• "okuduğum yere kadar* içerisinde belli yerlerde türkiye, türkçe ve türk kahvesi geçen kitap."
  • "' lisbeth salander sen bizim herşeyimizsin' dedirten, milenyum serisinin son kitabı.seriyi 2-3 haftada bitirmiş biri olarak şuan hayat benim için boşluktan ibaret."
  • "kitap için garip bir isim. ben bir türk olarak kitap yazıp bu ismi koysam dalga geçerlerdi yemin ediyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    --- spoiler ---

    lisbeth salender'ın mahkeme salonunda yaptığı göz makyajı - ki sol gözüne kubrick's clockwork orangedaki alex'de olduğu gibi bariz bir kirpik çizmiştir - ve masasında duran portakal ile gönderme yapılan filmdir. devlet,suç ve otomatikleşme üzerine dikkat çekmektedir.

    ---
    spoiler ---


    (asikukla - 4 Ekim 2010 00:33)

  • comment image

    fantastik! müthiş! bitmesine felaket üzüldüm ama yapabilecek birşey yok. diğer iki kitaba nazaran, bu kitapta farklı karaktere de ağırlık verilmiş. kurgu zaten mükemmel, ve serinin devamı olarak kurulmuş. yani söylenecek fazla birşey yok zaten kötü bir kitap olsaydı dünyada bu kadar çok satılmazdı. okumak isteyenler öncelikle, ejderha dövmeli kız ve hemen ardından ateşle oynayan kız'ı okuyup ardından arayı soğutmadan bu kitabı okumalılar.


    (makarna adam - 13 Şubat 2011 12:02)

  • comment image

    ilk başlarda bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum, sonrasında dayanamayıp gece üç buçuklara kadar elimden bırakmadığım bir roman oldu bu. millenium serisinin en iyi kitabıydı hatta bana göre.

    --- spoiler ---

    o mahkemeye geldikten sonra zaten ben elimden bırakamaz hale geldim ne kadar istesem de. ne olacağını biliyordum elbette, tahmin edilemez bir şey değildi, ayrıca kitabın çıktığının ertesi günü lisbeth'in zaferi başlıkları atan işgüzar gazeteciler de sağolsun.
    mahkeme bitince ise lisbeth fabrikaya gittiğinde "bu sefer ölecek" diyip korkumdan okumayı bırakmak istedim, ölmesin diye. neyse ki ölmedi.

    ---
    spoiler ---

    harika bir romandı. filmlerin hiçbirini izlemedim, izleyesim geliyor, sanırım da izleyeceğim. fakat şunu söylemeliyim ki kitabın kapağında yazan o söz yansıtıyor durumu tam olarak: kurgunun ölümsüzlüğüne hoşgeldin lisbeth.


    (bi mekan - 15 Şubat 2011 20:30)

  • comment image

    üçlemenin son kitabı olduğu için neredeyse içimden ağlayarak okuduğum kitap. 700 küsur sayfa, bir an bile sıkmadan, bunaltmadan akıp gidiverdi resmen. genelde çok fazla detayla yüklenen romanlar belli yerlerde sıradanlaşır, okuyucudan uzaklaşır ama bu kitap hiç de öyle değil. blomkvist, salander ve diğerleri yine yanıbaşında beliriveriyor insanın, stockholm'de gezintiye çıkmış gibi oluyor okuyucu.
    bu kitabın bir bile değil, altı cilt devamı olmasının planlanmış olduğunu bilmek de ayrıca üzüyor insanı. her ölüm erken ölümdür ama bu kadar yaratıcıyken, kalemini bu kadar başarılı bir şekilde kullanmaktayken larsson'ın biraz daha vakti olsaydı keşke.


    (lynnrowens - 8 Mart 2011 13:26)

  • comment image

    seriyi çok güzel tamamlayan larsson bu kitapla şahane bi final yapmış. ha, keşke 800 değil de 8000 sayfa olsa. insan okumaya dokayamıyor zira.. tıklım tıklım otobüste ayakta dahi kitabı elimden bırakamadım, ilk defa trafik olduğu için sevindim, çay aralarında bile kitap okudum. bu arada kitabı görüp de "arı kovanına çomak sokan kız mı? o ne şimdi, ne anlatıyo bu? kız aptal mıymış, niye arı kovanına çomak sokuyomuş? ddk niye ansiklopedi okuyosun?" diye bikbik eden çok acayip insanlarla diyaloglara girdim. vaktiniz varsa sessiz sedasız, kimselerin görmeyeceği bi yerde okuyun, bu ve benzeri sorulara maruz kalmayın..


    (ddk - 16 Ağustos 2011 04:31)

  • comment image

    insan seriyi (millennium) art arda okuyunca, ister istemez serinin diğer kitapları ile kıyaslamalar gerçekleştiriyor. şahsi kanaatim, diğer kitaplardan daha başarılı bir eser olduğu yönünde, sebepleri;

    --- spoiler ---

    açıkçası kitabın içerdiği olaylar diğerlerinden daha "büyük", bir işadamı ailenin içinde yaşanan dramlar ya da lisbeth salander babasından intikamı gibi olaylar yerine, bizzat isveç derin devleti ile uğraşılmakta. ayrıca söz konusu derin devletin (servis) tasvirini fazlasıyla beğendiğimi belirtmem gerek, ne kurtlar vadisi ne de 007 james bond havası vardı, tam aksine çok daha ayakları yere basan, hatta bir ayağı çukurda eski kulağı kesiklerden oluşan, gayet basit fakat etkili ajanlık teknikleri uygulayan, kendilerini kahraman olarak gören, basit bir apartman dairesinde fast food tüketip ülkenin geleceğine yön verebilen çekirdek bir ajan grubu tasviri gerçekten başarılı. ayrıca bu ekibin, "aptal yuvarlak masa şovalyeleri" ile giriştikleri satranç oyunu kitabı çok daha başarılı kılmış. kitapta eleştirilebilecek tek şey, belki sonunun biraz fazla hızlı bitirildiği, servisin dağıtılması ile birlikte yaşanan iç siyasi çalkantılara biraz daha yer verseydi çok daha iyi olurdu diye düşünüyor insan. ama belki de zaten kalın olan kitabı daha da şişirmek istemedi stieg larsson, belki de bunlara 4. kitapta yer verecekti.

    ---
    spoiler ---


    (bagimsiz elektron - 2 Ocak 2012 21:27)

  • comment image

    okuduğum bir kitap bana hayatımda ilk kez, çocukken izlediğim rocky 4 finali ardından gaza gelip hissettiğim o heyecan ve mutluluk hissini yaşatmıştır bana.
    resmen biteceği için üzüle üzüle okudum, yuttum kitabı. 800 sayfa roman bir yerinde bile daraltmaz mı insanı, sürekli artan bir heyecan, gerilim...
    lisbeth sahiden de top 10 kitap karakterleri listemde en yukarılara yerleşmiştir.


    (islakkedicorbasi - 18 Ocak 2012 15:20)

Yorum Kaynak Link : luftslottet som sprangdes