• "prag'da dlouha caddesi üzerinde yer alan, bir müzik bar. gecenin ilerleyen saatlerinde bar ortamı, bir club ortamına terfi ediyor ve şamata başlıyor."
  • "karikatürlerde kullanılan osurma efektlerinden biri.(bkz: karikatür efektleri)"
  • "bir arkadaşımın youtube keşfi sayesinde tanıdığım şarkı. yaşasın el guincho ve related and recommended videos diyorum."
  • "son derece nadir bulunan bir kan grubu ismidir."
  • "sapphire?"
  • "(bkz: mumbai)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    1995 yapımı, mani ratnam'ın yönettiği, başrollerinde arvind swamy ve manisha koirala'nın oynadığı film. hindu bir adam ve müslüman bir kadının aşkı ile başlıyor film. daha sonra da 1992 yılında ayodhya şehrindeki babri mescidinin aşırı milliyetçi hindu gruplar tarafından yakılması üzerine ülkenin birçok yerinde yaklaşık 2 bin kişinin öldüğü hindu-müslüman çatışmalarının arasında bu çiftimizin yaşadıklarını anlatıyor. yönetmen koltuğunda mani ratnam'ın olması, sinematografide de rajiv menon'un olması klasikleşmiş bir konunun bile oldukça güzel ve derinden anlatılmasını göstermiş bize. oyuncular zaten harika, geçekten shekhar ve shaila'nın aşkına inanmamak için hiçbir neden bırakmıyorlar. zaten mani ratnam'ın elinden bir tane kötü film izlemedim şu güne kadar, bu filmle de beni şaşırtmadı yine. severek takip ediyoruz.

    --- spoiler ---

    yıllardır hint filmi izlerim, çok severek takip ederim ama ilk defa bu filmde bir çiftin resmi nikahla evlendiğini gördüm. belki biri müslüman öbürü hindu olduğu için çiftimizin. ne ateş etrafında dönmüşler, ne de imam nikahıyla "qabul... qabul" diyip evlenmişler. neredeyse yıllarca resmi nikahın olmadığına inanmıştım hindistan'da.

    ---
    spoiler ---

    edit: nasıl atlamışım, neden farketmemişim bilmiyorum ama bir tema müziği vardır ki bu filmin şöyle, dinlerken insanın boğazı düğümlenir, hatta gözlerinden yaşlar bile boşalıverir birden; o kadar büyüleyicidir yani.


    (aspirinforte - 29 Mart 2015 18:12)

  • comment image

    hayatımda gördüğüm en garip kedi ırkı, tam benlik.

    sahiplendiğim vakitlerde türünü bilmiyordum. daha doğrusu gençlik aşısını yaptırmak için veterinere gittiğimde yanlış bildiğimi öğrendim. görünüşü siyah bir jaguara benziyor, çevikliği de aynı şekilde. zaten kedi demeye bin şahit ister, doğarken köpek paketi yüklenmiş sanki bu cinse. top atarsınız gider getirir, yüksekten mama gösterseniz iki ayak üstüne dikilip yürür, o derece. kulakları inanılmaz keskin, birkaç oda ötedeki çıtırtıya bile kalkar yerinden koşar.

    tüyleri yumuşacık, siyah saten gibi pırıl pırıl ve düzenli tararsanız hiç dökülmüyor. temizlik konusunda pek titiz, mütemadiyen yalanıp durur. tabi yalnızca kendini değil, arada sizin de elinizi yüzünüzü yalar. havaya dikerek yürüdüğü uzun kuyruğu ve kadife burnu, bu ırkın alametifarikalarından. bir de miyavlama nedir bilmemeleri var ki o ayrı bir durum. çıkardığı tek ses mırıl mırıl... evet, uyumadan önce mırıl mırıl dolaşır ki bu vaziyeti tam evlere şenlik. gündüzleri ışığa uyum sağlayarak büyüyen koyu yeşil gözleri, geceleri kehribara döner.

    gelelim benim en sevdiğim özelliklerine;
    bu ırktan olan kediler sahiplerine inanılmaz sadık. ev içinde nereye giderseniz peşinizde. ismine çok çabuk alışıyor, benimkinin ismi renginden dolayı leyl (gece). seslendiğiniz vakit roket hızında kapıdan, çekmeceden, battaniyenin altından bir yerden fırladığına şahit olabilirsiniz. * yataktan kazıdığım kedilerimi düşündüğümde, bu kediyi neden çok sevdiğimi daha iyi anlıyorum. sizinle oturur film izler, omzunuza çıkıp masaj yapar, geceleri gelip ayak ucunuza yatar. hafta sonları pek uyutmaz, sabahın köründe ayağınızla savaşırken ya da yüzünüzü yalarken bulabilirsiniz onu. zaten inanılmaz bir oyuncu, uyurken bile sevdiği oyuncağı gösterdiğinizde zıplayıp kalkar yerinden. yorulmak nedir bilmez, yeter ki onunla oynayan olsun.

    velhasıl bu cengaverler ayrı bir alem, başka bir neşe. cebine koyup her yere götüresi geliyor insanın.

    not: ağzının tadını bildiğinden olsa gerek ciddi anlamda mama seçiyor. türlerine özgü bir seçicilik mi bilemiyorum ama diğer kedilerin çok sevdiği mamalara ağzını sürmüyor. sanırım tek sıkıntılı yani bu ama en nihayetin bayılarak yediği bir mama buldum. öyle ki, kokusunu bile alsa anında yapışıp görüldüğü üzre lastik gibi uzayabiliyor.*


    (drgoku - 29 Mart 2017 00:35)

Yorum Kaynak Link : bombay