Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest (~ Karayip korsanlari - Ölü adamin sandigi) ' Filminin Konusu : Düzenbaz ve üçkağıtçı korsan Jack Sparrow'un, hayalet gemi Uçan Hollandalı'??nın efsanevi korsanı Davy Jones'a kan borcu vardır. Sparrow, bu borcunu ödemediği takdirde sonsuza kadar onun kölesi olarak yaşayacaktır. Bu durumdan kurtulmanın tek yolu ise Ölü Adamın Sandığı'nı ele geçirmek ve böylelikle de Davy Jones'u kontrol edebilmektir.
Ödüller :
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2(2011)(8,1-676025)
Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl(2003)(8,0-960825)
The Hobbit: The Desolation of Smaug(2013)(7,8-608325)
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1(2010)(7,7-413672)
The Hunger Games: Catching Fire(2013)(7,5-630988)
The Hobbit: The Battle of the Five Armies(2014)(7,4-436750)
Spider-Man 2(2004)(7,3-570729)
Spider-Man(2002)(7,3-627462)
The Hunger Games(2012)(7,2-870183)
Pirates of the Caribbean: At World's End(2007)(7,1-554724)
Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides(2011)(6,6-470252)
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales(2017)(6,6-218048)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Görsel Efekt"
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Special Effects"
--- spoiler ---türk korsanların karayipler'de gezdiği falan yoktur. kaptan jack sparrow, malum anahtara giden ipucunu bir türk hapishanesine girerek elde etmiştir. bu hapishanenin de akdeniz'de olduğunu tahmin etmek zor değil. sparrow, şapkasını da dönüş yolunda düşürür.creditste geçen 3 turkish guard, 3 turkish prisoner de bu hapishane sahnesinde oynayan oyunculardır. dikkatli dinlerseniz, gardiyanın "haydi, çabuk" dediğini duyarsınız. gemideki iki türk ise short sailor, large sailor olarak geçer.--- spoiler ---
(esseq - 12 Nisan 2007 20:52)
davy jones'un çaldığı şarkı, müzik kutusunu aldığında gözünden dökülen yaş ve sonrasındaki öfkesi gerçekten etkileyicidir.
(vita es morte - 29 Ağustos 2009 22:40)
maalesef ilki kadar eğlenceli ve sürükleyici bulmadığım film... ama üçüncüsü gelince ona da gideceğiz tabii...--- spoiler ---bu arada kraken denen canavarı tarkan viking kanı 'ndan çalmış allahsızlar, onu da fark etmedim değil...(bkz: tarkan filmindeki dev ahtapot)--- spoiler ---
(forrestgump - 14 Temmuz 2006 17:58)
öncelikle şunu söyleyeyim. müzik ve sinema, yorum yapmaktan mümkün mertebe kaçındığım iki alandır. çünkü bu ikisine ilişkin bilgimin sınırlı olduğunu ve bu iki alanda söyleyeceklerimin alelade olmaktan öteye geçemeyeceğini bilirim. şimdi bu film hakkında biraz konuşacaksam cüretimin ve haddin bilmezliğimin bağışlanmasını ve bunun kaptan jack sparrow'a duyduğum onanmaz düşkünlüğe verilmesini dilerim. yazacaklarımın oyunbozanlık <<spoiler>> içeriyor olabileceğini bildirmek ve sözlük kullanıcılarını bu konuda uyarmak ise boynumun borcudur.kimdir bu kaptan jack sparrow? kaptan jack sparrow bir korsandır. sarsak bir adamdır. kapitalist-dünya ekonomisinin palazlanmaya yüz tuttuğu bir dönemde yaşamaktadır. bu da demektir ki, kaptan jack sparrow, kapitalist kurumsal düzenlemeler vasıtasıyla itilmek ve boyun eğdirilmek istenen ilk zümrelerden birinin mensubudur. geleneksel kurumlara kat'i bir inançla bağlı, yani yaşamı ve dünyayı kavrayışı yarı gerçek-yarı masalsı bir bağlamda belirlenmiş ve bu yüzden de kimi tepkilerinde bağlı bulunduğu kurumsal çevrenin gereklerini bire bir yerine getiren, kimi davranışlarında ise ölçüsüz bir esnekliğe sahip ve bu ikisi arasındaki ayrımı sahip bulunduğu kadim bilgelikle kusursuzca ölçebilen ve ona göre hareket eden bir adamdır. gelenekselliğiyle içinde bulunduğu dünyanın sayesindedir ki, kaptan jack sparrow'un bir sonraki adımının ne olacağının kestirilebilmesi mümkün değildir-- zira bir sonraki adımını attığı zaman içine gireceği dünyayı belirleyen bağlamın gerçekçi mi, masalsı mı olacağı öngörülebilir değildir.kaptan jack sparrow, modern dünyanın katışıksız ussallık tasavvuruna yönelik ciddi bir tehdit, geleneksel dünyayı imleyen bir arketipin tezahürüdür. bunlar sayesindedir ki, benim, tanıdığım bütün "büyük" insanlar (peygamberler, ulusal önderler, şairler, feylezoflar, kuramcılar vs) içinde ölçüsüz bir yakınlık hissettiğim ve biricik yol göstericim olarak belleyip hayranlık duyduğum yegane kişiliktir; benim kuramsal kurtarıcımın "ideal type"idir.ilk filmde tanıştığım kaptan jack sparrow bu idi. bu filmde ise kaptan kişiliksizleştirilmiştir; kahramanlık payesi ise prens turner'a geçmiş, kaptan, yalnız "sarsaklığına" gülünecek bir zavallıya indirgenmiştir. "prens turner" da ahlaklıdır, en az sparrow, kaptan jack sparrow kadar. bir farkla ki, turner'ın içinde bulunduğu çevre kusursuz, katışıksız, mutlak egemen bir çevredir. bu kurumsal yapı, kırılması olanaksız bir kabukla çevrelenmiştir ve turner'ın iradi bir edimine kat'i surette izin vermez. turner, kurumsal esneklikten yoksundur. turner, "gereğini", olduğu gibi yerine getirmek zorundadır. çünkü turner, aşkını bile "gerçek bir düzlemde" yaşar. turner'ın kavrayışında "masal"ın yeri yoktur; o, ussallığın erken modern dönem temsilcisidir.filmi izledikten sonra kendi kendime "acaba filmin metin yazarı mı değişmiş?" sormaktan kendimi alıkoyamadım. gerçeğe, yani modern dünyaya yakınlaşacağız diye, atan kalbin nihai sahibi olarak doğu hindistan şirketi'ni tespit etmenin ne lüzumu var? eğer niyet ettikleri "tarih öğretmek" ise, ki bu doğrudur, "doğu hindistan şirketi", o "simgeye" sahip olmuştur kaptan jack sparrow'u ölüler diyarına yolcu ederek fakat, tarihi (daha doğru düzgün) öğreneceğimiz başka kaynaklar var!"üçleme"nin ikinci ayağı bu film. ilkinden ikincisine, "us-dışılıktan ussallığa" yönelmiş bir seyri takip ettik. olduğu gibi, evet. ama filmin yapımcılarının gerçekten bir "derdi, meselesi" varsa, umuyorum ki bu üçüncü filmde vurgulayacakları ve savunacakları karakter kaptan jack sparrow olur, turner yahut doğu hindistan şirketi değil.sonuç itibariyle, "ortalama"ya yaklaşmış bir film olmuştur bu. muhalif tavrı yontulmuş, kaptan jack sparrow'u geriye "itilmiş". öyle işte. dedim ya.. anlamam ben sinemadan ve bir de müzikten.
(zifir - 15 Temmuz 2006 01:53)
--- spoiler ---film boyunca jack'in şaibeli pusulası elizabeth'in yönünü gösterip durmaktadır!...--- spoiler ---
(xeyn - 15 Temmuz 2006 03:47)
johnny depp'in 2.5 saat omuzlarında taşıdığı bir film.. ilk filmden daha fazla para harcanmış, daha kaliteli ve fazla efekte sahip film.. bunun dışında hiçbir heyecan uyandırmayan, tamamen komedi yönü ağır basan, izleyip yormayan ama kırdığı rekorları hiçbir şekilde haketmeyen bir film olmuş.. johnny abi adamı öldürür, böyle süper bir oyuncu olmaz kardeşim.. orlando bloom'la yanyana geldikleri her sahnede iyi oyunculuk ve kötü oyunculuk arasındaki farkı gösteriyor adam ısrarla.. komedi, korku, macera, dram.. oynayamadığı bok yok pezevengin, allah mısın ulan? senenin en iyi filmlerinden falan değil, paranın su gibi harcandığı, güzel manzaralara sahip, eğlenceli, 150 dakikaya rağmen fazla sıkmayan güzel bir komedi filmi.. kanımca komedinin dozu azaltılıp biraz daha ciddiyet, korku, endişe katılsa filme çok daha iyi olurmuş.. keira knightley elfmiş bi de hakikaten, onu gördük tekrar..
(parma maniac - 15 Temmuz 2006 13:20)
lord of the rings ve matrix'in başına gelen gibi bu serinin ikinci filmi olan bu filmin başına da aynı talihsizlikler gelmiştir. serileri bütün olarak değerlendirmek gerekir bence. ilk filmler yeni olduğu ve ilk ilgiyi direk üstüne topladığı içi büyük tad verir insana. devamında gelen ikinci filmlerde aynı tadı yakalayamaması normaldir insanın, ama yine de kaptan jack'i, william'ı, elizabeth'i tekrar görmekten mutlu olmuştur birinci filmi çok beğenen herkes.. ki ben johnny depp'i gördüğüm her sahnede kendimden geçtim, bir jack sparrow hayranı olarak.. gerek koşuşu, gerek yerine cuk diye oturmuş tepkileri, diyalogları, tripleri; her şeyiyle karizma fışkırıyordu adamdan.. ilk filme göre daha bi fazla makyaj yapmışlar bir de daha güzel olmuş, afişten de belli oluyor zaten.. diyeceğim o ki dead man s chest birinci film, curse of the black pearl ikinci film olsaydı, emin olun bu filme süper, curse of the black pearl e de yetersiz, akıcı değil hede hödö diyeceklerdi. zira aynı şeyler matrix reloaded ve lord of the rings the two towers'ın da başına geldi. serinin son filmini de bekleyelim ve yorumlarımızı ona göre yapalım, şimdilik detaylardaki güzellikleri yakalayıp, oyunculukları değerlendirelim. nasıl bir kitabı saonuna kadar okumadan değerlendirmek yanlışsa bu filmi de senaryo, yapımcılık gibi serinin bütününü etkileyen konularda değerlendirmek şu aşamada yanlıştır..--- spoiler ---detaylara değinmişken filmden bir kaç anektot vermek istiyorum, çok hoşuma gittiler.. *adada sandığı bulduklarında william birden ortaya çıkar ve nasıl kurtulduğu sorulduğunda "ayaklarıma iki tane su kaplumbağası bağladım" der birinci filme gönderme yaparak. jack de "işe yarıyor değil mi eh eh" der olayı toparlamak için..william yamyamların adasını bulduğunda papağanla karşılaşır ve "işte tanıdık bir yüz" der. papağan da "beni yemeyin, beni yemeyin" der. burada mürettebatın başına gelenleri anlatmak için seyirciye ve william'a bir mesaj verilir. seyirci anlar ama william anlamaz.. *maymunun lanetten kurtulamayışı ilk filmde her şeyin göründüğü gibi olmadığını göstermektedir ki filmin sonunda geoffrey rush'ın gözükmesiyle anlaşılır ilk filmde geçen konunun bitmediği ve bitmeyeceği..filmin sonunda kahin kadın jack'in öldüğünü düşünen mürettabata "onu geri getirmek için her türlü kötülükle hede hödöyle mücadele eder miydiniz" diye sorudğunda herkes "aye" der, william dahil, fakat elizabeth "yes" der. "denizle falan alakam yok, hanımefendiyim aslında ben" dermişcesine.elizabeth'in jack'in pusulasını eline alıdığı zaman gösterdiği yön gerçekten sandığın yerini mi yoksa en çok istediği şey olan william'ın yerini mi gösterdiği de ayrı bir muammadır. zira william da sandığa doğru gitmektedir. ayrıca adadayken elizabeth'in "bu pusula yanlış" diye isyan ettiği zaman pusula denizi göstermekteydi ve o sahnenin sonunda denizden william çıktı.. jack elizabeth'e pusulayı vermeden önce "sevgilini bulmak için sandık lazım o yüzden sandığı istiyorsun değil mi?" diye sandığı istemesini empoze etmişti, bu derece yüksek bir konsantrasyonla sandığa odaklanmışmıdır bilinmez, çok da önemli değil zaten. ama o pusula da bir kaç detay olduğunu hissediyorum ve bu detayları yakalayanların üçüncü filmde "aha bak bu böyleymiş ikinci filmde ben tahmin etmiştim pusula sayesinde" diyeceğini tahmin ediyorum..son olarak da the lord of the rings'in ilk filminin sonunda yaşadığım "hasssktr" modunu tekrar yaşadım bu filmin sonunda. o filmde de frodo ve sam bir tepeden mordoru görmüş ve maceranın yeni başladığını tasvir eden bir kaç cümle kurmasıyla gaza gelmiş, credits in çıkmasıyla göt olmuştuk. yine aynı şey oldu..--- spoiler ---
(blackhir - 15 Temmuz 2006 14:26)
--- spoiler ---keira knightley' in de johnny' i yaladığı film bu*. filmdeki en vurucu replik şahsi kanaatimce kaptan jack sparrow' un elizabeth' in onu satması neticesinde gülümseyerek 'pirate' demesidir.--- spoiler ---
(lusifer - 15 Temmuz 2006 22:00)
(bkz: ideal erkek yoktur jack sparrow vardır)
(gone with the wind - 16 Temmuz 2006 02:05)
yonetmenin tekerlegi buldugu film. super eglenceli bir filmdir ve evet, filmin en eglenceli sahneleri topun ya da degismenin icinde gecenleridir. ayni zamanda nerdeyse hic bir sey anlamadigim filmdir. en anlamsiz buldugum yani ise bir takim turk denizcilerin karayiplerde ne aradigidir. filmde turkce konusulmasindan ziyade bunun sorgulanmasi gerekir... (bkz: biri bana burada neler oldugunu anlatsin)
(arundati - 16 Temmuz 2006 16:39)
--- spoiler ---beni en çok güldüren repliğin arkamda oturan amcadan geldiği filmdir:"adam ne darlanmış yahu, sikerim böyle aşkın ızdırabını demiş, çıkarmış sandığa koymuş."--- spoiler ---
(hobbit - 17 Temmuz 2006 01:21)
--- spoiler ---undead maymunu ile kalbimde yer kazanmis film, o esprisi butun filme yetti anasini satayim.- "kaboom", we have an undead monkey- bana maymunu bulun, bir seyleri vurmam lazim.--- spoiler ---
(ogamiitto - 17 Temmuz 2006 05:11)
en az birinci film kadar sevdigim,aksiyon sahneleriniyle beni benden almis,hareketli ve cok eglenceli devam filmi."bu ne kadar abartili,ilk film gibi degildi yahu,o ne bicim seydi yuvarlandi da olmedi,gercekci degildi,vs vs vs..." tarzi dusunenlere de burdan sormadan gecemicem siz nasil olur da konusunda "dolunayda zombilere donusen korsanlar" olan filmin devaminda tamamen gercekci olaylar bekliyorsunuz.bu bir masaldir,ve masal olarak izlenmelidir.ayrica jack sparrow her zaman donek bir adamdi,yine donekti,yine de hastasiyiz...
(urasil - 17 Temmuz 2006 22:03)
james norrington karakterinin dağınık haliyle will turner'a fark attığı filmdir. dolayısıyla jack davenport da orlando blooma fark atmaktadır. yalnız ı am still in the zone havaları da sezmedik değil. göreceğiz bakalım bu işin sonu neye varır?
(flut - 17 Temmuz 2006 22:22)
--- spoiler ---davy jones'un aşık olduğu hatun; nehrin sonundaki kahin büyücü vs. zenci kadın. zira jack sparrow yüzüğü çalarken masada gördüğümüz madalyon ile will, davy jones'un anahtarını aşırırken müzik çalmaya başlayan madalyon aynı. bu arada iki madalyonu da aşırma sahnelerinde görmüşüz, yazarken farkettim. ilginç!ayriyaten daha jack'in çaldığı yüzük hiç kullanılmadı, ki devam filminde onun ne işe yaradığını da öğreneceğiz. muhtemelen davy jones'la alakalı bir sahnede olacak bu olay.--- spoiler ---
(goklemez - 18 Temmuz 2006 00:18)
buyrun ben size özet çıkarayım--- spoiler ---arizmatik, beceriksiz görüntülü, yufka yürekli jack sparrow u aşık, salak ve satıcı yapmışlar.köy çocuğumuz will turner ı büyütüp ailemizin kadrolu kahramanı yapmışlar.asker kızı lizz imizi filmde herkesin aşık olması şart olan ama aşkına sadık bir wamp a çevirmişler.falanözellikle ilk filme havasını verdiğine inandığım jack'in efsanevi duruşu ise tamamen gitmiş--- spoiler ---kendimi lotr kitabını okuduktan sonra filmini izlemiş gibi hissettim.tamam siz konuşadurun, bu film önce çekilseydi bu film daha çok sevilirdi diye.ben ise bu gece yatağımda jack sparrow'un ilk filmdeki daha düzgün bile yürüyemeyen ama kendi değerlerini koruyabilmek için dünyaya tek başına karşı koyan kişiliği için ağlayacağımbaşarılar dilerim
(otcan - 19 Temmuz 2006 01:20)
anladigim kadariyla kimse begenmemis de "arkadas ne bekliyosun? toplumsal icerikli bir mesaj mi versin sana? ya da insanligin yalnizligini, postmodern yasamin getirdikleriyle goturduklerini karsilastiran bir yapit mi olsun yani? alt tarafi bir maceradir bu yani, peter pan misali" demezler mi insana, dedirten filmlerden bir tanesi. ayrica bendenize bir bilim kurgu filmi olan star wars'u sacma bulan, yerinde ve zamaninda yorum yapmayi beceremeyen ilginc turk sinema yorumcusunu da hatirlatan filmlerden bir tanesidir.
(angryson - 22 Temmuz 2006 23:32)
hafızanın ne kadar ilginç bir şey olduğunu bizlere kanıtlamış olan filmdir... herkes kafasında bir ilk film çekmiş, montajlamış, bunu ona göre değerlendirip güya başarısız bulmuş...yahu "ilk film jack sparrow'un hikayesiydi" diye bir şeyi nereden uyduruyorsunuz? ilk film de will ve elizabeth'in hikayesidir... öyle ki ilk onlar gözükür, onların hikayesi şekillenir... jack'in filme girişi ancak 15. dakika civarlarında gerçekleşir... "jack'in karakteri değişmiş"miş... "o ilk filmdeki gibi replikler yok"muş... peki o ilk filmdeki repliklerin pek çoğunun yine bu filmdeki gibi doğaçlama olduğunu biliyor musunuz? yine "there will come a moment when you'll have the chance to do the right thing" lafına "i love those moments. i like to wave at them as they pass by" diyen bir jack sparrow var, gözünü iki üç entryde okuduklarına inanıp da kapamayanlara... ilk filmi bir daha izleyince "aa bu böyle miydi? ben başka türlü hatırlıyordum" diyecek bir konumdaysanız karşılaştırma yapmanız komik kaçıyor...
(madcan - 24 Temmuz 2006 11:41)
ilk filmle kıyaslayınca daha çok mizah, daha çok fantastik öge, "daha çok" jack sparrow olmuş, özellikle son saydığım özelliğiyle çok da iyi olmuş. üst üste iki film izlemişim hissiyatı yarattı bende, yoruldum lakin bi beş tane daha olsa seve seve izlerdim. ilk filmi de çok iyiydi ama bu bambaşka, harikulade bence. medyum kadın tia dalma'dan günbegün deniz canlılarına dönüşen uçan hollandalı tayfasına kadar tam bir görsel ve çeşit çeşit aksanıyla işitsel şölen. aksanı geçtim türkçe bile konuşuluyor filmde yav! ilk filmde johnny depp hayranlarının eksikliğini hissettiği tutku içerikli öpüşme sahnesini de ufak bir hileyle de olsa verilmiştir bizlere.hayretler içindeyim oldum olası hollywood filmlerine bok atan bendeniz. üçüncüyü kraken kadar dev bir iştahla beklemekteyim.--- spoiler ---"(boş rom şişesine bakarak) why is the rum always gone! (ayağa kalkar, sendeler...) hmm, that's why."--- spoiler ---
(tavsan hummasi - 25 Temmuz 2006 14:20)
kalamar üzerine bir film. filmdeki yaratık kalamar, kötü adam kalamar...
(onio pitah ner - 27 Temmuz 2006 00:28)
Yorum Kaynak Link : pirates of the caribbean dead man's chest