bütün genellemelerde hata payı olmasına rağmen bir genelleme yapacam.

3 çeşit insan var dünyada filmde olduğu gibi.
1.olan bitene karışmayan olduğu kabul edenler, filmdeki siyahi bobby.
2.mevcut durumu bilip ondan faydalananlar, esas adamın mobilyacı patronu.
3.birde bu düzeni kabul etmeyenler, etmek istemeyenler.

1 ve 2 tipli adamlar daha çok dünyada ve onlar için yapacak çok şey de yok sanırım. ama eğer 3 tipli bir adamsanınız ne yapmalısınız? çıkıp birilerini mi vurmalısınız bicke gibi. hayır.
kolaya kaçmadan zoru seçmeliyiz. düzeltmeliyiz beğenmediğimiz herşeyi. düzeni, toplumu, ilişkilerimizi...
sabırla, mücadele ile... ama doğru yollar ile... bunun içinde yürek lazım.
hasılı bize en çok sağlam iradeli "rahatsız" insanlar gerekli...

(ekruli - 31 Mart 2007 23:19)

işten çıkarılmışi karısından boşanmış, çocuklarını göremeyen bir adamın beyaz saraya uçakla gidip richard nixon'ı öldürme utopyasını anlatmaktadır. asosyal olan bu adam, işlerinin yolunda gitmemesinin nedeninin sistem ve richard nixon'ın uyguladığı ırkçı politika olarak yorumlamaktadır. eleştirisi oldukça güçlü bir filmdir. ve imdb'den 7'nin üstünde puan almıştır.

(botamaniaensis - 26 Ağustos 2007 17:16)

yozla$mis bir sistemin tanimi ancak $u sozlerle yapilabilir;
--- spoiler ---

sam-is independence too much to ask, mr. bernstein? i mean, you're your own boss, right? you don't have any idea what it's like to work for somebody else... like some kind of a slave.
but i'm telling you, they just gave it another name. employee.

--- spoiler ---

ayrica (bkz: kapitalizm/#14780184)

(bescayi - 28 Aralık 2008 22:41)

çok acı bir film...
biberi de sean penn.

(7enc - 4 Mart 2009 20:45)

bir tutunamayan öyküsü.

--- spoiler ---

filmin bir yerlerinde samuel bycke, mutfakta yerde yatmaktadır. işte bu bunalımdır.

--- spoiler ---

(polen - 6 Ekim 2009 00:09)

sean penn^* öyle iyi oynamış öyle iyi oynamıştırki, filmi izledikten sonra onun iyi ve hayatta olduğu bir filmi açıp birkaç dakika izlemek zorunda kaldım. sistemi çok sağlam eleştiren ve tam da sean penn'in severek oynayabileceği bir filmdi zira pek de amerikan aşığı olduğu söylenemez kendisinin. ayakta alkışlıyorum sean'ımı.

(dilemma8 - 9 Ekim 2009 19:26)

--- spoiler ---
hiç kimse tarafından sevilmeyen bir adamın delirmesi, kendini sevdiğini düşündüğü son canlı olan eski köpeğini öldürdükten sonra nixon'ı öldürmek için uçak kaçırıp beyaz saraya sokma planlarını uygulamaya çalışırken amatörce öldürülmesini anatan öldürerek intihar eden bir adamın hayatını anlatan şahane film.
--- spoiler ---

(rapper134 - 12 Ekim 2009 22:08)

şu anda trt 1'de gösterimde olan film. dublajı berbat olmuş. izleyeceklere duyrulur.

(onthebass - 17 Mart 2013 01:24)

filmin adi her ne kadar nixon suikati olsa da, hikaye samuelin hikayesi.
amerikan ruyasindan hakki olan payi almak isteyen, durust, asitlikci ancak direncsiz bir adamin ic burkan hikayesi.

(oh lilian - 17 Mart 2013 01:37)

uykumun kaçtığı bir geceyarısı tesadüfen rastlayıp izlediğim harika bir film değil,ama sean penn'in müthiş oyunculuğu ile etkileyen bir film. samuel'in, siyah arkadaşı bobby ile yaptığı diyalog ise aslında kahramanımız samuel'in tüm karakterini de ortaya koyuyor.

samuel:kara panterlerin tüm fikirlerine katılıyorum.
bobby:ama sen bir beyazsın,karşı taraftansın.
samuel:hayır ben sizden taraftayım,bir teklifim var. örgütünüzün adını zebralar olarak değiştirirseniz ben de katılabilirim, hem sayınızı iki katına çıkarırsınız.
bobby:zebra mı?
samuel:evet zebra, yani siyah ve beyazlar bir arada.
işte böylesine naif ve iyi bir insandır ve sonunda çoğu gibi kafayı sıyırır samuel. selam olsun tüm samuellere!

(simon bolivar - 16 Ağustos 2013 09:12)

gerçek bir olaydan uyarlanan ve sean penn'in samuel byck rolünde döktürdüğü vasatın biraz üzerinde film. filmde çaresizlik ve yabancılaşma duygusu çok güzel yansıtılmıştır. yine de bir şeyler eksik kalmış gibiydi...

(sanver - 5 Şubat 2014 17:24)

basrollerde sean penn, naomi watts ve don cheadle'in oldugu 2004 yapimi film. ilk yönetmenlik denemesini yapan niels mueller daha önce tadpole'un senaryosunu yazmis.

(amphibian - 11 Eylül 2004 14:13)

sean penn harbi bir karakter oyuncusu, bir robert de niro olmustur dedirten film... yuh bu adam zaten nefis karakter oyuncusu be derseniz doğrudur, öyledir ama yine de bütün filmlerinde bir karizma, bir hava sahibidir. ama bu filmde çizdiği ezik, sünük, karizma ve duruş yoksunu karakteri gorunce bir daha anladım ki bu adam harbi büyüktür ve adı anılacak bir kaç kişiden biridir. ilahi, çok yaşa sen sean.

(mahpeyker - 14 Şubat 2005 11:13)

samuel bycke isimli amerikalının hikayesinden yola çıkılarak çekilmiş leziz bir bağımsız film. lezzetinin çok büyük kısmını sean penn gibi yüce bir aktöre borçlu olduğu da gün gibi ortada pek tabi ki. zira bir başkası oynasaydı sam'i, zaten hikayesinin yeterince iç şişirici olmasından ve sürekli onu izlememizden mütevellit sürükleyici olamazdı nacizane fikrimce.

filmden güzel bir cümle :
- kölelik aslında bu ülkede hiç son bulmadı. yalnızca başka bir anlam kazandı : işçi

(antrakt - 20 Mart 2005 19:52)

modern bir taxi driver olarak görülebilecek bir kum tanesi öyküsü...

(nefla - 7 Nisan 2005 12:53)

insani katil etmeye yonlendiren muhtesem bir elestiri. ustune 4 saat konusturabilen bir insan hikayesi. sisteme tokat, sistemin farelerine, hepimize tokat.

(chanandler bong - 13 Mayıs 2005 16:35)

(bkz: the love of richard nixon)

(zindirzimba - 9 Kasım 2005 03:05)

aslında, ulusuna büyük yalanlar söyleyen bir başkan, veya amerikan rüyası hayalkırıklığına uğrayan travmalı bir vatandaşın hikayesi daha erken bir 20. yüzyl armerikan başkanı "suikast girişimi" teması olabilirmiş, ama tabii, esinlenildiği hikayeye uymak açısından kurban nixon olmuş. buna rağmen ve hatta bununla birlikte, daha nispeten cesurca görünen bu tema o kadar güzel işlenmiş ki, açıkçası orada hangi başkan olsa aynı haltları yedirmiş olurdu film ona. sean penn öylesine saf, kırılgan ama aynı zamanda tehditkar ki, richard nixon'ın 30 yıl sonra ecelinden öldüğünü bilmeyen biri, filmin sonunun nasıl gelişebileceğini başka bir yönde tahmin edebilir (spoil etmeyeyim dedim ama ettim belki de biraz.)

--- spoiler ---

bu tür filmlerde, zamanın işleyişi hep ön plana çıkmıştır. film kısalığıyla birlikte, isminin bahşettiği "asıl" hikayeye az değinmesine ve 90 dakikanın yaklaşk 75 dakikasını sean penn'in sonunda oluşturacağı karakterin gelişmesine adamasına rağmen, hem de ağır olmayan bir tonla, seyirci sarsa sarsa, duvarlara vuraraktan sonuna kadar çekiyor. hiç ağlatmadan, gerçeklerin bu olduğunu (hatta artık bu da olmadığını, öylesi bir saflığın belki de filmin sonunda sam bicke'le birlikte tarihe gömüldüğünün) göstere göstere işliyor her şeyi. oliver stoneun nixonında abraham lincoln heykelinin önünde gece yarısı, "başkanları"nı ziyarete gelen gençlerin, nixon'ın kendi deyimiyle, gerçekleri ona birkaç dakikalığına da olsa öğrettiği ve aslında ne kadar güçsüz olduğunu; bu film, sam bicke üzerinden seyirciye, hem de pozitif yönde aynı doğrultuda, tek bir adamın ne kadar güçlü olabileceğini anlatarak vurguluyor. sonu malum. filmin en vurucu sahnelerinden biri olan, bonny'nin evinde akşam yemeğinde de ironik bir şekilde isimlendirdiği gibi, sam bicke kaybederken, kendisine bonny'nin o anda hitap ettiği biçimde, uncle sam kazanmaya devam ediyor.

--- spoiler ---

(hergele - 29 Aralık 2005 13:13)

zamanin durdugu film.uzerinden bir amsterdam gecesi sabaha kadar konustugumuz,fukuyama'dan girip marduk'tan ciktigimiz film.

(irishdream - 30 Aralık 2005 14:48)

sean penn in mükemmel oyunculuğu ile daha da büyüyen film.

samuel bicke: it's about money! it's about money, dick! it's about mon-ey, dick! it's about money!

(semreko - 26 Şubat 2006 02:01)