Hamilton ' Dizisinin Konusu : Carl Hamilton uluslararası bir örgütten gelişmiş bir güdümlü füze çalan teroristlerin peşine düşer. Ama roketleri arzu ettiği gibi yönlendiremeden sorunlarla karşılaşır ve kaçmayı seçer. Roketlerin Somalili barış siyasetçilerin üzerine gönderilmesi planlanır. İsveçli bir silah teknisyeni kaçırılır. İsveç Başbakanı kendini bu davaya adar ve bir kurtarma görevi için özel bir güvenlik şirketi kiralamayı kabul eder. İsveçli bir gözlemci, yani Carl Hamilton güvenlik şirketine eşlik edecektir. Hamilton bir gizli ajan olarak yılda bir ölüm makinesi haline çevirdi gerçeğiyle boğulmuş ve bu kötü anıları geride bırakmak isteyen biridir. Yeni bir kadınla tanışmıştır ve bu işlerden uzaklaşıp onunla mutlu bir hayat yaşamayı düşlemektedir. Ulusal çıkarları korumak ve masum insanların ölmesini engellemek adına kısa zamanda ne yapılması gerekiyorsa yapmaları gerekiyordur.
Fiendens fiende(1990)(6,8-488)
Hamilton: I nationens intresse(2012)(6,3-7474)
Johan Falk: Leo Gaut(2009)(6,2-1918)
Hamilton(1998)(5,9-3865)
Täcknamn Coq Rouge(1989)(5,8-968)
Hamilton: Men inte om det gäller din dotter(2012)(5,6-2898)
http://www.hamiltonwatch.com/
(solak - 6 Ocak 2008 05:22)
swatch grup dahilinde yeralan isviçreli saat üreticisi firma. amerikan menşeli olan hamilton özellikle hollywood yıldızlarının katkısıyla popüler olmuş. otomatik makinalarında ise valjoux 7750 eta hareketini kullanıyor. nispeten fiyatı uygun ve kaliteli bir saat. severim. bir de khaki modeli gregory house'un kolunu bir kaç sezon süsledi.
(cyrano bohemia - 15 Eylül 2008 18:26)
amerikan ordusunun resmi saat markasıdır. ayrıca yüzlerce hollywood filmine de sponsordur.
(marisa - 31 Ekim 2008 20:16)
toronto'nun güneyinde, niagara'nın kuzeyinde ontario gölü kıyısında bir yerleşim birimidir. insanı cana yakındır, sevimlidir, kışın balıkçılık yazları ise toplu seks yaparlar. başlıca gelir kaynakları kumarhane, vücut losyonu ve paspastır. buraya yerleşmeyi düşüneler için söylüyorum, amerika'ya geçen giden herkes buradaki otobanları kullanır, gürültüye dikkat. (bkz: yarı doğru entry)
(bgv motoru - 25 Ekim 2010 02:16)
güneş koruyuculari kurabiye gibi kokan ve casper gibi gezmenize sebebiyet veren marka
(underexposed - 8 Şubat 2012 15:33)
ontario eyaletinde, toronto ve niagara falls arasinda kurulu, kanadanin metal uretiminin %70 kadarini karsilayan sehir. icinde mcmaster universitesi vardir, ve universite cevresi gayet guzel nezih yerlerdir. demir celik fabrikalarinin yakinlari ise kesif bir koku, redneck denebilecek insanlar ve super ucuz evlerle doludur. kanada'nin gebzesi, dilovasidir belki de.
(el desaparecido - 23 Mayıs 2013 07:26)
interstellarda yardımcı rollerden birini kapan saat.
(cyrano bohemia - 30 Kasım 2014 12:36)
amerika birleşik devletleri'nin kurucu babalarından alexander hamilton'ın hayatını konu alan hiphop müzikal, broadway'de sahneleniyor, bu aralar pek bir hit.
(badb catha - 17 Ekim 2015 16:11)
2017'den itibaren yurt dışı turlarına başlayacağı haberiyle heyecanlandıran müzikal.belli mi olur belki yolları bu taraflara da düşer, şimdiden ne olur ne olmaz diyerek kıyıda köşede para bırakmalı.(bkz: umut fakirin ekmeğidir)düzeltme: imla.
(mutekebbir - 25 Temmuz 2016 16:57)
bu müzikalin cast albümünü ve hatta sonrasında yapılan mix tape'i iki yıldır düzenli olarak dinlediğime göre, hamilton başlığına entry girmemişsin ben şok diyen arkadaşlarımın şokunu dindirecek entry'i girebilirim.hamilton* amerika için doğru zamanda patlamış bir müzikal, evet.immigrants'dan* nefret eden trump'ın kampanya döneminde bağıra bağıra, immigrants we get the job done diyen, founding fathers'ı wasp (white anglo-saxon protestan) olarak cast etmeyen bir müzikal hamilton.1700'lerin sonunda, amerikanın kuruluşunda geçen bir hip-hop rap müzikal.en anlatılmayan founding father'ı, ama aslında en çok çalışan adamlardan birini, amerikanın bankacılık finans sistemini kurduğu söylenen adamı, ilk hazine bakanını, guy on the 10'i, ama daha da önemlisi bir "immigrant" olan alexander hamilton'ı anlatıyor.stephen colbert'in dediği gibi, kendinizi "ya ben neden alexander hamilton için ağlıyorum" derken buluyorsunuz.ve bunların tümü olmasa da yüzde doksanı lin-manuel miranda mucizesi.in the heights'dan sonra başlıyor hamilton'ı yazmaya. bir mix tape olarak başlıyor.white house'da o dönem patlayan giriş şarkısını bir dinleti gibi bir etkinlikte performe ediyor (söylüyor demek istemedim, daha ziyade bir performans o şarkı).en nihayetinde hamilton şekilleniyor.ama ne şekillenme.şarkıların karakterlerin gelişimiyle ilerlediğine dikkat etmiş miydiniz mesela?tıpkı rap hip hop gibi, ilk kısımda hamilton oyuna girip oyunu değiştirmeden önce, john laurens, lafayette diğerleri basit 4'lük klasik rap kısımları söylüyorlar.hamilton'ın şarkıları ise kendisi gibi döneminin ilerisinde. (bkz: my shot)başkaları 1-2 sayfa yazarken 50-60 sayfa yazmasıyla bilinen hamilton hızla peş peşe aklından geçen fikirleri patlatıyor.lafayette başta ingilizcede teklerken, karakterinin amerikan bağımsızlık savaşındaki yeri genişledikçe müzikaldeki en hızlı rap performansını sergiliyor. (bkz: guns and ships)thomas jefferson bütün bunlar olurken fransa'da. yani o aslında bir önceki çağda henüz, gelişmelerden habersiz. dolayısıyla amerikanın 80'lerin sonunda 90'larda hip hop, rap, r&b tarafından ele geçirilmeden önce olduğu yerde, jazz söyleyerek çıkıyor sahneye.king george iii, amerikanın başka bir çağa geçtiğini, zamanın değiştiğini kabullenmek istemiyor. çağa ayak uydurmak istemiyor. elitist ve oldukça ingiliz. king george siz rap dinlerken sizi anlamayan, klasiklerin dışına çıkamayan babanız gibi. king george beatles.bütün bunların arasında her bir karakterin derin tarafını, aklından geçeni size anlatan şarkıları var.satisfied'dan sonra angelica schuyler ve alexander hamilton arasında bambaşka şeyler görüyorsunuz. ama önce o görmüştü diyorsunuz. burada bir renee elise goldsberry parantezi açıp kendisine "queen" demekte fayda var. satisfied taklit edilemeyecek ve unutulamayacak bir performans. mix tape'de iki ayrı insan renee'in partlarını söylemeye çalışırken bile (ki bunlar sia ve queen latifah) angelica olamadıklarını, olamayacaklarını, onun bambaşka bişey olduğunu görüyorsunuz.here comes the general. christopher jackson'ın sesi, duruşu, george washington'ı gerçekte olduğu komplike karakter olarak yansıtması. (daha önce lin manuel'in "i don't know about god but i believe in chris jackson" demişliği vardır).ya da aaron burr. hikaye aslında burr'un anlattığı bir hikaye. hikayenin kötü kahramanı olmasına rağmen. sonunda alexander'ı öldüreceğini bilmenize rağmen wait for it'te sempatinizi kazanıyor, room where it happens'da değişimini görüyorsunuz, dear theodosia'da sizi eritiyor.sonra hamilton'a kızıyorsunuz say not to this'te. bir adamın işini yanlış yapmadığını kanıtlamak için evliliğini yıkmayı göze alabilecek, hatta belki bunu düşünmeyecek kadar nasıl işi ile kafayı bozabileceğini görüyorsunuz.burn ile, phillip ile, it's quite uptown ile ağırlaşmayı, malum sonu, who lives who dies who tells your story'i izliyorsunuz.bu kurgu, temponun asla düşmemesi, şarkılar, hikaye... gerçekten bir dehanın ürünü.tüm ödüllerini sonuna kadar hak ettiğini düşündüğüm, bundan 20 değil 50 sene sonra da izletilecek, oynanacak bir iş.in lin manuel miranda we trust.
(redoubtable - 8 Aralık 2017 23:13)
Yorum Kaynak Link : hamilton