Süre                : 1 Saat 22 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Ağustos 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Drama
Taglar             : İrlanda,Tazı yarışları
Ülke                : İrlanda,İngiltere
Yapımcı          :  BBC Films , Bórd Scannán na hÉireann , Green Park Films
Yönetmen       : Pearse Elliott (IMDB)
Senarist          : Pearse Elliott (IMDB)
Oyuncular      : Ken Stott (IMDB), Tyrone McKenna (IMDB), Gillian Anderson (IMDB), Richard Dormer (IMDB)(ekşi), Sean McGinley (IMDB)(ekşi), Robert Carlyle (IMDB)(ekşi), Bernard Manning (IMDB), Mark McCavanagh (IMDB), John Travers (IMDB), Alison Finnegan (IMDB), Bronagh Taggart (IMDB)

The Mighty Celt (~ Waleczny Celt) ' Filminin Konusu :
The Mighty Celt is a movie starring Ken Stott, Tyrone McKenna, and Gillian Anderson. Donal is a 14-year old who develops a passion for greyhound racing. He works in a kennel, which is owned by Good Joe. Good Joe promises Donal...





Facebook Yorumları
  • comment image

    galatların anadolu'daki son yerleşim yeri sivas'tır. romalılarla savaşarak çekilmişler ve en son sivas'ta bir kaleye yerleşmişler. sonra gören olmamış.

    dolayısıyla keltlerin dünyadaki son yerleşim yeri de sivas oluyor.


    (gayda - 8 Ağustos 2008 04:57)

  • comment image

    m.ö. 3yy da balkanlarda ve orta anadoluda yaşamış , kelt kökenli halk. savaşçı bir toplum olarak bilinir. hatta savaşlara çıkmadan önce karısını çocuğunu kesip , geride hiç bir şey bırakmadan savaşa rahat rahat gittikleri söylenir.


    (demerol - 4 Kasım 2010 01:42)

  • comment image

    mö 3. yüzyılda üç büyük boy halinde anadolu’ya gelip, kızılırmak yayı içinde ve ankara ile pessinus yörelerinde oturan keltler’e verilen isim (yunanca galatai -tekil hali galates). bölgenin adı da galatia, yani "galatların yurdu" olmuş.


    (kemika - 21 Haziran 2004 14:17)

  • comment image

    bugünkü güney fransa'dan kalkıp ankara'ya yerleşen ve iç batı anadolunun 250 yıl boyunca mutlak hakimi olan 3 kelt topluluğunun( tektosagi - ankara, tolistobogii - tavium ve trogmi - pessinus ) genel adıdır.brennus'un liderliğinde -roma'yı yenen ilk brennus'tan 100 yıl sonra geliyor- uzun bir yürüyüşle m.ö. 280 yılında pannonia'yı (macaristan) yağmaladılar.sonrasında makedonya'ya girerek daha da güneyde delphi'deki apollo tapınağını 279'da yağmalamışlardır.makedon krallarıyla çarpışmış ve doğu trakya'da tutunmuşlardır.

    bitinya kralı nicomedes'in selevkos ile yapacağı savaş için yardımlarını istemesiyle önce yolları üzerindeki byzantium şehrini kuşatmışlar ancak barış ve anlaşma sağlanmasıyla anadolu'ya geçmişlerdir.selevkolu antiochus'un fillerle desteklenen ordusu karşısında tutunamayan bitinya ordusunun yenilgisiyle oluşan boşlukla frigya bölgesine ilerlemişlerdir.daha da doğuya giderek eskişehir ankara ve yozgat yakınındaki tavium'a yerleştiler. (bkz: avrupa'dan göçüp yozgat'ta karar kılan kavim)

    pers kültürü etkisinde bulunan ve yunan kültüründen farklı olan iç anadolu'da daha hoş karşılanmış ve yerel halkla birlikte yaşamaya başlamışlardır.tuz gölü çevresi ve konya üzerinde kurdukları hakimiyetle kapadokya sınırına dayanmışlardır.etraflarında bulunan pontus, bergama, kapadokya, selevkos, bitinya ve likya'da bulunan mısır hakimiyetiyle çok geniş bir ticaret ağı ile yağma-talan geleneği yerine ticarete odaklı bir yapılanmaya girmişlerdir.mitra ve diğer yerel dinlere sempatiyle bakmışlar, yine de kendi kültürlerine ve dinlerine sadık kalmışlardır.ankara'da bir druidizm etkisi görülmüş tutatis tapınağını da etimesguta dikmişlerdir.*

    savaşma istekleri ve inançlarının getirisyle savaşta ölmenin büyük onuru ile andolu'daki en güçlü savaşçılar yine angara'dan çıkmıştır.civardaki ülkelere paralı askerlik yaptıkları sonradan mısır'da kleopatra'nın kraliyet muhafızları olarak da görev yaptıkları da doğrudur.giydikleri geniş pantolon ve celtic fc rengindeki elbiseleriyle nam salmışlardır.çok iyi demirci oldukları ve kılıç-cirit kullanmada usta oldukları, savaşta attıkları nara ile bergama ordusunu dağıttıkları da söylenmektedir.

    roma'nın güçlenmesi ve anadolu üzerindeki tehditi üzerine ilk olarak pontus kralı mithridates ve damadı ermenistan kralı büyük tigran ile üçlü koalisyon kurmak istemiş ancak mithridates'in birleşik anadolu uygarlıkları projesini özgürlüklerine ters bulup ve atina kuşatması'ndan sonra büyük pontus ordusunun mağlubiyeti sulla felix roma'yı coşturuyor ile roma yanlısı olmuşlardır.pontus ve ermenistan'ın yenilip roma vilayeti olsuğu yıllarda bölgedeki hakimiyetini korumaya devam etmişlerdir.

    marcus antonius ve augustus arasındaki savaşta antonius tarafında yer almışlardır.antonius'un (bkz: actium deniz savaşı) savaşında yenilmesinden hemen önce kral amyntas'ın octavian'ın tarafına geçtiği söylenir.galatyalı amyntas entrika peşinde koşan roma valilerini peşkeş ve rant uğruna harcayıp kapadokya ve fethiye civarını da yönetimi altına alır.bu abi zamanında 300 koyunlu bir sürüyle konya civarında takılan bir prensken ankara'dan likya'ya kadar olan bölgelerin kralı olmuştur.m.ö. 25 yılında öldürdüğü romalı bir soylunun dul eşi tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüş ve toprakları roma vilayeti olmuştur.mezarı fethiye'de telmessos tiyatrosunun arkasındaki büyük kaya mezarındadır. yiğidim aslanım burda yatıyor.

    yıllar sonra bizans'ın paralı norman savaş beyi roussel de bailleul emrindeki 3000 kişiyle anadoluda bizim selçuklulara karşı malazgirtte savaşmış küsküyü almıştır.dönerken ankara civarında kendi halkının diline çok benzeyen kelimeler kullanıldığı ve yaşam tarzı olarak benzer gördüğü bu civarda kendi yönetimini kurmuştur.1073-1074 arasında ankara-çankırı-eskişehir-afyon-yozgat-amasya bölgesinde krallık kurmuştur.başkenti ankara olan bu yeni galatya bizan'ın türklerden yardım istemesiyle yenilmiş amasya'ya sığınmıştır.roussel'in yarattığı kargaşadan yararlanmak isteyen bizans'ın iki ünlü generali, 1077 yılında nikeforos bryennios balkanlarda, nikeforos botaneiates ise anadolu'da isyan edip kendi orduları tarafından imparator ilan edildiler.

    buna bir karşılık olarak hapiste bulunan roussel için bir fidye ödendi ve bizanslı paralı askerlerden oluşan ağır zırhlı bir süvari birliği komutasına verilerek anadolu'da isyan edip imparatorluğunu ilan eden nikeforos botaniates'e karşı gönderildi. roussel, nikoferos ordusuyla çarpışmaya girdi ve onu yenilgiye uğrattı. fakat roussel bu sefer de vıı. mikhail'e ihanet edip nikoforos'un tarafını tuttuğunu ilan etti. vıı. mikhail tekrar anadolu selçukluları ile anlaştı ve roussel'in tamamen yok edilmesini istedi. selçuklu ordulari izmit'te roussel'in ordusu ile savaşa tutuştu. roussel yenilgiye uğratılıp tekrar esir alındı. roussel vıı. mikhail ordularına teslim edildi ve 1077 yılında idam edildi.

    bu yıllardan sonra bölge türk akınlarıyla türkleşmeye başlasa da bugün ülkemizde doğan insanlarda galat geni de bulunur.kızıl saçlıların galat geni ağır bastığı söylentiler arasındadır. (bkz: bilal hariç de lan)

    edit:eklemeler imla falan


    (eupator - 14 Haziran 2015 12:25)

  • comment image

    yüzyıllarca orta anadolu'nun galatya denen bölgesini(ankara, çorum yozgat civarı) bağımsız veya roma hükmü altında yönetmiş kelt kavmi.

    şimdi bu keltlerin anadolu'ya gelişnin roma'nın galya'yı yani günümüz fransasını fethetmesiyle hiçbir ilgisi yok. bu tarihlerde roma henüz alplerin ötesine dahi hükmededmiyor. olaylar keltler'in kafalarına esip milattan önce 3. yüzyılda brennus önderliğinde balkanlara göç etmesiyle başlıyor. 281 yılında yunanistan'ı işgal ediyorlar ancak delfi tapınağı'nı yağmalayamadan geri püskürtülüyorlar. bu sefer de makedonya'ya dadanıp makedon kralı ptolemy ceraunus'u öldürüyorlar. ancak iskender'in 12 büyük komutanından tek 1. antigonus soter'in torunu olan 2. antigonus gonatas bu işgalcileri alt edip zamanla makedonya'ya hakim oluyor.

    yalnız balkanlara göç eden kavimden ayrılan bir grup galyalı mö 278 yılında leotarios ve leonnorios önderliğinde trakya'dan anadolu'ya doğru yola çıkıyor. bu göç kafilesi büyük oranda tectosageler/volcae, trocmii, tolistobogii ismindeki üç kabileden meydana geliyor. istanbul boğazı üzerinden anadolu'ya geçen bu kavmin savaşçı özelliklerini gören bitinya kralı 1. nicomedes kardeşine karşı sürdürdüğü taht mücadelesinde bu halkı yardımına çağırıyor. **şimdi bu cümle bir sonraki cümleyle bir önceki arasındaki dolduramadığım boşluğu temsil etsin.** bu dönemdeki bildiğimiz diğer önemli olaysa 274 yılında selecuid kralı 1. antigonus soter, savaş alanındaki 16 fili sayesinde, daha önce hiç fil görmemiş olan güçlü kelt ordusunu alt ediyor. ancak bu daha ziyadesiyle keltlerin anadolu'daki ilerleyişini durduran nitelikte bir yenilgi oluyor. öyle ki ankara-çorum-yozgat yöresine yerleşen keltler batıdan devam eden göçlerle daha da güçleniyor.

    keltlerin güçlü savaşçılar olduğundan bahsettik. işte bu özellikleri sayesinde yıllarca anadolu'daki farklı hükümdarların ordularında istenilen paralı savaşçılar oluyorlar, ve hatta aynı savaşta farklı saflarda savaştıkları da görülmüş birşey. ancak bu dönem önemli bir savaşta yanlış safta yer almalarıyla son buluyor:
    antiocus hierax, bizim az önce bahsettiğimiz 1. antigonus soter'in torunu. bu sıpa babası ölünce anadolu'ya hükmetmek adına abisi seleucus ıı callinicus'a karşı isyan ediyor. 235'te ancyra savaşı'nda da abisini yeniyor. lakin anadolu'ya tek talip olan kendisi değil. bergama kralı attalus, bir ton yunan'ı ardında toplayıp mö 229'da harpasus savaşı'nda antiochus hierax'ı yeniyor, antiochus hierax da götünü toplayıp mezopotomya'ya kaçıyor. attalus'a da ortada dımdızlak kalan galyalılara bir daha kendi topraklarını yağmalamasınlar diye iyi bir ders vermek istiyor. neticesinde 232 yılında galyalıları galatya'dan çıkamayacak kadar zayıflatıyor. bu olay hellenistik şehirlerde yıllarca kutlanıyor ve helenistik sanatta "ölen galyalı*" teması yıllarca popüler kalıyor. ancak yine bilgilerimize göre attalus sonraki savaşlarında galyalıları ordusuna kiralayacak kadar da işini bilen bir hükümdar.

    özellikle bu dönemden itibaren galatya diğer devletler tarafından tanınan bağımsız bir güç unsuru oluyor.

    burada savaşlara ara verip keltler'in devlet düzenleri ve inançlarına dair bir açıklama yapalım. az önce bahsettiğimiz kabilelerden tectosageler'in merkezi ancyra, yani bildiğimiz ankara. tolistobogii'ın merkezi pessinus, bugün eskişehir'in güneybatısında ballıhisar köyü bu şehrin üzerinde kurulmuş. trocmii'nın merkezi de tavium, yozgat'ın batısındaki büyüknefes köyünün yakınlarında bulunuyor. bunun dışında barındırdıkları azınlık kabileler de var. aigosageler truva-çanakkale civarında; dagutenii günümüzdeki bursa-orhaneli civarında; ınovanteni porsuk çayı ve sakarya nehri arasında; okondianii akşehir gölü'nün kuzey doğusunda yaşıyor. bir de nerede yaşadıkları bilinmeyen rigosageler var.

    yunan tarihçi strabo'ya göre yönetimde 3 kabile 4'er kanton'a ayrılmış durumda ve bu 12 kantonun her biri bir şef/tetrark tarafından yönetiliyor. her şef'in bir generali ve bir yargıcı var. şef'in hükmetme yetkileri cinayet suçu dışında sonsuz. ancak cinayet suçu işlendiğinde bütün kantonlardan 300 kişilik bir jüri oluşturuluyor ve verilecek cezayı jüri belirliyor. bu mahkeme ankara'nın 20 mil güneyinde "drunemeton" yani "kutsal meşe" ismini verdikleri bir bölgede toplanıyor. drus meşe, nemeton da kutsal yer demek.

    ilerleyen dönemde galatlar, sonucunda bağımsız devletlerini kaybedecekleri bir ittifaka girişiyorlar. bu sefer anadolu üzerinde hüküm iddiasında bulunan son selecuid kralı 3. antiochus(yüce antiochus)* tarafında yer edip roma'yı karşılarına alıyorlar. eh, roma ağızlarına sıçıyor haliyle. sonraki dönemlerde pontus hükümdarlarının süregelen baskısı altında iyice zayıflayan galyalılar en sonunda hesabı tutturuyor ve yatırımı doğru yere yapıyor. mithridatik savaşlar sırasında pontus kralı 6. mithridates'e karşı roma ile ittifak kuruyorlar. mö 63'teki bu zaferin neticesinde bitinya-pontus bir roma eyaleti olurken galatya roma'ya bağlı bir krallık haline geliyor. roma bölgedeki geleneksel yönetimi değiştirip 12 şef/tetrark yerine 3 tetrark atıyor. bunlardan biri, halihazırda tolistobogii kabilesinin başı olan deiotarus. bundan sonraki kısımda bu önemli galatya hükümdarı üzerine odaklanacağım.
    ***3. antiochus'un 2000 yahudi aileyi ankcyra'nın da dahil olduğu galatya, likya ve frigya bölgesine yerleştirdiğini ekleyelim. anadolu'ya yahudiler ilk bu dönemde geliyor.***

    deiotarus, mithridatik savaşlarda roma konsülü pompey saflarında savaşmış, öne çıkan bir hükümdar olaraktan roma'nın sevgisini kazanıyor ve bahsettiğim üç tetrarktan biri olmakla kalmayıp kendisine galatya kralı ünvanı veriliyor. bu dönemde dengeleri değiştirecek önemli bir hadise cereyan ediyor. triumvir'lerden yani roma'yı pratikte yönetmekte olan ittifak halindeki üç büyük isimden biri olan crassus'un ordusu mö 53'te harran savaşı'nda yeniliyor ve crassus boğazından eritilmiş altın akıtılarak idam ediliyor. bu olayların ardından roma karışıyor. mö 49'da julius caesar'ın rubicon nehrini geçmesiyle açık bir iç savaş başlıyor. caesar'ın karşısında da hayattaki diğer triumvir olan pompey var. ve bilin bakalım deiotarus bu savaşta hangi safta yer alıyor?

    mö 48'de pharsalus savaşı'nda pompey kesin olarak yeniliyor ve mısır'a kaçıyor. bunu fırsat bilen 6. mithridates'in oğlu pharnaces babası'nın kaybettiği toprakları geri almak için pompey'in geride bıraktığı roma ordularını deiotarus'un müttefik olarak yer aldığı nicopolis savaşı'nda ayriyeten yenilgiye uğratıyor. bu kötü düşüşten sonra allah deiotarus'un yüzüne bakıyor. pompey'in suikaste uğramasından sonra roma'nın tek yöneticisi olan caesar mısır'dan anadolu'ya geldiğinde deiotarus'un af talebini kabul ediyor ve onu tekrar kral ilan ediyor. hem bununla da kalmayıp ardına da bir dolu ordu verip pharnaces'in üstüne geri yolluyor. deiotaros pharnaces'ten öcünü alıp tekrar roma'nın dostu haline geliveriyor. julius caesar'ın kalan kısa hükümdarlığı döneminde diğer galat prensleri bu "kral"ı alt etmek adına sezar'a mızmızlanıyorlar, topraklarının bir kısmını elinden alıyorlar. hatta sezar'a suikast düzenlemek gibi bir iftira dahi atıyorlar. sezar da bu konuya yönelik -ve tarihin bize haksız olmadığını gösterdiği- endişesinden dolayı ciddiye alıyor bu iddiayı. ancak sonrasında cicero sezar'ı deotaros'un masumiyetine ikna ediyor.

    peki ben bunları niye yazıyorum? bu galatya kralı deiotaros dediğimiz adam roma cumhuriyeti'nin en büyük krizlerinin ve en büyük adamlarının tam ortasında yer edecek kadar önemli bir herif de ondan! barbarlığı falan kalmamış artık galatların yani.

    neyse efendim sezar öldü mü ıssız roma kaldı mı? bu sefer romayı ikinci triumvirler denilen ekip yani antonius, octavius ve lepidus yönetmeye başlıyor. bu dönemde marcus antonius deiotaros'a sezar döneminde prenselere verilen toprakları iade ediyor, yani roma'nın yönetimi değişse de sevgisi ve desteği değişmiyor. lakin deiotaros, kendilerini imparator ilan eden brutus-cassius ittifakıyla beraber antonius-octavius'a yani triumvirlere karşı savaşmaya ikna oluyor ancak antonius-octavius'un brutus cassius'u gömdüğü philippi savaşından sonra saf değiştiriyor, roma da bunu bir sadakat işareti olarak alıyor ve sorun çıkmıyor.

    gelelim deiotarus'un hayatının sonlarına. efendim bu arkadaş atalarının dedelerinin düşmanı 1. attalus'un torununu olan bergama kralı 3. attalus'un kızı berenice ile evleniyor, bu evlilikten adobogiona isminde bir kızları oluyor. o sırada bu adamın bir de brogitarus isimli bir üvey oğlu var ve bu oğlan da romalılara verdiği rüşvet ile satın aldığı galatya kralı ünvanını kendisiyle beraber taşıyor(entrikaya gel). deiotarus brogitarus'u kendi kızıyla everiyor. bu evlilikten doğan çocukları amyntas mö 36'da galatya kralı ve trocmii tetrark'ı oluyor.*
    ***deiotarus'un tolistobogii tetrark'ı olduğunu hesaba katacak olursak, bu brogitarus da trocmii'ın önde gelenlerinden birilerinin oğlu olmalı çıkarımını yapıyorum, yoksa oğlu niye hem kral hem trocmii tetrarkı olsun değil mi?

    deiotarus'tan bu kadar uzun bahsetmem size garip gelmesin, keza bu adamın ordusu sezar'dan sonra roma ordusuna 22. roma lejyonu olarak dahil ediliyor ve bu lejyon dağılana kadar ilk krallarınının ismiyle, legio xxii deiotariana olarak anılıyor.

    mö 25'te amyntas ölünce augustus galatya'yı roma eyaleti ilan ediyor, bu eyaletin başkenti de ancyra oluyor. amyntas'ın varisi pylamenes augustus'u kutsamak adına ancyra'ya frig tanrısı men adına bir tapınak yaptırıyor. bu tapınak günümüzde hala augustus tapınağı ismiyle biliniyor. bu tapınağın duvarlarındaki res gestae divi augustus/kutsal agustus'un yaptığı işler isimli yüceltici metin günümüze kadar korunmuş durumda*. pek tutkuyla bağlılarmış imparatorlarına yani.
    (***res gestae divi augusti imparatorluğun birçok yerinde bulunan bir metin, buraya özgü değil)

    efendim galatlar ikinci yüzyıldan itibaren bu toprakların helenistik kültüründe yavaş yavaş asimile oluyorlar. ancak ms 4.-5. yüzyılda yaşamış olan aziz jerome burada galatların günümüz batı almanyasında bulunan trier'de yaşayanlarla aynı dili konuştuğunu not etmiş zamanında. yani o kadar da asimile olmamışlar hiçbir zaman.

    galatlardan bahsedeceksek roussel de bailleul'den bahsetmeden olmaz. ancak artık bence de yeter, o yüzden bu arkadaşın hikayesini kendi başlığında anlatayım. hadi buyurun bakınıza:
    (bkz: roussel de bailleul)


    (le beaute du temps - 7 Temmuz 2015 09:19)

  • comment image

    galatlar, keltlerin büyük dağılışı sırasında güneydoğuya doğru ilerlemiş(keltlerin asıl çıkış yeri orta-batı avrupadır) bir kelt klanıdır. anadolu'ya kuzeybatıdan, boğazları aşarak gelmişler ve gelişleri sırasında bir çok yer kurmuşlardır. asıl uzun süreli olarak yerleştikleri bölge ankara ve çevresi olsa da, kuzeybatı anadoluda bir çok iz bırakmışlardır. bugün belki de en bilenen yer, istanbul'un galata tarafıdır. zamanında boğaz engeliyle karşılaşan galatların bir kısmı bu bölgede yaşamışlardır, adları bugüne kadar gelmiştir.


    (iwillshowyouwhatitmeans - 1 Eylül 2004 17:37)

  • comment image

    bir görüşe göre ankara'yı kuran savaşçı kavim, şehri kuranlar olup olmadıkları kesin olmamakla birlikte şehre ismini veren onlardır. ankyra adını verdiler şehre, "durduran" anlamında, aynı kelime daha sonra anchor anlamına geldi: deniz çapası.

    toprak ana ve gök baba inançları vardı. toprak ana bütün doğa güçlerinin merkeziydi.


    (mago de oz - 13 Mart 2005 17:48)

  • comment image

    orta avrupa'da tutunamayınca doğu'ya göç eden ve yolları orta anadolu'ya çıkan 3 kelt kabilesinin kurduğu birlik.

    bithinya kralı tarafından anadolu'ya paralı asker olarak çağrılmışlar. ama keltlerin kadınlaır, çocukları, hayvanları kısacası tüm milletleriyle birlikte geldiğini gören helenistik anadolu yerlileri dhşete düşmüşlerdir.
    3.yy'da anadolu'da güçlü bir krallık kurmuşlar andak pergamon ile seleukos devletlerinin baskıları sonucu zayıflayıp yok olmuşlardır. uzunca bir süre savaşkan özellikleri helenistik krallıklar ve roma tarafından paralı asker olarak kullanılmıştır.

    anadolu'nun keltlerindan bir kısım, ayrıca trakya'dan boğazlara ilerlerken istanbul'un yani o zamanki adıyla bysantion'un güzelliğine kapılarak buralara yerleşmişler. galata ve tabii galatasaray kelimeleri onların isminden gelir.

    keltlerin ana-erkil tanrıçaları anadolu'nun tanrıçalar bakımından zengin coğrafyasında yeni yüzler bulmuş gibidir. zira anadolu'nun keltleri artemis ve kibele'ye çok saygı göstermişlerdir. kim bilir belki de kendilerinden önce burada yaşamış hatta tam da onların yerleştiği yerde yani kızılırmak havzası'nda yaşamış hititlerle aralarında bir bağ olduğunu sezmişlerdi.

    ttk'dan çımış çok güzel bir kitap vardır fernand lequenne: galatlar


    (aristonikos - 21 Ağustos 2006 02:47)

Yorum Kaynak Link : galatlar