nedense abd'de doğrudan dvd piyasasına sürülen ama türkiye dahil avrupa'da sinemalarda gösterilen gerilim filmi. abartılacak bir tarafı yok ama hiç de fena değil ve de kesinkes sinema ortamında izlenmesi gereken filmlerden, filmi korsan dvd/vcd falan üzerinden tvde/bilgisayarda izleyenlerin görüşleri kaale alınmamalı. demi moore hala güzel demek yerine sanki yaşı ilerledikçe daha da güzel olmuş demek lazım. bi de bazılarının iddia ettiğinin aksine filmin konusunun gelişiminde mantıksızlık falan yok. hafif spoiler: filmin sonuna doğru fantastik vakalrın rasyonel açıklaması getiriliyor ama işin için de yine de biraz doğaüstünün de payı olduğu ortaya çıkıyor, o kadar. ağır spoiler: evet, kadını delirtmek için angus olayı tezgahlanmış ama, besbelli ki, aynen kadının oğlu gibi gerçek angus'un gerçek hayaleti de sözkonusuymuş.

(esef esef - 8 Eylül 2006 15:46)

korkmaktan cok iskoc aksanini dinleyerek keyifli vakit gecirten film

(frapelaki - 16 Eylül 2006 11:45)

what lies beneathi andıran kurgusunu bir kenara bırakacak olursak alabildiğine doğa, deniz, dalgalar, deniz feneri ve adanın genel görüntüsüne ait muhteşem manzaraları barındıran, yer yer duygusallaştıran yer yer geren ama korkutmayan (eğer hala buzdolabı kapağında bişeyler yazılıyken kafayı çevirip iki saniye sonra birşey yazmadığını farkettiğiniz ya da da benzeri aaa bişey var orda aaa bişey yokmuş meğerse sahneleri sizi korkutuyorsa tamam) filmdir.

mutlaka sinemada izlenmelidir ayrıca. çünkü o müzik, o keman, o piyano içinize işlemeli, ve arada bir gözlerinizi kapatmalısınız. nerede (emekli olup deniz fenerinde yaşayacağım evet), kiminle (o saçlar o derin bakan gözler...o romantizm...allahım yaaa), nasıl( yatak, uyku, sarılmak, öpüp uyurken izlemek...imdaaaat) bir aşk yaşamak istediğinizin hayalini kurabilmek için. ve hatta diyorum ki ihanet, sevgi, intikam, sevdiğini koruma güdüsü dörtgeninde, iyi bir aşk filmidir.

(agent orange - 18 Eylül 2006 22:17)

dagın basında, geceleyin, projeksiyonla ve kaliteli görüntüyle izlemis olmamıza ragmen bizi gerememis, korkutamamıs film. kısacası bu amacla cekildiyse basarısız kalmıstır. ayrıca film son derece yavas gecmektedir ve tonlarca klişe sahneyle doludur. anlatılmak istenen konu, ya da kurgu diyelim iyi hos ancak bence iyi işlenememiş. ha sinema uzmanı mıyım? hayır.. dolayısıyla yorumlarım cok önem taşımayabilir ama bence filmi çekilmeseymiş de romanı yazılsaymış daha güzel olurmuş... öyle işte...

(hooker with a penis - 22 Eylül 2006 00:12)

zekice yazılmış bir senaryoya sahip izlenesi film. önce oyunculardan başlayalım. demi moore neden hala taş gibi ve bu kadar güzeldir, sormak isterim kendisine. ancak her zamanki gibi oyunculuğunu vasat buldum, genelde vasatın üstüne çıkamamıştır. coupling'ten sally olarak tanıdığımız kate isitt ve hastalığımız olan lostda kanımız canımız desmond abimize can veren henry ian cusick yan rollerdeler. başlarda ağır ve romantik bir havada giden film sonlara doğru gerilim olarak ağır basmaya başlıyor. yönetmen mükemmel kareler yakalamış. gerçekten olağanüstü bir ortam yaratılmış. o kasabaya gidip 129. kişi olmak isterdim. senaristin de başarısı film bittiğinde ortada soru işaretleri bırakmaması. bence herşey gayet de mantıklı bir şekilde açıklanıyor.

--- spoiler ---

film bittiğinde her şey yerine oturdu. tabii biraz da doğaüstü güçlerin varlığını kabul etmek gerekiyor. film boyunca thomas annesini uyarmaya çalışıyor. bunlar rachel'in gördüğü kabuslar ve buzdolabı sahnesinde belirtilmiş. sharon fenere geldiğinde balkonda ortaya çıkan da angus mccullochun hayaleti. o da rachel'a yardım etmek istiyor. rachel'dan önce fenere gelen patrick'in vücudunu ele geçiriyor ve hemen hemen 7 yıl önceki olaylar tekrar yaşanıyor. aldatmaya çalışanlara dersini verip kendini aşağı atıyor. ben böyle bir açıklama getirdim kendimce.

--- spoiler ---

(crowley - 13 Kasım 2006 00:23)

filmin konusu ve olayları değilde gereksiz uzunluğu insanı geriyor. çok vasat bir film...

(ekruli - 16 Aralık 2006 16:02)

-spoiler-
manzaralar ve muzik dısında kayda deger hiçbir oge barındırmayan film.bir suru olay da havada kalmıs,en guzel ornegi ise kiralık hayalet olan angus'un deniz kabuguyla hasır nesir olusundan sonra gercek angus'un deniz kabugunu hatunun avcuna bırakması idi.bir de deniz fenerinin uzaktan cekiminde bazı yerlerde bilgisayar kullanılmıs ve insanı cizgi film izler hissiyatına sokmustur.karmasık film yapma hevesiyle baslanıp,batırılmıs gibi gozukmekte kısaca.

(tearmaiden - 7 Eylül 2007 00:09)

bir ters kose yapalim, aman efendim bir "aa bruce willis oluymus!" yapalim urunu bir film olmus. kurguda da sicmamislar allah icin. yalniz o kadar guzel mekanlar/manzaralar olmasa bu filmi sonuna kadar izleyemezdim. muzikler de cok basarili. demi moore'un yavan oyunculugundan baska beni rahatsiz eden tek hata ise sudur;

--- spoiler ---

simdi kizimiza angus'un 7 sene once oldugunu anlatmaya calisirken kadinlardan biri diyor ki "cenaze elbisesini kate'le^* beraber sectik." e ama kate zaten angus'un oldugu olay esnasinda basini demire carpmak suretiyle hakkin rahmetine kavusmustu. sen kimin elbisesini kiminle sectin be kadin?

--- spoiler ---

(thewicked - 18 Ocak 2008 23:07)

demi moore'un rachel değil de reçel rolünde arz-ı endam ettiği filmdir bu. hiç mi yaşlanmaz lan bu kadın?

(ilbertus - 28 Ekim 2009 19:55)

heyecan verici bi şeylerin başlangıcını çok güzel özetleyen, en bi sevdiğim athlete şarkısı. biraz da melankolik hatta. babylon'daki konserde albüm versiyonuna yakın güzellikte bir performans sergilediler. siz orada olamayanlar için geliyor; http://youtu.be/qgretvuhykq

(kenjadams - 10 Mart 2012 22:29)

live in tilburg dvd'sinde john wesley'in vokali ile ayrı bir tat kattığı porcupine tree şarkısı.

(a smart kid - 7 Temmuz 2013 15:44)

an itibariyle kanal d isimli ulusal kanalda başlayan 2. kez izlemekte olduğum 2006 yapımı gerilim filmi.

(hayyamseyyah - 12 Ağustos 2013 02:48)

athlete grubunun tourist adli albumunun 2.sarkisi

the sun got stuck, as it's making it's way back down,
we find ourselves, in a familiar part of town

and all that i've seen means nothing to me without you

so when i see you next we'll make the most of it,
tell the sun to start moving again,
the taste of your kiss i still got on my lips,
and ill take you there with me

head crashed down, air conditioned myself to sleep,
the great night out, that will continue to the end of the week

and all that i've seen means nothing to me without you

so when i see you next we'll make the most of it,
tell the sun to start moving again,
the taste of your kiss i still got on my lips,
and ill take you there with me

it's you and me connected to a satellite
it's you and me love through a machine
it's you and me connected to a satellite
it's you and me love through a machine

so when i see you next we'll make the most of it,
tell the sun to start moving again,
the taste of your kiss i still got on my lips,
and ill take you there with me

(replanigre - 6 Mayıs 2005 21:18)

porcupine tree'nin deadwing albümünde bulunan şarkılardan bir tanesi.

such a pale light
such a long night
pick up that key
don't drop your gaze in your coffee
is it me?
do i look beautiful in the half light?

it's been so long
years have gone
since i belonged
hold me please
stay with me
and i will sleep

i will go now
but i will be with you
hold my gaze
hold me inside you

(votka portakal - 19 Temmuz 2005 22:38)

demi moore 'un başrolde olduğu, küçük oğlunun boğularak ölmesinden sonra küçük bir iskoç köyüne yerleşen meşhur yazarın yaşadıklarını anlatan film.
http://www.imdb.com/title/tt0412798/
http://www.half-lightmovie.com/

(faithless - 9 Kasım 2005 00:28)

çok klişe başlayan ama ilerledikçe benzerlerinden ayrılan film..
--- spoiler ---
bi de demi moore hala taş..
--- spoiler ---

(ellen ripley - 28 Kasım 2005 09:25)

bir sürü olayın havada kaldığı, "eee niye oldu ki bu şimdi bu film nereye gidiyor ki" dedirten buna rağmen nehir ve deniz kıyısındaki evlerin ve deniz fenerinin güzel görüntüleri için sonuna kadar izlenebilen film.

(arsinoe - 21 Aralık 2005 15:23)

imdb de falan yumusatilmaya calisilmis olsa da bazi insanlar icin resmen gerilim/korku filmidir.gercekten de odu kopartabilir.yalniz ve gecenin bir vakti izlenilmemesi onerilir.

(chelseagirl - 8 Mayıs 2006 03:34)

henüz fazla filmi bulunmayan 1965 doğumlu senarist ve yönetmen craig rosenberg'in izleyici anlasın diye gözüne soka soka sonuçla ilgili ipuçları verdiği ve nelerin cereyan edeceğinin rahatça anlaşıldığı gerilim filmi. öte yandan olağanüstü resimleriyle ve harika demi moore performansı ile zevkle izlenebilir. lokasyonun keltik teması üzerine tahminen aileden biri olan brett rosenberg tarafından yazılmış müzikler ve özellikle keman ve piyano ile icra edilen leitmotiv de kayda değer...

filmin çekim lokasyonu önceden kanada planlanmış, ancak hava şartları nedeniyle kuzey galler'de llanddwyn adasında çekilmeye karar verilmiş. yöre halkı tarafından ruhani bir ada olarak tanımlanan bu adanın bu hikayeye konu edilmesi kızgınlıkla karşılanmış. demi moore, film çekimlerinden yorulan film ekibine 20 palet dolusu birayı özel olarak adaya getirtmiş.

filmde yer alan hatalardan :

--- spoiler ---
- filmde öykü iskoç kasabasında geçmekte iken içki içilen barın duvarında, filmin çekildiği ülke olan kuzey galler'in bayrağı gözükmektedir.
- angus, fotoğraf makinasındaki filmi gizlice çıkarırken bobini bir tarafta sarılmış halde bulmuştur. normalde bir ucunun makaraya sarılı olması gerekirdi. bobini geri sardığı da görülmemektedir.
--- spoiler ---

kaynak : imdb

(gopiyantra - 28 Ağustos 2006 00:58)

beklenmedik bir sekilde geren film. angus rolundeki ''oha lan bu ne boyle masallah cocuguma tu tu tu'' dedirten aktor icin (bkz: hans matheson)

(pec - 1 Eylül 2006 13:10)