Süre                : 2 Saat 4 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Mart 1957 Perşembe, Yapım Yılı : 1957
Türü                : Drama
Taglar             : Oyun temelli
Ülke                : Hong Kong
Yapımcı          :  Huaqiao Film Production , Overseas Chinese Film Company
Yönetmen       : Wui Ng (IMDB)
Senarist          : Yu Cao (IMDB)(ekşi),Kang Cheng (IMDB)
Oyuncular      : Yin Pak (IMDB), Dun Lo (IMDB), Ying Cheung (IMDB), Bruce Lee (IMDB)(ekşi), Yee Mui (IMDB), Man-Lei Wong (IMDB), Ching Lee (IMDB), Wui Ng (IMDB), Lan Law (IMDB), Yuet Ching Lee (IMDB), Peng-Fei Li (IMDB), Ping Yip (IMDB)


Oyuncular



Facebook Yorumları
  • comment image

    enfes bir cocciante parçası.

    faro' l'estate quando piove
    nei giorni grigi di novembre
    inventero' parole nuove
    per alternarmi ai suoi silenzi
    sapro' cambiare la mia vita
    seguendo il ritmo della sua
    trovando il punto di equilibrio
    dei sentimenti
    per lei
    per lei
    per lei
    andro' a cercare nei miei sogni
    le chiavi che apriranno i suoi
    per imparare a rispettare
    questa inquietudine fra noi
    poi strappero' dalle mie labbra
    le cose che non osavo dire
    per cancellare tutti i suoi dubbi
    le sue paure
    per lei
    per lei
    per lei
    oh per lei
    io me ne andro' ai limiti
    dell'impossibile per lei
    per lei superero' me stesso
    e mi trasformero' se vuole
    saremo indivisibili
    estremi indispensabili
    non parleremo piu' di ieri
    faro' di noi il mio domani
    certo soltanto per amarci
    forse per non morire mai
    per lei
    per lei
    per lei
    oh per lei
    io me andro' ai limiti
    dell'impossibile per lei
    per lei superero' me stesso
    e mi trasformero' se vuole
    saremo indivisibili
    estremi indispensabili
    per lei
    il tempo io io fermero'
    per dare un po' d'eternita'
    a quei momenti che troppo presto
    se ne vanno via
    per lei
    per lei
    per lei.


    (zhenya - 6 Mayıs 2007 23:52)

  • comment image

    yıllar önce bir öğle yemeği için mirror adlı restorana davet edilmişim. sohbeti orta yerinden bölemeyecek denli formal bir yemek. bunu söylememin nedeni, daha kapıdan girer girmez garsona el edip, dj'den o an çalan parçanın ismini öğrenmesini rica etmem ve ışık hızıyla geçip geç kaldığım o masanın tuvalete yakın olan sandalyesindeki yerimi almam. yemek bitti ama parça gelmedi. hayır orada bilmem kaç yüz bin dolarlık bütçelerin pazarlığı dönüyorken 'ayy çok güzel bir parça buuuu!' tribindeki bir insana bürünmek değil niyetim. zaten hangisi benim, ben de tam kestirebilmiş değilim.

    neyse kalkmaya yakın peçetenin üzerinde bir yazı geldi fakat okumak ne mümkün... sorsam da 'burada ne yazıyor?' diye adamcağızın yazamadığını değil, aslında ismi tam olarak anlamadığını anlamam çok da zor olmadı. tabi eşzamanlı olarak kurtarılmaya çalışılan bir imaj durumu mevzu bahis. masanın diğer tüm üyeleri, garson tarafından getirilen peçetedeki notu merak ediyorlar. adam bir şeyler geveliyor ama hayır neden italyanca konuşsun ki...şarkı dedik, kapadık dosyayı. peçeteyi çantada unufak ettik, üzerinden aylar geçirdik.

    kolumdan sürüklenerek götürüldüğüm bir tatilin son gecesi. yol arkadaşım bir adam uğruna ruhunu gece kulübünün vestiyerine asarken, ben de onu beklerken bar sandalyesinde uyuyakalmamak için barmen ve dj arasında çift kale maç yapıyorum. bir kaç shot ikram ettiler sağolsunlar. derdimi yalnızlık sandılar, belki de haklıydılar. dedim bari bir konu açılsın, hadi gel de o şarkıyı sor şuna. nasılolsa bulamaz, dinleriz bu vesileyle bir sürü italyanca parça. iyi de neresinden başlasam ki anlatmaya şimdi;

    - böyle sesi çatallı bir adam söylüyor. eğer garou'yu tanırsanız sesini ona benzeteceğim ama ondan daha tiz kesinlikle... evet evet daha tiz. italyanca söylüyor. ismi r ile başlıyor olabilir, şarkıda da p harfi var ya başında ya sonunda... ballade tabi, bak bunu söylemeyi unuttum...

    ben böyle sürreal bir biçimde anlata durayım dj dönüp 'aa bu parçayı soran ikinci kişisiniz' demez mi...

    meğer kendisi aylar önce o restoranda, tuvalet tarafına baka kalanmış. onun da o sıralar en sevdiği parçaymış. sonra biri gelip çat diye sorunca şaşırmış kalmış. bütün bir yemek boyunca o parçayı kimin sorduğunu öğrenmeye çalışmış. o yüzden garsona, parçayı soran kişiyi seçene kadar peçeteyi uzatmamış. yazıyı da bilerek okunmayacak şekilde yazmış. merak eden kişi okuyamayınca belki gelip sorarmış.

    işte böyle aradan aylar geçmiş. bu hikayeden anladık ki; merak eden adam peçete olmadan da kilometrelerce uzağa gidip sorarmış.

    ha bir de, aslında şarkının anlamı isminde saklıymış.*

    akıbet-i edit : hani bu anlatım bir aşka bağlanacakmış gibi geldi di mi... işte bazı hikayeler de en az şarkılar ve tesadüfler kadar karavana... veya anlayana...


    (yedek ruh - 15 Ekim 2008 01:26)

Yorum Kaynak Link : per lei