The Lydia Bennet!! ' Dizisinin Konusu : Profesör Philip Brainard (Robin Williams) kendisini bilime ve düşünmeye adamıştır. Günlük yaşam pek ilgisini çekmez. Çevresinde dalgın olarak adlandırılan profesör, çok sevdiği nişanlısı Sara (Marcia Gay Harden) ile evlenecekleri günü iki kez unutmuştur. Ona bu önemli tarihi unutturan ise Weebo adını verdiği yüksek voltajlı uçan robotuyla yapacağı keşiftir. Profesör Brainard, yeni bir enerji kaynağı üzerinde çalışmaktadır. Eğer bu kaynağı keşfedebilirse bilim dünyasında bir devrim yaratacak ve nişanlısı Sara'nın başkanlık yaptığı Medfield Koleji'nide mali krizden kurtaracaktır. Her şey yolunda gittiğinden profesör ve Sara, üçüncü kez evlenme girişiminde bulunmaya karar verirler. Profesör, bu kararı verdiği gün labaratuvarında çalışırken uzun süredir yaptığı çalışmalar nihayet meyvesini verir ve mucize bir madde keşfeder.Yeşil olan bu madde görünüşte lastiğe benzemektedir fakat yerçekimini ortadan kaldırma özelliğine sahiptir.
The Lizzie Bennet Diaries(2012)(8,6-2964)
Edgar Allan Poe's Murder Mystery Dinner Party(2016)(8,6-210)
Emma Approved(2013)(8,2-660)
I Ship It(2014)(8,1-141)
Kissing in the Rain(2014)(7,6-79)
Two Weeks Notice(2002)(6,1-96965)
sayısız (4 kere) filme çekilen, en son colin firth (allahım) ve jennifer ehle'li 1996 bbc versiyonu ingiltere'de bir çok fırtına koparmış, sayısız (bir sürü)hayran sahibi kitap. hikaye olarak gayet sevimli&akıl fikir sahibi bir kızımız olan elizabeth bennet'in yakışıklı, zengin ama terbiyesiz&götü kalkık delikanlımız fitzwilliam darcy'i reddedip sonra çok afedersiniz kafasını maymunun götüne sokup çıkmışa döndüğü-hoş darcy'nin de farklı bir durumda olmadığı anlatılır, ancak olay bu kadar değildir, evlenecek başka çiftler, yapılacak sosyal eleştiriler vardır. "feministim" diyenin okuyup anlamaya çalışması gereken, "insanım" diyeninse okuyup anlaması gereken, faydalı bir eser.
(elizabeth darcy - 17 Şubat 2002 00:02)
1995 bbc versiyondaki kadin oyuncularin, 2005 versiyonundakilerden yaklasik 10 kilo daha fazla kilolu oldugu, iki versiyon arasindaki en gözle görülebilir (literally) farktir. her iki film de ayni yüzyili ve ayni kadinlari anlattigi halde! böylece günümüz kadinlarinin 90li yillarda kate moss ile birlikte lanetlendigi tezi ve bunun filmlerden, bakis acimiza kadar etki ettigi tekrar ispatlanmistir. kate moss'tan sonra, yaslisindan gencine zayifindan sismanina her kadin en az 5 kilo vermek istemektedir.
(son kurabiye - 27 Temmuz 2007 20:11)
beyazıt sahaflar çarşısında (1947 yılı, newyork pocket book yayınevinden çıkan baskısını) bulduğum başucu kitabım.*kitabın arasından 1948 yılına ait bir de gazete küpürü çıkmaz mı, o küpürde de annabel lee* şiiri yazmaz mı? anlayan beri gelsin, bu ne raslantıdır? okumaya kıyamaz, sararmış sayfalarına dokunamaz oldum... da vinci'nin şifresini çözsem bu kadar sevinmez idim.
(duwalya - 13 Ağustos 2009 00:00)
1996 bbc yapımındaki ilk evlilik teklifi: *--- spoiler ---darcy: boşuna çabaladım bilakis başaramadım. duygularımı bastıramıyorum. sizi ne kadar tutkuyla sevdiğimi ve size karşı ne derece hayranlık duyduğumu ifade etmeme izin vermelisiniz. ki, bunu bu derece açıklıkla belirterek, ailemin, dostlarımın ve eklemeliyim ki kendi sağduyumun dahi arzularına karşı duruyorum. aile mevkilerimizdeki aşikar farkın her türde hısımlığı menfur hale getirdiği ortadadır. akıl sahibi bir insan olarak, ben de aynı hal üzerine düşünmekteyim, lakin... ilk anlardan itibarendir, akli melekelerimi ezip geçiyor tutkulu takdir ve saygım. yalvarıyorum size, ızdırabıma son verin ve eşim olmayı kabul edin. elizabeth: zannederim ki bu türden meselelerde bir nevi kabullenmişliği boyun eğerek ifade etmek beklenir. lakin yapamayacağım. sizin müspet görüşlerinizi hiç bir zaman arzulamadım, anlıyorum ki siz de pek bir memnuniyetsizlikle, kerhen ihsan etmişsiniz. eğer sizin üzerinizde eleme sebebiyet verdiysem, bunu gayri ihtiyari gerçekleştirdim, umarım ki yalnız kısa bir mühlet devam edecektir. darcy: bu mu şimdi mukabeleniz? ne için böyle bir nezaketsizlikle reddedildim, merak içerisindeyim?elizabeth: ben de ne için bu kadar aşikar bir arzuyla hakaretane olması amaçlanan bir şekilde nefsinize, mantığınıza ve hatta karakterinize karşı gelerek bana muhabbet duyduğunuzu söylemeyi tercih ettiğinizi merak edebilirim. bu, nezaketsiz isem bile bunun için yeter derecede bir sebep değil midir sizin kabalığınız? hakkınızda menfi fikirlere sahip olmam hayrete mukabil değil, bilakis ... çok sevdiğim kız kardeşimin saadetine engel olmuş bir adamı kabul edebilmemi ne sağlayabilir? inkar edebilir misiniz yaptığınızı?darcy: inkar etmeyi arzulamıyorum bile. dostumu kızkardeşinizden ayırabilmek için kudretim dahilindeki her şeyi yaptım ve bu husustaki başarım beni ziyadesi ile memnun ediyor. zannederim ki bu mesele, ona kendime yönlendirdiğimden daha şefkatli bir ihtimam gösterdiğimi ortaya koyuyor. elizabeth: yalnız bu mesele değil size karşı menfi hissiyatımın temeli. öncesinde, bay wickham’a yaptıklarınızı duymak tavrımı belirledi. bu hususta kendinizi nasıl savunacaksınız peki?darcy: pek bir alakadarsınız beyefendiyle!elizabeth: beyefendinin başına gelen kem talihi duyan kim alakasız kalabilir ki? darcy: kem talih, elbette! hakikaten pek bir kemdi talihi!elizabeth: ve sizin irtibatınız bu meseleyle. siz, siz onu fakru zarurete düşürdünüz, ve şimdi kibir ve ihtihza ile karşılıyorsunuz durumunu!darcy: demek benim hakkımdaki kanaatiniz bu yönde! bu muhasebeyle hakikaten ağır cürümlerim.fakat belki bu cürümler gözardı edilebilirdi, eğer bunca süre sizinle olan ilişkimi ciddiyetle gözden geçirmeme sebebiyet veren engelleri bu kadar açıkça ifade edip gururunuzu incitmeseydim. nefsi ve akli mücadelemi bir kenara bırakıp sizi pohpohlasaydım belki... fakat, her türden sahtelik iğrendirir beni. utanç da duymamaktayım hislerimden. tabii duygulardı onlar. ilişkilerinizin bayağılığı beni mutlu mu kılmalıydı? tebrik mi etmeliydim kendimi, durumu benden mutlak surette aşağıda olan biriyle olan irtibatımdan ötürü?elizabeth: bay darcy, ziyadesi ile yanılmaktasınız. teklifiniz sırasındaki ifadeniz beni eğer ki bu teklif nezaket ile yapılsaydı sizi reddetmekten doğabilecek her tür pişmanlıktan korudu. henüz sizinle münasebet kurduğum ilk andan itibaren hal ve hareketleriniz beni küstahlığınız, kibiriniz ve kendi dışınızdaki kişilerin düşüncelerine dair bencil horgörünüz konusunda ikna etti. sadece bir aylık bir mühlette sizin, dünya üzerinde evlenebileceğim en son adam olduğunuza kani oldum. darcy: kafi, hanımefendi. hissiyatınızı tamamiyle anlamaktayım. ve ifade etmiş olduğum duygularımdan utanıyorum. vaktinizi işgal ettiğim için özür dilerim. lütfen sıhhat ve saadetiniz için iyi dileklerimi kabul ediniz.--- spoiler ---
(wilwarin - 4 Aralık 2010 10:00)
"if your feelings are still what they were last april, tell me so at once. my affections and wishes have not changed, but one word from you will silence me forever. if, however, your feelings have changed, i will have to tell you; you have bewitched me, body and soul, and i love, i love, i love you. i never wish to be parted from you from this day on."
(mad as a hatter - 18 Mart 2013 13:45)
asla kitaplardaki aşkı bulamayacağını bir kez daha yüzüne çarpan eserdir. bay darcy olacak bir tane de sana aşık olacak da reddetsen de hep senin için uğraşacak da dünyanın en iyi kalpli insanı olduğunu fark edeceksin de üstüne bir de ultra zengin olacak, sana duyduğu aşk uğruna kendisiyle çatışacak, gelip de seni bulacak. evet. mr. collinslere muhtacız gençler şu zamanda. ayrıca colin firthten mükemmel mr. darcy olamazdır.
(woodstock and snoopy - 10 Kasım 2013 22:24)
türkçeye gurur ve önyargı olarak çevrilmesi gerekirken (sembolizmden ötürü), aşk dışında bişi okumayı sevmeyen türk halkının dikkatini çekmek adına aşk ve gurur olarak çevrilen jane austen romanı.
(epifunny - 20 Temmuz 2005 23:48)
sometimes the last person on earth you want to be with is the one person you can't be without.(bkz: ölürüm)
(fira - 28 Eylül 2005 09:44)
2005 yapimi, keira knightley'li pride and prejudice filmi, izlerken insana "saka heralde tum bunlar" dedirtiyor hic durmadan. romanin 1995-bbc versiyonundan sonra sinema filminin cekilmesi (cesaret) insanda buyuk umutlar uyandirsa da daha filmin ilk sahnelerine hayal kirikligina ugruyorsunuz. sanki doneme ait butun guclu detaylar gormezden gelinmis, bilerek carpitilmis gibi: --- spoiler ----daha ilk bastan, bennet ailesinin evi, donemin orta sinif aile yasamina uymayacak derecede kotu. aile uyelerinin ozensiz giyimlerinden tutun da evin misafir kabul salonlarinin berbat durumu bir gentelmen olan mr.bennet'in toplumdaki konumuyla ortusmuyor. (centilmen demisken turkce'deki anlamiyla centilmenden farkliymis o donemdeki centilmenler: ingiltere'de yaklasik 20.000 ailelermis ve yillik gelirleri 700poundmis. kisaca belli bir sayginligi olan aileler..)- basli basina mr. bennet karakteri bambaska yorumlanmis: jane austen'in romaninda o yanlis bir evlilik yapmis ve bu secimin bedelini odemeyi $akaya vuran bir 'beyefendi'. mr.bennet ince esprileri ve asaletiyle elizabeth'le en yakin olan karakter.. filmde ise saci basi birbirine karismis, domuzlar ve tavuklar icinde geziyor.-elizabeth'e gelince. keria cok guzel bir aktris olsa da dalga gecti bizimle film boyunca: darcy ile ciglik cigliga kavgalar, birtakim histerik hareketler, surekli ekstra gulmeler, kalkip mr.darcy'e dans teklif etmeler vs vs.. -belki sureyi kisaltmak icin bir takim karakterler mr.bingley'in malikanesinden silinip atilmis. durmadan darcy'e yavsayip duran bingley'in kardesi (caroline) de cok silik bir karakter olarak kalmis. -lady catherine de bourg iticiligine ve burnu havadaligina ragmen aslinda yasli ve kendince yardim sever bir karakter romanda. oyle bir yardimseverlik ki bu zenginligini bir cesit $ov haline getiriyor adeta; sirf zengin oldugu icin onun bunun ozel hayatina kari$iyor. ama sonucta lady catherine cok yasli ve ne olursa olsun saygideger bir karakter romanda. oysa filmde yuzunden kotuluk akiyor resmen; asalet konusuna ise hic deginmiyorum..-jane.. romani okuyanlar bilir; o bir melektir. sorumluluk sahibi bir abladir, herseyi iyiye yorar; ictendir, pek cok seyi icine atar. davranislari her zaman dengelidir, en duygu yuklu ani bile boyledir. (elinor dashwood'a benzer biraz) belki yine zaman sikintisindan o da silik kalmis filmde..--- spoiler ---tamam. karakterleri bir yana birakin ama sorun bir kendinize; bu dunyanin en populer klasik donem romanlarindan biri. elbette konusu itibariyle cok romantik ama romanin en buyuk ozelligi de bu romantikligi okuyucuya hala klasik bir stille yasatiyor olabilmesi.. film ise resmen gi$e yapsin diye amerikan bakis acisiyla cekilmis: yagmur sahneleri, bagrismalar, klasik donemin ingiliz mukemmelliyetciligine uymayan ozensiz bir giyim,sac-bas; austen'in esprituelligine uymayan ciddi-romantik diyologlar, sanki torpulenerek siliklestirilmis karakterler..ne ingiliz dili ve edebiyati konusunda uzmanim ne de sinemayla bir alakam var; sadece jane austen'i yillar boyunca severek okuyan ve her seferinde yazarin o hep bahsedilen esprituelligini(!) daha iyi anlayan bir okuyucuyum. oyle espriler ki basli basina karakterlere gizlenmis; zeka gerektiren konusmalar ve 21. yy icin fevkalade ince sayilan ignelemelerle bezenmis. eh klasik donem denince de akla gelen susler-pusler, danteller ve bilimum etiket kurallari da bu yuzden zaten!.. kisaca bir jane austen hayraniysaniz sirf o gun austen'la ilgili bir action olsun diye filme para verip izleyebilir ve sonrasinda temizlenmek adina bbc versiyonunu emule'den indirirsiniz. yok "jane austen kim ya, keria da ne guzel hatun" diyorsaniz gidiniz, zevk alirsiniz filmden. en azindan yeryuzunden gelmis gecmis en tatli ve neseli yazarin dunyasina tuhaf bir kapidan giris yapmis olursunuz..
(clara - 23 Ocak 2006 03:37)
hakkındaki en sık tekrarlanan övgü, öpüşmeden,sarılmadan hatta doğru düzgün dokunmadan da bir aşkın dolu dizgin yaşanabileceğini anlatıyor olmasıdır.
(zeyes - 13 Mayıs 2006 19:49)
Yorum Kaynak Link : pride and prejudice