Süre                : 1 Saat 56 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Haziran 1999 Cuma, Yapım Yılı : 1999
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : Ordu,Örtmek,cinayet,askeri,Ordu çaydanlığı
Ülke                : Almanya,ABD
Yapımcı          :  Paramount Pictures , Neufeld Rehme Productions
Yönetmen       : Simon West (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Nelson DeMille (IMDB)(ekşi),Christopher Bertolini (IMDB)(ekşi),William Goldman (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : John Travolta (IMDB), Madeleine Stowe (IMDB)(ekşi), James Cromwell (IMDB)(ekşi), Timothy Hutton (IMDB)(ekşi), Leslie Stefanson (IMDB)(ekşi), Daniel von Bargen (IMDB)(ekşi), Clarence Williams III (IMDB)(ekşi), James Woods (IMDB), Mark Boone Junior (IMDB), John Beasley (IMDB), Boyd Kestner (IMDB), Brad Beyer (IMDB), John Benjamin Hickey (IMDB), Rick Dial (IMDB), Ariyan A. Johnson (IMDB), John Frankenheimer (IMDB), Chris Snyder (IMDB), Darius Cottrell (IMDB), Scott Rosenberg (IMDB), Mark Ivie (IMDB), Pablo Espinosa (IMDB), Michael Gerald (IMDB), Matthew R. Anderson (IMDB), Cooper Huckabee (IMDB), Timothy 'TJ' James Driscoll (IMDB), Brent Miller (IMDB), Ty Williams (IMDB)

The General's Daughter (~ Generalin kizi) ' Filminin Konusu :
General Campbell'in subay olan kızı, aynı zamanda çok güzel ve alımlıdır. Bir gün eğitim alanının tam ortasında çırılçıplak, elleri ve ayakları kazıklara bağlanmış bir halde ölü olarak bulunur..Bu olayı araştırmak üzere Çavuş Paul Brenner(John Travolta) görevlendirilir. Olayın içeriği çok daha derinde ve geçmişin gölgesinde gizlidir. Kızı öldürülen Generalin'de aralarında bulunduğu tüm üst düzey subaylar, Çavuş Brenner tarafından bu cinayetle ilgili soruşturma kapsamına alınırlar.Çarpıcı gerçekler gün yüzüne çıktıkça, donanma içerisindeki ast-üst ilişkileri değişecek ve esrar perdesi hızla aralanacaktır...


  • "generalin kızı, okuduğu askeri okulun erkeklerle dolu bir gece tatkibatına katılır ve olaylar gelişir..."
  • "(bkz: albayın karısı)(bkz: albay kızları)"
  • "yedinci sınıf bir simon west filmi."
  • "simon west'in yönettiği, john travolta'nın oynadığı, kasım-aralık 1999 gibi ülkemizde vizyona girmiş pek de önemli olmayan bir film..."
  • "santa fe sinema eleştirmenlerinden en kötü film ödülü (!) almış bir film ama yine de öyküsü etkileyici. a few good man gibi, abd ordusundaki acaip durumları anlatması açısından da ilginç."
  • "nelson demille in aynı adlı romanından uyarlanmıstır."
  • "christine shipp - she began to lie parçasıyla gönülçelen bir girişe sahip."
  • "(bkz: the blower s daughter)"
  • "trtnin arsivine dun aksam itibari ile ekledigi film.. $ahsen hatun superdi ama fetis olayi bozdu biraz"
  • "john travolta'nin oynadigi, con air'in yonetmeninin yonettigi(bkz: tanimam etmem) gerilim kilikli film (bkz: bir filmden daha izlemeden etkilenmek), fragmanlarini gordugumden beri bekliyorum bu filmi"




Facebook Yorumları
  • comment image

    yüzbaşının* güzelliği ile büyülediği, amerikan askeri ile türk askeri arasındaki farkı* bir kez daha görüğümüz film. john travolta'nın generalin* odasında esas duruşta bulunmaması ayrı bir saygısızlık! sen gel türkiyede en basitinden albayın odasında esas duruşta durma.* kanal 1 dün gece yayınladı, bir kez daha izledik.


    (warezci - 27 Aralık 2007 10:25)

  • comment image

    amerikan ordusunda islerin degisik isledigini gosteren filmdir.

    --- spoiler ---

    turkiye'de tegmen halinle ne kadar yetkin olursa olsun bi albayi alip nezaretaneye atip kafasini duvara filan vurmak en hafif deyimiyle canina susamis oldugunu gosterir. john travolta tegmen rutbesiyle 3-star-general'a kafa tutuyo, yanindaki muhtemelen emir subayi tadindaki albaya catiyor, surekli peslerinde dolanan military police albaya sunu yap bunu yap diyor, diyor da diyor yani. en sonunda generale "bu orospu cocugunu bulcagmi soylemistim, ancak bu orospu cocugunun siz olacaginiz aklimin ucundan bile gecmemisti" deyisi zaten son noktayi koyuyor.

    ---
    spoiler ---


    (eindaclub - 31 Aralık 2011 19:13)

  • comment image

    1999 yapımı amerikan filmi. yönetmeni simon west. filmin başrollerinde john travolta, madeleine stowe, james woods, james cromwell, timothy hutton gibi isimler yer alıyor.

    film, nelson demille'in aynı adlı romanından uyarlanmıştır.

    film öncelikle bir amerikan ordusu filmidir. bir suç filmidir. amerikan ordusunda yaşanan ve üstü örtülen, iğrenç, pislik, adi, aşağılık ve ahlaksız bir suç üzerinden bize daha büyük bir sorunu işaret ediyor film.

    ordu içinde yaşanan bir cinayet sonrası, yıllar önce gömülmüş bir suçun üzeri kazınmaya başlar ve ordu içindeki çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun nerelere kadar uzandığını şaşırtıcı bir biçimde bizlere gösterir.

    filmin sonunda genelkurmay'ın açıklaması bize atılan son tokat olur. insan uyarlanan romanın gerçeklik payı nedir diye kendine sormadan edemiyor...


    (teks kolesi - 20 Şubat 2013 09:29)

  • comment image

    santa fe sinema eleştirmenlerinden en kötü film ödülü (!) almış bir film ama yine de öyküsü etkileyici. a few good man gibi, abd ordusundaki acaip durumları anlatması açısından da ilginç.


    (ribbons - 12 Kasım 2003 14:05)

  • comment image

    gercekten orjinal bir konusu ve sasirtici bir sonu vardir. hatta john travolta oldukca iyi oynamistir. ama filmin cekimi cok basittir. harika cekilebilecek bir konuyu alip siradan hatta vasat alti cekmis yonetmene mi suc bulunmalidir, yoksa oyku mu aslinda vadettigini veremez, orasi tartisilabilir.
    bildigim tek sey, sonuna kadar okundugunda harika bir senaryosu oldugudur. ama filmin kendisi o kadar da heyecan verici olamamistir.
    hincal uluc'un bir yazisinda bastan sona anlattigi, ama "sonunu anlatmis olamaz" diyerek anlattigi kadar kismin filmin yarisina denk gelecegini umdugunuz ve filme gittiginizde hayal kirikligi yasadiginiz filmdir ayni zamanda.
    sabah gazetesinde filmlerin sonunu soylemek konusundaki uclemesinin diger kiymetli yazarlari icin:
    (bkz: atilla dorsay)
    (bkz: inci dondas)


    (mylia - 12 Kasım 2003 14:40)

  • comment image

    sıradan görünen ama aslında izleyeni fikir denizlerine sürükleyerek orada boğan bir garip film.. izlerken filmden uzaklaşıyorsunuz, kendi aleminizde kayboluyorsunuz.. bu açıdan izlenmesinde fayda var..

    fazla spoiler vermemeye çalışarak, seyir defterimden bir kaç not aktarayım;

    kızına yapılanlara; okulun*, ordunun ve karma eğitim sisiteminin selametini düşünerek ses çıkarmayan, o korkunç hadiseden sonra kızına: "bunu unutalım, hepsi geçer" diyen o general; osmanlı imparatorluğu'nun son birkaç yılına tanıklık eden hükümet ve saltanat mensuplarını hatırlatıyor bana..

    "okulunuzun da, sisteminizin de, ordunuzun da köküne kibrit suyu, yansın ulan bu gezegen, yıkılsın tüm kurumlarınız..!" demeksizin kızının gözyaşlarını gömen o general çok tanıdık.. çok aşina.. daha yüksek menfaatler için özünden, masumiyetinden tavizler vermek, namahreme teslim olmak.. çok tanıdık.. ne acı ki, çok bizden..

    muhakkak tarihsel açıdan pek çok yorumu yapılabilir istanbul'un işgali'nin.. muhakkak pek çok veçhesi vardır.. ama kağıt üzerinde kaybedilmiş bir savaşın akabinde "yansın dünyanız da, modern antlaşmalarınız da" demeden "halkın korunması" bahane edilerek esaslı bir direniş göstermeden o ingiliz çizmelerine çiğnetildi ya istanbul.. hani pek şık beyler, paşalar, janti beyzadeler, sultanlar bir masanın etrafına oturup imzaladılar ya o antlaşmayı..

    modernliklerine tüküreyim onların.. medeni kibarlıklarına tüküreyim..

    aha bu general de öyle işte..

    itibar he mi..? itibar..! ne soylu bir kelimeymiş..!

    fahişelikten ne farkı var..? piyasada adımız anılsın, namımız yürüsün he mi..? o nam senin mezar taşın olacak, başka da bir halta yaramaz düdük makarnası seni..!! itibarmış..!

    taltiflerin, aferinlerin, kabul görmenin, söz sahibi olmanın önemi ne büyük.. uğruna iffetini, saffetini, şerefini, haysiyetini satacak kadar çook büyük.. kocaman bişey bu "itibar".. koccaman..!

    kızın başından geçenler anlaşıldıktan sonra aklımda sadece istanbul'un işgali vardı..

    bir nazenin gelini tecavüzle tehdit ederek düğün evinden alır gibi aldılar istanbul'u.. biz de -hiç ötelemeyelim-, bizzat biz de "aman tecavüze uğramasın" diye tecavüzcünün kucağına ellerimizle bıraktık o nazenin güzeli.. ne onurlu, ne yüksek bir davranış.. ne yüksek bir fazilet örneği..

    sonra fikriyat bu güne, bu günün masa başı oyunlarına kaydı.. film mi izliyorum, vicdan ve tarih muhasebesi mi yapıyorum belli değil.. ne pis gündemimiz varmış, kaçmak için elinden geleni yapan birine bile ağız tadıyla bir film izletmiyor..

    ---

    john travolta her zamanki gibi sağlam, kızçe* de çok güzel, kurgu mükemmel olmasa da fena değil ama film boyunca istanbul'u, saltanatı ve bu günün hallerini düşündürttü bana..

    hikayesi çok tipik ve ana karakter olan "general"in sorun çözme şekli bizim yere batası usullerimizden.. muhtemelen ondan dolayı film filmlikten çıkıyor izlerken..


    (sahlanankoc - 16 Ocak 2015 09:55)

  • comment image

    tekniğini falan bilmem ama söylendiği gibi öyküsünden dolayı akılda kalan, vasatın üstünde bir film.

    kız için üzülmüştüm. oysa üzecek kadar derin bir film de değildi. zaten john travolta'nın olduğu yerde nasıl bir derinlik olabilir ki..


    (kahverengibotlutirtil - 22 Ağustos 2004 11:46)

Yorum Kaynak Link : the general's daughter