Oyuncular
  • "türkiye'de atatürk ölüp inönü başa geçtikten sonraki yıllarda sol görüşe ağırlık verirseniz, kabinedeki dışişleri bakanı nazım hikmet oluyor. ayrı bir sevdim lan oyunu, ne güzel düşünmüşler."




Facebook Yorumları
  • comment image

    japonya ile oynanıyorsa "manpower" kelimesinin anlamının kesinlikle kavranmış olması gereken oyun. şöyleki, zaten oyunun başında uçak gemisi (cv) ve hafif kruvazor (cl) ile beraber piyade teknolojisi kasarak ve bu birimlere abanarak 2 sene icinde cok gucleniyorsunuz. (1936 senaryosu, hersey en zorda) cv'lerinizin niteligi ve niceligi amerikadan kesinlikle çok olacağı için denizlerde egemenlik kurarak ve tum adaları alarak 4 adet cv grubuyla amerika kıyılarını kontrol altına almak mümkün. (1944 gibi oluyo bu da galiba) zaten avustralya sorun degil. nationalist china ic kapasitesi yuksek bölgeler çıkartma yoluyla alınıp sürekli cembere almalarla askeri gücü azaltılarak 1939-40 gibi ortadan kalktı bile. geriye ne kaldı? ingiltere (bkz: tanrı kraliceyi korusun). iste burada sorun başlıyor. adamları gayet güzel eze eze hindistanda ilerlerken uzun zamandır bakmadığınız "manpower" şaka gibi 21'e düşmüş. dünyanın yarısı benim ama onu koruyacak adam yok. işte tam bu nedenle bence japonlara özel nüfus arttırıcı bir teknoloji geliştirilmeli. (bkz: tavsanlar gibi sikismek)


    (le chakal - 19 Şubat 2008 12:27)

  • comment image

    nükleer bombanın her şeyi değiştirebildiği oyundur. son tecrübemden örneklemeye çalışayım;
    1 ocak 1936 tarihinde almanya'yla başlanır. eldeki endüstri kapasitesi (ic) oldukça iyi olmasına rağmen ilerdeki büyük atılımları gerçekleştirmeye yetmeyeceğinden kelli ilk sene fabrika kurmaya ve fransa'ya ajan sokmaya harcanır. bu arada ispanya iç savaşı çıkmış ve almanya franco'nun yardımına koşmuş, nationalist ispanya'nın zaferiyle birlikte birliklerimiz experience kazanmıştur. 1938 yılına gelindiğinde anchluss gerçekleşir- avusturya askeri ve endüstriyel varlığıyla 3.reich'ın bir parçası olur. çekoslovakya'nın batı bölgesinin almanya'ya katılımı ve kalan topraklarda kukla slovakya'nın kurulmasıyla ic'miz coştukça coşar. tansiyonu oldukça yükselten bu hareketlerden sonra tüm avrupa savaşın çıkmasını beklemektedir. 1937'den 1939'a kadar konvansiyonel silah üretimine vakit harcayan almanya, avrupa'nın sovyetlerden sonraki ikinci büyük gücüdür.-sadece kara kuvvetlerinde.
    1 eylül 1939 sürpriz polonya saldırısı hiç bir zaman gerçekleşmez. polonya 1 ay sonra müttefiklere katılır ve sscb ile almanya arasında ilerde çok önemli tampon bölge görevi görecektir.
    oyuna başladığımızdan beri fransaya soktuğumuz 20 küsür ajanın görevini yapma vakti gelmiştir artık. 3.seferde ve ajanların büyük bir kısmı feda edilerek fransa'da askeri darbe gerçekleştirilmiş, faşist bir yönetim kabineye egemen olmuş ve ülke müttefiklerle olan ittifaktan çekilmiştir.
    almanya'nın savaş ilanıyla birlikte wehmacht son hızla fransa topraklarını yarmaya başlar, arada isviçre ve belçika'da annexlenir. avrupa'da kalan son fransız birliği de yok edildikten sonra, oldukça bon coeur bir anlaşma yapmaya razı olur fransa. akdenize bir çıkış elde edilmiş, fransa topraklarının 3'te 2'sinden feragat etmiştir. ic'yse inanılmaz boyutlardadır artık.
    1940'ların ortalarına gelindiğinde başlatılan nükleer teknoloji geliştirme projesi, 9 nükleer santral, kıtalar arası v2 roketleri ve daimi olarak fazla vermeye başlayan elektrik enerjisi ile sonlanır.
    1950'yılında artık konvansiyonel silah üretimi tamamen durdurulmuş, deniz kuvvetleri adam edilmeye ve v2 roketlerinin seri üretimine başlanmıştır. britanya adasına yapılacak çıkarma için son hazırlıklar yapılmaktadır.
    ve takvimler haziran 1955'i gösterdiğinde kıyamet savaşı başlar. ilk saatlerde ingilterenin başlıca sanayi merkezleri (londra, bristol, liverpool, birmingham ve cardiff) nükleer başlık taşıyan v2 roketlerince yok edilir. adanın üretim kapasitesi ilk gün sonunda yarı yarıya düşer. alman karasına tek bir müttefik uçağı bile girememektedir.
    doğuda ise işler kolay ilerler ve polonya rahat işgal edilir. fakat amerika'nın savaşa girmesi işleri tepetaklak eder. ingiltere kısmen toparlanmaya ve sanayi merkezlerimize hava akınları düzenlemeye başlar.
    müttefik kuvvetleri dize getirecek tek çıkar yol olan nükleer bombalar silolarından son kez çıkar. eylül 1955'te avrupa kıtasında 7 kıtalar arası füze yeni dünya'ya doğru fırlatılır. newyork, newark, washington d.c., chicago, detroit, los angeles ve philadelphia dümdüz olur. birleşik devletler sanayisi çökmüş, sosyal patlama meydana gelmiş, teksas ve california bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. iki yeni bağımsız devlet hemen müttefiklere savaş ilan eder ve axis'e katılır. mihver devletleri italya'dan japonyaya iran'a ve amerika kıtasına kadar çok büyük bir topluluk olmuştur. kuzey amerika'da birleşik devletler tutunamamış ve california-teksas ikilisi tüm ülkeye hakim olmuştur. amerikan hükümetiyse yeni başkent honolulu'ya yapılan alman çıkarmasıyla tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştür.
    yeni dünya'da bunlar olurken hiç bir direnişle karşılaşmayan amfibik saldırı başarılı olmuş,britanya adası alman çizmesi altında ezilmiştir. savaşı afrika'da sürdürmeye çalışan müttefikler burada da bir bozguna uğramış ve avrupa'daki topraklarından tamamen feragat ettikleri barış anlaşmasını imzalamışlardır.
    asya'da parçalanmış çin toprakları japonya tarafından teslim alınmış, savaş burada da sona ermiştir.
    sscb ile sürekli yapılan ticaret ve iyi niyet anlaşmalarıyla almanya'nın arası iyi durumdadır.

    1964 yılına gelindiğinde oyun amerika kıtasına tek bir çıkarma yapmadan birleşik devletleri yok eden kesin axis zaferiyle sona ermiştir.


    (lukstar - 17 Mayıs 2008 13:59)

  • comment image

    bu oyunu oynayan bazı "hayvan" yabancılar nepal ile savaşı kazanıyor. aslında bu örnek hoi2 ilgilileri arasında ciddi bir hikayedir ve aslında geyik konusudur çünkü oyunun tamamı boyunca nepal'in sahip olabileceği tümen sayısı ile bırakın savaşı kazanmayı agresif politikanızı bile devam ettirebilmeniz zordur. bunu beceren zaten olayı oyunun "intelligence" ve "diplomacy" bölümleri ile becermiştir. zevkli olabilir.

    asıl savaş taktiklerine gelirsek. türkiye gibi askeri açıdan çok yetersiz kalan ülkeler arasındaki ülkeler ile devleri dize getirmek mümkündür. çünkü ülkeler lojistik desteklerini başkent merkezli yaparlar. başkenti kuşattığınız taktirde düşman ülkenin tüm birlikleri "supply" alamadığı için 10 a 1 lik saldırılarda bile yenilecektir. açlık yaratıyoruz burada. örnek vermek gerekirse türkiye ile bu taktiği uygulayarak fersah fersah daha güçlü olan almanyayı, çekoslavakta üstünden çok yakın olan berlin'i kuşatarak, koskoca 3rd reich'ı dize getirirek orgazm'a ulaşabilirsiniz. bu taktiğin tek sakat noktası şudur ki ruslar moskova kuşatılınca başkenti başka yere taşıyabiliyor. o zaman da moskova ile batı rusya'nın kara bağlantısını kesip rus ordusunun 3 de 2 sini pelt edebiliyorsunuz.

    yanlız bu taktik sadece bilgisayara karşı işliyor. akıllı bir oyuncu başkentin kuşatma altına gireceğini görüp kara bağlantısı kesilmeden buna engel olmaya çalışabilir hatta düz bir doğrultuda kılıç gibi yarıp girdiğiniz doğrultunun üstünde ikmal kaynağı yaptığınız yolu kesip içerde kalan askerlerinizi pelt edebilir. yani, ava giderken avlanabilirsiniz. ancak ne güzel ki hearts of iron 2 bize zamanın savaş taktiklerini uygulama şansını sunduğundan, blitzkrieg'in den darbe'ye atom bombası'na kadar değişik taktikler yapabilirsiniz, yani her türlü bir yol bulabilirsiniz ve 3 haftada fransa'yı almak tarihteki bir mucize olmaktan çıkıyor, bu oyunda tekrar gerçekleşebiliyor. öpüyorum iki lobunuzu da


    (muzcu - 20 Mayıs 2008 15:22)

  • comment image

    hearts of iron 1 çok kebaptı. şiş mangal çevire çevire birkaç tankla falan dünya ele geçiriyordunuz, hele patchlerinden önce...
    hearts of iron 2 iyiydi. ancak en üst zorlukta bile oyunu 1940'lu yılların ortasında dünyayı ele geçirerek bitirmek mümkündü
    doomsday'de anormal birşeyler oldu. oyun baya bir zorlaştı. very hard'da sağı solu parça pincik etmek bir yana polonya-fransa'yı ele geçirdikten sonra zorlanmalar başlıyordu ve en üst zorlukta katiyyen total domination zaferleri elde etmek mümkün değildi
    armageddon'da ise olay bitti. very hard'da konulan -%40 üretim kısıtlamasıyla doğru dürüst birşey üretememek bir yana, polonya hücumunda bile zorlanıyordunuz. armageddon anca normalde biraz zafer tadı verebiliyordu. armageddon'un en zoru, harbi bir zorluk derecesi.

    güzel oyun. oynadığım en müthiş bir strateji oyunu.ömrü hayatımda bana orijinal oyun aldıran nadir oyunlardan. cümle aleme, hele 2. büyük harp meraklısı her bünyeye mutlak tavsiye ederim. hearts of iron compendium...1-2 ve tüm eklenti paketlerini içeriyor. fiyatı 20 euro civarı birşey.

    dipnot: oyunun enteresan bir yanı da dünyanın dört bir yanındaki şehir ve bölgelerden haberdar etmesidir. bir gün polonyalı'nın biriyle tanışırsınız mesela, nerelisin dersin, suwalki'liyim der, aa hadi ya dersin, başlarsın kelam etmeye, ademoğlu da şaşar nasıl bilir ki bu deli mi ne 70.000 nüfuslu ufak polonya şehrini diye.


    (turcopolis - 2 Aralık 2008 06:29)

  • comment image

    türkiye'yi seçerek oyuna başlamak için üzerine tıklanılması gereken afiş, milli savunma bakanlığı harp tarihi dairesi başkanlığı tarafından hazırlanan 1957 basım "1915'de çanakkale'de türk" adlı kitabın kapak resmidir.

    kitap türkiye büyük millet meclisi kütüphanesi'nde mevcut.


    (sarissa - 3 Şubat 2009 01:02)

  • comment image

    türkiye'de atatürk ölüp inönü başa geçtikten sonraki yıllarda sol görüşe ağırlık verirseniz, kabinedeki dışişleri bakanı nazım hikmet oluyor. ayrı bir sevdim lan oyunu, ne güzel düşünmüşler.


    (yine ve yine - 9 Temmuz 2012 07:05)

  • comment image

    almanlar ile pek çok kez bitirdiğim oyun, ekürisi europa universalis isimli oyunda ise iii.reich'ın atası holy roman empire*kurup yardırmışlığım vardır.

    bugün bir kere de gominisleri alayım dedim ve stalin rusyası ile oyuna başladım. polaklar almanlara toprak verdiler, 1941 senesine geldim hâlâ savaş çıkmadı. her neyse ben de öylesine coup d'etat*lar yapayım dedim ve ilginçtir suudi arabistan stalinist oldu.

    meraklısına not: kral değişmedi. gominizm gelecekse onu da biz getiririz dedi.


    (flavius aetius - 14 Ağustos 2012 02:08)

  • comment image

    bir medieval total war delisi olarak, son 2 yıldır beni feci şekilde saran oyun. gerçi sürekli oynadığım söylenemez, aralıklarla oynuyorum. ama ilk sardığım dönemlerde günde 7-8 saat oynuyordum. hatta sevgilimle ayrılmama bile neden oldu diyebilirim, zira o dönem çok ihmal ediyordum kendisini bu oyun yüzünden. öhöm, neyse.

    bir gün yine almanya ile oynuyorum. ic dayandı 450'lere. çekoslovakya dağılmış, anschlussgerçekleşmiş, anti komintern paktı imzalanmış, ispanya'da iç savaş çıkmış ve ben iç savaşa destek vermişim, pislik olsun diye ruhr bölgesine bir kaç tümen sokmuşum falan filan. yani gerginlik had safhada ama daha savaş falan yok.

    bu süreçte teknolojimi geliştirmeye adadım kendimi. huyum kurusun, sadece luftwaffe ve wehrmacht üzerine yoğunlaştım bu süreçte. kriegsmarine'i boş bırakmamın cezasını sonra çekecektim...

    yıl 1941'i gösterdiğinde, gelişmelerimi tamamlamış ve hem fransa sınırına hem de polonya sınırına onlarca birlik istiflemiştim. üstelik muhtemel bir 3. cephe ihtimali için de yaklaşık 150 tümen yoldaydı. sözün özü, hayvani derecede bir kara gücüne sahiptim. bu arada romanya, ispanya, bulgaristan ile müttefik olmuş, çek cumhuriyetini ise kuklam haline getirmiştim.

    ve o kutlu gün geldi çattı. artık kendimi tamamen hazır hissettikten sonra polonyaya o can alıcı ültimatomu vermiştim:

    -ya danzig, ya da yıkım!

    polonya tabi bu söz karşısında, mahalle abisinden korkan ama korktuğunu millete çaktırmamaya çalışan çocuk gibi "napıcan olm napıcan, dövücen mi? fransa ile ingiltere benim arkamda!" dermiş gibi bir şeyler geveledi. sus pezevenk dedim ve diplomasi ekranından savaş ilan ettim. bir yandan da kurmaylarıma "gece çıkarsak kahvaltıyı varşova'da yaparız" diye gaz vermekteydim. hatta hermann goering "oranın kavurması meşhurmuş abi" deyince ağzına vurdum.

    bu esnada ordularım elbing, torun, lomza demeden hızlı bir şekilde varşovaya doğru ilerlemekteydi. kısa bir süre sonra tüm polonya ordusunu büyük bir kıskaca alıp yok etmiştim. ve sıra sovyetlere verdiğim sözü tutmaya gelmişti. belirli bölgeleri kendilerine bırakıp şirinlik yaptım ve bana karşı tarafsız kalmalarını bir süre daha sağladım.

    bu esnada fransa'da işler iyi değildi! maginot hattına güvenen fransızlar gittikçe dayılanıyordu! (gerilim müziği) strasbourg, saarbrücken ve köln hattında sürekli taciz ateşi açıyordu! (gerilim müziği sesi yükselir)

    onları sınırda tutacak kadar birliği o bölgede konuşlandırdıktan sonra, sıra hollanda ve belçikanın istilasına gelmişti. kısa sürede ele geçirildi iki ülke de. artık hollanda ve belçika üzerinden fransaya dalabilirdim.

    ben, asıl istila için sakladığım 80 kadar tümeni fransa içlerine salarken, fransa korkudan tutuşmuştu. aynı zamanda, ordularım ağır ağır, taktiksel hamlelerle fransa içlerine doğru ilerlerken panikleyen fransızlar maginot hattını boş bırakmıştı ve bana bir alan daha açmıştı. artık maginot boyunca koruma amaçlı bekleyen birliklerim fransa'ya tam ortadan girebilirlerdi. bu esnada güney'de ispanyol birliklerinin kontrolünü de ben aldım ve bir de ispanya sınırından vurmaya başladım. fransa gittikçe çaresizleşiyordu. derken italya ile de müttefik oldum ve italya da fransanın güneydoğusundan vurmaya başladı.

    bir stewie griffin edasıyla "victory is mine!" diyebilirdim artık. 50ye yakın fransız tümenini imha edip, fransayı ele geçirmiştim. pardon, biri dunqerque tahliyesi mi dedi? eheh, o bir defa olur bebeğim. ama allahsızlar başkenti cezayire taşımıştı. ve üstelik cebelitarık boğazından öte yanda işler iyi değildi! ingilizler ispanyol yoldaşlarımın anasını bellemişti! fransa içlerindeki tüm birliklerimi ispanyaya kaydırdım (ki bu çok talihsiz taktiksel hata, ileride canımı çok yakacaktı) ve ispanyanın kontrolünü tekrar sağladım. ingilizleri cebelitarık boğazına kadar sürdükten sonra tüm birliklerimi orada konuşlandırmaya devam ettim. zira onlar ile ileride bir afrika istilası yapacak ve ingiliz ve fransız sömürgelerinin anasını belleyecektim.

    tüm bunlar olurken bir yandan da sovyet sınırını sağlamlaştırmaya çalışıyordum. savaşa hazır olan yepisyeni 150 tümenim bir yana, polonya içlerinde 80 tümene yakın tecrübeli askerlerim vardı. 230 tümenin hepsini sınır boyunca yerleştirdim. ama sovyetlerin de benden eksik kalır yanı yoktu!

    sovyetleri istila planım 3 aşamalı idi, tıpkı hitlerin planı gibi. 3 koldan saldıracaktım. kuzeye doğru hedef leningrad, ortadan moskova, güneyden ise kiev ve stalingrad! leningrad'a saldırabilmek için finlandiyalılar ile müttefik olmak istedim ama yanaşmadılar. ben de mecburen litvanya üzerinden saldıracaktım, ama bu önemsiz bir teferruattı. stalingrad ve kiev'e romanya üzerinden, moskova'ya ise doğrudan polonya topraklarından saldıracaktım.

    ama tabii ki bu raddede en son istediğim şey sovyetler ile bir savaştı. stalin'e sürekli e-mail atıp

    " bana savaş ilan etmeyeceksin değil mi bıyığını yediğim? bak şu an çok meşgulüm, daha ingilizleri halletmedim. görüyorsun sürekli sanayi tesislerime bombardıman yapıyorlar. kriegsmarine'i azıcık geliştireyim, ingiltereyi halledeyim, ondan sonra konuşalım olur mu? hem bak ne kadar tatlıyım laan

    http://t0.gstatic.com/…h9yzej6blb6h2oyvyd8ar89_i9dm

    "

    diyordum. "görüldü" diyor, ama cevap gelmiyordu. o an bazı şeylerin yolunda olmadığını farkettim. ama hemen panik yapmanın bir anlamı yoktu. bu arada atom bombası geliştirmeye devam ettim. çok ama çok az kalmıştı. v2 füzelerim ile ortalığı paramparça edebilirdim. üstelik ileride kıtalararası balistik füze geliştirme gibi planlarım vardı.

    derken o matem dolu an gelip çatmıştı!!!! (gerilim müziğiiiii) oyun ekranında "abi sovyetler savaş ilan etti!" bildirimi geldi. kızmıştım. hemen ispanya sınırıma baktım, orada işler yolundaydı. ve tüm dikkatimi doğu cephesine vermiştim. operation barbarossa nihayet başlamıştı! untermensch slavları aradan çıkarıp ari alman ırkı için yeni bir lebensraum yaratmak üzereydim!!!!1111

    hemen litvanya'yı aradan çıkardım. ama rus birlikleri çok güçlüydü. çok sağlam bir hat kurmam gerekiyordu. romanya üzerinden, nispeten zayıf ukrayna'ya saldırdım. ama rusların dikkatini dağıtmak kolay değildi. o yüzden "azdan az çoktan çok gider hehöy!!" diyerek polonya toprakları üzerinden rusya içlerine doğru bir harekat gerçekleştirdim. çok çetin savaşlar sonucunda rusları geri püskürtebilmiştim. litvanya üzerinden ilerleyen ordularımın ise durumu gayet iyiydi. sonuç olarak, göbekteki direnişi kırabilirsem rusları ablukaya almam an meselesiydi. tüm bunlar olurken japonya'ya da ittifak isteği gönderdim, hemen kabul ettiler. japonya o ara abd ile savaşta olduğu için otomatikmen abd ile de savaşa girmiş bulundum. ama bu önemsiz bir teferruattı. zira abd ile şimdilik işim yoktu. bu raddede sovyetler doğudaki birliklerini rusya içlerine çekemeyecek, japonlar tarafından ikinci cephe açılacaktı. sovyetler afallamıştı. artık moskova'ya çok yakındım. tahminen 300 kilometre kalmıştı. burada rus ordularının durumunu size şöyle tarif edebilirim;

    ellerinizi iki yana açın, ve dikleştirip kıskaç hareketi yapın. evet, sovyetleri kıskaca almıştım. artık zafer yakın sayılırdı.

    ama derken o elim hata, sonumu getirdi...

    fransa'da savaşan tüm birliklerimi cebelitarık boğazındaki ingiliz birliklerini korkutsun diye güney ispanya'da konuşlandırmıştım ve normandiya kıyıları ile tüm fransa ve almanya içleri sahipsiz kalmıştı. komik denebilecek tümen sayıları ile normandiya çıkarması gibi bir çıkarma gerçekleşti. "gibi" ne bilmiyorum ama çıkarma normandiyadan yapıldı. eh, normandiya çıkarması diyebiliriz o vakit.

    toplam 20 tümen gibi komik bir rakam ile amerikan ve ingilizler kassel'e kadar geldiler. ben ise afallamış durumdaydım. sovyetler ile savaş devam ederken doğu cephesini kapatmam mümkün değildi. o halde yapacak tek şey, her ne kadar çok ama çok zahmetli olacak olsa da ispanyadaki birliklerimin bir kısmını geri çekmekti.

    tabi hiç uğraşacak durumda değildim, "böyle oyun mu olur ibne herifler!!!" diyerek oyunu kapattım.

    (bkz: based on a true story)

    edit: bütün bunlar olurken arka planda winamp'tan çalan iki müziği sizinle paylaşacağım ki, halet-i ruhiyemi daha iyi anlayasınız.

    https://www.youtube.com/watch?v=-bzwsjg93p8

    ve

    https://www.youtube.com/watch?v=v92obnsqgxu

    edit: nasıl unuturum, bir de bu vardı;

    http://www.youtube.com/watch?v=tb-gi_pfog0

    ayrıca yazar bu entryyi yazdıktan sonra yemin etmiş ve oyunu tekrar kurarak almanya ile oyunu kazanmıştır.

    topraklarımın ucu ispanya'dan başlayıp, baküye kadar uzanıyordu. victory is mine!


    (banagazozalnuri - 3 Temmuz 2013 02:57)

  • comment image

    bu oyunda geçirdiğim saatlerin özeti şudur: türkiyeyken önce kendimi endüstriyelleşmeye verdikten sonra 1940 gibi iran ı tamamen ele geçirdim (özellikle abadan a dikkat). aynı zamanda almanya sovyetleri tamamen yenmeye yakınken iran üzerinden sovyetlere ait aşgabat, semerkant, taşkent gibi önemli şehirleri ele geçirdim. iran ı alınca ingilizlerle komşu olduk, iyi geçinip, almanlarla bu dakikada müttefik olmadım. 1942 gibi sovyetler tarihten benim de katkılarımla tamamen silindi. bu andan itibaren biraz büyümeye önem verdim. doğal kaynakları yönetim, fabrika yapma (her 20 fabrikada bir teknoloji takımı kazanacaksınız). daha sonra suriyede bulunan vichy nin fransa'sına almanya nın garantörlüğü kalktıktan sonra saldırdım. zaten adamların diğer toprakları çok uzakta size kadar gelemezler, güneye golan tepelerine kadar aldım. bu sayede şam gibi çok önemli bir şehrin sahibi oldum. bu arada ingilizlerle komşu topraklara dikkat, birlikleri sınırlarda hazır tutarak, her ne kadar olası bir savaşta şansınız yoksa da ben hazırım dedim.

    şimdi batılılaşma zamanı. bulgaristan kolay lokma gibi gözüktü. bulgaristan ı kolayca yok edip, endüstrisine kondum. şimdi hedefte tabii ki yunanistan var. yunanistan da artık bu kadar gelişmiş ve endüstriyelleşmiş türkiye karşısında tutunamazdı...ege artık türk gölü.

    birlikleri yeniledim, fabrika kapasitesi arttı dolayısıyla bunlar askeri harcamalar yapmaya itti beni, doğal olarak da elimdeki bu askerleri kullanmak istedim.

    yıl 1946 olmuştu. sovyetlerin tamemen yok edilmesiyle almanyanın buralardaki endüstriyi ele geçirmesi sonucu almanya çok güçlendi ve oyunda zafer puanlarında açık ara öndeydi. bana en mantıklı gelen hareket şuydu; oyun 1947 aralık da biteceğinden 1946 ortası ingilizlere savaş açmak. böylece almanyayla müttefik olacaktık. riske girip doğuda ingilizlerle komşu olduğum taraftan savaşı başlattım. daha sonra batıda yugoslavyaya savaş ilan ettim. zaten ingilizlere savaş açar açmaz almanya size sovyetlerin yıkımına katkılarınızdan dolayı sempatik bakıyor, direk müttefiklik teklif etti. alman ve italyan birliklerini de kontrol ederek yugoslavyanın işini bitirin.

    tabii bu arada diğer tarafta ingilizlere karşı tutunmaya çalıştım. toprak kaybettik ancak, bütün avrupa kıtasının adalar* hariç axis lerde olması dolayısıyla italyanın ve almanyanın önemli birliklerini gaziantep e kaydırdım. musul'u kerkük'ü bütün ırak ı ingilizlere karşı ele geçirdim, türkiye topraklarına kattım....ve oyun bitti.

    sonuç olarak: yunanistan, bulgaristan, yugoslavyanın bir bölümü, ırak, fransızların elinde olan suriyeyi almış oldum. ayrıca doğuda önemli başlıca türk şehirleri elimdeydi. savaşı(oyunu) axis üyesi olarak kazandım. yani almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık durumunun tam tersi gerçekleşti.

    bu arada, normandiya çıkarması gerçekleşmedi.

    bir iki de küçük not: teknolojik gelişmelerde öncelikle kara birliklerinizin organizasyon düzeyini arttıracak şeylere öncelik verin. yönetim biçiminizi rahatça savaş ilan etmek için otoritere yaklaştırın. ve son olarak “dengelere” dikkat.

    *


    (34aga02 - 18 Haziran 2005 23:07)

  • comment image

    europa universalis 2yi hatmetmiş biri olarak beğenmediğim oyun.. yanlış anlaşılmasın ama aynı firmanın yaptığı 2 oyunun eskisinin yenisinden iyi olması gerçekten şaşırtıcı.. birliklerin çeşitliliği, doğruluğu hatta isimleri göz kamaştırıcı, araştırma bölümü harika; peki bu oyun neden eu2den kötü?
    öncelikle eu2de herşey diplomasi idi..bu oyunda bunu adeta ortadan kaldırmışlar; istediğiniz kadar uğraşın kendi yanınıza müttefik çekemiyorsunuz, savaşların bitmesi ancak bir ülkenin pes etmesi ile söz konusu oluyor; bu da can sıkıcı.. eu2de tarihi baştan yazabilirken, bu oyunda anca savaşların neticesi sonucu bişiler değişebiliyor...ayrıca birliklerin bir bölgeden diğer bölgeye geçmesi özellikle infrastructureı kötü bölgelerde oldukça uzun sürüyor..rusyanın bir ucundan diğer ucuna savaşarak gitmek 2,5 sene sürerken , savaşmadan gitmek 2 sene sürüyor neredeyse.
    gene diplomasiye gelirsek eu2de düşmanınızın belirli bölgelerini ele geçirirseniz ya size anlaşma sunuyordu veya siz gidip offer peace edip istediğiniz bölgeler karşılığı anlaşma masasına oturuyordunuz, ki eu2de %40 warscore ile %28-%30luk bölge almak neredeyse her zaman mümkündü...ancak hearts of iron 2de isterseniz %100 warscore elde edin, white peace dahi elde edemiyorsunuz `*.. tek çareniz düşmanın tüm kilit bölgelerini ele geçirip annex etmek veya gene aynı şartlarda puppet yapmak.rusyayı altetmek için ta vladivostoka kadar gitmenin 2-3 yıl sürdüğünü düşünürsek, insan moskova, leningrad stalingradı ne diye ele geçirdim diye hayıflanıyor.. hem anlaşma ekranının arkasında haritanın görünmemesi ayrı bir eksi..alabileceğimiz bölgeleri dahi göremiyoruz.
    ayrıca bilgisayar size savaş açtıysa veya oyuna başladığınız tarihte savaş halindeyseniz; düşman ülke size teslim anlaşması dahi sunmuyor, fransa - ingiltere nin her kıtada toprağı olduğunu düşününce can sıkıcı bir durum ..ancak savaşı siz ilan ettiyseniz, bölge teklifi yapıyorlar ve genelde o anda elinizde bulunandan daha fazla bölgeyi teklif ediyorlar..

    bunları geçersek oyunda kesinlikle dikkat edilmesi gerekenler var..
    özellikle müttefik ve puppet ülkelere dikkat edin, offer negatitions kısmında blueprint alabilirsiniz.blueprintler günde %1 ve daha fazlası research veriyor o araştırmaya.
    guarentee independance: dikkat dilmesi gereken bir özellik daha... savaş ilan ederken ( bazı ülkeler edemiyor demokrasi veya izole olduklarından tabi ) ülkenizde mutsuzluk olmaması için elzem bir özellik..siz bir ülkeye garanti veriyorsunuz, sonra bu ülkeye kim savaş açarsa bahaneniz oluyor haliyle.. üstteki 2 örneği birleştirirsek sscb ile almanyanın defterini dürdükten sonra, abdye garanti verdim, o sırada abd japonya ile savaşta olduğu için japonyaya sorunsuz savaş ilan edebildim.. savaş sonucunda japonyayı komple işgal edip, kukla yaptım; o zamana kadar kara birliklerine ağırlık verdiğim için havada geri kalmıştım ama kukla japonyanın tüm teyyare blueprintlerini alarak eksiğimi kapadım..

    ülkeler :
    alınması tavsiye edilmeyen ülkeler:
    almanya: beni hayal kırıklığına uğrattı adeta..polonyayı yuttuktan sonra, danimarka - norveç - fransa derken gidiyorsunuz ancak, rusyayı altetmek için pasifike dayanmanız gerekmesi can sıkıcı, ayrıca hiç bir surette savaşı durduramıyorsunuz, ne fransa ne ab ne ingiltere masaya oturmuyor.1936dan itibaren olan campaign ise alınabilir, polonyaya saldırmadan da devam edilebilir... bunun için 20 ağustos 1939 gibi bir save almanız tavsiye edilir.
    abd: savaşın başında mıymıntı bir politika izliyor..sonra aklı başına geliyor ama kara savaşı kavramı pek olmadığı için, birlikleri denizde takip daha zor olduğu için can sıkıyor..hem oyun bundan 65 sene evvelini anlattığı için abd bir demokrasi olarak sağa sola keyfi savaş açamıyor şimdiki gibi.genellikle boş boş oturuyorsunuz..
    fransa: bu ülkeyi kişisel sebeplerden dolayı önermiyoruz.
    ingiltere: bu da kolay oluyor aslında..almanyanın ümüğünü sıkıp boş boş oturuyorsunuz..

    tavsiye edilenler:
    sscb: kendi kendine yeten de artan bir ülke..son derece güçlü ve de keyfi savaş açabiliyor..finleri altedip, almanya saldırısına karşı koyup gerisin geriye atlantiğe kadar ilerleyebiliyorsunuz, ayrıca bu ilerleyiş avrupanın infrastructureının yüksek olması nedeniyle son derece hızlı oluyor..sonra isterseniz japonlara, irana,ispanyaya hatta türkiyeye saldırabilirsiniz..avrupa da sosyalist devletler kurabilme şansınızda var.ayrıca savaş olayını abartırsanız belligerence oranınız çok yükseliyor ve demokratik ülkeler size savaş açabiliyor..3.dünya savaşı nasıl olurdu merak ediyorsanız, nükleer bombalar new york ve londrada patlarsa ne olur merak ediyorsanız, belligerence oranınız 250den yukarı olsun ..bu ülkenin başlıca falsoları birliklerinin kalubeladan kalmış olması, bilim adamlarının uyduruk olması..
    türkiye : yönetimde gerekli değişikliklerden sonra irana saldırıp, petrole doyduktan sonra, yunanistan ve(ya) bulgaristana savaş açabilirsiniz..bundan sonra 3 büyük kuvvetten birine saldırmanız gerekiyor yalnız.
    arjantin: öylesine aldığım halde en çok keyif aldığım kumpanya*.şili ve uruguay alındıktan sonra brezilyaya sataşılır, bazı bölgeler karşılığı barış sağlanır; daha sonra peruya saldırılır, brezilya bitirilir, sonra ekvator, paraguay, bolivya derken venezuella ve kolombiya da alınıp güney amerika, ingiliz, fransız ve hollanda bölgeleri hariç komple ele geçirilir..

    bunların dışında bir ülke alacaksınız, oyundan keyif almak için ufak hesaplar peşinde koşan 2 bölge alsa gücü 2ye katlanacak ülkeleri tavsiye ederim..

    research: burada önemli olan yaptığınız araştırmanın gerçek yılı. eğer 2 yıl evvelden birşeyi araştırmaya kalkarsanız o araştırma çok çok yavaş ilerliyor, bu yüzden aceleniz varsa bile en erken 1 sene önce başlayın gerçek tarihinden; blueprintleri söylemiştik; research modifier +%5leri kaçırmayın ayrıca, +% ic veren araştırmaları da ihmal etmeyin, birliklerinizin bazıları çok geri kalabilir bunu normal görmek lazım ,denizaltı yapamayacak iken, nükleer denizaltı araştırmasını yapmak gereksiz.

    yönetim : demokrasiler ve izole devletler keyfi savaş açamaz, otoriter rejimler agresif oyuncular için tercih edilir ama değişiklikler ancak senede 1; ayrıca bazı yöneticileriniz kabiliyetsiz olabilir, onları değiştirmek mümkün ancak %1 oranında mutsuzluk yaratıyor.

    ele geçirilen bölgelerin fabrika ve maden üretim sayıları zamanla yükseliyor, tıpkı zamanla birliklerin yenilenmesi gibi.

    nükleer silahlar: reaktörünüz 6. seviye olduktan sonra kendi çıkıyor..bunları v1 -v2 veya icbmlara attach ederek yollayabiliyoruz.. atılan ülkeye karşı direk %50 warscore sağlıyor.

    not: 1.3 patchini yükledikten sonra oyun göçmelere karşı bağışıklık kazanıyor, ayrıca ittifak daveti, darbe gibi seçeneklerde (bkz: coup nation) şans oranı çıkıyor ekranda.. 28 mblik bu devasa patch kesinlikle yüklenmeli..

    not2: yüklenmeli dedik ama yüklendikten sonra guarentee independance kesinlikle işliyor. türkiye ile irana saldırdığım gibi rus işgaline uğradım, aman diyorum 1.3 patchi ile çok şey değişiyor uyanık olun ...
    abd ile 0dan yaptığım kumpanya ise oldukça ilginç oldu, abd coup nation üzerine çalışıyor adeta, hükümetleri devirip müttefik alıyorsunuz, sonra da gidip ingiltereye saldırdım, yeterli derece interventionism olayını arttırdıktan sonra, güney amerikada ortadoğuda tüm hükümetleri değiştirp müttefiğim yaptım ve alliedların kökünü kazıyarak savaşı değiştirdim..bilim konusunda en iyi ülkeler abd ve almanya bu arada.

    özel not: mechanized agriculture research unde bulunan resimdeki şahsı sanırım hepimiz biliyoruz.


    (joe dalton - 7 Aralık 2005 19:35)

Yorum Kaynak Link : hearts of iron ii