Frozen (~ Karlar Ülkesi) ' Filminin Konusu : Snowboard yapmak üzere dağa tırmanan üç genç, telesiyejin arızalanması sonucu mahsur kalırlar. Paniğe kapılan gençler donmamak için acele etmek zorundadır.Dağdan inmek için zamana karşı yarışan gençler için donmak tek tehlike değildir. Karın ortasında, ıssız doğada yalnız başlarına kalan üç genç soğuk dışında beklenmeyen engellerle de yüz yüze kalırlar. Geçirmek istedikleri macera, hayatta kalmak için yeterince güçlü olup olmadıkları için bir sınava dönüşür.
Ödüller :
The Incredibles(2004)(8,0-655147)
Ratatouille(2007)(8,0-576045)
Zootopia(2016)(8,0-369244)
Shrek(2001)(7,9-559854)
Toy Story 2(1999)(7,9-457863)
Tangled(2010)(7,8-356936)
Big Hero 6(2014)(7,8-358598)
Despicable Me(2010)(7,7-462588)
Ice Age(2002)(7,5-391552)
Shrek 2(2004)(7,2-372553)
Brave(2012)(7,1-330665)
Madagascar(2005)(6,9-329955)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Animasyon"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Animated Film"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film Müziği"
telesiyejde mahsur kalıp donma noktasına gelen üç genç neden o lanet olasıca montlarının en üst düğmesini iliklemedi, oraya fena halde takıldım. tamam yakışıklı çocuklar, kız güzel, filmde yüzleri tam gözüksün istiyorsun ama adamlar soğuktan kırıldı orda.
(damon - 30 Mayıs 2010 22:38)
özellikle sözlükteki olumlu yorumlar üstüne izlendiğinde büyük hayal kırıklığı yaratan film. imdb puanına pek girmemek lazım ki zaten düşüşte de sanırım. hiç de üzülmedim*--- komple spoiler ---önce teknik ekibe giydirelim:bir kere filmde tonlarca devamlılık hatası* mevcut. bunlar sadece filmin esas olayının geçtiği sahnelerde değil, filmin karakterler için ısınma turu attığı başlangıçlarda bile mevcut... hadi esas konunun çekimlerinde, daha önce başka bir entryde de belirtiliği ve şurada da görüldüğü gibi, gerçekten de telesiyej üstünde ve yaklaşık o yüksekliklerde ve hava koşullarında çekildiğinden sıçtınız (ki niye böyle bir mallık yaptığınıza girmiyorum... ya da yok vazgeçtim giriyorum: telesiyejin hareketli sahnelerinde bu çekim hadi kabul edilebilir ancak resimde de görüldüğü gibi, telesiyejin durmasından sonraki (iki kişinin kaldığı) sahneleri bile öyle çekmişsiniz ki; şu devirde, bu kadar teknolojiden, "mavi kurdela bağlı uç uca eklenmiş renkli pimaşlardan oyuncuların telesiyejine destek yapma" opsiyonunu kullanmış olmanız harbi mallık) eyvallah ama ulan kafede elemanlar masada konuşurken kız bir planda arkadan geldi masanın tam yanında duruyor neredeyse masaya çıkıp oryantale başlayacak, diğer planda kızı inatla* niye elemanın* arkasına koydunuz? hayır zaten orda durması gerekiyordu da, hiç mi montajladığınız sahneleri izlemediniz arka arkaya. telesiyejde zaten içler acısı durum, ama kameramanın set ekibinin de canı var tabii, göt kadar yerde kucağa vermişsin bobini, makarayı, kamerayı, adam tabii bi seferde çekip inmek istiycek. her halikarda olmamış.ışık vs. de sıçmış. zaten sabit mekanda topu topu 3 ya da 4 değişik ambiyans var. gündüz, gece ışıklar açıkken, gece ay ışığı varken, gece fırtına varken gibi... tabak gibi ayın kapandığını sokuyosun gözümüze de, tekrar sahneye geçince bir milim ışık kısmak bile zul geliyor. makyajlar desen keza bi öyle bi böyle gözüküyor (özellikle hatununkiler) ama bunun daha ziyade yine devamlılık sorunlarından kaynaklandığını sanıyorum. neticede teknik ekip sallama iş yapmışsonra oyunculuklara geçirelim biraz:hemen hemen sıfır ifade mevcut oyuncularda. herifin kemikleri etinden dışarı çıkmış, gayet normal doğrulup "ay kemiğim çıktı etten tüh bak görüyo musun" modunda. hatta ilerleyen anlarda (bir kaç saniye falan içinde) yukarıya laf bile yetiştiriyor. olum bi kere kırılsaydı yerinde duramazdın diye bi laf var, azcık anır böğür ulan, illa kurtlar sofrasına* mı saklaman lazım tüm çığlıkları. e tabi orda kamera göstermiyo nasılsa, ver coşkuyu!kız desen ayrı bir felaket; bence hiç işemese olurmuş çünkü film boyunca yüzündeki tek sıkıntı ifadesi çok çişi olan insan ifadesiydi ki, hiç olmazsa işemese sözünün eri* falan derdik bari.öbür dallama ice man-bobby-lynch da bunlardan pek ayrı değil, telde ilerleme sahnelerinde el ve vücut hareketleri biraz daha inandırıcı olsa fena olmazmış, en azından dublörünün ilerlediği uzak çekimleri dikkatle izleyip aynısını yapmaya çalışabilirmiş. bir sahnede kendisi elini diğerinin önüne atarak ilerliyor diğerinde dublör ellerin konumlarını değişmeden sadece ilerletiyor (aah devamlılık bak burda da sen çıktın karşıma)ulen pek başka oyuncu da olmadığı için kısa geçirebildik ama olsun. benim favori adamım tabii ki telesiyej operatörü iri herif.senaryoya ve mantık hatalarına pek dokundurmayalım onlara bahane bulunabilir ki herşey de kalıbına uygun olsa zaten bu film olmazdı di mi*. yine de kayak merkezi haddinden fazla kurtlanmış geldi diyelim bitsin. zaten bir altta karakterler şahsında aslında senaryoya da değdireceğiz bu arada giydirmek, geçirmek, dokundurmak, değdirmek (ki hepsi aynen bu sırayla kullanıldı tekrar bakmayın) falan ne kadar imalı şeyler böyle, ne biçim dilimiz var bizim... özet geç lan piç deseler herkesin sülalesine saydırıyorum sanılacak.son olarak karakterlere sürttürelim*:kız arkadaşı olan elemanın süzme hıyar olduğu zaten aşikar. bi telesiyeje binmek için kızın sütyenini açtırmasından, telesiyej****den atlayışına, kurtlar geldiğinde beresini suratına geçirmesine kadar. ulan elin tutuyo hala, bari bi tane kurdun gözünü mözünü oymaya çalış can havliyle. yok işte kofti... kız desen, zaten o süzmeyle takılmasından belli ediyor seviyesini. elini dilini oraya buraya yapıştırması, yola ulaştıkan sonra kar küreme makinası falan gelip kafasını da küresin dercesine (ki bunu gerçekten bekledim ve inanın tüm filme bakışım değişebilirdi bu olsaydı) kafasını lastik izlerine koyup uyuması falan birbirinden nacizane zeka parıltıları.x-men batsın yine ice-man diyeceğim eleman da keza aşağı indikten sonra leğende kayar gibi boarda oturup kurda kuşa (kuşları görmedik ama vardır) yem olmak için özellikle uğraştı. hadi hepsinin bi bahanesi var da senin elin ayağın tutuyo, ne bok yemeye koşmazsın, sopa taş falan bulup kurt dürtmezsin bilmem ki... elinde avucunda ne varsa kar aracı geldiğinde aşağı atarken "bu çocukta iş var" demiştim ama sen de tırtmışsın.vee sonucumuzda da, birebir aynı durumla karşılaşılması anında uygulanacak nacizane kurtuluş önerilerimizi sıralayalım:1- üstünüzde başınızda ne mont, kar pantolonu varsa çıkarıp uç uca sıkıca bağlayın, bir ucunu da telesiyejin* demirine bağlayıp teker teker inin. olmadı sadece kızı sarkıtın hafif diye. sonra kıyafetleri çekin siz giyinin kıza onunkileri atın, koşsun gitsin yardım çağırsın. bir iki paçavrayı da kayak sopalarınıza dolayıp kızın çakmağıyla yakın da kurda murda tutsun yolda çıkarsa. hepiniz indiyseniz cıbıl koşucaksınız, olsun hızlı olur.2- illa biriniz atlayacaksa, en güçlünüz sarksın, ikincisi onun üstünden aşağı inip ayaklarını tutsun ve en sonuncu da hepsinin üstünden inerek öyle atlasın. toplamda en az 5 metre kazanır en alttan atlayan. ki bu uygulamada da kız en hafif olduğu için ara tutucu olamayacağından kız olur bu.3- hiç birini beğenmediyseniz ve tellerden arkaya gidecekseniz bari yine bir iki mont çıkarıp telin üstünden atarak iki tarafından tutup kayarak ilerlemeyi deneyin, hem eliniz kesilmez, hem daha kolay ve hızlı. zaten aşağı gitmeye çalışıyorsunuz ve teller de oraya eğimli. emin olmak için ilk seferde birden fazla kıyafet kullanmak ve bir sonraki sepete geçene kadar bir yıpranma olup olmadığına bakarak, gerekirse ilave kıyafetlerle askıyı güçlendirmek gerektiğini unutmayın. en hafifiniz kız, yine onu tercih edebilirsiniz bu işlem için.4- bu arada kurtuluş için yerinizi belli etmek adına bağırmak yerine, zaten metal olan oturağınıza, hayvan gibi olan kayak ayakkabıları ile vurmak suretiyle daha sürekli ve tiz bir ses çıkarmanız mümkündür, bunu da unutmayın... bot ayağınızdayken değil lan tepinmeyin göt kadar yerde, çıkar al eline öyle vur. hah aferim. kızın kafasını da vurabilirsiniz.5- kıyafetlerle kaymayı gözünüz yemediyse tellerden, o güvenlik borusunu allem kallem bi şekilde çıkarıp onunla da kaymayı deneyebilirsiniz ancak makaralara gelince artık makaralara mı gelirsiniz başka şeylere mi ona karışmam. kızı yollayın.neticede her halikarda kız bu olaydan yırtar büyük ihtimalle, kahraman olup kurtaracam diye kendinizi yırtmayın, bak siz kurt boku olarak sıçılmış kar eritirken, kız eve vardı duş bile alıyo. sizi sıçan kurt kızla gözgöze gelen kurda "gel lan önce sofradakini* bitir itoğluit" diye uludu çünkü. hangi kurt derseniz sizin cesedin ayak ucundaki dişlerini kürdanla karıştıran. kız hepten şanslı zaten. o telesiyej siz varken kopsa, ya teli* boynunuza dolanır ya da aşşada üstünüze düşerdi. dikkatsizsiniz çünkü bi de olum ne diyim. kızın ayağı bile sıkışmadı. neden? çünkü kızın ayağı öyle değil*.kızı gönderin! bitti...--- completed spoiler ---yuh ayrıca bu kadar beğenmediğim filme bu kadar yazmışım üşenmeden.hala özet isteyenler de şöyle buyursun:telesijey, giydirmek, telesiyej, geçirmek, telesiyej, dokundurmak, telesiyej, sürttürmek, telesiyej, kız ----> kızım sokayım telesiyeje sana bişi olmasın*.
(ocean motion - 10 Eylül 2010 01:18)
hoş bir film.--- spoiler ---disney' in en güzel animasyon filmi değil belki; ancak en orijinallerinden biri olduğu kuşkusuz. hans christian andersen' in karlar kraliçesi' nden esinlenen filmdeki erkeklerimizin isminin hans ve kristoff oluşu elbette tesadüf değil, benim de en sevdiğim detay oldu sanırım. hatta prenses anna ve ren geyiği sven' de andersen' e gönderme oluyor. elsa' nın isminin nereden geliyor olabileceğini bulamadım, belki de bir yerden gelmemesi onun yalnızlığına gönderme olabilir.keza, yanılmıyorsam, walt disney' in hayallerinden biri karlar kraliçesi' ni uyarlamakmış; ancak konuyu nasıl modern izleyiciye ulaştıracağını bulamamış. senaristler, öyküyü çok değiştirmişler belki; ama özü aynı kalmış. hikaye hâlâ sevdiği birini karlar kraliçesinin elinden kurtarmak isteyen bir kızın öyküsü. bu defa söz konusu kişi oyun arkadaşı değil de kardeşi. zira anna başarısız olsa elsa kendi içindeki karlar kraliçesine yenik düşecek ve, hans' ın deyimiyle, olmasından korkulan o canavara dönüşecekti. bunun yerine elsa halkının kraliçesi olmayı seçti.hikayenin bir noktasında bende anna' nın hans yerine kristoff' la olacağı, hans' ın ise kurtarmaya gittiği elsa' ya aşık olacağı izlenimi uyandı. böyle olsaydı gerçekten çok klişe olurdu; hele bir de olayın içine "gerçek aşk" karışınca filmin cidden sarpa sardığını düşündüm; oysa "gerçek aşk" anna' nın kristoff' a ya da hans' a değil de kardeşine duyduğuydu. burada, türkçe çevirmenler sanırım bir kafa karışıklığı yaşamış çünkü film boyunca "gerçek aşk" diye çevrilen "(an act of) true love" kalıbı finalde birden "gerçek sevgi" oldu. senaristlerin tevriye yaptığı "love" ı bir aşk, bir sevgi diye çevirerek bir hataya imza atmışlar ama çok da önemli değil.açıkçası disney' in çocuklara yönelik bir filmde vermeyi tercih ettiği mesajın bu defa "aşk" yerine "kardeş sevgisi" ve "kendini sevmek" olması beni mutlu etti.bir de disney' in klasik animasyonlarının genel konsepti belli. şarklı türkülü prensesli animasyon diye burun kıvıranlar ne bekliyormuş hiç anlamadım.--- spoiler ---
(vetra privili menya - 6 Şubat 2014 22:58)
türkçe izleyip beğenmeyenlerin bir daha ve orjinal dilinde izlemeleri gereken... özellikle let it go'yu. elbette sırf oscar'a aday oldu diye bir şarkıyı beğenmek zorunda değil kimse, ama türkçe hali o kadar vasat ki... dün bir dinleyeyim dedim kulaklarım törpülendi resmen. zaten bir film çocuklara hitap ediyorsa "amaan canım seslendirsin biri işte" mantığı var ülkemizde son zamanlarda. isteseniz bir şarkıcıya söyletemez miydiniz? deniz kızı ariel'in şarkısını şebnem ferah'ın söylediği günleri görmemiş olsak... hadi seslendiren ablamız şarkı söylemeyi beceremiyor, bari -en azından- şarkıya kafiye koymayı deneseydiniz; madem birebir çeviremediniz, azıcık daha oynayıp kafiyeli hale getirseydiniz daha dinlenilebilir hale getirirdiniz.türkçe versiyondaki diğer şarkılarını dinlemedim ama bir şu versiyonları dinleyin sonra da türkçeyi, anlayacaksınız:orjinal: http://www.youtube.com/watch?v=mosflvxnbgkitalyanca: https://www.youtube.com/watch?v=p9hpqvrblx4japonca: https://www.youtube.com/watch?v=aouxjqoqw7akorece: https://www.youtube.com/watch?v=xqf28qgbtxytürkçe: https://www.youtube.com/watch?v=ii1wkph4veu"ruhum daireler çiziyor değişken yapıda" ne demektir ya? hele "soğuk neyse beni hiç üzmedi" !!!bu da bonus olsun: multilanguage: https://www.youtube.com/watch?v=szg6qk7jx3iedit: açık ara en güzeli fransızcası arkadaşlar, özellikle ingilizce altyazılısını paylaşıyorum ki sözleri görün diye, orijinalinden kat kat iyi https://www.youtube.com/watch?v=wqp9xzc2y_cedit2: linkler ölmüş, yeniledim.
(melodramatic fool - 9 Şubat 2014 18:50)
--- spoiler ---"daha yeni tanıştığın biriyle evlenemezsin" diyerek klasik disney prenses filmlerine selam göndermiş; korkma, sev temalı yapım.anna'nın kalbindeki buzu eriten şeyin bir erkekten gelecek öpücük değil de kardeşiyle kucaklaşması olması da hoş bir ayrıntı. keşke spoiler almasaydım filmle ilgili ama neler olup bittiğini bilmeme rağmen güzeldi. ve bence let it go güzel bir parça. şarkının babasının elsa'ya söylediği sözleri de içermesi çok hoştu.--- spoiler ---
(caramel dance - 9 Mart 2014 19:58)
--- spoiler ---buralara yaz günü kar yağıyor canımölene kadar seni bekleyemem --- spoiler ---
(horace wells - 27 Nisan 2014 14:47)
overrated diyen çok kişi var ama frozen önceki disney filmlerinden ayrıldığı noktalar yüzünden bu kadar uzun süre gündemde kalabilmiş bir film oldu.--- spoiler ---- öncelikle kötü karakterin iyiye döndüğü nadir filmlerden. elsa filme genel bakış açısıyla kötü bir karakter sayılmaz ama senaryonun antagonisti filmin çoğunluğunda kendisi. daha sonra adını hatırlamadığım zengin piçi prens bu rolü üstleniyor.- ilk bulunan adamın doğru olmayabileceğini söyleyen ilk disney filmi.- "sevgi herşeyi çözer" konseptini karşı cinsle olan duygusal yakınlaşma yerine kardeş sevgisine bağlayan ilk disney filmi.--- spoiler ---senaryo bazında bu üçüyle ön planda. bunun yanında filmin grafik ve efektlerinin şahane olması yanısıra müziklerine en çok uğraşılmış disney filmlerinden de bir tanesi. siz kaç tane içinde barındırdığı parça filmden daha çok konuşulan film gördünüz? kaldı ki let it go o kadar önplana çıktı ki soundtrackteki love is an open door ve frozen heart gibi aslında güzel olan diğer parçalar hep gölgede kaldı.sonuç olarak iyi bir film ve overrated falan değil kesinlikle. 20'li yaşlarımın sonuna geldim ve sıkılmadan izledim, o yüzden çocuk filmi deyip durmayın şuna.
(varos cloudstrider - 23 Ekim 2014 19:48)
çok eğlenceli animasyon film.--- spoiler ---elsa'nın özgür kaldığını düşündüğü an let it go eşliğindeki çıkışını film bitince tekrar izledim. o nasıl güzel bir gaza gelme öyle. prensin kötü karakter olduğunu hiç anlamadım. kristoff piyasaya çıkınca da "aa bu kesin elsa'ya vurulacak" diye düşündüm hemen. baktım o da olmadı. prens gerçek kişiliğini ortaya koyunca da acayip şaşırdım çocuk gibi. sorun bende sanırım. insan böyle animasyonda "yok artık çok beklenmedik oldu bu" diye tepki verir mi ya?edit: aklıma anca geldi. filmin başında prens ve anna tanıştığında, prensin atı çok tatlı bir hayvandı. atı iyi kalpliyse adamda da yamuk çıkmaz diye düşünmüştüm. genelde kötü karakterlerin yancı hayvanları da kötü karakterli olur ya. ondan şüphelenmedim hiç.edit: ayrıca "elsa the last icebender"--- spoiler ---
(dadamsin - 24 Aralık 2014 21:48)
içinde bir adet kemal kiliçdaroglu bulunan çok iyi bir animasyon filmi
(ysduygu - 27 Nisan 2015 16:16)
klibiyle bütünle$mi$, sözleriyle derinden etkilemi$ sarki.madonna'nin en iyi kliplerinden kabul edilir.
(annie - 19 Ağustos 2001 04:10)
Yorum Kaynak Link : frozen