Gilda (~ Şeytanın Kızı Gilda) ' Filminin Konusu : Buenos Aires'e yeni gelmiş kumarbaz Johnny Farrell (Glenn Ford), burada hile yaparak büyük miktarda para kazanmıştır. Onu öldürmesi için tutulan kiralık katilden Ballin Mundson (George Macready) adlı tanımadığı bir adamın yardımıyla kurtulur. Mundson yasadışı bir kumarhane işletmektedir ve bir zaman sonra Johnny onu ikna ederek en yakınındaki adamı olur. Günün birinde bir seyahatten dönen Mundson ona evlendiğini söyler, evlendiği kişi ise güzeller güzeli Gilda'dır (Rita Hayworth). Gilda ve Johnny tanıştırıldıkları anda büyük bir şaşkınlık yaşarlar, nitekim ikisinin eskiye dayanan bir hikayesi vardır.
White Heat(1949)(8,2-24424)
Out of the Past(0)(8,0-34835)
The Big Sleep(1946)(8,0-72528)
The Big Heat(1953)(8,0-20092)
Laura(1945)(8,0-37671)
Mildred Pierce(1945)(8,0-19736)
In a Lonely Place(1950)(8,0-21720)
The Asphalt Jungle(1950)(7,9-21148)
The Killers(1946)(7,8-18542)
The Postman Always Rings Twice(1946)(7,5-19682)
Cover Girl(1944)(6,9-4155)
rita hayworth için, ona özel çekilmiş, bir nevi klip filmi. filmin ne kadar başarısız olduğunu, aynı dönemde çekilmiş casablanca ile karşılaştırdığınızda anlıyorsunuz. özellikle sonlara doğru, çelişkili senaryo, zayıf kurgu ve kopuk sahneler iyice göze batıyor; sanki yapımcı 3 saatlik bir çekimi kesip bu hale getirmiş gibi.
(axipiter - 12 Kasım 2007 20:44)
*** bozucu içerik ***ballin mundson, johnny ve gilda’nın kurtarıcısıdır. fakat onları yanına alarak aynı zamanda onları satın almıştır. parasının verdiği güçle sağladığı “güçlü adam” konumu ile öbürleri üzerinde egemendir. elinden hiç düşürmediği, aynı zamanda bir silah da olabilen bastonu, onun gücünün erkeksi bir sembolüdür. bu fallik obje birçok şeye kâdirdir. kimi zaman kurtarır, kimi zaman cezalandırır; onun dışındaysa hep bir silah olarak ballin’ın yanındadır. kişileri konumlandırmak, onlara isim vermek, aynı zamanda onların üzerinde hakimiyet sağlamaktır. ballin, bunu hayat amacı haline getirmiş ve hakimiyeti en ileri boyutta, bir kartel kurarak yaşamak isteyen biridir. bu amaçları doğrultusunda johnny’i yönetici, gilda’yı da karısı yapar. biri başarılı bir kumarbaz, biri de güzel bir kadındır. onlara bu şekilde rol biçerek, yardım eder gibi görünen ballin, aslında onları kendi atmosferiyle çevirmiştir. önceleri johnny’nin de gilda’nın da yardımcısı olarak görülen ballin, bir süre sonra onların önündeki engelleyici olarak var olur. ballin gibi adamların sadece karşısında değil, yanında yer almak da kolay değildir. johnny, şanslı bir kumarbaz olduğu için dikkatini çeker ballin’ın. aynı zamanda kendine güvenen bir görüntüsü vardır. gilda ortaya çıkana kadar, “geçmişi olmayan, sadece geleceği olan adam” karakteriyle karşımıza çıkar. hayatının geri kalanında sadece parası bol, rahat bir yaşam vardır. yasa uygulayıcıların bile "büyük balığı yakalamak için" kullandığı kumarhanede ballin’la beraber huzurlu bir yaşam sürecektir. ballin’ın amacı gücüne güç katarak büyümektir. nihai hedefi, kumarda bir kartel oluşturmaktır. bunun da ötesinde, istediği her şeyi kontrol altına almak istemektedir. bir kumarhane sahibi olarak önünü açık görmektedir. ancak kanun her zaman karşısında bir engel olarak var olacaktır ki bir kartele oranla çok güçlü olmadığı şu zamanlarda bu daha da çok kâle alınacak bir engeldir. gilda ise şuursuzca kendini ballin’ın kucağına atmıştır. o, johnny gibi kumarbaz değildir, ballin’a para filan da kazandırmayacaktır. ancak onun yegane yardımcısı “güzelliği”dir. üstelik onun da tıpkı johnny gibi, “geçmişi değil, sadece geleceği vardır”. ancak bu ballin’ı rahatlatmaz, aksine aynı sözü johnny’den de duyduğu için endişelendirir. gilda’yı da kurtaran (satın alan) ballin, bir süre sonra gilda için de bir engel olacaktır. aslında gilda’nın, johnny’nin ve ballin’ın önündeki en büyük engel bu üstü örtülmeye çalışılan geçmiştir ve “sadece pencereyi kapat” diyerek bitecek gibi değildir.nefret ve aşkın olduğu iki uç arasında gidip gelen ve zaman zaman ikisinin de aynı heyecan halini nasıl yaşattığını tekrar gösteren bir film gilda. “nefret”, olumsuz bir çağrışım yapmasına rağmen, gilda ve johnny’nin bu nefretten asla kurtulmak istememeleri gayet normal. çünkü iki eski sevgili, birbirlerine olan nefretlerini kaybettikleri anda, birbirlerine olan aşklarını da kaybedeceklerdir. aşklarını birbirlerine hissettiremezler, çünkü önlerinde gururları vardır. oysaki içlerindeki nefreti sınırsız miktarda kullanabilirler. bu yüzden, nefretlerini sürekli su yüzünde tutarlar. bunu en iyi gördüğümüz, nefretle aşkın kesişiminin en belirgin olduğu bölümdeki diyalog şöyledir:- benden gerçekten nefret ediyorsun değil mi, johnny?- senden ne kadar nefret ettiğimi tahmin bile edemezsin.- nefret çok heyecan veren bir duygudur. bunu farketmedin mi? çok heyecan verici... ben de senden nefret ediyorum johnny. senden o kadar nefret ediyorum ki sanırım bu yüzden öleceğim. sevgilim... (bu sözle birlikte tutkuyla öpüşürler ve nefret ve aşk şiddetli biçimde birbirine girer). - sanırım bu yüzden öleceğim (yine gilda söylüyor).güzel bir kadın söz konusu olduğunda, nefret duygularına bir de kıskançlığın eklenmesi daha olasıdır. johnny; gilda ve ballin’ın odada ne yaptıklarını bilmek ister. nefrete bulaşan kıskançlık sayesinde, bir dakika olsun gilda’yı düşünmeden edemez. tıpkı nefret gibi, kıskançlık da heyecan veren bir duygu olarak, bir miktar zayıf da kalsa filmde yerini bulur. böylelikle aşk, nefret, kıskançlık, öfke gibi çeşitli duyguların, yoğunluk dereceleri açısından, birbirlerine ne kadar benzedikleri de görülür. birbirlerinden nefret eden insanlar, susup konuşmamak yerine birbirleriyle kavga etmeyi yeğlemektedir. bu, birbirleriyle iletişim kurma isteklerinin bir sonucudur. karşısındakini tamamen hayatından silmek isteyen birinin yapacağı birşey değildir kavga. çünkü kavga en yoğun iletişim biçimlerinden biridir ve kişileri asla birbirinden uzaklaştırmaz. kişileri birbirinden uzaklaştıran şey umursamazlıktır; o da bu filmde yoktur.ballin, parası sayesinde ne kadar güçlüyse, gilda da güzelliği ve seksapeli ile gücünü ortaya koymaktadır. bilir ki onun bu güzelliği karşısında erkekler deli olacak ve ona sahip olmak isteyenler de diğer erkeklerle çatışacağından, o istemediği sürece kimse ona tam anlamıyla sahip olamayacaktır.sinema tarihine geçmiş, rita hayworth’un striptiz sahnesi, erotik sinemanın sayılı sahnelerinden biri olarak görülmüştür. aslında günümüz sinemasının cüretkarlığının yanında hiçbir şeydir bu. çünkü, söz konusu sahnede gilda sadece eldivenlerini çıkarmaktadır. giovanni scognamillo, bu filmi örnek vererek şöyle yazmıştır: “en sağlam erotizm, çıplaklıktan uzak olan erotizmdir. erotik sinemanın tarihinde ünlü bir sahne vardır; rita hayworth’un "gilda" filminde eldivenlerini çıkarması. erotizm odur. çırılçıplak soyunsaydı aynı şeyi vermezdi.”ünlü striptiz sahnesinde filmin anlatısı için önemli bir şarkı vardır ki belki de tüm filmin özetidir: put the blame on mame! bu şarkı, bir femme fatale olarak görülen kadının şarkısıdır. öyle ki şarkının sözlerine bakarsak, erkekler, deprem bile olsa neredeyse kadınlardan bileceklerdir. kadınlar, daha dünyaya gelmekle günahın içine düşmüşlerdir. bu durumda suç annelerde ve onları da doğuran annelerde, kısacası tüm kadınlardadır. çünkü onlar, baştan çıkarmak, yanlış yola saptırmak için vardır. gilda’nın hiçbir suçu olmamasına rağmen önce sevgilisi tarafından terk edilmiştir; johnny, gilda’nın etkisine kapılmaktan korkmuş ve “kendi ayaklarımın üzerinde durmalıyım” diyerek kaçmıştır. aslında yaptığı şey, bir terk edişten çok, bir kaçıştır. daha sonra gilda, ballin’le evlenir. bu sefer de terk edilen kadın, bir gazinoya hapsedilmeye çalışılır. erkekler, tüm suçu kadınlara atmaya çok meyilli haldedirler. depremi bile yaratan “toprak ana”dır. gilda, striptiz şovunu yaparken erkeklerin bakışı üzerindedir. birçok filmde ve belki de birçok kez hayatımızın içinde tanık olduğumuz üzere bu bir “kadını fetiş nesne haline getirme” sahnesidir. erkekler, bu şov karşısında baştan çıkarken, johnny ise suçlanan erkeklerin en başında gelmektedir. çünkü o, gilda’ya - kadına - “şeytanlık” atfedenlerin başında gelmiştir. gilda, put the blame on mame şarkısını genelde erkekleri, özelde ise johnny’i suçlamak için söyler. bütün suçu kadınlara atan erkeklerin kervanında başı çeken kişi olmuştur johnny. öyle ki sevdiği kadını hem terk etmiş, hem de onu sadık kalmamasından ötürü suçlamış ve cezalandırmıştır. daha önceden terk edilen gilda olmasına rağmen yine muhtaç olarak gösterilmek istenen gilda gibidir. johnny, istediği anda gilda’ya kavuşacağını bilir. film, klasik bir son ile, johnny ile gilda’yı birleştirir. birleşmeleri için bütün engelleri ortadan kaldırır. ancak ceza vermeye çalışanlar da cezalarını almışlardır. filmin sonunda johnny “beni de götür” demek zorundadır. “ben de seninle geliyorum” yerine böyle demesi anlamlıdır. birleşme ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin, artık intikam alma seansları bitmiştir.*** bozucu içerik ***
(cuckoo - 23 Haziran 2008 02:24)
gelmiş geçmiş en seksi redhead...
(mismiyav - 24 Haziran 2008 01:34)
ayrıca da arjantinli, efsane olmuş bir şarkıcı adıdır. şöyle ki;(bkz: gilda maria estela vargas)
(black lola - 14 Ağustos 2008 22:35)
eldiven sahnesi haklı bir sansüre kurban gitmiştir,filmde sadece eldivenlerini çıkararak kendisini izleyen erkekleri orgazm edebilmiştir,o ne eldiven çıkarmaktı be..
(broken - 2 Ağustos 2002 00:01)
aşk-nefret olayını işlemiş bi film..ki bence en güzel olayı kocasının evinde johnny ile karşılaştıkları sırada rita hayworth'ın sigarayı üfleyişi ve birbirlerine 'senden nefret ediyorum' deyip paso laf soktuktan sonra atlamaları.
(albertinesimonet - 11 Kasım 2002 19:20)
efendim senelerce pink martinyden dinlediğimiz amado mioyu burada rita harika beyaz bir kıyafetle bir gece kulubunde soylemektedir. sahsen ben alişkanlık sebebiyle pink martiny vesriyonunu daha benimsemiş durumdayım, ama film noir seviyorsanız, eminim ki bu sahne ve sarkı favorileriniz arasına kolaylıkla girecektir.
(fisiyfisiybej - 7 Mart 2010 19:26)
altı üstü bir çift eldiven çıkarken insan heyecanlanır mı hiç? sorusunun cevabıdır.
(kurk mantolu michael jackson - 14 Haziran 2011 01:32)
trt'nin seslendirmesini yaptığı ve hala çeşitli zamanlarda olay tv'de dönen efsane film. filmde glenn ford'u* çetin tekindor, rita hayworth'u* adviye öztürk ve geroge macready'i* de serhat nalbantoğlu konuşmuştu.
(ask minoru - 23 Temmuz 2011 06:01)
rita hayworth'u dünyanın en güzel kadını seviyesine getiren filmdir. bir de, gilda, casino'da sigara içerken etrafı temizleyen ve daha sonra barda da gördüğümüz yaşlı tontonun, sigara içenlere yönelik genel bir laf sokuşuyla zaman zaman aklıma gelir:--- spoiler ---sadece amacına ulaşamamış sinirli kişiler sigara içer. ve sadece sigara içen sinirli kişiler yalnızdır.--- spoiler ---
(kargaburun - 12 Aralık 2011 20:53)
bu filmi izleyen 40'lı ,50'li yıllardaki çocukları merak ediyorum doğrusu; parizyen reklamının 80'li yılların çocukları üzerinde bıraktığı etkiye benzer bir etki bırakmış olmalı bünyelerinde.
(xcays - 11 Temmuz 2012 04:07)
rita hayworth'u ünlendiren onun kaderi olmuş film/karakter... gilda öylesine süper bi kadındir ki, erkek-kadın demeden herkes ona aşık olmaktadır, bi "aşk üçgeni olabilme ortamı" doğar, gilda, kadın olduğu kadar şeytandır da normal olarak...
(cyrano - 12 Ocak 2001 22:51)
put the blame on mame'in bu film için yazıldığını öğrendikten sonra seyretmem farz olmuştu. sonrasında yine çok sevdiğim amado mio'nun da aynı nedenle bestelendiğini öğrendim. 67 yıl önce çekildiği halde şimdi sinema filmi diye gösterilenlerden çok daha başarılı yönetilmiş olan charles vidor filmi.
(the cipcirkin ordek yavrusu - 4 Şubat 2013 23:03)
gilda bugün uyutmak zorunda olduğumuz 13 yaşını devirmiş bir golden retriever cinsi köpekti... iyi huylu bir kızdı... korkak, miskin ve şişkoydu ama iyi huyluydu deniz düşkünüydü saatlerce yüzerdi... tam bir ev köpeği idi koltuğa çıkmaz, mutfağa girmez... çok tüylüydü, her boka alınırdı ne zaman buzdolabını açsam bana da yemek düşer mi diye kapıya gelirdi... ilgi arsızıydı... biraz aptaldı, öğrendiği üç beş cümleden biri git aslı'yı uyandırdı... piç direkt gelip uyandırırdı beni... iyi bir kızdı ama... tasmasız çok rahat seni takip ederdi... bakkala girdiğinde kapıda bekle derdin beklerdi... son dakikaya kadar kuyruğunu sallamayı ve bizi selamlamayı ihmal etmedi... ki hali hiç yoktu... adını ben koymuştum, ilk köpeğimizin adı rita'ydı kızıl bir afet olduğu için o ölünce gilda ismi kaçınılmaz oldu... güle güle şapşal...
(deadbaykus - 24 Aralık 2013 01:19)
put the blame on mame şarkısı ve rita hayworth'ın eldiven çıkartıp dalgalı saçlarını geriye atma sahnesiyle efsaneleşmiş film
(selene - 30 Mayıs 2001 05:37)
gilda güzel bir kevasedir..oldukca zengin ama pis işler çeviren ballin'le parası için evlenir..fakir ama gurulu bir genç olan johnny ise ballin'in en iyi adamadır..osmanlı erkeği johnny* ve fahise görünümünün altında aslında temiz pak bir genç kız olan* gilda'nın aşk ve nefret ikilemi, şehvet, hırs ve dostluk irdelenerek olaylar gelisir
(selene - 6 Temmuz 2001 04:58)
sonuna kadar izlediğim ilk siyah beyaz film olmakla birlikte, efsanevi sayılan eldiven çıkartma sahnesinin kesinlikle insanı tahrik edici bir unsur olduğu söylenebilecek filmdir.
(dyvim - 11 Ekim 2004 20:51)
(bkz: gilda ile yatip rita ile uyanmak)
(captahab - 2 Nisan 2005 10:43)
rita hayworth kendisi ile evlenen erkekler için yıllar sonra:- hepsi gilda ile evlendiklerini sandılar, sabah karşılarında beni görünce mutsuzluk başladı.demiştir.
(mortimes - 12 Kasım 2001 20:20)
levent tarafinda acilmis olan, son zamanlarda genc kitle olarak tabir ettigimiz kesimin oldukca ilgi gosterdigi bar/gece kulubu.
(agaburak - 21 Ocak 2006 11:44)
Yorum Kaynak Link : gilda