Çıkış Tarihi     : 29 Mayıs 2012 Salı, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Kısa Film,Müzik
Taglar             : müzik video
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Roc-a-fella Films
Yönetmen       : Romain Gavras (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jay-Z (IMDB)(ekşi),Kanye West (IMDB)


  • "amerikalıların 2pac'tan ancak üstünkörü görebileceği bir adamdır. yavaş görsünler bakalım da saçları başları dağılmasın o amerikalıların."
  • "bir rivayete göre dudak olarak doğmuş ve uzuvları sonradan çıkmıştır."
  • "asil adinin feat. jay z oldugunu dusunuyorum bu abinin.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    mainstream piyasasına çıktığı 1996'dan beri hep şansı yaver gitmiş, daha düzgün bir albüm anlaşması imzalayamıyorken bile rap camiasının en iyi** ve daha sonrasında da en popüler** prodüktörleri ile çalışmıştır.

    kabul etmek lazım ki ziyadesiyle yetenekli ve hünerli bir rapçidir. fakat bu alemde yetenek kadar tercihler de belirleyici rol oynuyor. tekrar hakkını vermek gerekirse, 1996 tarihli debut albümü reasonable doubt, en azından street-credibility'si (yani söyledikleri ve gerçekten yaşadıklarının uyumlu olması) ile belli bir noktaya ulaşmış bir albümdür. sample'lar isaac hayes, nas, ahmad jamal, a tribe called quest, snoop dogg gibi önemli isimlerden alınmıştır, beat'ler güzeldir. can i live, d'evils, dead presidents ıı gibi şaheserler, ve başka çok sağlam parçalar ihtiva eder. fakat jay-z'nin sorunu yeteneksizliği ya da kötü iş çıkarması değildir. özellikle 1997-2000 seneleri arasında biggie'nin ölümünün yarattığı boşluk esnasında rap'e nasıl baktığıdır, üslubudur. mesela; o çok sevdiği rahmetli the notorious b.i.g.'nin etkisinden ve hatta taklitciliğinden bir türlü kurtulamamış, resmen biggie yalakası olarak hafızalarda yer edinmiştir (biggie'den bire bir aldığı şarkı sözleri için ufak bir internet araştırması yapmanız yeterli olacaktır). ama akıllıca davranmıştır. daha adı sanı bilinmeyen bir rapçi olarak east coast'un o dönemdeki en popüler rapçisi olan biggie'den bir featuring kapmayı başarmıştır, kendine sıkı dostlar* edinmiştir. bu vesileyle -aslında kendine bok yemek düşerken- east coast/west coast kapışmasına atlar gibi olmuştur. gerçi 2pac kendisine "fuck jay-z" deyip giydirince (meşhur hit em up şarkısının sonunda yer alan, sonradan çıkarılan ve nas'ın ether isimli müthiş diss'inde duyulabilecek olan laftır aynı zamanda) geri çekilmiştir.

    ilk albümünün eleştirmenler tarafından hoş karşılanmasının, edindiği sağlam çevrenin ve the notorious b.i.g'nin ölümünün ardından new york rap sahnesinin boş kalmasının da etkisiyle, daha büyük bir prodüksiyon bütçesi ile ikinci albümü olan in my lifetime'i çıkarır. dünyanın en yetenekli rapçilerinden birisi olan biggie'yi "karı-kız-para" temalı pop şarkıları yapmaya iten gerizekalı paragöz prodüktör puff daddy'nin yeni planında artık jay-z vardır. işte bu cilalamanın sonucunda, ilk albümde en raw halinde kullanılan hardcore sample'ların yerini daha pop-oriented bir hava almış; sokak yaşamından bahseden jay-z'nin yerine "i know what girls like" diyen jay-z gelmiştir. eskiden her fırsatta biggie'nin büyüklüğünü vurgulayan jay-z, artık biggie'nin ölümünden sadece 4-5 ay sonra "this city is mine" diye büyük konuşabilmektedir. albümlerinde rap müziğin yüz karaları lil kim, foxy brown gibi kalitesiz isimler yer almaktadır. ve bu pop havası ile satışları da artmaktadır. jay-z hala yeteneklidir ama listelerin tepesi, sokağın sesinden daha tatlı gözükmektedir. reasonable doubt'taki jay-z ile the blueprint'e kadar süren geçiş dönemindeki jay-z epey farklı iki tiptir.

    bir sonraki albümü olan hard knock life'ta ghetto anthem temalı bir şarkı yapsa da, money cash hoes, money aint a thang gibi boş işler hala önemli yer tutmuş; gittikçe yıldızlaşan jay-z'nin yanına ja rule, jermaine dupri gibi şebekler yerleştirilmiştir. bir sene sonra çıkaracağı timbaland prodüksiyonlu big pimpin, her ne kadar ugk gibi baba bir grupla yapılmış** olsa da isminden de anlaşılacağı üzere bir parti şarkısıdır ve jay-z'nin artık büyük hit'ler de çıkarabileceğini kanıtlar. tam iyice pop'a sarmışken yolları kanye west isimli dahi prodüktörle kesişir. 2001 yılında, müthiş sample'ların ve başarılı prodüksiyonun en önemli örneklerinden olan the blueprint gelir. the doorsun mükemmel five to one'ı, kanye west'in ellerinde yine aynı mükemmellikle sample'lanmış, ain't no love in the heart of the city sample'ı ile 70'lere geri dönmüşüzdür. aynı albüm eminem'le olan renegade şarkısını da içerir. bu efsanevi albüm yüksek ihtimalle kariyerinin en iyi işidir ve onun bu kötü gidişine dur deyip tekrar zirveye oynamasını sağlar. daha da önemlisi, biggie'nin ölümünden sonra new york'u sahiplenen jay-z'nin bu kendini beğenmiş tavrı kendisi ve nas arasında bir tatsızlığa yol açmıştır. eskiden nas hayranı olup, onun sesini sample eden jay-z, para-şöhret ikilisinin katkısı ve meydanı boş bulmasının etkisiyle nas'a saydırır olmuştur (sonrasında nas, gereken cevabı ether ile verecektir).

    the blueprint ile yerini iyice sağlamlaştıran jay-z, hemen the blueprint 2'yi çıkarır. günümüz bebelerinin jay-z şarkısı sandığı me and my girlfriend* cover'ı 03 bonnie and clyde beyonce'nin de katkısıyla büyük hit'e dönüşür ama kanımca 2pac'ın orjinal eserini geçemez. jay-z artık arkasına müzik dünyasının en başarılı ve popüler prodüksiyon duo'su olan the neptunes'u da almıştır. kariyerinin ve 2000'lerin en güzel rap çalışmalarından biri olan the black album'u çıkarır ve emekli olacağını söyleyerek 3 sene kadar elini ayağını piyasadan çeker gibi olur. sonra dayanamaz, comeback yapmak için (büyük ihtimalle önceden planlanmış olarak) geri döner. kingdom come'ı çıkarır. albüm çok iyi satar. yine dr. dre, just blaze, kanye west, mark batson gibi en iyi prodüktörlerden beat'ler alınmıştır. ve çıkış şarkısı public enemy'nin politik rap mirasına pek de uymayarak onları sample eden show me what you got olur. lakin albümde özellikle hakkı verilmesi gereken bir şarkı, dr. dre prodüksiyonlu, vokallerde ne-yoyu duyabileceğiniz, katrina kasırgasından bahseden, conscious rap diyebileceğimiz minority report isimli şarkıdır.

    bir sene sonra aynı isimli filmden etkilenerek american gangster'ı çıkarır. bu albümde prodüksiyon adına iki şaheser instrumental kullanılmıştır. birisi, menahan street band'in make the road by walking şarkısını inanılmaz güzellikte sample eden roc boys, öbürü ise pharrell'in beatmaking yeteneğini sonuna kadar konuşturduğu blue magictir. blue magic'te geçen ronald reagan, crack cocaine ve iran-kontra eleştirileri jay-z'nin yeteneğinin düzgün kullanıldığında iyi sonuç verebileceğinin ve doğru düzgün şeyleri rap'ine konu edebileceğinin göstergesidir.

    en sonunda da geçen sene the blueprint 3ü çıkarıp son yıllardaki başarısını biraz daha perçinledi. mainstream'in bu kadar içinde olan ve olaya işadamı mentalitesiyle yaklaşan birisinden zaten eski günlerine dönüp hardcore ya da underground takılmasını, farklı bir sound'a hitap etmesini beklemek ahmaklık olur. o sebeple alicia keys, rihanna gibi isimlerle yaptığı hit şarkıları eleştirmenin de çok bir anlamı yok...

    neyse, lafı uzattık.
    dediğim gibi; kendisi fazlasıyla yeteneklidir ve çok zekice söz yazar. hatta bazen wordplay, benzetme, double entendre, hecelerle oynama, vesaire gibi teknik meselelerde başka hiçbir rapper'ın yazamayacağı şeyleri yazabilir. istediğinde düzgün şeylerden bahis açtığı birkaç şarkısını görmüşüzdür. her zaman en iyi beat'leri kullanmış, en güzel sample'ları edinmiş, en baba prodüktörlerin; dj premier'in, kanye west'in, dr. dre'nin, just blaze'in, clark kent'in ekmeğini yemiştir. günümüzde rap müziğin sayılı isimlerinden bir tanesi, "kral" sıfatını hak edebilecek kıymetli üyelerinden biridir. fakat zamanında yıllarca biggie'nin yalakalığını ve tekrarcılığını yapmış, gerek yokken biggie'nin safında east coast-west coast olaylarına girmiş; çok başarılı bir ilk albümden sonra yaklaşık 3 senelik bir boşluğa düşmüş, o dönemler east coast'ta kendinden önce gelen nas, wu tang clan, krs one, rakim gibi baba rapçiler varken onlara saygısızlık edip kendini kral ilan etmiştir. gerçi ben de kendisini sevmediğimi ona karşı oldukça mesafeli durduğumu ve bu yüzden konu jay-z'ye gelince biraz daha eleştirel davrandığımı kabul ediyorum ama neyse.. kim ne derse desin tartışmasız tarihin en iyi 5 rapçisinden biridir.


    (amaru71 - 22 Haziran 2010 14:34)

  • comment image

    kendisini "yaşayan en iyi rapçi" * olarak tanımlayan, bu sözünde hem rakiplerine meydan okuyan hem de aynı mahallenin çocuğu olmasıyla övündüğü, hayatta olmayan, biggie smalls a ve tupac shakur a saygı gönderen rapçi. sonradan kendisine hov demiştir. (bkz: public service announcement) hov dan kasıt jayhova nın kısaltılmışı anlamında olup, kendini rap tanrısı olarak görmektedir.

    public service announcement sözlerinden alıntı:

    "allow me to re-introduce myself
    my name is hov', oh, h-to-the-o-v
    i used to move snowflakes by the o-z
    i guess even back then you can call me
    ceo of the r-o-c, hov'!"

    lirikleri gerçekten güçlüdür. yazma tekniği kendine özgü olup, biggie ile benzerlik gösterir. bahsettiği konular genelde uyuşturucu, para, arabalar, saatler, seks vb. konulardır.

    uyuşturucu ile alakalı müzik endüstrisine adım atmadan önce ki mesleği * olduğunu iddia eder. şarkılarında genelde bu hayatına atıfta bulunur. (bkz: roc boys)

    roc boys sözlerinden alıntı:

    "first of all i wanna thank my connect
    the most important person with all due respect
    thanks to the duffel bag, the brown paper bag
    the nike shoe box for holdin' all this cash"

    burda bahsettiği connect, anlaşıldığı üzere uyuşturucu bağlantıları, brown paper bag ise uyuştucuyu/parayı taşıdığı kesekağıdı, nike shoe box ise bütün parasını içinde tuttuğu ayakkabı kutusudur.

    jay-z parasal olarak * 450 milyon$ lık serveti olduğu tahmin edilmektedir. son yıllarda müzisyenliğinden çok girişimciliği * ve işadamlığı *liğiyle öne çıkmaktadır.
    ilgilenenler warren buffett ile birlikte girişimcilik konulu forbes un yaptığı röportaj bakabilir.

    yatırım yaptığı en ses getiren işlerden birisi new jersey nets olmuştur. takımın kendi hometown u olan brooklyn e getirilmesinde başrol oynamıştır. takım şu an brooklyn nets olarak yoluna devam etmektedir. maçlarını yeni yapılan barclays center da oynamaktadır. bu yeni arenanın açılışında jay-z bir dizi konser vermiş olup, bunla alakalı yayınladığı bir kısa belgesel bulunmaktadır.

    jay-z nin saat düşkünlüğü herkes tarafından bilinmektedir. diğer rapciler gibi zenginliğin ve gösterişin simgesi olan pahalı saatler takmaktadır. altın rolex jay-z için bir klasiktir. ama jay-z ile anılan saat markası audemars piguet dir. audemarsın jay-z ye ithaf edilmiş ve sadece 50 adet üretilmiş royal oak offshore jay-z 10th anniversary modeli bile bulunmaktadır.

    kanye west ile birlikte niggas in paris sözlerinden alıntı:

    "got a broken clock, rolleys that don't tick tock
    audemars that's losing time, hidden behind all these big rocks"

    burda bahsettiği, rolleys amerikan argosunda * rolex demek olup, tik tak yapmıyor diye anlatmaya çalıştığı rolex inin gerçek olduğudur. bu tip saatlerin en kötü sahteleri pille çalıştığı için (iyi sahteleri otomatik mekanizma ile çalışır, hatta bazı sahtelerde eta makine bile vardır) her saniye geçtiğinde mekanizması tok-tok benzeri bir ses çıkarır. orjinalleri ise kol hareketiyle çalıştığı için böyle bir ses çıkartmaz. öte yandan audemars geri kalıyor derken, tamamı pırlantalarla kaplı olan bu saat e sahip jay-z, pırlanta taşların yaptığı ağırlıktan dolayı, saatinin doğru çalışmadığına atıfta bulunmaktadır. bir anlamı ise saatin kadranı tamamen pırlanta taşlardan yapılma olduğu için, saate baktığında saatin kaç olduğunu anlayamamaktadır. tabi burda asıl anlatmak istediği bok gibi parasının olması ve saçma sapan şeylere para yatırıp gösteriş yapmasıdır.


    (klash - 6 Eylül 2013 12:44)

  • comment image

    dunyada hala kendisini, kendisindan daha da unlu karisini ve bir o kadar unlu cocuklarini tanimayanlarin oldugu brooklyn 'li mc 'den donme isadami. louvre muzesi 'ni ziyaret ederken turistin teki tarafindan taninmamis, haliyle butun dunyanin tanidigi yuce sahsiyet jay-z'yi de iyice bir sasirmis. video zaten yeterince fantastik ama en bomba kismi en sonunda kendisini tanimayan turiste atarlanip "sen kimsin" diye sordugunda turistin naifce "me, paul" demesinde geliyor. gercekten seyredince yariliyor insan o havali, "no video"lu korumali halleri gordukten sonra...tam anlamiyla niggas in paris de, paris pek takmamis gibi.

    http://www.refinery29.com/…once-tourist-video-paris


    (anotherstar - 9 Ekim 2014 19:23)

Yorum Kaynak Link : jay z