Süre                : 1 Saat 46 dakika
Çıkış Tarihi     : 10 Ekim 1975 Cuma, Yapım Yılı : 1975
Türü                : Cinayet,Drama
Ülke                : Doğu Almanya
Yapımcı          :  Bioskop Film , Paramount-Orion Filmproduktion , Westdeutscher Rundfunk (WDR)
Yönetmen       : Volker Schlöndorff (IMDB)(ekşi), Margarethe von Trotta (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Heinrich Böll (IMDB),Volker Schlöndorff (IMDB)(ekşi),Margarethe von Trotta (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Angela Winkler (IMDB)(ekşi), Mario Adorf (IMDB)(ekşi), Dieter Laser (IMDB)(ekşi), Jürgen Prochnow (IMDB)(ekşi), Heinz Bennent (IMDB)(ekşi), Hannelore Hoger (IMDB), Rolf Becker (IMDB)(ekşi), Harald Kuhlmann (IMDB), Herbert Fux (IMDB), Regine Lutz (IMDB), Werner Eichhorn (IMDB), Karl Heinz Vosgerau (IMDB), Angelika Hillebrecht (IMDB), Horatius Häberle (IMDB), Henry van Lyck (IMDB), Leo Weisse (IMDB), Walter Gontermann (IMDB), Hildegard Linden (IMDB), Stephanie Thönnessen (IMDB), Josephine Gierens (IMDB), Peter Franke (IMDB), Achim Strietzel (IMDB), Bernd Nesselhut (IMDB), Margarethe von Trotta (IMDB), Olivia Wredenhagen (IMDB)

Die verlorene Ehre der Katharina Blum (~ A Honra Perdida de Katharina Blum) ' Filminin Konusu :
Die verlorene Ehre der Katharina Blum is a movie starring Angela Winkler, Mario Adorf, and Dieter Laser. A young woman's life is scrutinized by police and tabloid press after she spends the night with a suspected terrorist.

Ödüller      :

San Sebastian International Film Festival:


  • "oyunu da pek güzeldir.cadı avları ve günah keçisi kavramını anlamak için bir vesiledir."
  • "heinrich böll romanı. medya mağduru bir kadını anlatır ve üzeyir garih cinayeti sonrasında tanıkların yaşadığı mağduriyetle pek güzel örtüşür."




Facebook Yorumları
  • comment image

    heinrich böll un ayni isimli kitabindan uyarlama bir alman filmi. one-night-stand inin aranan bir suclu oldugunu ogrenmesiyle medya ve hukumet katharina blum in pesine duser, komunist damgasi yer, isini arkadaslarini ve toplum icindeki "sayginligini" kaybeder. sonunda da bir gazeteciyi oldurur ve medyanin kendisini gostermeye calistigi gibi bir insan olur sonunda. tipki romani gibi bogucu daraltici rahatsiz edici bir film. sistem elestirisini fight club gibi brad pitt ve kamera trick leriyle suslemeyince bu kadar tahammul edilebilir oluyomus demek ki, bunu gorduk.


    (thessaly - 11 Nisan 2003 09:22)

  • comment image

    bir gazetenin, tüm ahmaklığı ve kötülüğüyle birkaç hayatı nasıl mahvedebildiğini genç bir kadın karakter vasıtasıyla anlatan roman. katharina blum, bazı saygın ailelerin ev işlerini yaparak geçinen boşanmış bir kadındır ve bir ev partisinde tanıştığı genç bir adamla ilgili soruşturma süresince gazete tarafından bütün hayatı didiklenir, çeşitli iftiralara ve imalara maruz kalır. kendi halinde genç bir kadınken komünist olduğu iddia edilir, birlikte çalıştığı insanların adı çirkin imalarla lekelenir, bütün ailesi ve boşandığı eşiyle ilişkisi didik didik edilir. nihayetinde katharina bu olanlara dayanamaz, salt orta halli hayat sürdürme gayesiyle yaşayan bir kadınken hesap sormaya karar verir.

    "... son bölümde anılan sırnaşmalar önce tutanağa sevecen davranışlar olarak geçirilmişti. katharina blum, bunu duyunca çok kızmış ve kararlı bir tutumla değiştirilmesinde direnmişti. katharina blum ile gerek savcılar, gerekse beizmenne arasında kavram tanımlaması tartışmaları doğmuştu. çünkü katharina, sevecenliğin iki taraflı sırnaşmanın ise tek taraflı olduğunu ileri sürüyor ve toplantılarda her zaman bu sonuncusunun yapıldığını belirtiyordu. oradakiler, bu noktanın o denli önem taşımadığını ve sorgunun uzamasından kendisinin sorumlu olduğunu belirttiklerinde, katharina, içinde sırnaşmak yerine sevecenlikten söz edilen bir tutanağı imzalamayacağını bildirdi."

    kitaptaki ilginç detaylardan biri, katharina'nın kitaplığında bulunan az sayıda kitaptan birinin napoleon biyografisi olmasıdır. bu, edebiyatta, raskolnikov'un gerçekleştirdiği eylemden sonra kendini rahatlatmak adına sürekli napoleon'u anmasına heinrich böll tarafından yapılan bir gönderme olabilir. fakat daha ilginci, 19. yüzyılda, fransa'da ailesini (annesi, kız kardeşi ve küçük erkek kardeşi) katleden pierre riviere'in kitaplığındaki çok az kitaptan birinin de napoleon biyografisi olmasıdır. riviere, bunu önce dini saiklerle gerçekleştirdiğini (söylediğine göre, tanrı'nın elçisi ona bu günahkar aileyi temizlemesi gerektiğini söylemiştir) iddia eder, bir zaman sonra tutmaya başladığı defterde bunu sadece bir akıl hastası gibi görünmek için uydurduğunu açıklamıştır. annesini babasına ettiği kötülükler yüzünden, kız kardeşini hep annesinin tarafını tutması sebebiyle, erkek kardeşini ise büyüyüp ona öfkelenirse kaygısıyla öldürmüştür. heinrich böll'ün katharina karakterinin de kitaplığında napoleon biyografisi bulunması oldukça ilginçtir, çünkü katharina çok fazla kitabı olan biri değildir, raskolnikov kadar okumaz ve o da diğer ikisi gibi kendince haklı gerekçelere sahiptir eylemi için. nihayetinde söz konusu olan katharina'nın yaşam hakkı ve gururu haline gelmiştir.

    (bkz: napoleon bonaparte)
    (bkz: prestupleniye i nakazaniye)
    (bkz: pierre riviere)

    "gazeteciler lokaline gitmekten amacım onu bir kez daha görmekti. böyle bir insanın, yaşamımı yıkmış olan bu insanın nasıl bir şey olduğunu, davranışlarını, konuşmasını, içişini, dans edişini görmek ve bilmek istiyordum."

    *


    (time traveler bird - 25 Temmuz 2016 14:47)

  • comment image

    kırılmış bir kadın bence katharina blum. yaşamın bireyleri kırıp geçiren çarkı katherina'da da yaralar açmış. buraya kadar bir sorun da yok, insan olmanın bir getirisi bu durum. içe kapanık bir mizaca sahip olan bu kadın kendi kırgınlıklarıyla başa çıkabilmek için kendince bir yaşam düzeni tutturuyor: hesaplı yaşıyor, insanlarla bağlarını derinleştirmekten sakınıyor, mesafeli davranıyor, maddi özgürlüğünü sağlama almak için özen gösteriyor..insanlara pek de güvenmeyen bir yapısı var gibi.

    "insanlar ancak kendilerini güven içerisinde hissettikleri zaman rahat ve neşeli olabilirler; en önemli şey güven duygusudur." cümlesi geçiyor romanın başında. katherina neşeli bir mizaca sahip biri değil pek. hassas ruhların özelliklerinden biri olan sürekli tetikte olma hali var onda.

    kimse yok yere içe kapanık olmaz. kapanmayı gerektiren şeyler olur zamanla. bunları sorgulamak boşunadır çünkü sorgulayarak bir yere varılamayacak hususlardır çoğu. içe kapanık birinin ruh hali zaten gerilimler barındırır içinde ve hiç de kolay bir iş değildir bu gerilimleri dengeleyebilmek. katherina bu dengeyi öyle ya da böyle sağlayabilmiş biri izlenimi verdi bana.

    ama işte içe kapanık birinin üstüne fazlaca geldiğinizde dışadönük biri gibi anlık tepkiler vererek rahatlama yolunu seçmez. içsel gerilimlerinin üzerine eklenir üstüne gelen yeni şeyler. sabır taşı olsa çatlar deyişi içe kapanık kişilerin artık sabredemediği ana işaret eder. şiddetle dolu o patlayış anının tarihçesidir "katherina blum'un çiğnenen onuru"ndaki anlatı.

    kaynaklar meselesinden bahseder heinrich böll. katharina'nın eylemine yol açan şeyin kaynağında ne vardır? okuduğumuz bir dava anlatısı olduğuna göre bir suç, taraflar, tanıklar, makamlar vardır. karışık bir etkiler bütünüyle etkilenir katharina. tek bir kaynak yoktur yani. ama şu vardır: dava sürecindeki birtakım arsızlıklar katharina'nın kaplumbağa zırhını zedelemiş ve onun hassas dengelere dayalı yaşam düzenini alaşağı edecek kadar etkilemiştir kadını. zaten kolay kurmamıştı "yaşamım" dediği düzeni ve dava sürecinde o yaşam utanmazlığın saldırısı altında çıplaklaştırıldı.

    katharina'nın hamlesi yaşamını savunmak için elinde kalan son şeydi bence. işler o noktaya gelmişti ki sabır taşı çatladı ve şiddet ortaya çıktı. heinrich böll şiddetli eylemi anlatmak yerine şiddete götüren süreçten söz eder. bir insana kara çalarak çıplaklaştırmanın, savunma düzeneklerine saldırmanın, onu öldürmekle eşdeğer olduğunu bilir böll.


    (objet petit a - 18 Aralık 2016 22:47)

  • comment image

    heinrich böll romanı ve romandan uyarlanan film.
    yazarın doğumunun 100. yılı olması nedeniyle gözüme çarptı film yine. dün zar zor internetten bulup izleyebildim.

    benim en çok etkilendiğim sahne en sonda mezarlık sahnesiydi. blum'un öldürdüğü muhabirin patronu son konuşmada "basın özgürlüğü"nden söz ediyordu.

    insanın temel haklarını yok sayan bir gazetecilik yapan, yalan ve iftiralarla dolu yazılar yazan, onurunu çiğneyen, hayatını mahveden muhabiri öldürmüştür blumm.

    gazete patronu basın özgürlüğünden söz ediyordur.

    derin ironi...

    birçok açıdan ne kadar da çok benziyor bugünün basını ve söylemine...


    (sirjohnfalstaff - 18 Aralık 2017 16:57)

  • comment image

    böll amcanın ziyadesiyle 'medyatik' ve bir o kadar da kötü kitabı.
    halbuki böll, tam bir 'nekregû'dur; kısa öykülerini okuduğumuzda iade-i itibarda bulunuruz kendisine-- fakat bu kitap gerçekten çok kötü. bir de ne idüğü belirsiz bir anarşist vardı kitapta ki,, anlayana aşk olsun!


    (zifir - 11 Mayıs 2005 01:02)

  • comment image

    almanya'da 1970lerde geçen baader meinhof soruşturmaları sırasında, insanların özel hayatlarının hiçe sayılması ve mahkeme tarafından suçsuz bulunmuş kişilerin bile halkın türlü söylentileriyle hayatlarının karartılması gibi gerçeklerden ilham alınarak yazılmış ibret verici bir roman. avusturya lisesinde okutulduğu sırada herkes 1. bölüm bitene kadar kitabı çözmeye çalışır, sonra can yayınlarından çıkan türkçesini edinir, sınavlarda ise soruları almanca yanıtlar. öğrenciler mezun olduktan sonra bile almanca kitabın ilk sayfasını açtıklarında ezbere tekrarlayabileceklerini görürler.


    (deinnorra - 11 Mayıs 2005 01:14)

  • comment image

    tam adı "die verlerone ehre der katharina blum , oder: wie gewalt entstehen und wohin sie führen kann" (katharina blum'un yitik onuru, ya da: kaba kuvvet nasıl doğar ve sonu neye varır) olan roman...

    akit, sabah benzeri bild gazetesinin yediği nanelerin nelere malolabileceğini gösteren romandır.

    böll, kitabın girişine,daha roman başlamadan önceki sayfaya, bild'in hakkından gelen şu cümleleri koymuştur:

    "bu hikâyenin kişileri ve olayları, hayal ürünüdür. eğer belirli gazetecilik uygulamalarının anlatımı sırasında, bunlarla "bild" gazetesinin uygulamaları arasında benzerlikler ortaya çıkmışsa, bu ne isteyerek yapılmıştır , ne de pasif rastlantıdır; yalnızca kaçınılmaz bir sonuçtur."


    (ahmetfirat - 2 Mart 2019 16:29)