinize kurtlar sofrasındaki güçlüler karar verir ve belki de cennet diye bir yer yoktur. sonuç olarak kaçmaya çalışılır. oysa bekçi(nightman) kapıdadır(styx'teki kayıkçı gibi) evet belki gitmek isteyebilirsin, bunu söyleyebilirsin ama asla gidemezsin(geri dönemezsin) der.


    (cayk - 8 Şubat 2007 18:46)

  • comment image

    california'da birden fazla mevcuttur. bu isimdeki otellerin ortak ve guzel yani mu$terilerinin hepsinin "aa $arkidaki otel heyo" yanilgisinda olmasidir.


    (ssg - 19 Eylül 2007 15:19)

  • comment image

    kadir çöpdemir'in ntv'de yayınlanan programında şu espriye konu olan şarkı:

    fuat güner:abi adamların bir hitleri var ama tüm dünyada uzun yıllar dinleniyor ve tek bir şarkı onlara çok iyi para kazandırıyor.mesela eagles'ın şarkısı hotel california(ana fikri bu olan bişeyler demişti)

    kadir çöpdemir: evet abii yaa valla otelini yapsalar bu kadar para kazanamazlardı..


    (iloverosekhan - 6 Nisan 2008 16:36)

  • comment image

    içlerinde en meşhuru "yanan otelde sevgilisini kaybeden çocuk" temalı olanı olmak üzere bir dolu şehir efsanesi var bu şarkının "hikayesi" hakkında.

    ulan insan yolda gidiyodum yorulmuştum bi otel gördüm girdim dinledim yemek yedim sonra gaipten sesler duydum falan diye şarkı yazar mı, bunun arkasında mutlaka çok derin anlamlar olmalı diyen araştırmacı ruhlu müzikseverler eşeledikçe eşelemişler maşallah.

    bana kalırsa şarkı kesinlikle uyuşturucudan bahsediyor.

    "colitas" ifadesi,
    "buradan istediğin zaman biletini kesebilirsin ama asla ayrılamazsın" şeklindeki sözler,
    meşhur woodstock yılı 1969'a göndermeler,
    "we are all just prisoners here, of our own device" cümlesi eğer bir çocuğun aşkına dair şeyler anlatıyorsa tamam derim aşk şarkısıdır bu.

    bu arada niyetim şarkıyı kötülemek değil, tüm zamanların en iyi şarkısı seçilse karşı çıkmam. hep böyle güzel şarkılar yapsınlar da isterlerse koyun bokundan bahsetsinler. kaldı ki zaten uyuşturucunun ne kadar kaka ne kadar pis olduğu anlatılıyor.

    evet şimdi derin bir nefes alıp arkanıza yaslanın ben de başlayayım açıklamaya.

    * şarkının orijinal sözünü
    ** türkçe mealini
    *** ise tefsirini işaret ediyor. (zaten mal değilseniz anlarsınız herhalde) (özür dilerim fevrileştim)

    * on a dark desert highway, cool wind in my hair
    ** karanlık bir çöl otoyolundayım, saçlarımda serin rüzgar
    *** şöhret yolunda ilerliyorum, etrafımda güzel kızlar

    * warm smell of colitas, rising up through the air
    ** colitaların (#428220) ılık kokusu yükseliyor havada
    *** ara sıra marihuana falan tüttürüyorum ama bağımlı değilim dudak tiryakisiyim.

    * up ahead in the distance, i saw a shimmering light
    ** ileride bir yerde parlak bir ışık görüyorum
    *** derken marihuanadan başka bir şeyin içilmediği ortamlar olduğunu görüyorum uzaklarda.

    * my head grew heavy and my sight grew dim
    ** kafam ağırlaşıyor ve görüşüm bulanıklaşıyor
    *** şöhretin bunaltıcılığı tüm yüküyle üzerime çöküyor.

    * i had to stop for the night
    ** geceyi geçirmek için durmalıyım
    *** dinlenecek bir liman bulmalıyım.

    * there she stood in the doorway
    ** işte o orada, kapının önünde
    *** onu uyuşturucu kapısından içeri sokan she'den bahsediyor.

    * i heard the mission bell
    ** görev zilini duyuyorum (türkçeye daha uyumlu olabileceğini düşündüğüm bir anlatım zamanıyla çeviriyorum, bu geçmiş zamandan bahsediyo ama ya diye gelmeyin kalbinizi kırarım)
    *** artık bir bağımlı olmak üzereyim. uyarı çanları benim için çalıyor.

    * and i was thinking to myself
    ** ve kendi kendime düşünüyorum ki
    *** ve kendi kendime düşünüyorum ki

    * this could be heaven or this could be hell
    ** bu cennet de olabilir cehennem de
    *** bu cennet de olabilir cehennem de

    * then she lit up a candle and she showed me the way
    ** sonra bir mum yakıp bana yolu gösteriyor
    *** mum yakma metaforunu anlamışsınızdır herhalde

    * there were voices down the corridor
    ** koridor boyunca gaipten sesler duyuyorum
    *** kafayı buluyo burda

    * i thought i heard them say
    ** sanırım şöyle diyorlar;
    *** sanırım şöyle diyorlar;

    --nakarat--
    hoşgeldin aramıza, ne kadar sevimli bir yer, ne kadar sevimli bir sima..

    * plenty of room at the hotel california
    ** hotel california'da bir çok oda var
    *** her türlü uyuşturucu, her türlü insan var bu dünyada

    * any time of year, you can find it here
    ** yılın her günü bulabilirsiniz burada
    *** artık aralarına girdiyseniz uyuşturucuyu her zaman bulabilirsiniz.

    --nakarat--

    * her mind is tiffany-twisted, she got the mercedes bends
    ** -onun- aklı karışıktı, mercedes'i vardı
    *** valla bu kısmı artık nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlayın. ama genel olarak; şarkının başında onu uyuşturucu kapısından sokan kişi olarak işaretlediğimiz kızdan bahsediyor. sex n drug döneminin çiçek çocuklarından işte bu kız.

    [edit: mercedes benz şarkısından yola çıkarak, söz konusu "she"nin janis joplin olduğu iddia edildi johnwayne tarafından. mantıklı aslında. her şey yavaş yavaş aydınlanıyor]

    * she got a lot of pretty, pretty boys, that she calls friends
    ** birbirinden tatlı bir çok çocuğu vardı, arkadaş diye seslendiği.
    *** bir çok fuckbuddy'si vardı, "arkadaş" diye seslendiği. (arkadaş, dönemin çiçek gençliğinin birbirine hitap şekillerine bir gönderme olabilir bu konu hakkında fazla bilgim yok)

    * how they dance in the courtyard, sweet summer sweat.
    ** nasıl da dansettiler avluda, yer yer tatlı, yer yer terli..
    *** yazar burada bir grup seks hadisesinden bahsediyor açık bir şekilde.

    * some dance to remember, some dance to forget
    ** bazısı unutmak içindi, bazısı hatırlamak için.
    *** bunu da aynen çevirebiliriz.

    * so i called up the captain
    ** garsonu çağırdım.
    *** torbacıyı aradım. (call ve call up kalıplarının farklılıklarına dikkat çekerim. insan içki istemek için "call up" yapmaz)

    * please bring me my wine
    ** şarap alayım lütfen
    *** şarap kelimesi yerine tiner falan koyabiliriz burda da

    * he said,'we haven't had that spirit here since 1969
    ** dedi ki; "1969'dan beri görmemiştik bu ruhu burada"
    *** burada 1969'daki meşhur woodstock'a bi gönderme var. grup izdivacını izleyen birisi 1969'daki festivalden beri böyle bi sigiş görmemiştim falan diyor herhalde ben de tam içinden çıkamadım. sonuçta bi gönderme var.

    * and still those voices are calling from far away
    ** ve o sesler hala çağırıyorlar beni uzaktan
    *** aynı şekilde çevirebiliriz, bahsetmiştik bu gaipten ses duyma kısmından.

    * wake you up in the middle of the night
    ** uyandırır seni gecenin ortasında
    *** bir gece ansızın tutuverir krizin.

    * just to hear them say
    ** sadece şunu duymak için.
    *** evet şunu duymak için;

    (nakarat var burada)

    * they livin' it up at the hotel california
    ** hotel california'da yaşar onlar umarsızca.
    *** günlerini gün ediyorlar uyuşturucu bataklığının içinde. (live it up)

    * what a nice surprise, bring your alibis
    ** ne güzel bir sürpriz, açıklayın bahanelerinizi. (alibi: suçsuzluk kanıtı)
    *** anlatın bakalım ne bok yiyosunuz burada, bahaneniz nedir..

    * mirrors on the ceiling, the pink champagne on ice
    ** aynalar tavanda, buzda pembe şampanya
    *** şaşaa düşkünlüklerine dem vuruyor burada

    * and she said 'we are all just prisoners here, of our own device
    ** ve dedi ki; "burada hepimiz kendi kendimizin mahkumlarıyız"
    *** bi bok yedik başladık ama bırakamıyoruz şu mereti. yemekten sonra da ne iyi gidiyo mübarek..

    * and in the master's chambers
    ** ve efendilerin odasında
    *** bir mekandan bahsediyor

    * they gathered for the feast
    ** ziyafet için buluştular
    *** ziyafetten kasıt bol dumanlı bir parti tabi

    * the stab it with their steely knives, but they just can't kill the beast
    ** onu çelik bıçaklarıyla doğradılar ama canavarı öldüremezlerdi.
    *** burada, onların yaptığı, ve elemanımıza bile yuh artık bu kadar da olmaz dedirten ve bu illetten artık kurtulması gerektiğini düşündürten bir olaydan, bir aşırılıktan bahsediyor, fazla metaforikleştirmeye gerek yok.

    * last thing i remember, i was running for the door
    ** son hatırladığım, kapıya doğru koştuğumdu
    *** bu olaydan sonra elemanımız kendini kaybediyor, ve ayıldığında hatırladığı ilk şey "artık kurtulmalıyım" isteği oluyor.

    * i had to find the passage back
    ** bi kurtuluş yolu bulmalıydım
    *** aynen çevirelim bunu da

    * to the place i was before
    ** eskiden bulunduğum yere giden
    *** eski hayatıma geri dönmek için

    * 'relax,'said the nightman
    ** rahatla dedi gece adamı
    *** hayatını karartanların arasında yer alan ve o bırakmak isteyince nah bırakırsın diyen kişiye, "nightman" diye sesleniyor burada. ve devamı nightman'in sözleri;

    * we are programmed to receive
    ** almak (recieve) için programlandık
    *** böyle gelmiş böyle gidecek amına koyim

    * you can checkout any time you like
    ** buradan istediğin zaman biletini kestirebilirsin
    *** istediğin zaman bıraktığını söyleyebilir, bırakmaya çalışabilirsin.

    * but you can never leave
    ** ama asla ayrılamazsın
    *** ama nah bırakırsın. (sen uyuşturucuyu bıraksan da o seni bırakmaz...)

    ve son olarak, şarkının ilk bölümüne öykünerek yazdığım şiiri ekleyerek bitireyim bu entry'i burada. yoruldum lan..

    bir çöl otoyolu, karanlık
    serin rüzgar saçlarımda
    colita kokusu ılık ılık
    yayılıyor havada
    bir ışık görüyorum parlak
    önümde ve biraz uzak
    kafam ağır bakışlarım bitkin
    durmalıyım gece için
    ve o kız, kapıda bekliyor beni
    görev zili de çalıyor işte
    içimdeki ses diyor ki
    bu cennet de olabilir cehennem de
    derken bir mum yakarak
    gösteriyor yolumu
    koridorda giderayak
    yükseliyor şu uğultu
    hoşgeldin hotel california'ya
    ne güzel bir yer
    ne güzel bir sima


    (melankomik - 9 Şubat 2010 00:03)

  • comment image

    sozlerinide yazayim tam olsun

    [00:20]eagles
    [00:30]hotel california
    [02:08]on a dark desert highway
    [02:11]cool wind in my hair
    [02:14]warm smell of colitas
    [02:18]rising up through the air
    [02:21]up ahead in the distance
    [02:24]i saw a shimmering light
    [02:27]my head grew heavy, and my sight grew dim
    [02:30]i had to stop for the night
    [02:34]there she stood in the doorway
    [02:37]i heard the mission bell
    [02:40]and i was thinking to myself
    [02:42]this could be heaven or this could be hell
    [02:46]then she lit up a candle
    [02:49]and she showed me the way
    [02:53]there were voices down the corridor
    [02:56]i thought i heard them say
    [02:59]welcome to the hotel california
    [03:05]such a lovely place
    [03:06]such a lovely place (background)
    [03:08]such a lovely face
    [03:12]plenty of room at the hotel california
    [03:17]any time of year
    [03:19]any time of year (background)
    [03:21]you can find it here
    [03:25]her mind is tiffany twisted
    [03:28]she's got the mercedes bends
    [03:32]she's got a lot of pretty, pretty boys
    [03:35]that she calls friends
    [03:39]how they dance in the courtyard
    [03:41]sweet summer sweat
    [03:45]some dance to remember
    [03:47]some dance to forget
    [03:51]so i called up the captain
    [03:54]please bring me my wine
    [03:57]he said
    [03:58]we haven't had that spirit here since 1969
    [04:03]and still those voices are calling from far away
    [04:10]wake you up in the middle of the night
    [04:13]just to hear them say
    [04:16]welcome to the hotel california
    [04:22]such a lovely place
    [04:23]such a lovely place (background)
    [04:25]such a lovely face
    [04:29]they're livin' it up at the hotel california
    [04:34]what a nice surprise
    [04:36]what a nice surprise (background)
    [04:38]bring your alibies
    [04:43]mirrors on the ceiling
    [04:46]depict champaign on ice
    [04:47]and she said
    [04:49]we are all just prisoners here
    [04:52]of our own device
    [04:55]and in the master's chambers
    [04:58]they gathered for the feast
    [05:02]they stab it with their steely knives
    [05:04]but they just can't kill the beast
    [05:08]last thing i remember
    [05:11]i was running for the door
    [05:15]i had to find the passage back to the place i was before
    [05:21]relax said the nightman
    [05:24]we are programed to recieve
    [05:28]you can check out any time you like
    [05:30]but you can never leave

    (bkz: lyrics euy)


    (jaws - 11 Kasım 2000 14:48)

  • comment image

    nacizane bir cevirisi:

    on a dark desert highway, cool wind in my hair
    karanlık bir çöl otoyolunda, serin rüzgar saçlarımda

    warm smell of colitas, rising up through the air
    colitaların sıcak kokusu, yükseliyor havaya

    up ahead in the distance, i saw a shimmering light
    ileride bir mesafede, parlak bir ışık gördüm

    my head grew heavy and my sight grew dim
    ağırlaştı başım ve bulanıklaştı görüşüm.

    i had to stop for the night
    gece için durmalıydım

    there she stood in the doorway;
    orada, kapının önünde durdu

    i heard the mission bell
    görev zili duyuldu

    and i was thinking to myself,
    ve kendi kendime düşünüyordum ki

    'this could be heaven or this could be hell'
    'cennet de olabilir bu, cehennem de'

    then she lit up a candle and she showed me the way
    sonra bir mum yaktı ve bana yolu gösterdi

    there were voices down the corridor,
    koridor boyunca sesler vardı

    i thought i heard them say...
    sanırım şöyle dediklerini duydum onların:

    welcome to the hotel california
    california oteline hoşgeldiniz

    such a lovely place
    ne kadar hoş bir yer

    such a lovely face
    ne kadar hoş bir çehre

    plenty of room at the hotel california
    bir çok oda var otel california da

    any time of year, you can find it here
    yılın herhangi bir zamanı, bulabilirsiniz burada

    her mind is tiffany-twisted, she got the mercedes bends
    aklı "tiffany-dalgın", "mercedes kavisleri"

    she got a lot of pretty, pretty boys, that she calls friends
    bir sürü tatlı çocukları vardı, arkadaş diye çağırdığı

    how they dance in the courtyard, sweet summer sweat.
    sahnede nasıl dansettikleri, tatlı yaz teri

    some dance to remember, some dance to forget
    bazı danslar hatırlamak içindir, unutmak içindir bazısı

    so i called up the captain,
    böylece hatırlattım kaptana

    'please bring me my wine'
    'lütfen şarabımı getirin bana'

    he said,'we haven't had that spirit here since nineteen sixty nine'
    o dedi ki; "o ruhu yakalayamamıştık 1969 dan bu yana"

    and still those voices are calling from far away,
    ve o sesler çok uzaklardan çağırıyor hala

    wake you up in the middle of the night
    uyandırır seni gecenin ortasında

    just to hear them say...
    sadece onların şunu demelerini duymaya...

    welcome to the hotel california
    california oteline hoşgeldiniz

    such a lovely place
    ne kadar hoş bir yer

    such a lovely face
    ne kadar hoş bir çehre

    they livin' it up at the hotel california
    otel california'da yaşarlar şaşaa içinde

    what a nice surprise, bring your alibis
    ne kadar güzel bir sürpriz, getirir bahanelerinizi

    mirrors on the ceiling,
    aynalar tavanda

    the pink champagne on ice
    buzda pembe şampanya

    and she said 'we are all just prisoners here, of our own device'
    ve o dedi ki; "burada hepimiz sadece mahkumlarız, kendi düzeneğimizin"

    and in the master's chambers,
    ve ana salonda

    they gathered for the feast
    ziyafet için toplandılar

    they stab it with their steely knives,
    celik bıçaklarıyla onu doğradılar

    but they just can't kill the beast
    fakat canavarı öldüremezler

    last thing i remember, i was
    hatırladığım son şey, benim

    running for the door
    kapıya koştuğumdu

    i had to find the passage back
    geçidi tekrar bulmalıydım.

    to the place i was before
    daha önce bulunduğum yere açılan

    'relax,'said the night man,
    "rahatla" dedi adam

    we are programmed to receive.
    varmak için programlandık

    you can checkout any time you like,
    istediğin zaman hesabı kesebilirsin,

    but you can never leave!
    ama ayrılamazsın asla!


    (nalmes - 18 Eylül 2003 18:39)

  • comment image

    bir rivayete göre de şarkının hikayesi yoktur. grup öylesine yazmış ama deli gibi tutmuştur. hotel california da kaliforniya'da değil, meksika'dadır.


    (xcl ssic - 28 Şubat 2005 20:52)

  • comment image

    hazin bir hikayesi vardir bu sarkinin,birbirlerine cilginlar gibi asik olan iki gencin hikayesidir bu sarki aslinda, bu iki gec birbirini cok seviyordur, leyla ile mecnun misali, fakat aileleri karsidir bu beraberlige, bu iki genc sik sik bulusup bu otel odasinda birlikte olurlar, bir gun birbirlerine soz verirler,bulusma yerine gelmemelerinin tek sebebi olum olmalidir diye, yalnizca birbirlerini seveceklerine dair, yine boyle bir gunde kiz onceden gelir otel odasina, bekler bekler ama cocuk gelmemistir, oysa soz vermistir ona, kiz;cocugun soylediklerini dusunur bir an ve caresiz bir sekilde ne yapacagini dusunur, bekler,bekler bekler, ama kimseler gelmemistir, oysa cocuk gec kalmistir ve kostura kostura sevgilisinin yanina yetismeye calisir, bir trafik kazasi yapar bu sirada ve hayatini kaybeder, kiz ise onsuz yasamaktansa olmeyi tercih eder ve ona soz verdigi gibi yanina gider, asar otel odasinda kendisini, hayatina son vermeden evvelde otel odasinin kapisina bu sarkinin sozlerini yazar.uzunca bir sure bu otelin odasi kimselere kiralanmaz, birbirini seven iki gencin anisina, gunun birinde eagles cikagelir , o otelde kalmak ister fakat bos oda yoktur, bos olan tek oda bizim iki sevgilinin odasidir, resepsiyondaki kiz durumu izah eder, bu odanin hikayesini anlatir, eagles bu odayi gormek ister, cikarlar odaya, hicbirseye dokunulmamistir, kapinin arkasinda bu sozleri goren eagles hikayesindede etkilenmistir ve sarki yapar bu sozleri.....yuzyilin sarkisi olur sonra bu sarki,


    (zody - 6 Aralık 2001 10:54)

Yorum Kaynak Link : hotel california