Sochi 2014: XXII Olympic Winter Games ' Dizisinin Konusu : Sochi 2014: XXII Olympic Winter Games is a TV mini-series starring Bree Schaaf, Simon Ammann, and Torah Bright. Coverage of a major international multi-sport events held from 7 February to 23 February 2014 in Sochi, Krasnodar Krai,...
Ödüller :
2006 FIFA World Cup(2006)(8,1-611)
2014 FIFA World Cup Brazil(2014)(8,0-664)
Beijing 2008: Games of the XXIX Olympiad(2008)(8,0-959)
2008 UEFA European Football Championship(2008)(8,0-260)
London 2012 Olympics(2012)(7,7-473)
2018 FIFA World Cup Russia(2018)(7,7-295)
2010 FIFA World Cup(2010)(7,6-499)
London 2012: Games of the XXX Olympiad(2012)(7,6-488)
Rio 2016: Games of the XXXI Olympiad(2016)(7,1-318)
Rio 2016 Olympic Games Opening Ceremony(2016)(7,0-297)
PyeongChang 2018: XXIII Olympic Winter Games(2018)(6,8-91)
MLB on FOX(1996)(6,8-224)
Outstanding Lighting Design or Lighting Direction for a Variety Special
22. kış olimpiyat oyunları... eğer bir aksilik olmazsa 7 şubat-23 şubat 2014 tarihleri arasında rusya'nın soçi kentinde gerçekleştirilecek. 4 temmuz tarihinde ciudad de guatemalada yapılan ioc toplantısına çok sağlam bir ekiple çıkartma yapan rusya***, etkileyici sunumuyla kış olimpiyatlarını ilk kez düzenleme hakkını elde etti. ama hikayenin asıl ilginç olan kısmı satır aralarında gizli...demir perdenin ışık sızdırmaya başladığı ilk günden itibaren eriyen ve zamanla pul olan itibarını her konuda geri kazanan hatta halkına temettü dağıtmaya bile başlayan rusya, geleceğin kapısı* sloganıyla yola çıktı vladimir putin önderliğinde 2014 yolculuğuna... rusların yaz tatillerini geçirdiği sayılı merkezlerden biri olan soçi, daha doğrusu yaz tatili denildiği anda rusların aklına gelen ilk rus kenti olan soçi; karadenizde kendisinden daha ucuz tatil alternatifleri olmasına*, hatta akdenizde bile kendisinden daha ucuz tatil seçenekleri bulunmasına rağmen -ki bu türkiye oluyor- popülaritesini her zaman muhafaza etti... kente sempatisinden midir yoksa yazlığının burada ikamet etmesinden midir bilinmez, putin döneminde akan oluk oluk yatırımlarla bezenen şehir, kış olimpiyatlarının en çetin adaylarından biri konumundaydı... soçi, avusturyanın salzburg şehri ve güney korenin pyöngçang kentiyle birlikte finale kaldığında hiç kimse şaşırmamıştı...finalistleri incelediğimiz zaman her şehrin kendince özellikleri öne çıkıyor: salzburg tam anlamıyla bir sanat başkenti, sadece avusturya'nın değil belki de bütün avrupanın... teknoloji konusunda çok ileri olan koreliler için ufak ama dolu dolu ve şirin bir kent pyöngçang... fakat en önemlisi, iki şehir de sadece ülkelerinde değil, tüm dünyada kış sporları merkezi olarak sükse yapmış şehirler, bu konuda pek çok tesise halihazırda sahipler ve bir kış olimpiyatını kaldırmaları için önlerinde hiçbir engel yok gibi görünüyor... sadece güney kore hakkında güvenlik çekinceleri beyan ediliyor, onu da yoğun diplomatik ilişkiler sonucunda bizzat koreli yetkililer çözüyorlar: kuzey kore, güney koreye kış olimpiyatları için tam destek vereceğini 2006 sonunda tüm dünyaya ilan ediyor. (tabi bu noktada gizlenmiş bir "güney kore bu işi üstlensin, hem belki o zamana kadar züptünyumlu kim jong il füzemizi yapar kafalarına çakarız" düşüncesi olduğunu telakki edenler çıkabilir, ama unutmayalım ki bu tehdit diğer şehirler için de her zaman mevcuttur**)karşısında bu kadar güçlü adaylar bulunan soçiye de bir bakalım: kendi çapında kayak tesisleri ve güzel bir kış mevsimi bulunan bir yaz tatili başkenti... rusların ve çevresindeki ülkelerde yaşayan insanların "haydi kaymaya gidelim" değil de "haydi yüzmeye, güneşlenmeye gidelim" dediği bir kent; kısaca rusya'nın antalya'sı... düşünsenize, erzurum ve uludağla yarışmak için antalya saklıkenti öne sürmek, hem de rusya gibi bir ülkesiniz ve sınırlarınız içinde kış sporlarıyla nam salmış onlarca daha iyi tesis var...işte burada vladimir putin faktörü öne çıkıyor... rusya sadece reklam kampanyası için 100 milyon dolara yakın para harcıyor, ki eurosportu takip edenler muhtemelen ezberlemiştir bahsi geçen reklamları, ve de %60ı kamu kaynaklarından olmak üzere 12 milyar dolarlık yatırım garantisini bizzat vladimir putin veriyor -belirtmek gerekir ki tesislerinin pek çoğu zaten kullanımda olan güney kore bile 1,5 milyar dolarlık yatırım yapmaya hazır olduğunu, tesislerini yenilemeye ve geliştirmeye eğileceğini beyan etmişti, fakat yine de 8 kat fark olimpiyat üyelerini etkilemiş olmalı-... hatta putin özel sektörden çok büyük rus firmalarını daha olimpiyatları düzenleme hakkını elde etmeden çevresinde topluyor, kalan milyar dolarları da erkenden cebe koyuyor... ülkenin en pahalı yaz tatili merkezini kışıyla da tanıtmak için, dört mevsim turist çeken aktif ve tanınmış bir şehir yaratmak için ilk adımı böylece atıyor putin, hem de olimpiyatlara ev sahipliği yapmak gibi onur verici bir görevle başlıyor bu gelişme...2004 atina olimpiyat oyunlarından 10 sene sonra yine bir deniz uzağımızda yeni bir olimpiyat oyunları düzenlenecek, bizim için bir şans... ama hikayenin bizi ilgilendiren kısmı sadece bu olursa olimpiyat oyunlarını ilelebet televizyon ekranlarından izleriz, orası kesin...dipnot: bölgenin tarihi geçmişi, olimpiyatları düzenlemeyi bu yönden ne derece hak ettiği ile kış olimpiyatları için bölgede yapılacak çalışmaların çevreye ne kadar zarar vereceği hala tartışma konusu... bunu da belirtmeden geçmeyelim...
(jokullmagic - 17 Ağustos 2007 21:04)
atalarimin mezarlari ustunde yapilacak olimpiyatlardir. bu yuzden dur denilmesi gerekiyor. bolgede hala cerkez toplumuna ait toplu mezarlar bulunuyor. ruslar cerkesleri kafkasyadan cikartmak icin 1.5 milyon kisiyi katletmis ve bir o kadarini surmustur. olimpiyatlarin burda yapilmasi olimpiyatin anlami olan barisa aykiridirbunu protesto icin cerkes diasporasi dunyanin her yerinde cesitli gosteriler duzenlemistir. ayrica bir imza kampanyasi duzenleyerek hala bu olaya engel olmaya calisiyorlar.ayrintili bilgi için http://nosochi2014.com/
(oshamahue - 7 Ekim 2007 22:06)
2014 soçi olimpiyatları, çerkes soykırımı’nın 150. yıldönümü olacak. soçi’yi ruslar için bu denli kutlu bir yılda kış olimpiyatları alanı olarak seçmek, rusya imparatorluğu’nun çerkes halkı’na yaptığı zulmün ve sistematik katliamının daimi merasiminin temsilidir. soykırım kurbanlarının toplu mezarları üzerine olimpik köy inşası, yapılan bu vahşeti fiilen belleklerden silme çabasını sembolize etmektedirzöge: neden?
(the wizard - 19 Eylül 2010 07:22)
bazı insanlar için utanç olimpiyatı olacaktır. bu durumu çerkes olmayan, muhtemelen, pek sallamayacaktır ancak o topraklarda toplam çerkes nüfusunun yarısı katledilmiştir. daha sonra da şaka gibi o soykırımın 150. yılında, soykırımın yapıldığı yere olimpiyatlar verilmiştir. çoğu çerkesin malesef eli kolu bağlanmıştır. hesap yıllardır olduğu gibi yine allah katında sorulmak üzere ertelenmiştir.
(bgraydin - 8 Ekim 2012 23:50)
güzel akıllı zeki ve ne yaptığını bilen insanlarımızı gün yüzüne çıkaran olimpiyatlar. (bkz: canım benim)2006 yılında aday oldu rusya olimpiyatlara. 2007 yılında şaibeli bir şekilde seçildi. imkansız gibi görünen şehrin nasıl olup da seçildiğini kimse anlamadı. 50 milyar usd harcandı şu ana kadar olimpiyatlar için. bunun en az yarsında yolsuzluk söz konusu. büyük bir kısmı bizzat putin tarafıdan finanse edildi. geri dönüşü de katmerli tabii. hani şu olimpiyatları 'kişisel prestij' haline getiren putin.olimpiyatların yapılacağı yerin tarihsel süreçteki önemine dair her şeyi mesela:soçi'ye yani krasnaya polyana'ya gelmeden önce en az 2 milyon insanın katledildiğinikrasnaya polyana'da (kızıl çayır) bir halkın son direnişini sergilemesi ve 300 yıl süren savaşların burada bir 'soykırım' ile sona ermesiniburada yüz binlerce insanın kesildiğini kadınların önce tecavüze uğrayıp sonra öldürüldüğünüsağ kalan çocukların dahi birbirine bağlanarak topçu ateşi hedefleri haline getirildiğinibu gün etrafına oteller inşa edilerek yok edilen derenin haftalarca karadenize kan taşıdığını21 mayıs'ta burada kandan görünmeyen postalları ile rus ordusunun işte tam da burada yeni adıyla 'kızıl çayır'da zafer yürüyüşü yaparak 'soçi artık rus şehridir!' daklarasyonunuve daha nicesini bir kenara koyalım...ancak bu gün bile aslında çok sevdiği ve direkt muhatap aldığı rusya yanlısı yerli halkların varlığına rağmen onlarla adam gibi bir diyalog kurup bir iyi niyet göstermediğini aksinebölgenin açık bir hapishaneye çevrildiğinisoçi'de ve bölgede bir çok insanın evlerinden zorla başka yerlere gönderildiklerinigüvenlik adına akıl almaz uygulamalar ve insan hakları ihlalleri yapıldığınımesela müslüman kadınlardan aşağılanarak tükürük örnekleri alındığınıbölgede neredeyse her gün faili meçhuller yaşandığını bu faili meçhullerde bizzat çerkes entelijenyasının hedef yapıldığınırusya dışında bile mesela türkiye gibi ülkelerde bizzat fsb tarafından faili meçhul cinayetler işlendiğinisoçi'de güvenliğin 150 yıl önce soykırımda piyade görevi üstlenen ve o zamana nazire yaparcasına rus kazaklarına tesis edildiğinibinlerce yıllık tarihi kalıntıların ve doğanın yok edilmesini ve paralel olarak soçi'nin tarihinin çarpıtıldığınıve daha bir çok örneklerini görmeden bu olimpiyatlara muhalif olanları popülistlik ile suçlayanlarve soçi muhalefetinin gerçekten olimpiyatların yapılmasını engellemek olduğunu düşünen ahmaklar ancak biletlerini erkenden alarak ve izin verirlerse çekirdek çitleyerek 'atalarının kemikleri üstündeki' müsabakaları izlesin. soçi'de yapılacak bu olimpiyalara bakarak 'yaşasın buralara spor geldi' desin.bunca şeye rağmen bu ahlaksızlıklara karşı duran bir avuç insanı 'milliyetçilik' ve farkındalık yaratmak isteyen ergenler olarak suçlasın.son olarak abhazyalı akıllı gençlerin hazırladığı şeye ek olarak şuna da bir göz atsın.
(bgashe - 14 Ocak 2014 20:22)
abhazya'nın "rusya'nın vasisi" ilan edilmesine neden olan olimpiyatlardır. vatandaşı olduğunuz ve hala toprakları üzerinde yaşadığınız ülkenin resmi dilinde kullanılan, şu anda da kullanmakta olduğumuz dildeki "vasi" kelimesini baz alıyorsak; rusya'nın koruyanı kollayanı, adına kararlar alanı abhazya oluyor yukarıdaki ifadeye göre. tabii, amerikan destekli atıp tutmalar söz konusu olduğu için doğal olarak "vassal" kelimesi baz alınmıştır, kafa karışıklığı bundandır diye düşünüyorum. neyse.madem siyaseten reel durumlardan söz ediyoruz; abhazya rus desteği ile ayakta duruyor tamam kabul. "rusya abhazya'nın vasisi" tamam bu da kabul. peki adigey ne? kabardey-balkar ne? karaçay-çerkes ne? duyamadım? ne? pardon?rusyaya bağlı özerk cumhuriyetler. değil mi? tekrar ediyorum; "rusya'ya bağlı"hayır, kafasızlığın bu kadarı ancak bu kadar güzel bir şekilde gözler önüne serilir. bağımsız tek kafkas cumhuriyeti abhazya. öyle ya da böyle bağımsızlığını ilan etmiş tek kafkas cumhuriyeti. tek yumruk olmak varken, abhazya için bir şeyler yapmaya çalışmak varken hala abhazlara, abhazya'ya atıp tutma derdindesiniz. sanki diğer tüm "çerkes" cumhuriyetleri bağımsız, rusya'ya karşı tavır koymuşlar, ab sürecinde ilerliyorlar da; gelip abhazya'ya laf ediyorsunuz. yahu kör adam; görmüyor musun, senin anavatanım dediğin yer şu an rusya! abaza'nın anavatanı en azından "abhazya". öyle ya da böyle. laf edeceğine abhazya'ya, rusya'ın kucağından kurtarmak için, türkiye'de lobi oluşturmak için, bağımsızlığının tanınması için azıcık kaba etlerini hareket ettir."bunun için abhazya'yı suçlamıyorlarmışmış" evet. biz de burada oturduk bütün abhazya bu cümleyi bekliyorduk. genç sivillerin çerkes versiyonları gelsin bizi suçlamadıklarını onaylasınlar, sıcacık evlerinde, kesilmeyen internetleri ile bize ulaştırsınlar diye tüm sohum el ele verdik bunu bekliyorduk. bizi dost ve akraba kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. fakat ne yazık ki size layık olamıyoruz. onursuzuz işte. sırf bir olimpiyata "bu şekilde" karşı çıkmanın mantıksız olduğunu söylediğimiz ve ülkemizin çıkarlarını bir reel politik çerçevesinde ön planda tuttuğumuzdan tarihsel realiteleri görmezden geliyor ilan edildiğimiz için...abhazlar kadar kafanıza taş düşer inşallah. sizin ayrımcılığınız, sizin mikromilliyetçiliğiniz, sizin kör gözleriniz bitiriyor kafkasyayı da kafkasyalıları da asıl! sen orda lobi oluştur abhazya için, ab'ye duyur, dünyaya duyur, bizim burada 300 bin kişi olarak yapamadıklarımızı orada çok övündüğün bilmem kaç milyonluk diasporanla yap, hükümete baskı uygula, imza kampanyaları yap, destek gönder, kardeş belediyeler ayarla... bak o zaman aynı şey oluyor mu burada.ne bekliyorsunuz ki? rusya'nın da ambargo uyguladığı zamanlarda burada insanlar nasıl yaşadı haberin var mı? sen ve senin gibiler anca abhazya'ya yazın gelip, bir iki hafta kalıp, amanda ne güzel, vatanımız, oh çok yaşa abhazya deyip; bi de vatandaşlık alıp çekip gidersiniz.senin ne hakkın var ben burda bir yığın çile çekerken benden bir de tekrar ambargoya maruz kalma pahasına, dışarıya tek açılan kapımı kapatma pahasına senin ergen triplerine, milliyetçi hezeyanlarına katılmamı istemeye? ne hakkın var? burada kirli deniz suyunda çamaşırını yıkayan, koltuk değnekli, kırmızı bereli dünya tatlısı kadınlar var. burada kışın soğuğunda sokakta bir torba limonu satmak için tezgah açan insanlar var hala. sen neyin soykırımından, neyin olimpiyatından bahsediyorsun? abhazya turistik gezilerinizde gördüğünüz ritsa'dan, maymun parkından, sohum'dan, gagra'dan, pitsunda'dan ibaret değil. vicdanı olan insan burada yaşayan insanların genelinin yaşadığı evleri görse, benim evimi görse en basitinden, oturur ağlar. senin hezeyanlarına, aç kalan egonu beslemek için, adam sayılmak için yaptığın eylemlerine destek mi versin bu insanlar aç kalmak pahasına. onursuz dersiniz siz bu insanlara ama asıl siz onursuzsunuz hem atıp tuttuğunuz hem yırtındığınız hem beğenmediğiniz o ülkede yaşamaya devam ettiğiniz için. kafkasya da kafkasya deyip, kafkasya'ya "ama orda rusya baskı yapıyor bıdı bıdı,orda nası mücadele vereyim" bahaneleriyle kafkasya'ya gelmediğiniz için. onursuzluk böyle bir şey işte.benim burada maaşım 6 bin 732 ruble. bir aylık maaş. bir hesapla bakalım ne kadar ediyor türk parasıyla. iyi bir üniversite bitirip yurtdışında master yaptım. onursuzum, o yüzden senin hayalini bile kuramayacağın yerlerde çalışıp, hayalini bile kuramayacağın maaşları alabiliyorken türkiye'de; buraya geldim. sırf seninle aynı düşünmediğim için onursuz bir abhaz'ım.boğaziçi güney kampüste arkadaş ortamında yeni tanıştığım bir gerizekalı vardı. okuyorsa burayı eğer, gerizekalıyı burada hakaret olarak kullanmıyorum. "realite". oturuyor bizim arkadaşlar, yanlarına gittim selam verdim filan. devam ettiler muhabbete. bu beyinsiz kızımız anlatıyor(beyinsiz de burada realite); işte biz çerkesler şöyle böyle, köyde bıdı bıdı, düünler bik bik. benim işte kaşlarım da çerkeslikten böyle. boyum da uzun. beyaz tenim hele, ay ay ay. ben de diğer zavallılar gibi dinliyorum. herkes sussa da konu değişse diye bakıyor, bu ilgi duyduğunu zannediyor insanların. dayanamadım, kafaya almak istedim. "aaa öyle mi? ne güzel. vaaay demek öyle? sizin bir de böyle isimler var. şapsug mu ne?" dedim. başladı saymaya herkes bana kötü bakışlar attı. sonra dedim "bir de abhazlar mı abzehler mi ne var?" "ayyy yok abzehler adige. abhazlar da çerkesiz diyorlar da işte onlar bizim çingenemiz." "nasıl?" dedim. "işte onlar şöyle kötü böyle kötü, düzenbaz, kızları da zaten çirkin bizim gibi değiller." (çirkin dediği kadınları genellemek gerekirse pamuk prensesi kıskançlıktan çatlatırlar beyaz ten siyah saçlarıyla. hele annemi görse 60 yaşında kadını, allahım beni neden böyle yarattın diye oturup ağlar.) dinledim. sonra konu değişti. havadan sudan bahsettik. kampüsü sevdiğini anlatmaya başladı ben kaçayım dedim yine susmayacak diye. ayağa kalktım, "memnun oldum, tanışmaya fırsat vermedin ama ben x şehrinin x köyünden, abhazların x sülalesinden, x'im." dedim gittim. sizin gibilerin onuru bu kadar işte. siyasal bir meseleyi senin gibi dşünmüyor ya da düşünemiyor diye bir başkasına onursuz demekten ibaret. abhazlara çingene, kabardeylere bilmem ne, ona şöyle buna böyle demek kadar. sonra abhazlar neden ayrı dernek kuruyor, efendim neden abhazya bilmemne yapmıyor. sen beni bile 16 yaşında derneğe gidip gelirken abazayım diye adamdan saymazken, abhazya için bu gibi fikirleri beslerken, ben nasıl senin yanında durayım? 16 yaşında lise öğrencisiydim ben hayvanlar! (buradaki hayvanlar hitabı o dönem gittiğim dernek ahalisine. realite) ilk defa köyüm dışında bir çerkes ortamına girdim. yanımdaki abaza arkadaşımın annesi adige diye bir sonraki buluşmaya çağırıldı, ben çağırılmadım. neden; abaza idim. hep aynı zihniyet işte sizinki. burada kaç suriyeli adige ailesi var biliyor musun sen? senin o beğenmediğin, vasi dediğin abhazya, rusya'nın isteksizliğine rağmen sizin yaptığınız gibi "adige-abaza" ayrımı yapmadan çekip çıkarıyor suriyeli çerkesleri oradan.burada basketbol, futbol, voleybol gibi takım oyunlarında abhaz takımları rusya ligi ile oynuyor kimi zaman. bu nedenle de rus takımları geldiğinde spor salonuna abhaz bayrağıyla beraber rus bayrağı da asılıyor. (başka bir ülke gelebilse onunki de asılacak) ruslar üst üste abhazya'ya deplasmana geldiği için de indir kaldır yapılmıyordu bayraklar. ama geçen orada revirde çalışan bir arkadaşıma uğradığımda gördüm, rus bayrağını indirmişlerdi. sordum neden indirdiler diye. "eee, deplasmana gelmiyorlar artık. neden kalsın ki?" dedi. çok hoşuma gitmişti bu. tembellikleriyle ünlü abhazlar(!) iki hafta için bile indirmişti bomboş ve kullanılmayacak spor salonunda bayrağı. yani öyle vasi filan değil burası. bir ülke. beğenin ya da beğenmeyin. maçlarda dahi ruslar anlasın ya da anlamasın önce "abhazca" konuşulan bir cumhuriyet. ülkede ruscanın yaygın olmasına, resmi dillerden biri olmasına rağmen.ne olursa olsun yukarıdaki arkadaşın abhazlar için kurduğu koşullu cümlede olduğu gibi bir koşulla değil, gerçekten seviyorum ben diğer tüm kafkasyalıları. her şeye rağmen, bana yapılan tüm öküzlüklere rağmen de sevdim. hiçbir zaman kötü bir duygu beslemedim. (realite olarak öküz olanlar hariç, onlara bireysel olarak besledim. ergenliğimi mahvettiler.) sizin gibi körler orda birbirini yerken biz kafkasya'da birbirimizi seviyoruz. kabardey demeden, abaza demeden, adige demeden, çeçen demeden... seviyoruz.velhasıl kelam, türkiye'ye selam olsun. o toprakları da çok seviyordum, burayı da çok seviyorum. ne adigelerle bi derdim oldu, ne türklerle, ne diğerleriyle. şimdi de ruslarla yok. "devlet"lerin yapmış oldukları "millet"lere indirgenemez. aynı şekilde bireysel terbiyesizlikler de, bir kişinin onursuzluğu da bir topluluğa mal edilemez. o yüzden etmiyorum. eminim yukarıdaki gibi terbiyesizce "abhazya'ya, abhazlara" onursuzluğu layık görmeyen, derdini düzgün bir şekilde tartışabilecek, fikrime katılmasa da, fikrine katılmasam da "akabz" çerçevesinde konuşabilecek "no sochi" grubundan arkadaşlar da vardır.sizi bilmem ama biz beğenmediğiniz abhazlar'da bir kişiye onursuz demek ya da onursuz olduğu imasında bulunmak affedilebilir bir şey değildir. aynı şekilde, benim yaptığımdan daha ağır bir biçimde cevap verilir aslında. ne abhazya'da, ne de türkiye'de hiçbir "aşta", hiçbir sofra, hiçbir şarap, hiçbir eyhabı kurtarmaz böyle bir durumu. ama ben cehalete veriyorum. abz bazoup. yaurhulakahuoyt.
(ecanimbenim - 18 Ocak 2014 18:10)
1936'daki istikrarımızı koruduğumuzu gösterdiğimiz kış olimpiyatları.ülke olarak çok düzgün bir çizgimiz var, büyük ülkeyiz vesselam:türkiye - 6 sporcu garmisch-partenkirchen (1936)türkiye - 6 sporcu sochi (2014)
(insight - 9 Şubat 2014 10:45)
hayatimizin 3 ayini karartan, gece gunduz endise ve stres icinde yasamama sebep olan mesele.soci kis olimpiyatlari'na hazirlanirken pek cok turk isci magdur edilmistir. bunlardan biri emekli olduktan sonra gecim sikintisi cekmeyelim diye ani bir kararla rusya'ya gitmeye karar veren babamdir. babam acisindan mevzu sudur: soci'ye vardiktan sonra turk firma pasaportlari calisma izni/vizesi alacagiz diyerek iscilerden ve formenlerden aliyor. bir bucuk ay sonra oradaki kotu kosullara dayanamayan iscller topluca turkiye'ye donmek istiyor. pasaportlari firmadan geri aliyorlar ancak havaalaninda "sahte giris cikis" yaptiklari gerekcesi ile gozaltina aliniyorlar. gozaltindan bizim buradan mudahalemiz ile cikarilip bir pansiyona yerlestiriliyorlar. pansiyondan baska bir pansiyona tasiniyorlar. bu sirada otelin cevresinden bilmem kac yuz metre uzaklasma izinleri de bitiyor. ardindan firma yiyecek icecek yardimini kesiyor. bizimkiler pansiyonda susuz ve yiyeceksiz kaliyor. pansiyon sahibi aile, durumu idare ediyor. tum bunlar asagi yukari 3 ay suruyor.bu 3 ayda ben ve ailem elimizden geleni yapmaya calisiyoruz. ancak disisleri bakanligindan alinan izinle gitmeyip firmaya bagli gittikleri icin burokrasi cok yavas ilerliyor. sonunda babam ve diger iscilerin cogu 3 ay sonunda asiri kilo kaybi ve mevcut hastaliklarin ileriemis halleriyle geri donuyorlar.hurriyet 2013'te bir haber yapiyor. haberde turk firmalarin basarisi ovule ovule bitirilemiyor:http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25117776.asp2014'te de babamin mahsur kaldigi olayi haber yapiyor: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24401954.aspbu da 2013 aralik'ta zaman gazetesinin benzer olaylar yasayan baska turk iscilerle ilgili haberi: 66 turk soci'de mahsur kaldi: http://www.zaman.com.tr/…-mahsur-kaldi_2187122.html---boykot edenlerin neden boykot ettigini anlamayanlara kizamiyorum. insan bilmedigi, okumadigi, gormedigi seyler icin suclanamaz. ama olimpiyatlardan haberdar olacak kadar gundemi takip edip baska bir boktan haberi olmayanlari hakikaten aklim almiyor. soci, adeta bir ustu ortulu cerkes mezarligidir. kuresel bellege cerkes katliamıyla degil de olimpiyatlarla yerlesmesi icin oldukca stratejik bir karar alinmistir. cerkesler icin olimpiyatin anlami icin: (bkz: #20371951)---soci'de olimpiyatlar icin sayisiz sokak kopegi katledilmistir. ve putin, katliam karsiti kampanyalara gozlerini yummus, kulaklarini tikamistir:https://secure.avaaz.org/…_2014_in_sotchi/?mobile=1***anti gay yasasi var bir de. google doodle'ini hatirlayin ilk gunku. simdi kimse cikip olimpiyat ruhu, baris maris demesin. putin'in ticari, siyasi kaygilarindan baska bir sey degil. sporcu olsam bir saniye bile dusunmeden olimpiyatlara katilmayi reddederdim.
(elxa - 9 Şubat 2014 14:56)
bir olimpiyat sporu olan artistik buz pateni açısından oldukça inişli çıkışlı bir olimpiyat oldu. hem üzen hem de sevindiren sürprizler vardı. zafer akyol’un arkadaşlarımla çekiştirerek izliyormuşum tadındaki sunumunu da özlemişim. elbet zevkler ve renkler tartışılmaz ama tam bu noktada beğenemeyenlere şu sporu hiç rus kanallarından birinden izlediler mi diye sormak isterim. performans esnasında bile susmuyorlar, vir vir vir vir vir vir. konuşmaların çoğu da sanıldığı gibi hareketlerin teknik açıklaması falan değil sunucuların kişisel yorumları. ammaaa doğru düzgün yayınlanmamasına tepki gösterenlere sonuna kadar katılıyorum. bu konuda eurosport dahil sınıfta kaldı. siyasi kısmı da atlayarak disiplinlere geçiyorum. ve genel sıralamada ilk üç dışında tamamen keyfi olarak hoşuma giden veya sinir olduklarımdan bahsedeceğimi belirterek okuyacakların şimdiden gözlerine sağlık diyorum.öncelikle bu yıl icat edilen takım yarışmalarında rusya 75 puanla birinci, kanada 65 puanla ikinci, abd 60 puanla üçüncü, italya 52 puanla dördüncü, japonya 51 puanla beşinci sırayı aldı. peki neyimize yaradılar? burada alınan madalyaların bireysel kısa ve serbest programlara hiçbir katkısı olmadı. üstelik sporcuların da pistin de canını çıkardılar. resmen element uydurdular ve gidip bir adamın kariyerine maloldular. ilk ve son örnek olmasını temenni ediyorum.yine pek şaşırtmayan çiftlerde kısa programın da birincisi olan tatiana volosozhar/maxim trankov (rusya) çifti, hüzünlü bir jesus christ superstar sunumuyla çok ufak birkaç pürüz dışında güzel bir programa imza atarak altın madalyayı götürdüler. rusların şanını devam ettiren kısa program üçüncüsü ksenia stolbova/fedor klimov çifti, hoş fakat pürüzlü bir adams ailesi performansıyla gümüş madalyayı aldılar. aliona savchenko/robin szolkowy (almanya) çifti ise kısa programdaki sevimli pembe panter yorumuyla gelen ikinciliklerini bir aşağı düşürerek bizim memlekette daha çok tom ve jerry müziklerinden biri olarak bilinen çaykovski’nin fındıkkıran’ı ile bronz madalyaya kaldılar. eski kulağı kesiklerden qing pang/jian tong (çin) çifti çok istikrarlı giderek hem kısa programı hem de serbest programı dördüncü sırada tamamlayarak genel sıralamada da yine dördüncü oldular. yine eskilerden meagan duhamel/eric radford (kanada) çiftini arada kaçırdığım için naaptılar da yedinci oldular göremedim ama ilk onda olmalarına sevindim. istikrar gösteren kaç sporcu kaldı ki azizim. geri kalan isimler de çok kötü performanslar sergilememekle birlikte fazla öne de çıkmadılar. ayrıca olimpiyat olduğu için jürinin baya azrail kesildiğini de eklemeliyim. ki teknik puanlar genelde düşük geldi. her açıdan büyük sürprizler yaşatan erkekler programında hem takım oyunları hem bireysel kısa programda kendini aşan fakat serbest programda dağıtan yuzuru hanyu (japonya) her şeye rağmen haklı bir birincilik alarak niyeyse kardeşim kazanmışçasına beni sevindirdi. özellikle bireysel kısa programdaki romeo & juliet sunumu uzun süredir izlediğim en iyi performanstı. hevesle takip edeceğim çok genç bir yetenek armağan etti soçi bizlere. patrick chan (kanada) açıkçası beklediğimin altında bir performansla kısa programda olduğu gibi serbest programda da ikinci olarak gümüş madalya aldı. keza bir beklenmedik düşüş de denis ten’den (kazakistan) geldi. özellikle kısa programda baya baya dağıtan deneyimli patenci neyse ki serbest programda biraz toparlanarak ucu ucuna gümüş madalyayı aldı. javier fernandez (ispanya) kendisine çok yakışan türde bir harlem nocturne yorumuyla dördüncülükte kaldı. aslında ilk üçü komple japonlar alsın istedim fakat tatsuki machida ve daisuke takahashi beklenenin altında kaldılar. tabi beklenenin altında kalıp elenmediler neticede beşinci ve altıncı oldular. ayrıca takahashi’nin hyuga toru (rich man, poor woman) stayla saç modelini takdir ettim. işte bunlar hep görsellik. yine eskilerden tomas verner (çek cumhuriyeti) ortaya karışık bir sunumla 11.likte kaldı. merak eden varsa brian joubert (fransa) de 13. sırada, keh keh keh. bunlar dışında 9. olan jason brown (amerika) isminin yanına tik attığım genç sporculardan oldu. sempatikliği ve hatalardan sonra bile koruduğu pozitifliğiyle, zafer abimizin de dediği gibi geleceğin iddialı isimlerinden olacağını düşünüyorum. gelelim en büyük ve acı sürprize. ısınma hareketleri sırasında axell inişinde sakatlanan evgeni plushenko hepimizi şoka uğratarak çekilme kararı aldı. her ne kadar zafer abi sonrasında çok kulağını çınlatsa ve amerikalı jeremy abbott’ın dörtlü toeloop sonrasında yere yapışıp panolara kadar yuvarlanmasına rağmen kalkıp devam etmesini örnek gösterse de bunları bir efsaneyi izlemekten mahrum kalmanın samimi üzüntüsüne yoruyorum. zira plushenko 2005'teki açıklaması gibi demirden korksa trene binmez (kendi ülkesinde kendi seyircisinin baskısından çekinmez) takım yarışmalarında -olumlu manada- hayvan gibi kayıp da ülkesine altın madalya getirmezdi. hiçbir şey olmasa adamın buza duyduğu tutku ve hırsı elvermez yani. ayrıca ısınırken canlı canlı tanık olduğumuz o iniş anındaki tökezleme ve acı ifadesi gerçekten üzücüydü. sonrasındaki açıklamalarını okudum da zaten o takım yarışmalarında başlamış ağrıları. yine de dayanıp altın madalyayı kazandırmış ülkesine. arkadaş olimpiyatın soçi’ye verilmesine bile sebep bu adamdı. bu kadar hor kullanılır mı? zaten meşaleyi de taşıtmadılar uyuz oldumyine sürprizsiz geçen buz dansında kısa ve serbest programın ilk üçü ve son ikisi aynı olurken aradakiler de en fazla 2 basamak yer değiştirdiler. kısa programın da birincileri olan meryl davis/charlie white (amerika) çifti serbest programda çok uyumlu ve estetik olduğu kadar teknik açıdan da güçlü bir şehrazat sunumuyla altın madalyayı hak ettiler. tessa virtue/scott moir (kanada) yenilikçi hareketlerle altın madalyayı zorlasalar da ikinci oldular. elena ilinykh/nikita katsalapov (rusya) teknik olarak yüksek estetik olarak bence sıradan bir kuğu gölü yorumuyla üçüncü olarak bronz madalyayı kaptılar. 2011 ve 2012'nin avrupa şampiyonu nathalie péchalat/fabian bourzat (fransa) dördüncü olurken, geçen yılın avrupa şampiyonu ve dünya üçüncüsü ekaterina bobrova/dmitri soloviev (rusya) çifti 5.likte kaldılar. bizim alisa agafonova/alper uçar çifti burun farkıyla 22.likte kalarak serbest dansa katılma hakkını elde edemediler. ki hakkaten bu sefer kalabilirlerdi bence. yine de buz dansı’nda türkiye’yi kış olimpiyatlarında temsil eden ilk buz dansçıları oldular. bunlardan gayrı shibutani kardeşlerin (amerika) yanına bir tik attım. onlar da 9. oldu, var bu 9. sırada bir şey.yarışmanın en heyecanlı kısmı kadınlar serbest programda yaşandı. kısa programın ilk üçü küsurat farkıyla sıralanınca serbest program da müthiş çekişmeli geçti. sonuçta kısa program ikincisi adelina sotnikova (rusya) hem teknik hem de show bakımından çok üst bir sunum yaparak altın madalyayı alan kişi oldu. kısa program birincisi yu-na kim de yine teknikte kusursuz fakat belki bir nebze daha düşük bir estetikle 2. oldu. carolina kostner (italya) ise bolero eşliğinde maalesef kariyerinin en iyi sunumuna imza atarak maalesef haklı bir üçüncülük elde etti. gelmeyin üzerime sevmiyorum hatunu işte ama ben bile beğendim o kadar diyim. kısa program dördüncüsü gracie gold hoş bir uyuyan güzel sunumuyla yine 4.lüğe yerleşti. taze avrupa şampiyonu julia lipnitskaia (rus) da schindler’in listesiyle artistiği yüksek fakat teknikte biraz pürüzlü bir sunumla 5.likte kaldı. fakat belli ki gelecekte adından bolca sözettirecek. mao asada’nın (japonya) kısa programdaki beklenmedik derecede kötü performansı serbest programdaki başarısını oldukça etkileyerek 6.lıkta kalmasına sebep oldu. akiko suzuki (japonya) operadaki hayalet ile kısa programda olduğu gibi 8. sırayı alırken kısa programın 14.sü kanako murakami (japonya) 12. sıraya yükseldi. bunlara ek olarak bence 9. sırayı alan (bak yine 9) mae berenice meite (fransız) fiziksel olarak bayağı yapılı olmasına rağmen gerek müzik seçimleri gerek sunumuyla çok karizmatikti. tekniği ilerlettikçe (ki ilerletiyor bir önceki sene avrupa 10.su iken geçen sene 5.si oldu) adını daha sık duyacağız gibime geliyor. öyle böyle sonuna geldiğimiz artistik buz pateni gala programı pazar günü 18:00'deymiş ve trt spor yayınlayacağını iddia ediyor, bilmiyorum artıkh.özet geççiler için özel not: bunu okuyan kör oldu.
(sah ru - 20 Şubat 2014 22:03)
kapanış törenini saymazsak sona eren olimpyatlardır. sporcular keyifli ve güzel bir 16 gün geçirtti bizlere.2010 vancouver kış olimpiyatları'nda olduğu gibi, 2014 soçi kış olimpiyatları'nda da 26 ülke madalya kazandı. en çok altın madalyayı ve toplamda en çok madalyayı rusya kazandı. böylece ev sahibi olmanın avantajı bir kez daha ispatlanmış oldu. 2010 vancouver'da 3'ü altın 15 madalya alan rusya, ev sahipliği yaptığı olimpiyatta 13'ü altın 33 madalya kazandı. 2010 vancouver'da 14 altın madalya ile rekor kırarak ilk sırada yer alan kanada (toplam 26 madalya almışlardı), soçi ış olimpiyatlarında 10'u altın olmak üzere 25 madalya kazandı. ev sahibi olduğu olimpiyatlardan sonra yapılan ilk olimpiyatta hiç fena bir iş çıkarmadı.2010 vancouver'da madalya tablosunda yer alan estonya, 2014 soçi'de madalya alamazken, 2010'da madalya alamayan ukrayna, 2014'te madalya tablosuna girmeyi başardı. 1.rusya:(13 altın, 11 gümüş, 9 bronz= 33)2.norveç:(11 altın, 5 gümüş, 10 bronz= 26)3.kanada:(10 altın, 10 gümüş, 5 bronz= 25)4.amerika:(9 altın, 7 gümüş, 12 bronz= 28)5.hollanda:(8 altın, 7 gümüş, 9 bronz= 24)6.almanya:(8 altın, 6 gümüş, 5 bronz= 19)7.isviçre:(6 altın, 3 gümüş, 2 bronz= 11)8.belarus:(5 altın, 0 gümüş, 1 bronz= 6) 9.avusturya:(4 altın, 8 gümüş, 5 bronz= 17)9.fransa:(4 altın, 4 gümüş, 7 bronz= 15)10.polanya:(4 altın, 1 gümüş, 1 bronz= 6)12.çin:(3 altın, 4 gümüş, 2 bronz= 9)13.güney kore:(3 altın, 3 gümüş, 2 bronz= 8)14.isveç:(2 altın, 7 gümüş, 6 bronz= 15)15.çek cum.:(2 altın, 4 gümüş, 2 bronz= 8)16.slovenya:(2 altın, 2 gümüş, 4 bronz= 8)17.japonya:(1 altın, 4 gümüş, 3 bronz= 8)18.finlandiya:(1 altın, 3 gümüş, 1 bronz= 5)19.büyük britanya:(1 altın, 1 gümüş, 2 bronz= 4)20.ukrayna:(1 altın, 0 gümüş, 1 bronz= 2)21.slovakya:(1 altın, 0 gümüş, 0 bronz= 1)22.italya: (0 altın, 2 gümüş, 6 bronz= 8)23.letonya:(0 altın, 2 gümüş, 2 bronz= 4)24.avustralya:(0 altın, 2 gümüş, 1 bronz= 3)25.hırvatistan:(0 altın, 1 gümüş, 0 bronz= 1)26.kazakistan:(0 altın, 0 gümüş, 1 bronz= 1) her olimpiyat'ta olduğu gibi bu olimpiyata da damga vuran ülkeler,sporcular oldu. 2010 vancouver'da sürat pateninde, 3'ü altın 7 madalya alan hollanda, 2014 soçi'de sürat patenini domine etti. bu dalda verilen 36 madalyanın 23'ünü aldılar. 12'i altın madalyanın 8'ini hollandalı sporcular aldı. erkeklerde ve kadınlarda 6 dalda madalyalar dağıtıldı. bu 12 mücadelelerin hepsinde en az 1 hollandalı sporcu kürsüye çıktı. 500-5000-10000 erkekler ile 1500 kadınlarda kürsünün bütün basamaklarında sadece hollandalı patenciler vardı. erkekler 5000-10000 ve takım takip, kadınlar 500-1000 ve takım takip yarışlarında olimpiyat rekorlarını kırdılar.kadınlarda ireen wust toplam 6 dalın 5'inde mücadeleye girdi ve mücadeleye girdiği bütün dallarda kürsüye çıktı. 2 altın, 3 gümüş, toplam 5 madalya aldı. böylece 27 yaşındaki patenci toplamda 8. olimpiyat madalyasına ulaşmış oldu.erkeklerde sven kramer 2 altın, 1 gümüş madalya ile dikkat çekti. hollanda sürat pateni dışında sadece kısa kulvar sürat pateninde 1 madalya alabildi. başka hiç bir dalda madalya alamadılar.kısa kulvar sürat pateninde, erkeklerdeki 4 dalın 4'ünde de kore asıllı rus victor an kürsüye çıktı. 3 altın, 1 bronz alarak olimpiyata damgasını vurdu. 5000 metre bayrakta olimpiyat rekoru kıran takımın kadrosundaydı. 2006 torino'da güney kore adına yarıştığında 2 altın, 1 bronz kazanmıştı. toplamda 5'i altın, 2'si bronz, 7 madalyaya ulaştı. bu dalda amerikalı apolo ohno'nun 2 altın, 2 gümüş, 4 bronz olmak üzere toplamda 8 madalyası var. apollo'dan çok daha fazla altın kazandığını gözden kaçırmamak lazım tabi.kısa kulvar sürat pateni kadınlarda ise 21 yaşındaki park seung-hi 2 altın 1 bronz, 23 yaşındaki italyan arianna fontana 1 gümüş, 2 bronz ile dikkat çektiler. 17 yaşındaki shim suk-hee 1 altın, 1 gümüş, 1 bronz ile geleceğin önemli yıldızlarından biri olacağının işaretini vermiş oldu. çin kadınlarda 4 dalın 3'ünde kürsüye en az 1 sporcu çıkarmayı başardı. 2010 vancouver'da kadınlardaki 4 branşın hepsinde altın madalyaları aldıklarını düşünürsek birazcık başarısız sayılabilirler bu sefer. biatlon mücadelelerinde norveç 2010'da olduğu gibi yine başı çeken ülke oldu. 3'ü altın 6 madalya aldılar. belarus'tan darya domracheva sürpriz yaparak norveç gibi 3 altın aldı.biatlondaki en önemli olay, bir efsanenin kırmış olduğu rekor. ole einar bjorndalen 40 yaşında 13. madalyasına kavuşarak kış olimpiyatları tarihinde en çok madalya alan isim olarak tarihe geçti. soçi'de 2 altın madalya aldı. 8 altın, 4 gümüş, 1 bronz; gerçekten muhteşem bir kariyer başarısı. 14. madalyasını da kıl payı kaçırdığını not düşelim. biatlonda erkeklerde 25 yaşındaki fransız martin fourcade, 2 altın 1 gümüş, kadınlarda belaruslu darya domracheva aldığı 3 altın madalya ile dikkati çeken isimler oldular. darya domracheva 3 altını da bireysel dallarda aldı. norveçli tora berger, 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz ile bütün madalyalardan bir tane almış oldu. biatlonda olduğu gibi kayaklı koşuda da en başarılı ülke norveç oldu. 36 madalyanın, 5'i altın olmak üzere 11'ini aldılar. isveç de toplamda 11 madalya aldı. bu 2 ülke kayaklı koşuda diğer ülkeleri ezip geçti.erkeklerde isveç, kadınlarda ise norveç, 6 dalın 5'inde kürsü gördü.erkeklerde, ülkesinin kazandığı 2 madalyayı da tek başına kazanan isviçreli dario cologna olimpiyat oyunlarına damgasını vurdu. 2 bireysel altın ile başarılı bir olimpiyat çıkarmış oldu. kadınlarda dağıtılan 18 madalyanın 9'unu norveçli sporcular aldı. isveçli charlotte kalla 1 altın 2 gümüş ile dikkat çeken isimlerden biri oldu. tabi asıl dikkat çeken isim norveçli marit bjorgen oldu. 3 altın madalya alarak aslında kimseyi şaşırtmadı. marit bjoergen kış olimpiyatları tarihinin en başarılı kadın sporcusu olarak tarihe geçti. 2002 salt lake city kış olimpiyatları'ndan 2014 soçi'ye, 6 altın, 3 gümüş, 1 bronz olmak üzere toplam 10 madalya kazanarak en çok madalya kazanma rekorunu egale etti. kendisiyle aynı sayıda madalyaya sahip 2 sporcu var. biri 1976-1992 yılları arasında 4 altın, 5 gümüş, 1 bronz kazanmış olan sovyetler birliğinden raisa smetanina, diğeri 1992-2002 yılları arasında 2 altın, 3 gümüş, 5 bronz kazanmış olan italyan stefania belmondo. bu 2 sporcunun toplamı kadar altın madalyası olduğunu not düşelim. yani marit bjorgen soçi ile birlikte resmen olimpiyatın efsane sporculardan biri oldu. 2010 vancouver'da snowboard ile ilgili erkek ve kadınlarda 6 mücadele yapılırken, 2014 soçi'de paralel slalom ve slopestyle dalları ile bu sayı 10'a çıktı. 2010'da olduğu gibi 2014'te de amerika 5 madalya ile öne çıkan ülke olurken, rusya bir atak yaparak 2010'daki başarısızlığını 2'si altın 4 madalya ile kapatmış oldu. bu dalda en dikkat çeken isim 2 altın madalya alan amerikan asıllı rus vic wild oldu. paralel büyük slalomun yanında ilk defa yapılan paralel slalom'da altın alarak adını tarihe yazdırdı. eşi alena zavarzinaaynı gün paralel büyük slalom'da bronz madalya kazandı. kış olimpiyat tarihinde aynı disiplinde madalya kazanan 2. evli çift olarak tarihe geçti. 2010 vancouver’da shen xue ve zhao hongbo buz pateni çiftlerde karı-koca olarak altın madalya kazanmışlardı.ilk defa yapılan kadınlar paralel slalom'da, avusturyalı julia dujmovits altın madalya alarak adını tarihe yazdırdı. snowboard'un efsane ismi shaun white, 2006 torino ve 2010 vancouver'da halfpipe'da aldığı altın madalyalardan sonra 2014 soçi'de 4. olarak kürsü dışında kalması ile büyük hayal kırıklığı yarattı. kış olimpiyat oyunlarında aynı disiplini üst üste 3 kez kazanan ilk amerikalı olma şansını da kaçırmış oldu.alp disiplininde öne çıkan ülke avusturya oldu. 3'ü altın 9 madalya topladılar. lindsey vonn'un yokluğu fazlasıyla hissedildi. 24 yaşındaki anna fenninger süper büyük slalom'da 1 altın alırken, büyük slalom'da 0.07 sn fark ile tina maze'nin gerisinde gümüş madalyada kaldı. slonven tina maze iniş ve büyük slalom'da 2 altın madalya aldı ama vonn'suz bir olimpiyatta daha fazla madalya almasını bekliyordum. maria höfl-riesch süper kombinede altın, süper büyük kombine de gümüş aldı ama o da vonn'un yokluğunda daha başarılı olabilirdi. 18 yaşındaki amerikalı mikaela shiffrin tarihin en genç slalom şampiyonu oldu. kayakla atlama dalında 3'ü erkekler, 1'i kadınlar olmak üzere 4 dalda madalyalar dağıtıldı. almanya ve polonyalı kamil stoch 2'şer altın alarak ilk sırada yer aldılar. 2006 ve 2010'da madalya kazanamayan kamil stoch, normal ve geniş tepede 2 altın alarak olimpiyata damga vurdu; ama asıl olayı 41 yaşındaki japon noriaki kasai yaptı. 1994 lillehammer kış olimpiyatları'nda aldığı gümüş madalyadan sonra, 2014 soçi'de 1 gümüş ve 1 bronz alarak en çok dikkat çeken isim oldu. ayrıca 4 sene sonra yine yarışmak istediğini söyledi. ilk kez bu olimpiyatlarda yapılan kadınlar kayakla atlama normal tepede, olimpiyat şampiyonluğunu 22 yaşındaki alman carina vogt kazandı ve adını tarihe yazdırdı. artistik buz pateninde 2010'da altın madalyalar 4 ülke arasında dağılmış ama rusya altın alamamıştı. bu sefer 3 altın madalya aldılar. bu sene ilk defa yapılan buz pateni takım mücadelesinde rusya altını aldı.17 yaşındaki rus adelina sotnikova, artistik buz pateni mücadelesinde, 2010 olimpiyat şampiyonu yu-na kim ile girdiği mücadeleyi kazanarak altın madalyayı aldı. kendisini izlemeyenler çok şey kaçırdı. bu arada 23 yaşındaki yu-na kim emeklilik kararını açıklayarak sevenlerini üzdü. japonya'ya olimpiyatlardaki tek altınını kazandıran 19 yaşındaki yuzuru hanyu dikkat çeken diğer bir isim oldu. 2010 vancouver'da buz dansında gümüş madalyada kalan meryl davis charlie white çifti bu sefer altına uzanırken, takım mücadelesinde 1 bronz madalya da kazandılar. böylece bütün madalyalara sahip oldular. artistik buz pateni çiftlerde tatiana volosozhar maxim trankov çifti de altın madalya alarak dikkat çektiler. madalya alamasa da 15 yaşındaki rus yulia lipnitskaya en dikkat çeken isimlerden biri oldu. 15 yaşındaki en genç patenci amerikalı polina edmunds, gracie gold, 2 gümüş kazanan patrick chan, ispanyol javier fernandez, 27 yaşında bronz alan italyan carolina kostner dikkat çeken diğer isimler oldu. bu sporun efsanelerinden evgeni pluşenko'nun sakatlığı nedeniyle çekilmesi en büyük hayal kırklığı oldu. neyse ki sakatlanmadan önce takım mücadelesinde bir altın madalya almıştı. işin üzücü yanı emeklilik kararını açıklamış olması.buz hokeyi kadınlar ve erkeklerde kanada 2010 vancouver'da olduğu gibi yine şampiyon oldu. körling kadınlar ve erkeklerde şampiyonluğu kanada aldı. 2010'da kadınlarda son anda kaybettikleri altını bu sefer aldılar. aklıma ilk gelenler bunlar oldu. unuttuğum önemli anları hatırladıkça buraya ekleyeceğim. güzel, keyifli, az dopingli bir olimpiyatı geride bıraktık. trt'nin bir çok finali göstermemesi ya da gösterdiği mücadelelerdeki sıkıcı anlatımı nedeniyle, çoğunlukla bbc two, bbc one ve ard'den seyrettiğim bu olimpiyattan çok keyif aldığımı söylemeyelim. çok hakim olmadığım kış olimpiyatları hakkında bayağı bilgilenmiş oldum. bitiyor olması hüzünlendiriyor ama yapacak bir şey yok. buradan mücadele veren bütün sporculara sevgiler. edit: zafer akyol vasat üstü anlatımı ile en başarılı trt spikeri oldu.edit2: atletizm seyredenlerin yakından tanıdığı amerikalı lauryn williams, hem yaz hem kış olimpiyatlarında madalya alarak bunu başaran 5. sporcu olarak tarihe geçti. 2004 atina yaz olimpiyatları'nda 100 metre yarışında gümüş madalya, 2012 londra yaz olimpiyatlarında 4x100 bayrak yarışında altın madalya kazanmıştı. 2014 soçi'de ise bobsled kadınlar ikili mücadelesinde ise gümüş madalya aldı. aslında ilk 3 yarışta rakiplerinden önde ve altın madalyaya gidiyordu takım arkadaşı ile birlikte; ama son yarışta ufak bir hata yaparak 0.1 sn ile altın madalyayı kaybettiler. tabi bu tarihi bir işe imza attığı gerçeğini değiştirmiyor.yaşlı kurt amerikalı bode miller, 36 yaşında erkekler süper büyük slalomda 3. olarak bronz madalya kazandı ve alp disiplininde kış olimpiyat oyunları madalyası kazanan en yaşlı isim olarak tarihe geçti. yarıştan sonra nbc muhabirinin geçen nisan hayatını kaybeden kardeşi ile ilgili sorularına gözyaşları ile cevap verememesi olimpiyata damgasını vuran olaylardan biri oldu.http://www.ntvspor.net/…iyatlarinda-akilda-kalanlar
(zeddicus zu l zorander - 23 Şubat 2014 16:28)
Yorum Kaynak Link : 2014 soçi kış olimpiyatları