Keinohrhasen (~ 300 ore per innamorarsi) ' Filminin Konusu : basın muhabiri luda bir suçtan ötürü 8 ay hapse ve 300 saat anaokulunda çalışma cezasına çarptırılır.ve annayla bitmemiş bir işi vardır.
Knockin' on Heaven's Door(1997)(8,0-24816)
Barfuss(2005)(7,2-9783)
Der Eisbär(1998)(6,6-2748)
Wo ist Fred?(2006)(6,4-5189)
Männerherzen(2009)(6,3-4535)
Kokowääh(2011)(6,3-8501)
Männerherzen... und die ganz ganz große Liebe(2011)(6,2-2573)
Schutzengel(2012)(5,7-4122)
Zweiohrküken(2009)(5,7-7168)
Schlussmacher(2013)(5,6-3313)
Kokowääh 2(2013)(5,5-3378)
1 1/2 Ritter - Auf der Suche nach der hinreißenden Herzelinde(2008)(3,6-2174)
rabbit without ears olarak da cevrilen 2007 yili alman yapimi film. yonetmenligini til schweiger yapmistir.
(ekliptik - 28 Ağustos 2008 09:45)
ilk gösterimi 20 aralik 2007 de yapilan basrolleri til schweiger ve nora tschirner´in paylastigi bir alman romantik komedisi. nisandan bu yana en basarili alman filmlerinin 6. sirasindaymis. icinde yesilcam´dan bir cok klise sahne bulmak mümkün. sahsi fikrime gelince güzel vakit gecirmek icin izlenebilecek bir film, bir bakima izlenmese de olur. sirf bu kadar klise sahneden dolayi abartildigi kadar güzel olmadigini düsünüyorum. tabi klise diyorum ama kime göre neye göre. almanlar da yesilcam kliseleri mi var ki?
(nussschnecke - 12 Eylül 2008 10:01)
alm. „yokkulaktavşanlar“„man sieht sich immer zweimal..“ [hayatta hep iki defa karşılaşılır] sloganına sahip alman yapımı hoş bir romantik komedi örneği.filmde til schweiger hem senaryo, hem yönetmenlik hem de başrolü üstlenerek zor bir işi başarmış. kendisinin bu kadar görevi üstlenmesi yetmemiş gibi bir de valentin florian, luna marie, lilli camille und emma tiger ismindeki 4 çocuğuna da filmde rol vermiş.emma tiger filmde kücük cheyenne-blue’yu oynuyor ve filmdeki til schweigerin canlandırdığı ludo karakteri ile arasında şöyle bir diyalog yaşanıyor:ludo: senin adın ne bakalım?c-b: cheyenne-blue.ludo: cheyenne-blue.. değişik bir isim..c-b : benim annem oyuncu ve oyuncular çocuklarına normal isim veremezmiş..böyle güzel bir gönderme olmuş.konu dağilıyor. film hakkında bir kaç birşey daha söyleyecektim. filmin renklerini çok beğendim. anaokulundaki bütün çocukların kiyafetleri de buna dahil olmak üzere filme pastel renkler hakim. anaokulunda geçen sahneler ise bana mütemadiyen pippi langstrumpf’u anımsattı.berlin güzel tarafından gösterilmiş, kendisine bir londra havası verilmiş (bu iddiada bulunurken taksileri ve anna’nın doktor adamla buluşma sonrası gece onu evine bıraktığı sahneyi gözönünde bulunduruyorum.)görsel açıdan güzel sahneler mevcut. nora tschirner çok sevimli, çok iyi bir oyunculuk sergilemiş. o kadar doğal ki, gerçek hayatta da kendisinin anna olduğundan bir saniye şüphe duymuyor insan. ama asıl benim filmde en başarılı bulduğum kısım kadın-erkek ilişkilerine dair tespitler ve diyaloglar. sırf bunların hatrına filmin izlenme katsayısı artıyor. beğenmediğim noktalar da var elbet. bazı sahnelerde güldürmek için kasılmış. ancak bir çocuk filminde rastlanan sakarlıklarla komiklik yapmaya çalışılmış ama olmamış. filmin sonu zaten başından belli. zira (sonradan hak yolunu bulan) piç adam ve şirin çileği gibi hatun aşkı romantik komedi tarzının olmazsa olmazı. ama dediğim gibi diyaloglar kurtarıyor. 10 üzerinden 7 verdim.meraklısına not: önümüzdeki yıl filmin devamı gelecekmiş ve beraber yaşamaya karar veren çiftlerin yaşadığı sorunlara değinilecekmiş.diyalog diyalog dedim, örnek vermeden olmaz. aman oyunbozanlık* olmasın dikkat:…anna: sen şimdi sorumluluk almak istemiyosun ve vuruşmak istiyosun. bu mudur?ludo: evet, mutlu oluyorsam neden olmasınanna: peki ya o vuruştuğun kızlar, onlar da senin kadar mutlu oluyor mu sanıyorsun? heralde şu anda aşk acısı ile evde oturuyolar ve üzüldükleri için mutlu olmaları gerekiyor öylemi?ludo: bana aşık olduklarını nerden çıkarıyosunanna: olabilir, kadınlar yapar öyle arada sıradaludo: ama benimkiler yapmıyor işte. mesele de orda. benimkiler neye kalkıştıklarını bilen yetişkin kadınlar. bende taraflar önceden belirleniyor.anna: ludo, öncesinde istediğin kadar şeyi belirleyebilirsin ama birşeyler değişebiliyor. belki kadın olarak biriyle bir kere yattıktan sonra hiç birşey gelişmiyor. herşey süper. modern tabirle one night stand. harika. o zaman iyi. ama gerçekten güzelse bi daha yaparım sonra belki devam ederim. bi zaman sonra da düşünürüm yatakta iyiyse belki adamın başka iyi yönleri daha vardır diye. 3., 4., 5. seferden sonra zaten kadınlar hep aşık olur. ludo: cidden mi?anna: e evet. bu durumda önceden istediğini belirlemiş olman sana piç gibi davranma ve sorumluluğu bırakma hakkı vermez. ludo: ne sorumluluğu ya? ben biriyle birlikteysem sorumluluğum vardır. en başta diyorsam bak ben sadece eğlenmek istiyorum, ama ciddi bir ilişki istemiyorum, o zaman benim sorumluluğum da yoktur, piç de olmam. bunu anlamayan da uzak dursun.anna: o zaman senin seks hayatın biter.ludo: o ne demek şimdi?anna: off, hiç biri anlamıyor işte. komik olan da o ya. öyleymiş gibi yapıyolar. bak şimdi; sen diyorsun ki ben eğlenmek istiyorum, başka birşey değil. o da diyor ki aa tamam eğlenelim. ama içinden de geçiriyor, benden önce birlikte olduğu kadınlardan sonra sadece eğlenmek istemesi normal. çünkü daha beni tanımıyor. hele bi öğrensin, ilersine bakarız. yani sen baştaki ifadende kalmana rağmen o çok farklı bir yöne kayıyor ve ikiniz de değişik noktalarda bulunuyorsunuz. ve sen yine piç oluyorsun.ludo: o halde ben ya sevişip piç olcam ya da sevişmeyip piç olmaktan kurtulcam?anna: evetludo: ben piç olmayı tercih ediyorum.anna: belliydi zaten....
(shi aila - 22 Aralık 2008 15:15)
yuzumde bir gulumsemeyle sikilmadan izledigim hos bir romantik komedi. gozlerim moritz bleibtreu'u aramadi degil. nedense son zamanlarda butun dise dokunur alman filmlerinde bu insana rastlaniyor. artik bende refleks oldu onun yuzunu aramak.
(mit dem wissen waechst der zweifel - 22 Aralık 2008 15:26)
sevgili ludo yani til schweiger'in anika decker'le birlikte yazip yonettigi ve 4 cocuguyla birlikte oynadigi dunya tatlisi, hem de almancanın cuk oturdugu film. (bkz: kulaksiz tavsan)
(oxypery - 13 Ocak 2009 21:43)
hayatimda izledigim en anlamli romantik komedilerden biri. almanya'da 2009 yili sonunda devami vizyona girdi fakat duyumlarima gore birincinin tadi yokmus; (bkz: zweiohrküken)
(infe - 20 Mart 2010 10:51)
(bkz: feel good movie). moraliniz bozuksa bir nevi nutella vazifesi görür bu film. cogu sahnesine tepinerek gülmü$ümdür. öyle vicik vicik romantik komedilerden ho$lanmam, ama bu film farkli, tam dozunda, gereksiz bi viciklik yok. sadece mutlu oluyorsunuz i$te film bittiginde. derinlik aramayin. --- spoiler ---ve filmin ortalarina dogru öyle detayli bir "iyi cunnilingus nasil olmalidir" muhabbeti dönüyor ki, bence her erkege ders niteliginde izletilmeli *--- spoiler ---
(bitutam - 24 Mart 2011 18:28)
spoiler var. öyle vıcık vıcık romantik komedi filmlerinden pek haz etmem, bu da karakter yapısı (esas oğlan ve kız, ve onların biraz daha şapşal arkadaşları) olarak biraz benziyor olsa da bence apayrı bir film. filmi sevdim, hatta bir kaç yerde baya baya güldürdü, "arschloch" diyesim geliyor durduk yere. filmi sevdim bunda büyük etmen altyazıda, "fa yeung nin wa"da beni mahveden altyazı faciaları bu altyazıda tam tersi etki yaptı, altyazının google translate çevirisinden çok farklı bir şey olduğu, yerine göre katılacak yorum ve yerelleştirmenin nasıl da güzel olabileceğinin ispatı olmuş. "çeviri: delabambi & navyblue" yazısı geçerken "emeğinize sağlık" demeyi eksik etmedim bu nedenle.* filmde iki noktayı sonuna kadar merak ettim, ilki cheyenne-blue karakteri şirin kızdı ki başlarda sanki çok önemli bir şey yapacak gibi dursa da şirinliklerinden başka numarasını görmedik, setten birinin çocuğu herhalde tahminim de doğru çıktı, til schweiger'in kızıymış*. ikinci olay da taksici ile ikinci karşılaşmada ne olacağıydı ki bu da en bilindik fıkralardan "el salla" ile bağlanınca hiç beklemediğim için asıl orada koptum.filmi güzelleştiren diğer etmenler de genel renk seçiminden olsa gerek gayet sıcak bir görüntü vermesi ve de müzikleri. ludo amcamızın yaptığı eşeklikten sonra yuvaya döndüğü sahnede piyano tonları duyulmaya başladı "ahanda apologize geliyor" dememle şarkının girmesi bir oldu, pek sevindirici oldu tabi bu durum.*film boyunca müzik seçimleri de gayet yerindeydi bence. güzel yerlere dokunan diyaloglar, güzel görüntüler ve müzikler eşliğinde biraz güldürü varsa filmin sınıfı içerisinde iyi not aldığını söyleyebiliriz. imdb'de mevcut olan 6.8'lik notu 7'ye tamamlıyorum ben de. son not da nora tschirner'e çok güzelsin, tamam ama ne olursun bir daha ağlarken çıkma karşıma, bir insan bu kadar mı çirkinleşir ağlarken."zaten mutlu değilsen, kimse seni mutlu edemez. kendini mutlu etmesini bilmelisin. bütün gün boyunca evde oturup birinin gelip seni mutlu etmesini beklemek, çok egoistçe bir davranış! ayrıca, insanın mutsuz olması da gayet normaldir." * şu anda imdb triviasını okuyorum ohalar eşliğinde, tüm schweiger ailesi oynamış maşallah: til schweiger'in oğlu valentin schweiger flashback sahnelerindeki genç ludo'yu, en büyük kızı luna schweiger anna'nın gençliğini, lilli schweiger anaokulundaki şapkalı kızı, en küçük kızı emma schweiger de cheyenne-blue'yu oynamış.her filme bir swf kampanyasında bu sahneyi alacağımı düşünmemiştim ama bu trivia'dan sonra daha komik geldi şimdi bakınca: http://www.swfcabin.com/open/1318374277*+ peki baban da mı aktör?*- hayır, o götün tekidir.
(dntpnc - 12 Ekim 2011 03:04)
kebab connection'da ibo'nun sevgilisi, güven kıraç'ın da gelini olan, artık muhlis bir hayat süreceğine inandığım nora tschirner'i 2 yıl içinde hayatın hangi noktaya getirdiğini gördüğümüz film.--- spoiler ---ha o işler öyle sahneye çıkıp iki maymunluk yapınca oluyor muydu ya ludo efendi?--- spoiler ---
(anavarza1940 - 4 Eylül 2012 17:34)
Yorum Kaynak Link : keinohrhasen