Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Nisan 1969 Perşembe, Yapım Yılı : 1969
Türü                : Drama
Taglar             : Diabolo hokkabazlık,oğlan,çete,Macaristan,zorba
Ülke                : Hungary,ABD
Yapımcı          :  Groskopf , MAFILM Stúdió 1
Yönetmen       : Zoltán Fábri (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Endre Bohem (IMDB)(ekşi),Zoltán Fábri (IMDB)(ekşi),Ferenc Molnár (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Mari Töröcsik (IMDB), Sándor Pécsi (IMDB), László Kozák (IMDB), Anthony Kemp (IMDB), William Burleigh (IMDB), John Moulder-Brown (IMDB)(ekşi), Robert Efford (IMDB), Mark Colleano (IMDB), Gary O'Brien (IMDB), Martin Beaumont (IMDB), Paul Bartleft (IMDB), Earl Younger (IMDB), György Vizi (IMDB), Julien Holdaway (IMDB), Péter Delmár (IMDB), Nyika Jancsó (IMDB), Attila Némethy (IMDB), Imre Ebergényi (IMDB), Sándor Kentner (IMDB), László Paál (IMDB), Árpád Téry (IMDB), András Avar (IMDB), János Pách (IMDB), István Seri (IMDB), Orsolya Zeitler (IMDB)

A Pál utcai fiúk (~ Pal Sokagi Çocuklari) ' Filminin Konusu :
A Pál utcai fiúk is a movie starring Mari Töröcsik, Sándor Pécsi, and László Kozák. In Budapest, two rival gangs of young boys lay claim to a vacant lot. The hostilities escalate yet never quite boil over into actual violence. Just...


  • "ikiz çocuğum olsa bir tanesine her sene zorla pal sokağı çocukları'nı okuturdum, diğerine ise küçük prens.19 yaşına geldiklerinde aralarındaki temel 50 farkı not ederdim."
  • "amerikadaki cocuklar bu romani ntsc sokagi cocuklari diye bilir, okur*"
  • "nemeçek vardı, onu tutardım ben, 30 yıl önceydi.not: pal sokağı çocukları romanına yazılanları macarca ismine taşıtana bir, onaylayana iki. sokayım böyle sözlüğe be."
  • "(bkz: ntsc sokagi cocukları)(bkz: iğrenç espriler)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    ikiz çocuğum olsa bir tanesine her sene zorla pal sokağı çocukları'nı okuturdum, diğerine ise küçük prens.

    19 yaşına geldiklerinde aralarındaki temel 50 farkı not ederdim.


    (mortifera - 15 Aralık 2008 23:05)

  • comment image

    bu müthiş kitapla ilgili şu şekilde bir teorim mevcut ki; çocukluk çağlarında pal sokağı çocukları'nı okuyan insandan zarar gelmez.

    evet. ılımlı, anlayışlı, itidal sahibi, topluma ve insanlara saygılı, kendisiyle barışık, evine, ailesine, çoluğuna çocuğuna bağlı insanlar olur bunlardan. kendisine kırmızı yanarken, yaya geçidinden geçmeye çalışan insanların üstüne araba sürmez mesela. ya da bir yerde kuyrukta beklemesi gerekiyorsa efendi gibi sırasına girer, kaynak yapmaz. yaşadığı muhitten geçen saçı uzun delikanlıyı "ne bakıyon lan kılkuyruk, gel bakiim buraya" diye taciz etmez. ne bileyim, cinnet geçirip konu komşusunu, aile efradını falan doğramaz. gazetelerin üçüncü sayfalarına konu olmaz. gasp, kapkaç faaliyetlerinde bulunmaz. çıkar amaçlı suç örgütü kurmaz. fenerbahçe'yi tutmaz. ahahaha.. şaka lan şaka, alınma hemen.. espri olsun diye şeyettim. fenerbahçe'yi tutanları da vardır mutlaka. ama fanatik değildir.` : şaka yapıyorum olm`


    (alexander goygoyevic - 24 Aralık 2008 15:43)

  • comment image

    ayrica bir de pal sokagi cocuklarindan olusan macun klup vardir. bu klupun ana temasi, camlarin kenarina cami pencereye tuttursun diye koyulan macunlari toplamaktir. topladiklari bu macunun sonradan kurumamasi icin klup uyeleri vardiyalar halinde bu macunu agizlarinda cignerler. kitabin turkceye cevirisinde altta bu kitabin yazildigi ulkede o zamanlar kullanilan macunlarin cignenebilir oldugu, ama ulkemizdeki macunlarin cignenmesinin olanaksiz oldugu, kitabi okuyan kisilerin kitaptan esinlenerek gidip camdan macunlari sokup cignememeleri, olmemeleri, kitabi yayinlayan yayinevinin basini belaya sokmamalari bir dipnot seklinde okuyucuya tembihlenir.


    (aluminyum - 1 Eylül 2002 00:54)

  • comment image

    ilkokulda okuduğumda yüzüme çarptığı en hazin gerçeklerden biri bizim mahalle çetelerinin son derece kolpa olduğuydu. kitaptaki çocukların yazılı kuralları, yönetim kadroları, üniformaları, planlı etkinlikleri, savaş planları vardı. bizde ise anca taş ve sopayla harala gürele. dördüncü dünya savaşı gibi. geri kalan zamanda top oynar, sadece mevsimi geldiğinde tüftüf savaşı yapar, "bakalım patlayacak mı" deyip karpite tükürüdük. bizim mahalleden hiçbir zaman pal sokağı çocukları gibi nizami ordu çıkmadı. o zamanlar bu açığı kapatayım diye çete kurup çocukları tek bayrak altında birleştirmeye çalışmıştım. ama çetenin adını korsan bayrağındaki figüründen esinlenip "kuru kafalar" koyunca tutmadı tabi.

    pal sokağı çocukları dışında da bu aşırı donanımlı çocuklardan bahseden çocuk kitaplarına her daim kıl olmuşumdur. ayşegül serisinde bile trafik polisçilik oynayan çocuğun polis şapkası, kılıcı falan vardı. heidi'de peter'ın kızağı, gümüş patenler'dekilerin buz patenleri, cin ali'nin kırbacıyla topacı, iki sene mektep tatili'ndeki çocukların tüfeği, define adası'ndaki çocuğun gemisi vardı. çocukluğum "nereden buluyor diğer çocuklar bu kadar donanımı ya!" diye dellenmekle geçti. bunların yazarların uydurmaları olduğunu anladığımda ise çoktan büyümüştüm.


    (ssg - 26 Mayıs 2014 14:22)

  • comment image

    ortaokul çağında erkek çocuğu olup da bu kitabı çocuğuna armağan etmeyen baba çocuğuna büyük kötülük yapmış olur.

    çocuklarınızı böyle bir hikayeden mahrum bırakmayın. gerçi bu kitabı okuyan çocuk sonra kafasını camdan dışarı çıkardığında ne büyük hayal kırıklığı yaşayacaktır kim bilir ama seneler seneler önce de olsa böylesi bir dünya olduğunu, çocuklar arasında böylesi dostluklar kurulabildiğini bilsin, öğrensin.

    kardeşimdin nemecsek...


    (yok mu beni seven - 30 Eylül 2014 22:58)

  • comment image

    çocukken sonunda ağladığım tek kitap. çocuğun ölmesine üzülmüştüm galiba. 24 yaşına gelmiş bir adam olarak bu sene üniversite yıllığı için yazılan bir yazıda bir arkadaşım tarafından "yanlış topraklarda doğmuş bir pal sokağı çocuğu" olarak nitelenmem üzerine kitabı tekrar okuma isteği duydum, bu lafın hikmetini anlayabilmek için. okumadım hala, bilmem sonunda yine ağlar mıyım.

    edit:

    25 yaşın bitmesine birkaç gün kala tekrar okudum kitabı. bu sefer ağlamadım gerçi ama 10 yaşındayken neden ağladığımı anladım. bir yanıyla tehlikeli bir kitap bu. 10 yaşında nemeçek olmak isteyen çocuk, onyedisine gelince de cyrano de bergerac olmak ister. sonra bir gün raif efendi olmak ister. günün birinde de don kişot olur kalır. elde mızrak, haydi yallah yeldeğirmenlerine. tabi bir de şu mesele var: bu naif ve bir yanlarıyla asil karakterlere özenirken sormak lazım, "içimde o asillik cevheri var mı acaba" diye.

    umarım günün birinde feministler yasaklatmaz bu kitabı, içinde bir tane olsun dişi karakter yok diye.


    (svr - 29 Temmuz 2004 00:25)

  • comment image

    --- spoiler ---

    kitabın sonlarına doğru, küçük nemecek ölüm döşeğinde yatarken nemeceklerin evine bir adam gelir. bu adam nemecek'in terzi babasının belediye memuru olan müşterisi bay çetneki'dir. hikayedeki gerçek kötü karakterdir. bay nemecek'e gri ceketini acil olarak yapmasını emreder. zavallı adamcağız oğlunun ölüm döşeğinde olduğunu ve ona biraz zaman vermesini ister ama adam ısrarla küçük çocuk için üzgün olduğunu fakat işinin çok önemli olduğunu tekrarlar ve itiraz istemez. zavallı baba adama karşı çıkamaz ve oğlu son sözlerini sayıklarken adamın işini görmeye çalışır. gözyaşları zengin adamın ceketine akmasın diye de ağlamamaya çalışır. içine atar tüm üzüntüsünü çünkü çocuğunun tabut parasını denkleştirip marangoza vermek için paraya ihtiyacı vardır. gerçek hayatta her an yaşanılan çaresizliğin en çarpıcı ve malesef gerçekçi örneklerinden birini hissederseniz okurken.
    kaç yaşında okunursa okunsun ağlatan bir kitaptır.

    ---
    spoiler ---


    (argento - 31 Ekim 2005 22:33)

Yorum Kaynak Link : pal sokağı çocukları