• "insanin aklina dustin hoffman in graduatefilmi gelmelidir zira onun soundtrackindendir."
  • "simon and garfunkel'in diye bildigimiz halde sonradan sadece paul simon'a ait oldugunu ogrendigimiz parca.."
  • "aynı anda hem huzurlu hem de huzursuz olabilen çok az şarkıdan biri"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sözlerinide yazayım tam olsun...

    the sound of silence

    hello darkness, my old friend,
    i've come to talk with you again,
    because a vision softly creeping,
    left its seeds while i was sleeping,
    and the vision that was planted in my brain
    still remains
    within the sound of silence.
    in restless dreams i walked alone
    narrow streets of cobblestone,
    'neath the halo of a street lamp,
    i turned my collar to the cold and damp
    when my eyes were stabbed by the flash of a neon light
    that split the night
    and touched the sound of silence.

    and in the naked light i saw
    ten thousand people, maybe more.
    people talking without speaking,
    people hearing without listening,
    people writing songs that voices never share
    and no one dare
    disturb the sound of silence.

    "fools" said i, "you do not know
    silence like a cancer grows.
    hear my words that i might teach you,
    take my arms that i might reach you."
    but my words like silent raindrops fell,
    and echoed
    in the wells of silence

    and the people bowed and prayed
    to the neon god they made.
    and the sign flashed out its warning,
    in the words that it was forming.
    and the sign said, "the words of the prophets are written on the subway walls
    and tenement halls."
    and whisper'd in the sounds of silence.

    - paul simon -
    "wednesday morning 3a.m.", 1964


    (huzursuz - 27 Nisan 2000 12:12)

  • comment image

    kiracı filminin bir bölümünde kulaklara çalınan melodinin sahibi şarkı.

    --- spoiler ---
    kerim ve sühendan iş arkadaşlarının nişanına davet edilirler.kokteyl tadında bir nişandır.romantik bir ortam,çiftler dansa tutuşurlar,kerim de ölümüne işlenen romantizme uyar..dans esnasında çalan melodi sound of silence.
    sühendan ve kerim uyuyakalırlar,o,kerimin omuzunda uyanır.bir de not vardır yanlarında.evde başbaşa bırakılmışlardır.ama kerim tarafından bir anda gerçekler şimşek gibi çakar.buna rağmen yapılan jest büyüktür.

    ---
    spoiler ---

    özlem onursal: sühendan
    kemal sunal:kerim

    (bkz: kiracı)

    edit:karakter isimleri düzenlenmiştir.


    (hightemlar - 21 Haziran 2011 21:39)

  • comment image

    sinirlerinize hakim olamadığınız, yalnızlığın dibine vurduğunuz, konuşacak kimsenizin olmadığı gecenin dar ve karanlık vaktinde arkadaşınız olan şarkıdır. sadece şu sözleriyle bile sizi sakinleştirmeye yeter: "hello darkness my old friend, i came to talk with you again."

    simon amca'ya buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyorum bana bir arkadaş daha verdiği için.


    (ornitorenk gagali memelidir - 13 Ekim 2012 13:50)

  • comment image

    bu enfes şarkıyla ne zaman, nasıl tanıştık bilmiyorum, hatırlamıyorum, ama ne zaman dinlesem bana hep eski bir dost gibi gelen şarkıdır. gerek o mükemmel sözleriyle, gerekse eşsiz melodisiyle ölene dek * bıkmaksızın dinlenebilinir niteliktedir. ve simon & garfunkel'in bu efsanevi eserini elbette pek çok kişi cover yapmıştır. iyisiyle, kötüsüyle işte onların bir kısmı;

    emilíana torrini, o güzel sesiyle 1996 yılında stone free adlı bi albümde seslendirmiş bu güzel şarkıyı. ve pek çok yazarın da değindiği çok güzel bir cover-dır. torrini hissederek söylemiş, bizde o hissi tadarak zevkle dinliyoruz. *

    the bachelors, simon & garfunkel'den hemen bir yıl sonra, 1966'da söylemişlerdir. hafif country tadında olsa da oldukça güzel bir cover-dır.

    vains of jenna adlı isveçli glam metal, hard rock türü müzik yapan grubun 2011 yılında çıkardıkları reverse tripped adlı albümde yer alan cover-ları ise gerçekten güzeldir.

    hank marvin ise 2000 yılında yayımlanan marvin at the movies adlı albümünde yer vererek, bu güzel şarkıyı enstrümantal olarak dinleme fırsatını vermiştir.

    ascension of the watchers'ın yaptığı cover ise 2008 yılında yayımlanan numinosum adlı albümde yer almaktadır. ve bu grup sayesinde bu şarkıyı ambient, industrial ve hafif gothic tadında dinleme imkanımız olmuştur. *

    richard clayderman'da 2009 yılında yayımlanan my best adlı albümünde piyanosunu konuşturarak, bu şarkıyı daha slow ve enstrümantal bir şekilde dinlememizi sağlamıştır.

    pat metheny adlı ünlü caz gitarist'in 2011 yılında çıkardığı what's ıt all about adındaki albümünde ilk sırada yer verdiği cover-ı ise bu şarkıyı bambaşka bir caz, enstrümantal tadında dinlemek için güzel bir örnek.

    james last da 1989 yılında çıkardığı violins ın love adlı albümünde yer vererek, onun tarzında enstrümantal olarak dinlememizi sağlamıştır, bu huzur veren şarkıyı...

    gregorian cover-ı ise yaptıkları ilk albüm olan masters of chant adlı albümde yer alır ve tam anlamıyla gregorian tadında, başarılı bir cover-dır.

    sharleen spiteride 2010 yılında yayımlanan the movie songbook adlı albümünde, piyano eşliğinde, güzel bir şekilde söylemiştir.

    atrocity adındaki heavy metal grubu da 2000 yılında yayımladıkları sounds of silence adlı ep-lerinde metal ve gothic tadında söylemişler. fena da değil hani... *

    london symphony orchestra'sı da cover-lamıştır bu güzel şarkıyı. ve güzeldir de...

    gheorghe zamfir'in pan flütüyle yaptığı cover ise başka bir güzeldir..

    kina grannis ise o güzel soft sesiyle stairwells adlı albümünün deluxe edition-ında akustik bir tarzla söylemiştir. pek de güzel olmuş kanımca...

    all angels adlı ingiliz grubun 2007 yılında yayımlanan into paradise adlı albümlerinde, bu şarkıyı operatic pop tarzında dinlemek mümkün. güzelde cover-lamışlar aslında...

    caravelli'nin yaptığı enstrümantal ve orkestral cover ise biraz hızlı tempolu olsa da, mızıka solosu için bile dinlenebilir.

    bobaflex adlı amerikalı rock grubunun hell in my heart adında, 2011 yılında çıkardıkları albümde yer alan cover-la nu metal tarzında dinlemek mümkün.

    pakarina adlı ekvador'lu sokak müzisyenlerin yaptığı enstrümantal cover ise başka bir güzeldir.

    shaw blades adındaki classic rock yapan amerikalı grubun cover-ı ise 2007 yılında yayımlanan ınfluence adlı albümde yer almaktadır. ve iyidir...

    classic dream orchestra sayesinde de başka bir enstrümantal, orkestral cover dinlemek güzel olabilir.

    coffee house gypsiesadlı floridalı grubun yaptığı akustik cover ise hayli güzeldir.

    dimo dimov sayesinde de başka bir pan flüt cover-ını severek dinlemek mümkündür.

    heir apparent adındaki progresif metal yapmış grubun, 1989 yılında çıkardıkları one small voice adlı albümde yer alan cover-ı fena değildir.

    fausto papetti'in saksafonuyla yaptığı cover ise güzel olabilirdi, eğer fonda its your life gibi bi şey söyleyen geri vokaller olmasaydı...beni rahatsız etti...

    end of green'in vokali michelle darkness'in yaptığı cover ise fazlasıyla gothic metal tadındadır. evet, adamın tarzı o olduğu için öyledir, ancak kanımca bu şarkıya göre fazla sert kaçmıştır...

    nevermore'un yaptığı ve 2000 yılında yayımlanan dead heart in a dead world adlı albümlerinde yer alan cover ise cover yerine bambaşka bir şarkı olmuştur. anladık kendi tarzını katarak yaparsın cover olayını ancak o güzel melodiyi niye yok ettin?....neyse!

    stanley jordan'ın yaptığı cover ise 1986 yılında çıkardığı standards, vol. 1 adlı albümünde yer almakla birlikte, bu şarkıyı başka bir caz, enstrümantal tadında da dinlememizi sağlamıştır.

    ...ve aslında bu liste bitmez, böyle devam eder. çünkü bu şarkı öylesine tatlıdır ki, az/çok müzik yeteneği olan pek çok kişi dile getirmek isteyecektir, haklı olarak. bende istiyorum mesela, ama henüz bi enstrüman çalamıyorum.

    sonuç itibariyle, gecenin bu vakti cover örneklerinden bahsettiğim bu eşsiz şarkının orijinalini * dinleyerek, entry-me son veriyorum.


    (spider03 - 2 Kasım 2012 03:51)

  • comment image

    merhaba karanlık, eski dostum
    yine seninle sohbet etmeye geldim
    çünkü yavaşça süzülüp gelen bir görüntü
    ben uyurken zihnime tohumlarını ekti
    beynime yerleştirilen o görüntü hâlâ duruyor
    sessizliğin sesinde

    huzursuz rüyalarda yapayalnız dolaştım
    arnavut kaldırımlı dar sokaklarda
    bir sokak lambasının ışığının altında
    yakalarımı kaldırdım, soğuğa ve yağmura karşı
    o sırada bir neon ışığın geceyi yarıp geçen parlaklığı gözlerimi aldı
    ve sessizliğin sesine dokundu

    ve o çıplak ışıkta
    on bin kişi gördüm, belki daha fazla
    konuşan ama bir şey anlatmayan insanlar
    dinleyen ama bir şey anlamayan insanlar
    hiçbir sesin söylemediği şarkılar yazan insanlar
    ve hiç kimse cesaret edemedi
    sessizliğin sesini bozmaya

    “aptallar!” dedim, “haberiniz yok!”
    “sessizlik kanser gibi yayılıyor
    sözlerime kulak verin ki size öğreteyim
    kollarımdan tutun ki size uzanayım”
    ama sözlerim, sessiz yağmur damlaları gibi düştü
    sessizliğin kuyularında yankılandı

    sonra insanlar yere kapanıp
    kendi yarattıkları neon tanrıya dua ettiler
    tabelada bir uyarı parlamaya başladı
    beliren kelimelerde şöyle diyordu:
    “peygamberlerin sözleri istasyon duvarlarında ve gecekondu salonlarında yazıyor”
    ve sessizliğin sesi fısıldadı

    edit: ekşiduyuru'dan "kül" adlı kullanıcının isteği üzerine, kendi eseridir.


    (goktrgelirdertbiter - 26 Mart 2015 20:44)

  • comment image

    nostalji trenine bilet veren şarkılardandır.*

    aile ile çıkılan tatillerde, arabada çalınan uzun yol kasetleri vardır. büyük bir kısmımız tanışmışızdır bu kasetlerle. çoğunlukla 60'lar ve 70'lerin klasiklerinden oluşurlar. evi terk etmeden önce alınacaklar listesinde bile adları geçer.

    - kuru köfteler ? tamam.
    - haşlanmış yumurta ? tamam.
    - vezir parmağı ? kaşınma !
    - termos ? tamam.
    - yol için kasetler ? tamam.

    ege'ye doğru çıktığımız seyahatlar boyunca ardı arkası kesilmeksizin, bu kasetler çalardı. ben ingilizceden bihaber, sound of silence, -ki o zaman benim için onun adı "taundo sayl" idi, çalsın diye beklerdim. bırakın sözlerine eşlik edebilmeyi, adını bile telaffuz edemediğim taundo sayl başladığında el-ayak-kol, hareket edebilir ne kadar uzvum varsa, sağa sola uçururdum. şarkı bitince "baba bi daha, baba son bi kez daha, baba valla bak bu son!" şeklinde tekrar tekrar başa aldırıp dinlerdim. ege'nin kekik kokusunu alana kadar da, 10-15 defa çalardı.

    taundo sayl'ın gerçek adının sound of silence olduğunu kavrayıp da, paul simon'un ne demeye çalıştığını anlayabilecek duruma gelene kadar epey zaman geçti.

    people talking without speaking,
    people hearing without listening,
    people writing songs that voices never share
    and no one dare
    disturb the sound of silence.
    "fools" said i, "you do not know
    silence like a cancer grows.

    ancak bu şarkıyı benim için bu denli özel kılan - şarkının melodik yapısı/sözlerinin kusursuzluğundan ziyade - her dinleyişimde beni turuncu bir vosvosun içinde ege'ye doğru akan gri yolun üzerine bırakması ve o vosvosun içini de mis gibi kekik kokusu ile doldurmasıdır. zaman makinası gibi şarkı derler ya, öyle bir şey.


    (polyethylene - 25 Kasım 2005 12:35)

Yorum Kaynak Link : the sound of silence