A Place in the Sun (~ Mia thesi ston ilio) ' Filminin Konusu : Fakir bir adam olan George Eastman toplumda saygın bir yer edinmek ve sosyetik güzel bir kadının kalbini kazanmak için çabalamaktadır. Shelley Winters'ın oynadığı fabrika kızının karanlık sırları ise Eastman'ın iş ve aşk hayallerini tehlikeye düşürmektedir. Korku ve arzu ile karışık Eastman kendini ümitsiz bir tutkunun peşinde sürüklenirken bulur.
North of Vortex(2011)(5,7-63)
friends of dean martinez'in 2000 tarihli knitting factory firmasından çıkan albümü. 11 şarkı 60 dakikadır. enstrümental şarkılar çoğunluktadır. deneysel rock - post rock tadı da vardır.denize bakan bir kayalıkta, güneşin doğuşu esnasında hissettiklerinizi düşünün. gece karanlığını , kasvetini çekmemiştir. güneş ise henüz sıcaklığını, neşesini yayamamıştır üstünüze. denizin ve kuşların da seslerinin etkisiyle rahat bir huzursuzlukla, huzurlu bir rahatsızlık arasında gidip gelirsiniz. ne gülümseyebilirsiniz ne hüzünlenebilirsin. işte bu albümün soundu budur. summertime şarkısı da bir tür manifestodur bu anlamda. bilmem anlatabildim mi?
(elamona - 22 Ocak 2007 05:23)
http://www.fordham.edu/halsall/mod/1901kaiser.html
(noiz - 30 Ocak 2007 00:14)
lit adli grubun 1999 tarihli, my own worst enemy, miserable ve down adli sarkilari bunyesinde barindiran albumu.
(freak - 5 Haziran 2002 16:32)
the supremes'in bir şarkısı. sözlerini de yazayım tam olsun:like a long lonely stream i keep runnin' towards a dream movin' on, movin' on like a branch on a tree i keep reachin' to be free movin' on, movin' on 'cause there's a place in the sun where there's hope for ev'ryone where my poor restless heart's gotta run there's a place in the sun and before my life is done got to find me a place in the sun like an old dusty road i get weary from the load movin' on, movin' on like this tired troubled earth i've been rollin' since my birth movin' on, movin' on there's a place in the sun where there's hope for ev'ryone where my poor restless heart's gotta run there's a place in the sun and before my life is done got to find me a place in the sun you know when times are bad and you're feeling sad i want you to always remember yes, there's a place in the sun where there's hope for ev'ryone where my poor restless heart's gotta run there's a place in the sun where there's hope for ev'ryone where my poor restless heart's gotta run there's a place in the sun where there's hope for ev'ryone...
(elcezire exclusive - 6 Nisan 2003 01:40)
bir nevi "kötü film nasıl yapılır" dersi, bu kadar da olamaz dedirten film. elizabeth taylor ve gözleri bir yana, bu kadar kötü senaryo ve yönetmenlik olamaz.
(oneshortsleeppast - 22 Ağustos 2012 21:39)
"what a beautiful song! especially love the womens background vocals, because? that is my mom singing! she sang in a choral group in detroit that was used on this recording and blowin' in the wind. ı remember as the song was released in 1966, my mom walked, unannounced, into my junior h.s. classroom dressed in a black patent leather jacket, mini skirt and go-go boots, and handed out advance copies of 45's of this song and blowin' in the wind to everybody in class! very cool. she is missed!"http://youtu.be/nctsim6_0ik
(bunlarolmaz - 12 Eylül 2012 02:11)
giant'ın yönetmeni george stevens "a place in the sun"da yeşilçam'da ve pek tabi yerli dizilerimizde, ayrıca arjantin/brezilya menşeli pembe dizilerde sıkça izlediğimiz bir hikaye anlatıyor. haliyle filmi izledikten sonra "muazzam" demek zor. bazı eski filmlerin kaderi bu. o zaman izleyenler için fazlasıyla etkileyici olan bu filmler yıllar boyunca taklit edilince ve/veya benzerleri çekildiğinden 63 yıl sonra izleyince pek etkilemiyorlar. "a place in the sun" aynı adlı bir romandan uyarlanmış. yabancı sitelerde okuduğum kadarıyla kitap dönemine göre bir hayli cesurmuş. sınıf çatışmasını ve özellikle üst sınıfı bir hayli ağır bir şekilde hicvediyormuş. denebilir ki dönemin amerikan edebiyatı, amerikan sinemasından/hollywood'tan daha cesurdu. zira bu filmde yergi/taşlama adına pek bir şey yok. bunun tek sebebi de hollywood'un kuralcılığı, hatta sansürü denebilir. gene de katı sansüre ve kurallara rağmen sağlam hiciv yapan filmler de çekildi. george stevens başını derde sokmak istememiş anlaşılan.1951 çıkışlı bu altı oscarlı film, fakir mi fakir bir ailede büyüyen bir adamın bir meslek sahibi olması için zengin amcasının yanına yollanması, burada arzularına yenik düşüşünü anlatıyor. george başladığı işteki iş arkadaşıyla daha dakikasında işi pişirir, kızı hamile bırakır. sonra zengin angela ile tanışır, ona aşık olur ve onun için alice'i terk eder. aslında terk etmez, bunu dahi beceremeyecek kadar karaktersiz birisi. iki ilişkisine de devam eder ama tabi ki alice'e öncelik tanır. sonrası trajedi. kısacası defalarca izlediğimiz bir hikaye anlatılıyor. diğer ilişkisi için bu ilişkisinin ve yükselişinin önüne geçecek olan eski sevgilisini öldürmeyi tasarlayan bir adam... finali ise oldukça muğlak. öldürüp öldürmediğine emin olamıyoruz. her ne kadar katil cezalandırılmış ve topluma "rahat bir nefes alabilirsiniz" denmiş olsa da bu açıdan benzerlerinden ayrılıyor film. zira tam anlamıyla george'a katil demiyor. belki beklediğimiz kadar taşlama yapmıyor, bilindik bir hikaye anlatıyor, ama tüm bunlardan filmin kötü olduğu sonucu çıkarılmamalı. kötü değildi ama daha iyi ve daha cesur olabilirdi şüphesiz. sunset blvd gibi hollywood'u şimdiki yönetmenlerin cesaret edemeyeceği kadar sert bir şekilde eleştiren bir film çekilmişti o zamanlarda. montgomery clift her zamanki gibi çok iyiydi. elizabeth taylor güzelliği ve menekşe gözleri ile büyülerken filmin asıl yıldızı shelley winters olmuş.
(sherlock holmes 90 - 31 Mart 2013 22:47)
--- spoiler ---"then, in your heart, it was murder, george.--- spoiler ---yukarıdaki replik ve dönemin kısıtlı imkanlarıyla çekilen o sandal sahnesinde yaratılan gerilimle etkilemiş filmdir.
(restless heart syndrome - 30 Nisan 2014 20:07)
bir antimatter şarkısı. bira ile tüketiniz.(bkz: fear of a unique identity)from a place up high it's been decreedthat crimes against your god shall set you freefor all the holy men will take a seatand advocate the cause with apathyand if you make enough mess when the working day is doneyou're guaranteed a place in the sunıf the plates were laid out differentlyın your honoured place ı'd rather beso if you hesitate or lose belief, just believeand think of all the cunts that you'll receiveand if you make enough mess when you murder number oneyou're guaranteed a place in the sun
(unrest - 19 Ekim 2014 23:17)
inanilmasi guc guzellikteki caglarini yasayan iki sanatci elisabeth taylor ve montgomery clift, ikinci dunya savasi sonrasi donemin sinif ayrimci amerikan yasam tarzina dogrudan saldiran, muhalif yazar theodore dreiser ve dreiser'in sert kalemini mccarthy doneminin hedefi olmamak icin olabildigine yuvarlayan yonetmen george stevens'in ellerinden cikma nefis bir film.
(gerry - 15 Kasım 2005 00:22)
Yorum Kaynak Link : a place in the sun