Silent Youth (~ À demi mots) ' Filminin Konusu : Silent Youth is a movie starring Martin Bruchmann, Josef Mattes, and Mathias Neuber. Silent Youth is a film for misfits, dreamers and lovers. It's the classic story of a coming out, but it focuses on the moments one tends to quickly...
Órói(2012)(6,8-1359)
Lucky Blue(2007)(6,8-1285)
Presque rien(2000)(6,7-4619)
Prora(2012)(6,6-831)
Stadt Land Fluss(2011)(6,5-1821)
Vattnet(2014)(6,3-425)
Sasha(2011)(6,3-1301)
Dream Boy(2008)(6,2-3800)
You & I(2015)(5,9-610)
Wastelands(2013)(5,7-393)
Beira-Mar(2015)(5,7-1934)
Kysset som fikk snøen til å smelte(1997)(5,4-491)
insanın dinledikçe dinleyesi gelen bir daughter şarkısı. sözlerini kopyala yapıştır yapayım da tam olsun ;shadows settle on the place, that you leftour minds are troubled by the emptinessdestroy the middle, it's a waste of timefrom the perfect start to the finish lineand if you're still breathing, you're the lucky ones'cause most of us are heaving through corrupted lungssetting fire to our insides for funcollecting names of the lovers that went wrongthe lovers that went wrongwe are the reckless, we are the wild youthchasing visions of our futuresone day we'll reveal the truththat one will die before he gets thereand if you're still bleeding, you're the lucky ones'cause most of our feelings, they are dead and they are gone.we're setting fire to our insides for funcollecting pictures from the flood that wrecked our home, it was a flood that wrecked this... and you caused it... and you caused it... and you caused it... well i've lost it all, i'm just a silouhette, a lifeless face that you'll soon forget, my eyes ae damp from the words you left, ringing in my head, when you broke my chestringing in my head, when you broke my chestand if you're in love, then you are the lucky one, 'cause most of us are bitter over someonesetting fire to our insides for fun, to distract our hearts from ever missing thembut i'm forever missing himand you caused it...and you caused it...and you caused it...
(apranaxfort - 5 Nisan 2012 17:08)
daughter'i görmeye gider miyiz, bilmiyorum. gidemezsem bile bu şarkıyı yapan kadını o gece aynı şehirde hissedeceğimden eminim. hissedeceğim 'bir kahve olmalı' tedirginliğini. şuan nasıl bir fon dünya canlanıyor aklımın içinde, gözbebeğimde şarkıyı dinlerken. dün gece uyurken uzaylıları düşünmüşüm. uzaylılar hayatın anlamını bulmuş diyorum. nasa'nın sırf amerikalılar dünyaya sahip olmak istiyor diye uzaylıların bulduğu anlamı sakladıklarını düşünüp düşman kesiliyorum. bir kahve olmalı... well i've lost it all. birden sahneye zoomlanıyor düşlerim. it was a flood that wrecked this... ve tanımadığım bir sürü insan eşlik ediyor. havada mavi baloncuklar, buğulu.
(uzaykonsolosu - 17 Mart 2013 12:35)
paolo sorrentino, bize yine “geçmiş”in* iksirini sunuyor. ismine kanıp da, “gençlik” iksiri diye içmeyin sakın! üstelik, her zamanki gibi; olabildiğince görkemli mekanlar, görseller ve şahane müzikler ile yapıyor bunu. geçmiş'in bulanıklığına ve solmuşluğuna inat, bangır bangır, rengarenk yapıyor...onun filmlerindeki her sahneyi ayrı bir mısra gibi okumak gerektiğini, bu filmle beraber biraz daha iyi anladım. her sahnenin, kendi içinde bir başlangıcı, bir bitişi, bir yükselişi, bir yere inişi var. bütüne katkısı olan, ama bütünden çıkarılıp saklandığında da bozulmadan muhafaza edilebilen parçalar bunlar... kesik kesik ve bu sebeple de birbirinden bağımsız gibi gözükebilen bu sahneleri, dilerseniz bir araya getirip, bütün bir film yapabilirsiniz. dilerseniz de, hepsini olduğu yerde bırakıp, ayrı ayrı kaydedebilirsiniz. hatta inanır mısınız? her ikisini de yapabilirsiniz. zaman zaman birleştir, zaman zaman boz. zaman zaman yerlerini değiştir, zaman zaman hizaya sok. tıpkı, geçmişimize yaptığımız gibi. anılarımızın orasını burasını çekiştirip düzelttiğimiz, sıralarını değiştirdiğimiz, unutulan boşlukları yenileriyle doldurduğumuz gibi...insanın bu gibi oyunlar için çok zamanı var gibi gözüküyor değil mi? ama maalesef yok, aksine elimizi çabuk tutmalıyız. filmdeki karakterlerimize ev sahipliği yapan otelde, hissettiğimiz şey “zaman bolluğu” gibi gözükürken, bir yandan da ağır ağır yükselen o zamansızlık hissi, tam da buna işaret... biz sanıyoruz ki, yaşlanınca yaşlanıyoruz. yaşlanıncaya kadar zamanımız da bol, gençliğimiz de... dünya alabildiğine cömert bize karşı (sanıyoruz demiştim değil mi?). oysa ki; görmeye, duymaya, dokunmaya, hissetmeye, bilmeye, anlamaya başladığımız ilk andan itibaren yaşlanıyoruz. çünkü bu ilk andan itibaren, kendimize, kendimizden, hatıralar yapmaya başlıyoruz. ve her hatıra, bizi biraz daha yaşlandırıyor. hafızaya kaydedilen her an, kişisel geçmişe bir tuğla daha koyuyor, vücudumuz kamburlaşıyor. belki de bu yüzden, o muhteşem otelde, sadece yaşlılar yok? farkettiniz mi, her yaştan, her cinsten, misafiri olduğunu bu otelin? çünkü geçmişimiz, bu dünyaya (belki de otel bunu simgeler) düştüğümüz ilk saniyeden itibaren, yaratılmayı bekler ve yaratılır da. bozulur ve yeniden yapılır da. küçücük bir çocukken, aşık olduğu kızla ilk defa el ele tutuşup bir parkta yürümeyi, “bisiklete bindiği ilk an”mış gibi anlatan, ve hayatında hatırladığı ilk anının bu olduğunu söyleyen mike çok yabancı değil aslında. hal böyleyken hatırladığı ikinci anının, “bisikletten düştüğü an” olması da şaşırtıcı değil.bana kalırsa; insan olarak yarattığımız yegane şey, tek gerçek sanat eserimiz, geçmişimiz. neden biliyor musunuz? çünkü her yaşta ve her durumda, herkesin dönmek istediği, özlediği, bir “baba evi” vardır. ben de dahil, sen de dahil, herkesin. yola çıkabilenlere, yolluk olması dileğiyle; https://www.youtube.com/watch?v=ykwx45wn2wshttps://www.youtube.com/watch?v=u9qe7ll1isuhttps://www.youtube.com/watch?v=wxlkyng6viehttps://www.youtube.com/watch?v=dmrymejxfy0https://www.youtube.com/watch?v=ucvnfuui6x4https://www.youtube.com/watch?v=7ykupjnoxtmhttps://www.youtube.com/watch?v=jfkfuanifduhttps://www.youtube.com/watch?v=o2u8tcyyfxghttps://www.youtube.com/watch?v=pvzljdmopvshttps://www.youtube.com/watch?v=msxjbf18bbmhttps://www.youtube.com/watch?v=--tb6nc5l_4https://www.youtube.com/watch?v=e6iv2lu21r8
(dolls - 4 Ekim 2015 11:57)
film çok iyiydi ama derdim başka. bursa filmekimi ayağında az önce izledik filmi. son anlarda, fred'in yönettiği müziğin sonlandığı sırada ve maestro'nun seyircilere yaşlı gözlerle attığı bir bakış var. ve tam sessizlik hakim sahneye...tam bu anda salonda birinin telefonu çalmaya başladı. hakkaten, sessizliğin büyük rolü olan bir sahneydi ve telefon sesini duymak hiç hoş olmadı. ama o ayrı konu.çalan telefonu sahibi susturmaya uğraşırken arkadan bi homurtu geldi : "açsana bari şunu be!"işte tam o anda, ne izlediğimiz filmin, ne sanatın, ne emeğin hiçbir anlamı kalmadı arkadaşlar. biz bazı hayati şeyleri öğrenemedikçe, o filmler bize yaramaz. o biletler bize lüks.
(allepierre - 24 Ekim 2015 00:58)
filmin geçtiği isviçre alplerindeki olağanüstü hotel için : waldhaus-flims gecelik oda fiyatı sadece 1400 tl.
(the man from another earth - 31 Ekim 2015 02:44)
her karesi tablo gibi, her diyaloğu şiir gibi, her sesi konser gibi olan bir film. sanat filmi değil, pür sanat bu. sırf ruhu dinginleştirmek ve bir tatlı huzur almak için bile defalarca izlenebilir hatta ekran koruyucu gibi salonun duvarında öylesine oynatılabilir.--- spoiler ----sorması ayıp, maestro, monarşiyi neden hoş buluyorsunuz acaba?+çünkü çok zayıf. birini ortadan kaldırıyorsunuz. ve aniden tüm dünya değişiveriyor. evlilikte olduğu gibi.-düşüncesizlik, karşı konulamaz bir cazibedir.-öyle çok fim izlemişsin ki hayatın ne ile ilgili olduğunu unutmuşsun aptal!-gençken gördüğün şey odur, her şey çok yakın görünür, bu gelecektir. yaşlanınca gördüğün şey de odur, her şey çok uzak görünür, bu da geçmiştir.-ama bir şey kendi gücü tarafından dengesizleştirilip zehirlenirse, ortaya çıkan başka bir şey olacaktır, hüsran.-çoğu insan, sırf vasiyeti olmadan değil, kimsenin haberi olmadan ölmüştür.+çoğu insan senin gibi usta değil ama.-bir şey fark etmez! insanlar, ustalar, hayvanlar, bitkiler hepimiz fazlalığız.-insanlar ya güzel ya da çirkin, bu ikisinin arasında kalanlar da nadiren zarif.-çocuklar, anne babalarının çektiği çileleri bilmiyor: net detayları ve çarpıcı kısımları biliyorlar elbette. ve taraf tutmak için bilmeleri gereken şeyleri de biliyorlar.--- spoiler ---
(suret035 - 9 Kasım 2015 21:04)
sanat insanı hayrete düşüren değil, hayran bırakan şeydir demişti * bu film için söylenmesi gereken tam da bu sanırım. her sahne yönetmenin dehasına hayran olmanıza neden oluyor. sahneler, oyunculuklar, diyaloglar muhteşemdi. --- spoiler ---en büyüleyici sahne san marco meydanının sular altında kalma anıydı."at my age, getting in shape is a waste of time.” fred ballinger--- spoiler ---
(perec - 28 Kasım 2015 18:58)
içerdiği tüm sahneleri alıp, çerçeveletip evine asabilirsin mesela, öyle bir film. bayıldım, hasta oldum, bittim.az sonra bir daha izleyim.
(hieron - 14 Aralık 2015 23:12)
diyalogları dehşet verir.--- spoiler ---- söyle lena.- julian yavşağın teki, çünkü aslında yatakta iyiyim.- biliyorum.- ne demek "biliyorum"?- sen benim kızımsın. ve söylemesi ayıp, ben de yatakta harikaydım.---------------------------------------------------------------------------- kimmiş bu sürtük?- paloma faith.- ne iş yapıyormuş?- dünyadaki en pis işi.- orospu mu?- daha da beteri. pop yıldızı.--- spoiler ---
(bacaklarini kokunden yoldum - 16 Ocak 2016 17:08)
nefis film--- spoiler ---fred: "did you take a piss today?"mick: "four drops. you?" fred: "same. more or less." mick: "more? ... or less?" fred: "...less."--- spoiler ---
(guru - 4 Ağustos 2016 20:13)
Yorum Kaynak Link : youth