Süre                : 1 Saat 35 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Aralık 2007 Cuma, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Drama,Romantik,Heyecanlı
Taglar             : Yalnız,yalnızlık,Posta gidiyor,Ben değiştir,intihar
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Quiet Man Productions , Neo Art & Logic
Yönetmen       : Frank A. Cappello (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Frank A. Cappello (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Michael DeLuise (IMDB)(ekşi), Christian Slater (IMDB)(ekşi), Jamison Jones (IMDB)(ekşi), Anzu Lawson (IMDB), John Gulager (IMDB)(ekşi), Elisha Cuthbert (IMDB), K.C. Ramsey (IMDB), Sascha Knopf (IMDB)(ekşi), David Wells (IMDB), Frankie Thorn (IMDB), Randolph Mantooth (IMDB), Sewell Whitney (IMDB), Lisa Arianna (IMDB), Livia Treviño (IMDB), William H. Macy (IMDB), Tina D'Marco (IMDB), Greg Baker (IMDB), Maggie Wagner (IMDB), Brian Lohmann (IMDB), Paul D. Roberts (IMDB), Bobby Hardy (IMDB), Courtney Balaker (IMDB), Bill Rothbard (IMDB), Mark Fry (IMDB), Nicole Hawkyard (IMDB), Cindy Marinangel (IMDB), Michelle Tolan (IMDB), Jason Trost (IMDB), Emperor Frederick Von Seidl (IMDB), George F. Watson (IMDB)

He Was a Quiet Man (~ Siradan bir gündü) ' Filminin Konusu :
Bob Maconel kötü bir gün geçirmektedir. Her zamanki 8 saatlik mesaisini kasvetli, yaşadığı dünyadan tamamen kopuk hissederek geçirmektedir. Bu berbat günde, kazara, potansiyel katillikten kahramanlığa geçer ve onu bugüne kadar hiç farketmemiş olan güzel Venessa’nın hayatını kurtarır. Bu kahramanca davranışı onu monoton gerçekliğinden gerçeküstü bir kasırgaya doğru çeker.


  • "sonunu ikinci izleyişimde de anlayamadığım film. aslında ne oldu? kime oldu?... muamma!"
  • "bir amerikan tutunamayanın (tutunamayanus americanus) hikayesini anlatır fiml."
  • "sonu aceleye getirilmiş bir yama gibi duran sürükleyici film."
  • "başlarda ismi gibi sessiz olup filmin sonunda izleyiciyi döven film.(bkz: sessiz atın çiftesi pek olur)"
  • "göndermeleri aklımı almış olan film. özelllikle lost göndermesi ile."




Facebook Yorumları
  • comment image

    myspace sayfasında "fight club ve amelie filmlerinin çocuğu olsa, böyle bişi olurdu" gibisinden bir yorum yapılmış, frank capello filmi. trailerdan anladığım kadarıyla ofisinde bir kadının hayatını kurtarınca yaşamı tamamen değişen bir adamın hikayesi felan filan. izlenmeli...


    (another blink of the owl - 21 Ağustos 2007 13:17)

  • comment image

    christian slater'ın oyunculuk namına döktürdüğü hatta resmi ile filmdeki karakterin resmini yan yana koyduğunuzda "oha bu adam gerçekte bu muymuş" diyeceğiniz ilginç film. imdb'de her ne kadar komedi filmi olarak geçse de yine film türünün son derece yanlış belirtildiği bir yapım, psikolojik yönü ağır basan drama demek çok daha doğru olacaktır. bir de elisha cuthbert var ağlıyor sızlıyor bağırıyor. ilginç olmasına ilginç de oturup da buna vakit ayırmak için iyice düşünmek lazım, komedi olsun eğleneyim diye izlemeye başladım, kafam daha da karışarak bitirdim, kötü değil ama çok oha süper şahane de değil.


    (azeroth - 20 Ocak 2008 21:40)

  • comment image

    --- spoiler ---
    yaptığım şeyi neden yaptığımı sorabilirsin.
    ama bana başka seçenek mi bıraktın?
    dikkatini başka
    nasıl çekebilirdim?
    tek istediğim senin
    dünyanda yer alabilmekti
    beni görmesi...
    ...vakit alan tek kişi.
    bir çıkış yolu...
    ...bulmama...
    ...yardım eden.
    gün gelir...
    ...sürüyü kurtarmak için
    hasta ve zayıfları...
    ...kurban etmek gerekir.
    ---
    spoiler ---


    (svarte dauen - 20 Ocak 2008 22:36)

  • comment image

    biri fiziken diğeri ruhen iki paralize insan olarak cuthbert ile slater'in bir tren istasyonunda son bulacağı planlanan gecede, gladys knight and the pips'in midnight train to georgia'yayı bir kraoke bar'da beraber söyledikleri sahne ve ne geceyi ne de şarkıyı bitirememeleri...
    ve şarkının biryerinde tam da şöyle bir şeyler var durumla alakalı olaraktan:

    "he kept dreamin' that someday he'd be a star
    but he sure found out the hard way that dreams don't always come true
    so he's pawned all his hopes and he even sold his own car
    bought a one-way ticket back to the life he once knew
    ...
    i'd rather live in his world than live without him in mine"


    (in nuce - 17 Şubat 2008 12:10)

  • comment image

    yapılacak hiç bir şey olmayan acıklı ve zavallı durumlarda insanın başını çevirip yürüme ihtiyacı , gördüklerini unutma ihtiyacı duyması gibi hislere sürükleyen film.

    --- spoiler ---

    barda şarkı söylerken esas kız ve oğlanın kaçarak uzaklaşmak zorunda kaldıkları sahnede , masalarda oturan seyircilerden birinin kurduğu cümle, filmi izledikten sonra hissettiğiniz ikiyüzlü duyguların tercümesi niteliğinde ;

    - tanrıya şükür ki tekerlekli koltukta değilim...

    ---
    spoiler ---


    (sayinseyirciler - 13 Mart 2008 16:31)

  • comment image

    filmin ortalarında gerek çekimleri gerekse konusu itibariyle stayin izlerini taşırken, bir yandan da el maquinista sinyallerini veriyor film. filmin ilginçliği her halde işyerlerinde bir kaç tane bob vardır ve gerçekten de sessiz hatta tepkisiz iyi huylu ve de pasiflerdir ve içlerinde bir potansiyel bulundururlar. bu anlamda da one hour photo bir başka örnektir.

    film temposunu çok alamasa da, klişeleri ve günlük yaşamda bize değer yargısı olan şeylere sarkastik bir şekilde de gözümüze soksa, bir nevi türe dönüşmeye başlayan ve içinde flash back'ler ve sembolik öğeler barındıran bu türün vasat yapımlarından biri. ancak christian slater ın oldukça başarılı olduğunu kabul etmek gerekiyor.

    http://www.imdb.com/title/tt0760311/


    (ride - 26 Nisan 2008 21:12)

  • comment image

    tipik şizoid amerikan yarı-entel filmi. hani film öyle tipik ve vasat ki insan sinirleniyor. olay şizofrenide değil, el maquinista babalar gibi hikayesini işlemişti bu konuların suyunun çıkmasına rağmen. olay bambaşka, resmen sinir bozucu derecede amerikan olmasında belki. of of, ne diyeyim.

    christian slater'ın gözlüklü burhan altıntop halleri komik geldi bu arada, ki en sonunda christian slater'ın oynadığı bir karakteri sevicem diye seviniyordum, kısmet değilmiş.


    (sambalici - 15 Temmuz 2008 21:56)

  • comment image

    büyük beklentiyle izlenmeye başlansa da sıradanlığı aşamamış film. fakat birşey var ki hakkı kesinlikle yenmemeli; harikulade bir christian slater oyunculuğu...

    --- spoiler ---

    "maconel"; harflerle oynayalım bakalım ne çıkacak: "coleman"

    ---
    spoiler ---


    (eticin - 9 Mart 2009 22:57)

  • comment image

    hic kimsenin izlemedigi super filmler kervanina katilan filmlerden bir baskasidir. (aklima ilk gelen diger ornekler icin; smart people, breaking and entering, little children) bi kere christian slaterneredeyse oscarlik oynamis ama kimsenin izlemedigi film olmaya devam edeceginden golden globeadayi bile olmaz o ayri. bunun yanisira 2 sene sonra izliyor olmamiz da cabasi. ayrica filmin caktirmadan seksist oldugunu da gecemeyecegim acilis monolog’undan rahatsiz olacak feminist ablalarimiz cikabilir, burdan onlara saygilarimi sunarim. ilerde gorecegimiz iki kadinin da tasvirleri pek hos degil, haberleri olsun. birde imdb’den calinti aciklamama gecmeden once filmin bende cagristirdigi ilk seyi bir alintiyla aciklamak istiyorum:

    “everybody has a secret world inside of them. all of the people of the world, i mean everybody. no matter how dull and boring they are on the outside, inside them they've all got unimaginable, magnificent, wonderful, stupid, amazing worlds. not just one world. hundreds of them. thousands maybe." — neil gaiman

    konusundan bi halt anlamamis olanlar da olacaktir. filmi izlemeyi dusunenler direk burayi gecsinler, elestiriden ziyade tam olarak ne oldugunu imdb’nin de yardimiyla anlatacagim, kisaca danalar gibi spoileruyarisi, read at your own risk:

    filmden bes sene once, bob’un karisi ve cocugu oluyor. bob daha kucuk bir eve tasiniyor ve bi kac tane balik aliyor (kafayi cizmeden once rahatlamak ve arkadaslik icin) gerci daha sonra baliklarla fazla kankalik kuruyor ki, aksamlari muhabbet ettigi seyler olup cikiyor. (haberlerde coleman’in karisinin ve cocugunun bes sene once oldugu geciyordu ayrica elma suyunu apartman boslugundan atarken iki tane sinek kusunu goruyoruz ki, bunlar olmus karisini ve cocugunu sembolize ediyor, hatta filmin sonunda bob’un yerine de gelen sinek kusu kendisi.

    bundan sonra bob calisitigi yerdeki super memeli paula’ya asik oluyor. boyle ortalikta essek gibi dekolteyle gezen paula bob’un canina okuyor baktigi icin, dava acarim gibisinden seyler bile soyluyor. [aslinda burda konu disina cikip niye oyle giyinirsiniz kisimina gecilebilir, tamam fark edilmek icin okuz gibi herifler icine dussun degil diye politik acidan dogru cevap verilebilir o da ayri] tabi bob boyle dokulen sacli sessiz sedasiz bilindik sakin adam oldugundan ve pek kariyer ve umit vaadetmediginden paula gayet bob’a bok gibi davraniyor ve hic zaman vermiyor. bob’da hazir baliklarla muhabbetti bilmemneydi kafayi yemisken, hawai’li kiz heykelcigin gercek hayatta yansimasini buluyor ve paula’nin uzerine yapistiriyor. hoola kizimiz ne zaman konu icinde gecse vannessa’yi da bundan goruyoruz. ayrica yuppie elemanlar yuzunden heykelcik kirildiginda sadece yuzu hasarsiz kaliyor ve vanessa’nin da butun vucudunun felcli oldugu zaman sadece yuzunun hasar gormemesi de ayni sey. (bunun yaninda bob vanessa’yi ofis’e yuzlesmesi icin goturdugu zaman, vanessa calitsma oncesi nerede oldugunu soruyor ve cevabi hoola kizinin yani oluyor.)

    sinirle apartmanini parcalayan bob, akvaryumu da bosta birakiyor ve sonunda ise silah getiriyor. zaten aklindaki baliklarin da tek derdi bob’un bi zahmet artik silahi kullanmasi.

    gercek bob ates acacagi kisima yuruyunce once bes kisiyi vurmasini ve sonra kendisini vurup isi halletmesini dusunurken (ayrica fantazi kisim bob’un mermileri doldurmasinin ikinci kez gosterilmesinden sonra basliyor diyebiliriz) birden bire kendisi icinde olmassa olacaklarin nereye varacagini bulamayacagindan, once coleman diye bir eleman yapsa nasil olurdu diye dusunuyor (coleman = maconel) ayrica altinci merminin dusurulmesinin sebebi de bu. bir tanesi kendisiyken, bu versiyonda hayatta kalmasindan..

    bob, coleman’i vurup kahraman haline geliyor ve bildigimiz amerikan filmlerindeki yukselen adam rolune burunuyor. tabi bu sirada kimse onun neden tabanca getirmedigini sorgulamiyor uzunca bir sure (gerci daha sonra icime dogmustu da getirmistim diye kiviriyor o ayri.) gerci bob fantazisinde bile kendisini bas sayfaya tasimiyor. icinde hala eksiklik var..

    evine ikinci kez gelip elma suyunu musluktan bocaladiginda da sinek kusuna rastliyoruz yine. bu da vanessa’nin olu oldugunu dusunmesinden cikiyor. ayrica takvimi gordugumuzde bugun 33 yaziyor. hayal zamaninda oldugumuzun baska bir gostergesi olarak.

    ayrica bu sirada baliklar bob’un siniri ve stresini betimlemeye devam ediyor. beslenmeye devam etmesi de ayri bir metafor. ayrica bob’u gormezden gelen yada sevmeyen herkes bu adam oldurmesi ve kahraman olmasindan sonra [ ki micheal moore’un amerikalilar silahi cok sever eheh filminden cok daha basarili bir sekilde isliyor bu konuyu, deli gibi kara mizah ornegi de denilebilir] bob’a tapmaya oyun oynamaya/icmeye/vermeye cagirip duruyorlar. ayrica durup dururken cikan sacma otesi guzel sirket arabasini da unutmamak lazim. “adam oldurdun kahraman oldun artik supersin.”

    hayal bob, vanessayi oldurup oldurmemeye karar vermezken “colemanin basladigini bitirsem mi” derken coleman’i bitirsem mi kisimi kalin, gercek hayatta gercek bob’un kendisini oldurse mi oldurmese mi karar verdigi an aslinda. ama fantazi kisimda bob olmayan kizimizi da elde etmeyi basariyor.

    tabi tamamen delirmedigi icin, psikolog’da gerceklik olarak pesinden kosmaya devam ediyor. butun ilgi varken, gerceklikten kacmasini psikolog’dan kacmasi ile butunlestiriyor. sonunda da gercegi aciga sunan o oluyor. “coleman’in basladigini bitirsem mi?” yazisinin onun yazdigini soylemesi, gercek hayatta da artik kendine gelmesi icin yaptigi baska bir metafor zaten.kendi problemini cozmesi gerektigini soyleyen gerceklik sadece.

    ayrica kibrit’in uzerine cizdigi resim de icarus’un gunese ucmasi. bob’un gercekten ucup gitme hayali zaten. mitolojiden bilmeyenler icin, basarisizlikla sonuclanan bir ucma girisimi zaten bu. ayrica filmin gittigi yere baska bir ipucu daha. bunun yanisira guzelliklerin/hislerin gorulmesi icin buyutecten bakilmasi gerektigi refansi da bilahare mevcut durumda.

    ayrica hayal bob’ isletim elemanini attigi eski evrak cantasi ve yapistirilmis hawaii heykelcigiyle yakaliyor. aslinda hayalinin icinde bile kendisinin aslinda nerede oldugunu burada goruyor iste. bob daha sonra kendisini suclmaya da boyle basliyor. alt kattaki elemani suclayarak isi aklama girisimi, aslinda butun sorunun kendisinde oldugunu kabul etmekte. ayrica kafasinda canladirdigi mukemmel hawaii kizinin da gercek hayatta onu asla sevmeyecegi ve kullanmaktan baska bir sey yapmayacagini iyice goruyor. zaten bunla yuzlesmek, hayal dunyasindan da cikmasina yol aciyor. olabilecek her sey kusursuz olsa en uste ciksa bile, kiz tamamen ona muhtac olsa bile yapabilecek hic bir seyi olmadigini idrak ediyor. boylece gercek hayata geri donuyor. kizi, arabayi, takim elbiseleri, ve isi kaybediyor. kirli eski arabasina geri donuyor arabaya atliyor ve baskalarini kurtarmak icin kendisini feda etmesi gerektigini anliyor. hayal bob’da varolusunu burada sonlandiriyor. gercek hayatta ofis’te oyle renkli kar tanelerinin olmadigini goruyor. vanessa’nin yuzunun aslinda olmadigini onun paula’ya donusup durdugunu farkediyor. altinci merminin uzerine basmasiyla farkina variyor ve asil sorunun cozulmesine karar veriyor. ve sinek kusuna donusuyor..

    sonuc olarak, elisha cuthbert’un sarisinliga geri donmemesi gerektigi, kimsenin seyretmeyecegi guzel filmlerden biridir. tamamen bagimsiz oldugunu dusunursek, bize ulasmasina sukretmek gerek.


    (the gambit - 11 Mart 2009 00:45)

  • comment image

    film hakkında tüm kötü eleştiriler haklı olabilir ama filmin sonundaki maconel* karakterinin kafasından duman çıkarken ki müzikle birlikte olan sahne gerçekten etkileyici ve güzel bi sondu. sırf bu bölüm için bi film beğenilir.


    (tanrek - 13 Mart 2009 20:47)

  • comment image

    dün izleyip begendigim film. basindan itibaren basroldeki ezik abimiz aha milleti kursuna dizdi dizecek derken bambaska bir filmin icinde buluyorsunuz kendinizi.

    --- filmi anlamayanlar icin spoiler ---

    film biraz karisik ve özellikle sonu anlasilamayabiliyor. nette biraz film hakkinda okuduktan sonra olaylari birbirine baglayabiliyorsunuz.

    http://www.imdb.com/title/tt0760311/faq

    filmin olayi aslinda su:

    6. kursunu düsürdükten sonra abimiz her seyi kurguluyor. hepsi kafasinda "eger ben milleti vurmasam da baska birisi vursa ve ben de onu vurup kahraman olsam nasil olur?'u kurgulamasiyla basliyor. ta ki son sahneye gelinceye kadar. aslinda gercekte cok az vakit gecmistir ve kendini ofisin ortasinda elinde tabancayla bulur ve aslinda vanessa diye birisinin olmadigi, onun paula oldugu gercegini görür ve hastalikli olanin kendisi oldugu kanisina vararak "sürüyü kurtarmak" adina kendini vurur.

    --- filmi anlamayanlar icin spoiler ---


    (seyyah61 - 29 Aralık 2011 19:37)

Yorum Kaynak Link : he was a quiet man