Welcome to Happiness ' Filminin Konusu : Welcome to Happiness is a movie starring Kyle Gallner, Olivia Thirlby, and Nick Offerman. There's a magical door in Woody's closet that allows those who go through it to erase mistakes from their past. When he finds out where it...
Slow Learners(2015)(5,8-2540)
Red Knot(2014)(5,2-391)
eğer filmin tematiğine bir rating verirsek ve american beauty aynı kulvarın* softcore bir filmiyse, happiness kelimenin tam anlamıyla hardcore bir film. kısaca birbirinden sapık karakterlerin günlük hayatını birbirine kurgulayan, bu karakterlerin yollarını bir şekilde kesiştiren bir film happiness; gelin isterseniz bu karakterleri kısaca tanıyalım:joy jordan-esasen filmin sempati duyulabilecek tek karakteri. gerçi kendisi yabancı deyimiyle bir "pathetic loser"*. ama o "kaybeden" edebiyatının altında en azından tiksinç sapkınlıklar yok; sadece çirkin sapkınlıklara sahiplerin bakıp bakıp "iyi ki onun gibi bir loser değilim" diyerek kendilerini avuttukları bir karakter diyebiliriz joy içün. "neşea..vs" manasına gelen ismi ile film boyunca ağladı ağlayacak suratı arasındaki tezat "aman ironi yakaladım" diyenleri coşturur türden.bill mapplewood-oğlancı. çoluk çocuk sahibi, iyi aile babası olupta hayatından memnun olmayan film karakterleri antolojisinde en marjinal uçlardan birinde duruyor bence bill. american beauty'deki kevin spacey'nin kızının arkadaşına sarkması konseptini ters yüz edip, 11 yaşındaki oğlunun erkek arkadaşlarından ikisine tecavüz ediyor bill. yuh dedirten bill. "iğrençsin" dedirten bill. film boyu seyirci tarafından en çok "yapmaaaaa, etmee!" çığlıklarının bill'in oynadığı sahnelerde haykırıldığını belirtelim.trish mapplewood-oğlancının zavallı karısı. kendisinde biraz kıskançlık, biraz da göze hoş ve sevecen gözükme kaygısı farkedilebiliyor. nisbeten normal karakterlerden.billy mapplewood-trish ve bill'in sorunlu oğlu. en büyük sorunu ise yaşıtı sınıfdaşlarının ağacına su yürürken bill'in uğraşlarının nafile çıkması... ama finalde muradına eriyor kendisi. bu arada bir filmde gördüğüm en dokunaklı ve sinir bozucu sahnelerden birisinde babasıyla karşılıklı ağlaşıyorlar. karakteriyle duruşuyla "işte böyle yetişiyor sapık insanlar" dedirten bir karakter.allen-bir diğer sapık. bir çok açıdan haneke'nin piyanist'indeki erica kohut'u hatırlatıyor insana; sapıkça fantazileriyle kendini tatmin etmeye uğraşırken, fantazileri gerçek olmaya yüz tuttuğunda korkup tutuk davranıyor, gerçeklikten korkuyor.diğer karakterlerin isimlerini aramaya üşendim. bir gün bulursam devamını getiririm.sonuç olarak amerikan ailesi ve değerleri üzerine konuşurken iyimser sonlarıyla "şaka şaka" demeye getiren bir çok filmin karşısında, taviz vermez tutumuyla aradığını bulamamış bireylerin cinsel sapkınlığını çok güzel tesbit eden; ama bunları çok acı bir şekilde ileten bir film.
(caponsever - 6 Mayıs 2002 22:22)
is a warm gun. (bkz: the beatles)
(disq - 21 Mayıs 2000 01:27)
amerikan orta sınıf aile mefhumunun (burada kısaca amerikan rüyası da diyebiliriz belki de..) itin götüne sokulduğu todd solondz filmi. çekilmiş en rahatsız edici filmler listesine kolayca girebilecek nitelikte olması mutsuzluğu anlatmak için kullanılan temalar olsa gerek. ha bir de filmin her santimetre karesine güzelce sinmiş mutsuzluğun son derece gerçek, acı ve haliyle inandırıcı olması var tabii.. filmin sizi de garip bir mutsuzluğa sürüklemesi pedofili olan iğrenç psikolog insanına dahi acıyabilmenizdendir belki de.. mutsuzluk pornosudur bu film; kaldırabilene..
(catharsis - 4 Mart 2012 17:23)
çok matrak bir film. allen isimli karakterin saptığı kadına telefonda söyledikleri ve söyleyiş tarzı, o hırs.. bravo dedim. bir de:- baba, beni hiç siktin mi?- seni sikmektense osbir çekmeyi tercih ederim...ve tabii ki:"i came..."
(arnold schwarzeneger - 28 Haziran 2003 19:14)
ismiyle müsemma olmayan rahatsız edici film.
(nisyan - 14 Şubat 2013 08:57)
ailecek izlenecek sımsıcak bir film.
(ianism - 18 Şubat 2013 23:01)
bill mapplewood'un çimlerin üstünde elinde tüfeğiyle yürüdüğü rüya gerçekten rahatlatıcıdır.
(murtilli - 26 Nisan 2004 15:23)
"happiness is understanding that friendship is more precious than mere things, more precious than getting your own way, more precious than being in situations where true principles are not at stake." -- j. donald walters --
(istanbullshit - 13 Ocak 2005 13:24)
ing. mutluluk
(tramell - 25 Ekim 2001 15:06)
banliyo yaşamının karanlık yönünden bahsetmeleri ve sübyancılık konusuna yer vermeleri ile kendisinden bir sene sonra çekilmiş american beauty ile sürekli karşılaştırılan ama bunların dışında daha isminden başlayarak ironiyle en acı biçimde yoğrulmuş nevi sahsina munhasir nefis bir film happiness. öncelikle american beauty de, happiness de banliyo yaşamının gerçek yüzünü, insanların dışarıya yansıttığı imajla arkasındaki gerçek arasındaki çatışmayı, göstermelik mutluluğu en iyi anlatan kara mizah örneklerinden ikisi. ama bunu anlatış biçimleri konusunda happiness biraz daha uç noktalara gidiyor, derinlere dokunuyor sanki. solondz'un amacı ironik olmanın yanında aynı zamanda seyirciyi rahatsız etmek. bunu bir haneke gibi yapmıyor ama film boyunca gülsek mi ağlasak mı durumlarından o kadar çok var ki atılan acı kahkaların ardından böyle korkunç bir duruma nasıl olup da gülümseyebildiğinize şaşırıyor ve kendinizi kötü hissediyorsunuz. filmin eleştirilmesinde, american beauty'den daha çok gürültü koparmasındaki ana faktörlerden biri bu rahatsız ediciliğin kimi zaman gerçekten çok uç noktalara dayanması. örneğin american beauty'de kahramanın arzu nesnesi yetişkinliğe daha yakın ve sübyancılık eylemi gerçekleşmiyorken, happiness'de "iyi aile babası" portresi çizen bill'in 11 yaşındaki oğlunun iki arkadaşına tecavüz ettiğini görmüyor ama biliyor daha sonra bunu oğluna itiraf etmek zorunda kalışına tanık oluyoruz. bu sahnelerde solondz'un öyle ironik ve sinik diyalog seçimleri, müzik ve renk kullanımı var ki içinde bulunulan durumu çok normalmiş gibi gösteriyor, " ohoo bu ne ki demeye getiriyor" ama kimi izleyenlerin dayanma sınırını zorlayacak noktaya varmadan da duramıyor.zaten aslen üç kızkardeşin hayatları ekseninde dönen filmin tek amacı takılan mutluluk maskelerinin arkasındakini göstermek. bunu yaparken cinayet, tecavüz, intihar, pedofili ve telefon sapıklığı gibi konular üzerinden anlatıyor meramını. solondz belli ki her karakterine çok detaylı yaklaşıyor, birçoğunun öyle ya da böyle aşırılıkları veya sapkınlıkları olmasına rağmen bunları seyircinin özdeşleşme hissini ortadan kaldırıcak kadar karikatürize etmiyor. mutluluk kavramını alaşağı ederken de çıkış noktası kişilerin izolasyonu ve iletişimsizliği. iletişimsizlik temasına en güzel örnek de telefonda çok yaratıcı olabilen, tacizin doruğuna ulaşan, philip seymour hoffman'ın oynadığı ( her zamanki gibi muhteşem bir performans sergilediği) telefon sapığı karakterinin feci halde arzuladığı karşı komşusunun evinde süt dökmüş kediye dönmesi ve en ufak bir temastan çekinmesi. kısaca hiçbiri tam anlamıyla düşüncelerini ve arzularını açıkça ortaya koyamayan mutsuz karakterler bunlar ama filmde kime sorsanız iyi, bir şeyi yok, mutlu. karakterler "mutluyum" sözünü o kadar çok kullanıyorlar ki biz işin iç yüzünü öğrendikçe ve filmin adını hatırladıkça basbayağı komik bir tabir oluyor bu.todd solondz bir duygu olarak mutluluğa değil, ulaşılması gereken görsel bir ideal olan mutluluğa yöneltiyor keskin oklarını ve filmde envai çeşidini gördüğümüz aşırılıkların, insanların bu sahte ideali yansıtmakla uğraşırken gerçekte içinde olan biteni iletemez hale gelmesi sonucu oluştuğunu ve arzularının ancak çöküntü ya da sapkınlıkla dışarı çıkabilir hale geldiğini anlatıyor. yani her ne kadar mutluluğu ulaşılması zor bir hedef olarak görse de altını oyduğu kavram başarı ya da mutluluk değil, bunun tribünlere oynanması ve sahte mutluluk maskeleriyle dolaşılması. bunu da kullandığı yol bazılarına ağır gelecek olsa bile çok iyi başarıyor.
(gebura - 16 Temmuz 2005 16:25)
Yorum Kaynak Link : happiness