Çıkış Tarihi     : 01 Temmuz 1993 Perşembe, Yapım Yılı : 1993
Türü                : Kısa Film,Müzik
Taglar             : Müzik video koleksiyonu
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Beggars Banquet
Yönetmen       : Mitch Jenkins (IMDB), Richard Stanley (IMDB)(ekşi), Graham Trott (IMDB), Dirty Work Work (IMDB)
Oyuncular      : Fields of the Nephilim (IMDB), Carl McCoy (IMDB), Tony Pettitt (IMDB), Peter Yates (IMDB), Paul Wright (IMDB), Andrew Wright (IMDB)


  • "senelerdir dinlerim, daha da senelerce dinlemeyi dusunuyorum. canim benim."
  • "değme yiğitlere tayt giydirmiş müzik akımı. (bkz: manowar)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    kanıma daha 11 yaşında veletken giren virüs. şimdi eşek kadar adam olduk, hala pantolonu daraltıp altına spor ayakkabı giyiyorsam, bütün yazlık gardrobum 3 çekmece dolusu siyah tişört ve bir tane şortsa, içlendiğimde, sinirlendiğimde, sevindiğimde mutlaka kafamın içinde haleti ruhiyetime uygun bir şarkı arka planda çalıyorsa, yaşıtlarım ev, araba taksidi diye yırtınırken ben sermayeyi gitara, tele, processorlere gömüyorsam ahan da bu habis virüs sebebiyledir.
    hiç iyileşmemek gerek...


    (nevermindcrime - 2 Nisan 2007 10:11)

  • comment image

    organizasyonel şartlanma olarak da bilinen 5 maymun deneyini çok seviyorum. birçok insan davranışını, genel anlamda da toplum davranışını açıklayan, mükemmel bir deney. onlar maymun ama 6 milyarı düşündüğümüzde temel aynı. primat sınıfında olmamızı geçtim, bazı davranışların prokaryota kadar dayandığı dahi düşünülürse. deneyin son cümlesini buraya taşımak istiyorum: "en sonunda kafeste 'neden muzlara gitmemesi gerektiğini bilmeyen' 5 maymun kalır." kendileri en ufak bir sorgulama olmaksızın muzlara yanaşmadıkları gibi, kafese konulan ve muzlara gitmeye yeltenen yeni maymunları engelleyerek bir güzel pataklamaktan da geri durmazlar.

    çünkü bu işler böyle yürüyor, birçok şey çevreyle, toplumla alakalı. dünyanın her yanında, ortak özellikleri bulunan toplumların içinde insanlar, doğru şeyin toplumun içindekiler olduğuna inanıyor. en bilinen şey bu: hoşgörüden yoksun olmamızın tek sebebi. kısa saçlı erkekler ve uzun saçlı kadınlardan oluşan toplumda uzun saçlı erkeğin hor görülmesi gibi. zerre kadar sorgulamaksızın ve korkarak dine bağlanmış insanların ateist dediğin adamı karşıdan karşıya geçmeye çalışan teyzenin götüne plaseyi çakma isteğiyle dolup taşan kötü ruhlu iblis olduğunu sanmaları gibi. masumiyetin dışına çıkılan örneklerden verirsek, işlerin sahtekarlıkla, rüşvetle, çakallıkla yürüdüğü yerlerde insanların bunu kanıksaması, sanki doğruymuş gibi yaşamaları, kendilerini de o işlerin içinde bulmaları gibi. kanıksama diyince bir başka deney, haşlanma sürecindeki kurbağa deneyi aklıma geldi. onun da biraz burayla alakası var.

    bu yüzden toplumun geneli tarafından hor görülmüş şeyleri hor görmek kolay. insan bunu yaparken neden yaptığını dahi sorgulamıyor. dile pelesenk olmuş sözcük ağızdan şartlı refleksin emriyle çıkıveriyor. sorgulama yok. inceleme yok. metalciler pistir. metalciler sünger gibi içer, kafa sallarlar. dandandan zarzarzar bir melodi ve boş sözlerden zevk alırlar. yaşamamaları lazım bence. böğürmekten başka bir şey bilmiyorlar. -bu arada metalciyi emoyla aynı şey sanan, gözü kapatan saç-piercing-siyah giysi kombinasyonlu oluşumlar sanan cehalet örneklerinden bahsetmiyorum bile-

    kusura bakmayın ama bu sözler benim gözümde bir "balıktan nasıl geldik, evrim yalan bence"den öteye geçmiyor. zerre kadar bilgisi olmayan insanın her şeyi biliyormuş sanrısına düşmesi, hatta 'tek bilen benim' davranışlarına girmesi mide bulandıracak kadar sık rastlanan, acı verici derecede baş ağrıtcı ve komik bir olay.

    ancak toplumda insan farklı şeyler yaptığında bunun hiç de iğrenç bir şey olmadığını, bilim hayır demediği sürece hiçbir şeyin yanlış olamayacağını anlıyor. uzun saçlı, küpeli erkekler çoğaldığında ilk başta bas bas bağıranlar, amca-teyze de dahil, 'hmm çok da ibnece değilmiş' diyorlar. her dönemde böyle. avcı-toplayıcılıktan tarıma geçildiğinde ev yapıp içine girmek garipsenir. tek katlı evlerden sonra toprak tasarrufu için çokkatlılara geçildiğinde bunlar garipsenir. çokkatlıdan gökdelene geçildiğinde bunlar, gökdelenden uzaya geçildiğinde istasyonlar garipsenir.

    metalin macerası da böyle oldu. kargaşanın en bol olduğu yıllar olan 1980'lerde sayısız dava açıldı. açılmaya da devam ediyor. müstakbel amerikan başkanının karısı dahil pek çok kişi bunun tam anlamıyla iğrenç, ahlaksız ve zararlı bir müzik olduğunu savundu, pek çok albüm pek çok ülkede yasaklandı. insanlar hala metal dendiğinde gözlerinin önüne devil horns yapıp dil dışarda böğüren, sokak kenarlarına oturup sefil sefir birayla beslenen gençler getiriyor. metalin uğursuz bir günde mantar gibi bitivermiş, saçma sapan bir müzik olduğunu düşünüyorlar.

    ancak durum böyle oladursun, kötüleyenler tek bir albüm dinlemeksizin tüm yargıyı koymuş bir şekilde, kendinden emin, saldırgan tavırlarla heavy metalin dünyanın en boktan ve bayağı müziği olduğunu söyleyedursun, senfoni orkestraları metal gruplarıyla çalışmalar yapmaya devam edecek. klasik müzikten doğrudan etkilenmiş olan heavy metal, başka hiçbir müziğin benzemediği kadar, klasik müziğe benzemeyi sürdürecek. metalcilerin boktan ve işe yaramaz insanlar olduğunu söyleyen sayısız zavallı ötedursun, memleketin en iyi üniversitelerinde metal günleri düzenlenmeye devam edecek, öte yandan ipsizin sapsızın oluşturduğu kesimlerde pop müzik zırvalamaktan ileri gidilemeyecek. ben, bir matematik profesöründen, bilgisayar mühendisinden, doktordan -bu kesimlerden gerçekten bunu söylemiş tanıdıklarım olduğu için bu meslekleri söylüyorum- "ben de eskiden metal dinlerdim, hala da severim." gibi sözler duymaya devam edeceğim.

    popçular elektronik müzik fonunun önüne "sana sabaha kadar pompalayacağım" sözünü defalarca söylemekten başka materyal içermeyen şarkılar yapıp, beyaz porscheli, güneş gözlüklü, bebek yüzlü, bu gece facebook'ta ilişki durumunu nasıl değiştireceğini düşünen 'efendi giyimli' insanların gittiği 'club'lara koymaya devam ededursun -hani harcanmış, yitip gitmiş gençlik biz metalcileriz ya-, metal şarkıları inançlarının, doğrularının peşinden koşmaktan dem vurmaya, sahtekarlığa, içi boşluğa, mantıksızlığa küfretmeye devam edecek.


    (peder naumoski - 11 Mart 2011 13:49)

  • comment image

    bunun felsefesinden bir haber, bilmediği gibi çemkiren, hemen her insanın bilgisayar başında yapabileceği elektronik müzik(!) dinleyicilerinin kendince ezmeye çalışıp, üstüne bir de utanmadan kıyaslama yapma cesaretini gösterdiği müzik türüdür.

    bunun en güzel cevabını geezer butler vakti zamanında vermiştir zaten. şöyle ki;
    "bugünlerde yapılan müziği dinlemiyorum çünkü müzik enstrüman kabiliyeti ile yapılır, bilgisayar programlarının ve prodüktörlerin kabiliyeti ile değil."

    --- spoiler ---

    heavy metal sistemdeki tüm olumsuzluk ve haksızlıklara karşı direnen küresel değil evrensel bir isyandır.

    heavy metal tamamıyla insan emeğinden oluşan, insan gücünü tartan bir yetenekler arasıdır.

    heavy metal asiliği trend olduğu için seçenlerin değil, isyanı yaşam tarzı olarak benimseyenlerin hayatının fon müziğidir.

    heavy metal kan, şiddet ve ölüm üçgenini benimseyen, şeytana ve kötülüğe tapan bağnaz bir inanç sistemi değil;hayatın kötü yönlerini anlatarak iyilik ve de doğruluğa teşvik eden bir ironidir.(her kafa bu ironiyi anlayacak kadar basmaz)

    heavy metal sisteme gelecek tepkilere karşı beyinleri uyuşturmak için değil, sisteme ve sistemin köpeklerine karşı direnmek için vardır.(bu yüzden mtv ekranlarında gerçek heavy metal grubu göremezsiniz)

    heavy metal 60ların bluesu,70lerin rock'n rollu,80lerin glami,90ların grungei ve de 2000lerin nu-metali gibi hiçbir zaman trend olmamış, her daim kendi ayakları üstünde durmuş gerçek bir kahramanlık öyküsüdür.

    heavy metal süslü sosyete kizlarının müziği değil, onurlu insanların yaşamla mücadele öyküsüdür.

    heavy metal kalıplaşmış kurallara takılıp kalmayan kendisini hiçbir zaman sınırlamayan bağımsız, hatta en bağımsız türdür.

    heavy metal ilk çağlardan bugüne hala yaşayan ve damarlarındaki kan delice akan onurlu insanlar var oldukça yaşayacak olan en asil duygudur.

    heavy metal megadethin peace sellsi motörheadin 1916sı, judas priestin touch of evili anthraxın indiansı slayerın angel of deathi scorpionsun media overkilli ve daha birçok isimsiz kahramanın yazdığı asalet dolu isyanlardır.

    heavy metal cep harçlığıyla fanzin çıkarıp aç gezen, büyük emeklerle konser düzenleyip zarar eden ve ona buna borçlanan, evdeki cd kaset arşivini satıp demo yapan bizlerin yaşam kaynağıdır.

    kısacası heavy metale hala çok şey borçluyuz.
    ---
    spoiler ---

    heavy metal müzik değil, bir yaşam tarzıdır kodumunun elektronikleri sizi.


    (yaz bunu guzel laf - 6 Mayıs 2013 23:48)

  • comment image

    yanlıs hatırlamıyorsam muzikal anlamda heavy metal terimi ilk olarak britanyalı bir gazetecinin led zeppelin konserini anlatan yazısındaki "this sound is like heavy metal falling from the sky" cumlesinde kulanılmısdır.

    aynı cumlenin jimi hendrixi tarif icin kulanıldıgı da rivayet olunur.


    (bosgezen - 25 Mart 2001 21:58)

  • comment image

    bir yaşam tarz mı bilemem ama kanımca, müzik türleri arasında, varolan her insani veya insan üstü duyguyu yansıtabilen, şarkılarında olabilecek her konudan bahsedebilen, 4 akorla yada tek bir soloyla çok farklı duygular yaşatabilen, yoğun ve içten, kaynağını hayalgücünden alan, yüzde yüz insan emeğiyle yazılıp icra edilen bir müzik türüdür. hayata gerçekten de farklı bakmanızı sağlayan, yemek içmek gibi bir alışkanlıktır. benim için heavy metal, her farklı türüyle bambaşka dünyalar açan ve farklı duygulara hitap edebilen, yanlızca müzik olarak nitelendirilemeyecek bir şeydir. otobüs yolculuğu yaparken, kar yağmaya başladığında yada tamamen karlarla kaplı bir yolda, karlı ormanların arasında giderken cd player'ınıza "immortal - at the heart of winter"' ı koymaktır. sisli bir ormanda göl kenarında otururken "opeth - morningrise" dinlemektir. chuck schuldiner' ın ölüm haberiyle ağlamaktır. gecenin bir saati soğuk bir havada arabaların arasında yolda yürürken, arabaların gürültüsünden faydalanıp, dinlediğiniz şarkıyı sesli söylemek, araba farlarının ışığında ağızdan çıkıp parlayan salyalardır, gece bir yerde yürürken çok şiddetli bir yağmur başladığında discman'inizin pili bittiğinde, varacağınız yere birkaç yüz metre kalmış bile olsa, o yağmurda ıslanıp sırılsıklam olma pahasına discman'ininze yeni pil takmak ve o sağnak yağmurun altında dark tranquillity yada in flames dinleme keyfini yaşamaktır. üniversitede öküz zor bir dersi verdiğinizi öğrendikten sonra o keyifle hatebreed yada pantera dinlemek, evdeki tüm ışıkları kapatıp, teybe "opeth - drappery falls"'ı koymak ve ona eşlik ederek karanlıkta elektro gitar çalmaktır. death'ın "the sound of perseverance" albümünü alıp kadıköy'de minibüslere doğru yürürken albümü ilk dinlemeye başladığınız anda daha fazla yürüyememek ve bir yere oturma isteği duymaktır. megadeth konserinde en ön sırada konseri izlerken arkadaki kalabalığa baktığınızda o ter içindeki binlerce kişinin üstünden tüten buhardır. göteborg'a gidip nehrin üstündeki köprüden geçip ormana doğru yürürken "at the gates" dinlemektir. bankaya gittiğinizde, sıra makinasından aldığınız sıra kağıdında 666. kişi olduğunuzu görüp, hiç bir anlamı olmadığı bilseniz dahi tebessüm etmektir. sabahın 5'inde ders çalışmaya kalktığınızda çayınız koyup kahvaltı ederken "porcupine tree - in absentia" dinlemek, arabayla şehirler arası yolda 160'la giderken dying fetus dinlemektir. benim için heavy metal, hayatım boyunca başıma gelen en iyi birkaç şeyden biridir. aklınıza gelebilecek, yada gelemeyecek her duyguyu size yaşatabilen bir müziktir. onda kendinizi siperin arkasın elinde tüfeğiyle bekleyen ve az sonra siperden çıkıp savaş meydanına koşacak bir asker olarak da bulabilirsiniz, bir uzay gemisinden dünyaya bakan bir astronot olarak da. kendinizi orta dünya'nın derinliklerinde bir hobbit olarak, yada sonbaharda eğilmiş ağaçlar arasından, dökülen yapraklara basarak yürüyen biri olarak da bulabilirsiniz. hayatı ve ötesini içinde barındıran... böyle sürüp giden.


    (brainworm - 29 Ocak 2004 21:14)

  • comment image

    80'li yillarin ortalarindan beri dinledigim ve dolayisiyla ayni evde yasadigimiz icin 1922'de dogmus dedemin de dinledigi heavy metal hakkinda kendisinin 2000 yilinda (dinlemeye basladiktan neredeyse 15 yil sonra. bu sureye kadar bu muzik hakkinda bir adet bile yorum yapmamistir.) bana yaptigi yorum tek cumledir:

    -bunlar arasinda kadin okuyucu yok galiba !


    (kostas - 7 Temmuz 2004 21:53)

  • comment image

    ne zaman dibe vursam elimden tutup beni ayağa kaldıran müzik. bir sürü insan geçiyor hayatımdan, bir sürü hayal kırıklıkları. bir sürü yalanlar, bir sürü yalnızlıklar. ama o her zaman orda.
    ne zaman "işte şimdi düşüyorum" diye kendimi boşluğa bıraksam, her zaman arkamda sağlam bir duvar var biliyorum. işte o sesten duvarı bu müzik örüyor. iyi ki tanışmışım, iyi ki koyu bir dinleyicisiyim. çünkü anlayana gerçekten müzikten çok öte bir şey. bir tutku. bir sürü yalan insanın, olayın arasında yalan olmayan tek olgu. o hep gerçek, o hep orda. her zaman elimden tutan, her zaman "sakin ol, geçti" diyen.. beni hep güçlü kılan.


    (bbsfatih - 23 Ekim 2005 19:25)

  • comment image

    önyargılı insanların asla dinleyemeyeceği, fakat küçük yaşlarda sadece önyargı dahilinde dinlenebilen müzik. insana büyüdükçe daha farklı tonlarda gelen ve daha iyi anlanan hayat şekli.

    hiç unutmam bir kere (16 yaşımdaydım) bir abim bana "büyüdüğünde bunları dinlemeyi bırakacaksın.ehehehehe" demişti. içimden uzun ve güzel bir siktir çekmiştim. ah şimdi o herifi bulsam da "n'ooldu lan, düdük?!" diyebilsem diyorum. anlatmaya çalıştığım şey her artiz arkadaş bir kere "ben de eskiden metal dinler idim, breh breh breh." der. ama çok az insan heavy metalin ne olduğunu bilir ve anlar. ve bilip anlayabilenler de böyle cümleler kurmaz. bilen dinler dinler kardeşim. yeni şeyler keşfetmek güzel bir şey, ama ben obituary dinlemeyi hiç bırakmadım.

    4 yıl sonrası notu: hala bırakmadım.
    5 yıl sonrası notu: bırakanın .mına koyayım.
    6 yıl sonrası notu: bıraktıranın da .mına koyayım. (noktayı niye koymuşum zamanında bilemedim şimdi)
    7 yıl sonrası notu: kelimeler kifayetsiz kalıyor sevgili okur, herkesin .mına koyabilirim her an.
    8 yıl sonrası notu: chopped in half
    9 yıl sonrası notu: ah, o herifi bir bulsam. neredesin ulan (bilge miydin, bilgi miydin) bir abi.
    10 yıl sonrası notu: arkadaşlarımın 10 yaşında çocukları var lan.
    12 yıl sonrası notu: 2 yıl geçmiş lan, the sound of perseverance dinlerken zevkten komaya girmişim de.
    13 yıl sonrası notu:
    i hear the sound in a metal way
    i feel the power rolling on the stage
    'cause only one thing really sets me free
    heavy metal, loud as it can be


    (edgecrusher - 7 Nisan 2006 13:57)

Yorum Kaynak Link : heavy metal (müzik türü)