d h lawrence'ın bir şiiri.

those that go searching for love only
make manifest their own lovelessness,
and the loveless never find love,
only the loving find love,
and they have never to seek for it.

(auro - 11 Ocak 2008 12:57)

karakterlerden tek hatrımda kalan casey bowman olan dizi.çocukluk aşklarımdandı kendisi. gerçek adı için...(bkz: paul anthony stewart)

(pitli - 19 Ağustos 2008 15:39)

türkçe adı sevgi bağları olarak tercüme edilmiş, çocukluk dizilerimden. diziyle ilgili aklımda kalan tek bir sahne bile yok, çünkü diziyi izleme sebebim casey bowman isimli; esmer, uzun ve kıvırcık saçlı karakterdi. ha bir de sarışın bir hatun vardı^*; yine uzun ve kıvırcık saçlı... aralarındaki aşk mevzusu neydi hatırlamıyorum bile ama saçını başını yolmak istediğimi hatırlıyorum!

ally&casey1 2

1-2 kişi hariç, sorduğum hiç kimse bu diziyi hatırlamıyor. ama öğrenmiş bulunuyorum ki çocukluk aşklarından biri casey bowman olan tek ben değilmişim!

(mtld - 29 Ağustos 2015 15:52)

bu yıl vizyona girmesi beklenen jeff nichols filmi. 1958 yılında, biri siyahi diğeri beyaz olan loving çiftinin evlendikleri için hapse gönderilmesi konusu çevresinde şekillenen bir hikaye olacağı söyleniyor. her zamanki gibi michael shannon kadroda.

(marley - 31 Ocak 2016 21:01)

bir ön gösterimde seyrettiğim, oscar ödüllerine göz kırpan film. adaylıklar açıklanmadan filmlere bakmak isteyenlere bu sürpriz film tavsiye olunur. sürpiz diyorum çünkü kadrosunda "a-list" diye tabir edilen tanıdık meşhur aktör barındırmıyor. yanlız başrollerdeki joel edgerton ve ruth negga'da bu filmle yıldız olabilirler. hatta joel edgerton'da enikonu bir brokeback mountain'daki heath ledger havası sezilmiyor değil. başarısı benzesin de sonu benzemesin.

filmin yapımcısı sarah green'in söylediğine göre, filmin sadece üç dakikalık açılışından ve hikayenin geri kalanının beş dakikalık montajından oluşan bir videoyu ocak ayında berlin'de seyrederen focus features (filmin cannes'daki galasından yaklaşık dört ay önce) filmi direk satın almış ve hemen o anda vizyon tarihini sonbahar olarak belirlemişler, ki bu onların daha tadımlık seyrettikleri filmle oscarı hedeflediklerini gösteriyor. şöyle ki, dağıtımcıları tarafından oscar kampanyası yapılacak filmler hep sonbaharda, hatta aralıkta vizyona girer. dağıtımcıların yazın ya da ilkbaharda vizyona soktukları filmler "eğlencelik" "sezonluk" gibi sıfatlarla anılırlar ve oscarlara kadar gündemde kalıp aday olabilmeleri için çok özel filmler olmaları gerekir, ki buna hatırladığım son örnek mad max fury road'du .

focus filmi los angeles ve new york'un ardından 40 küsür eyalette yüzlerce sinemada açıyor ki, bu böyle vurdusu kırıdısı olmayan bir filme gösterilebilecek en büyük güven.

jeff nichols filmi klasik hollywood diyebileceğim bir tarzda çekmiş; o şahsına münhasır yumuşak üslubuyla hikayeyi aileden hiç koparmamış, pek mahkeme salonlarına girmek istememiş ve gayet iyi sonuç almış. duygusal bir film olmasına rağmen avrupa'da, cannes'da saygı görmüş olması, karakterlerinin son derece sevilesi halleri ve amerikan tarihinin az bilinen ama çok önemli bir insan hakları davasını irdelemesi filmi bir oscar mıknatısı haline getiriyor. sarah green sobette pek oscar yarışı konusuna girmek istemedi ama filmin adaylıklar almasına şaşırmamalı.

(turody - 24 Ekim 2016 09:25)

fragmanına buradan ulaşılabilecek oscar kazanması muhtemel film. türkiye'deki gösterime giriş tarihine ulaşamadım. umarım girer.

(shalailan - 13 Aralık 2016 08:57)

ruth negga'ya en iyi kadın oyuncu dalında oscar adaylığı getiren film. türkiye'de gösterim tarihi belirtilmiyor henüz ama malum ortamlarda yerini almış.

(marti uctu - 25 Ocak 2017 20:06)

fences, hidden figures, moonlight, 13th, i am not your negro ve loving, oscarların bir başka siyahi hikâyesi. #oscarssowhite bu sene için meyvesini vermiş gibi görünüyor, fazlasıyla. bana kalırsa oscarlarda görmezden gelinerek kendilerine ırkçılık yapıldığını iddia eden siyahiler de bir bakıma ırkçılık yapıyor. sanki kendilerinin başka bir sınıf olarak görülmeye devam edilmesini ama bunun kendilerine iltimas geçilerek yapılmasını ister gibiler. yaşanan tarihi gerçekler bir yana, ki karşıt görüşte olmak gülünç kaçar, hollywood'un tamamen yokluktan siyahi hikâyelere sarıldığını düşünüyorum. hollywood'da siyahi artık yeni yahudi gibi sanki.

--- spoiler ---

filme dönecek olursak, hidden figures'te de olduğu gibi yine bir amerikan embesilliği, kansızlığı söz konusu. yani insan gerçekten söyleyecek söz bulamıyor. insanlık için kara bir lekesiniz lan. öyleyiz ama yaptığımız hatalarla yüzleşiyoruz demeleri bile durumun vahametini azaltmıyor. şu da var ki hikâye bana aşırıcı derecede düz geldi. neredeyse bir kısa film seyretmiş duygusu ile baş başa kaldım film bitince. loving çiftinin karşı karşıya kaldıkları biraz daha derinlikli bir şekilde ele alınabilirdi.

loving çifti demişken şartlar akla mantığa sığmayacak kadar abukmuş ama onların da o şartlardan aşağı kalır yanları yokmuş. beni anan doğurtsun ya da çocuğuma araba çarptı, eve dönelim gibi şeyler nasıl motivasyonlar lan öyle. ortada illa ki bir özlem olacak ama o özlemin bu şekilde açığa vurulması fazlasıyla oldubitti havası veriyor. yine dava sürecinin de güdük bir şekilde ele alındığını söyleyebiliriz.

--- spoiler ---

joel edgerton ve ruth negga yüzleriyle, mimikleriyle ve olması gerektiği gibi oyunculukları ile gayet iyi performanslar sergilemişler. oscar adayı olamaması tamamen edgerton'ın şanssızlığı; bu sene çok sayıda çok iyi erkek oyuncu performansı var. negga'nın adaylığı ise bana kalırsa pozitif ayrımcılık. çok naif, çok nüanslı bir perfomansı var ama özellikle arrival'daki amy adams'ı geride bırakacak boyutta değil kesinlikle. ki aldığı adaylık ile yetinmek durumunda kalacak.

(kahmut - 29 Ocak 2017 12:03)

joel edgerton nasıl oscar'a aday olmaz anlamıyorum.

--- spoiler ---

adam^* konuşurken ben çaresizlikten omuzlarımı daralttım.
"yargıca, karımı sevdiğimi söyle."
kan gövdeyi götürmüyor ama öyle ağır öyle sinsi bir çaresizlik işte.
--- spoiler ---

(oyle demeseydin - 14 Şubat 2017 02:19)

akşam izlemeye çalışıp yarısında uyuduğum film. kesin ağlamaktan içim çıkar oh negzel diye başladım ama ya duygu bana geçmedi ya da yaşananları mantıksız buldum. nedenlerine gelince:

arkadaş, tamam virginia'ya --- spoiler ---

dönemiyorsunuz, evet berbat bişey insanın memleketine dönememesi ok. şehirde yaşıyorsunuz ve devamlı kır özlemi çekiyorsunuz. başka eyaletlerde yerleşebileceğiniz köy yok mu? sizi zorla şehir merkezinde tutmuyorlar ki? madem pastoral hasretleriniz var gidin o eyaletin kırsalına??? illa virginia da virginia diye olayı niye dramatize ettiniz bu kadar? yani şu an çok düz bi insan gibi konuşmuş olabilirim. tekrar ediyorum yasa iğrenç ve haklarını aramaları gerekiyor ama bu kadar trajedi haline getirilmesi bana anlamsız geldi.
--- spoiler ---

(demirz - 12 Nisan 2017 10:01)