Süre                : 2 Saat 5 dakika
Çıkış Tarihi     : 23 Şubat 2001 Cuma, Yapım Yılı : 2001
Türü                : Aksiyon,Komedi,Cinayet,Heyecanlı
Taglar             : Casino,Silah,Elvis taklidi,Kızgın,Soymak
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Franchise Pictures , Epsilon Motion Pictures , 3000 Miles Productions
Yönetmen       : Demian Lichtenstein (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Richard Recco (IMDB)(ekşi),Demian Lichtenstein (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Kurt Russell (IMDB)(ekşi), Kevin Costner (IMDB)(ekşi), Courteney Cox (IMDB)(ekşi), Christian Slater (IMDB)(ekşi), Kevin Pollak (IMDB)(ekşi), David Arquette (IMDB)(ekşi), Jon Lovitz (IMDB)(ekşi), Thomas Haden Church (IMDB), Bokeem Woodbine (IMDB), Ice-T (IMDB), David Kaye (IMDB), Louis Lombardi (IMDB), Shawn Michael Howard (IMDB), Michael Kopsa (IMDB), Daisy McCrackin (IMDB), Paul Anka (IMDB), Kim Hawthorne (IMDB), Craig March (IMDB), Gianni Russo (IMDB), Morgan H. Margolis (IMDB), Luis Moro (IMDB), Terry Chen (IMDB), Mark Acheson (IMDB), Michael St. John Smith (IMDB), Scott Swanson (IMDB), Mark Gibbon (IMDB), Demian Lichtenstein (IMDB), Susse Budde (IMDB), Peter Kent (IMDB), Angelina McCoy (IMDB), Kevin Mundy (IMDB), Kelly Carlson (IMDB), Stephanie Swinney (IMDB), Debbie Bledsoe (IMDB), Alex Green (IMDB)

3000 Miles to Graceland (~ Bitmeyen Kapisma) ' Filminin Konusu :
Las Vegas'ta her yıl gerçekleşen Elvis haftası bu defa müthiş bir soyguna ev sahipliği yapacaktır. Michael Zane (Kurt Russell) hapishanede aynı hücreyi paylaştığı Thomas J. Murphy (Kevin Costner) ve 3 arkadaşı, içleri silah ve patlayıcı dolu gitar çantaları ile girdikleri kumarhaneyi yerlebir edip 3.2 milyon dolar ile kayıplara karışırlar. Ancak Michael ve Murphy paranın tamamına tek başına sahip olmak için kanlı bir hesaplaşmayı önceden planlamışlardır.


  • "film deki hic bir karakterin kotu olmadigi elvis presley sahnelerinin gulumsenerek izlendigi film"
  • "ülkemize gelmeyen ama süper güzel ve eğlenceli filmlerden."
  • "kevin costner'ın çocuk oyuncularla uyumunu bir kez daha görüp helal lan dediğimiz filmdir kendisi."
  • "sideways'teki thomas haden church de polis rolunde oynamaktadir bu filmde."




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmden bir diyalog:

    --- spoiler ---
    -söyleyin bakalım bir sürtüğün ağzından çıkabilecek en akıllı şey nedir?
    -einstein'ın aleti!
    ---
    spoiler ---

    bunun haricinde klişemsi bir dolu hareket/olayla dolu 2. sınıf bir suç-aksiyon filmidir.


    (azeroth - 28 Temmuz 2007 22:08)

  • comment image

    yönetmenligini, yapimciligini ve senaristligini demian lichtenstein'in ustlendigi 2001 warner bros yapimi aksiyon filmi. olaylarin yonunun futursuzca ve surekli degistigi, insan hayatinin bes para etmedigi, adrenalin seviyesini bastan sona ust seviyede tutan -bana gore- cult kategorisine sokulabilecek bir film. konuyla alakali olarak (bkz: graceland).


    (marie antoinette - 29 Temmuz 2002 15:14)

  • comment image

    elvis'ten sonra kral olan tek şeyin peşin para olduğunu öğrendiğimiz film.

    --- spoiler ---

    saçma sapan bir introdan sonra bizim elvisler hiç vakit kaybetmeden hemen kız tavlamaya başlıyorlar hacı. çocuklu, dul bir bayanı kıstırıyorlar. daha ilk dakikadan rock başlıyor. rock veriyorlar izleyiciye.

    “bir kadının ağzından çıkmış en akıllıca şey nedir?” (bakışmalar)
    einstein’ın şeyi!”

    güçlü bir yeraltı edebiyatı yapılıyor filmde. misal, “siktiret sinatra’yı. kimse kral’la dans edemez ve hiçkimse, “o yerde,” diyemez.

    bizim elvis acayip, sevdiği kadınla seviştikten sonra, önce “para ister misin?” diye soruyor, sonra kadın “yok hacı, adam gibi çikolata, püskevit filan koy, bana yeter,” deyince, bu bizim sivri zeka da “snickers” koyuyor hatunun baş ucuna. (gülüşmeler)

    helikopterde söylenen süper bir şarkı var. sözleri de, “arkadan sıvış jack/ yeni bir plan yap, stan/ nazlı olmana gerek yok, roy/ sadece beni dinle/ otobüste atla, gus fazla tartışmana gerek yok/ sadece anahtarları al lee/ ve kendini özgür kıl”

    elvis’lerden biri ölüyor. fena ölüyor. %15 payı var elvis’lerden birinin. fena bir pay. kafa karıştırıyor. fena kafa karıştırıyor.

    son derece gerçekçi ve komik bir film. lirik-epik tekniği fazlaca işleniyor. duygu yansımasında ikilem.

    “kralın 1977’de öldüğünü hatırlıyor musun? vasiyetine bir madde koymuştu. lisa marie ile babası olabileceği yasadışı her çocuğu mirasından yararlanabilecekti.” murphy de bunlardan biri.
    filmde teknoloji adına hiçbir şey yok, ama öğretici.

    thomas j. murphy, 1955, 8 ocak’ta doğdu. elvis’in doğumgünü, biloxi, mississipi’de doğdu. bir baba kaydı yok. çocukluğunun çoğunu yetimhanelerde geçirdi. vietnam’da sağlıkçıydı. mor kalple ödüllendirildi.”

    rock adına her şey bu filmde. elvis, levyeyle murphy’i dövmeye gidiyor. böyle bir dayak şekli yok ya.

    1959 kadillak diye bir cihaz var filmde, araba severlerin canını biraz acıtıyor. bazı güzel şeylerin eceli erken geliyor.

    elvis öyle bir sert kayaya çarpıyor ki, bunun kadın olduğunu akşam olunca öğreniyor. beyaz attan düşmüş bir prens olarak elvis.

    dikkat: filmde 2011 arabaya kovalamaca sahnelerini aratmayan kareler var. 2011, 2001. 2011, 2001. arada 10 yıl var. 10 yılda elli bin liralık kredi borcunuzu ödersiniz hacı.

    bir dipnot var, elvis’ten sonra kral olan tek şey, peşin para.

    yapım yılına rağmen modern bir kurguya sahip filmin mantıklı replikleri göz alıcılaşıyor sonlara doğru, “sert erkeklerin bile yemek yemeye ihtiyacı vardır.”

    elvis’ciler için 1:57:51 anında özel efektler mevcut. isteyen duvar kağıdı yapar, isteyen kına yakar.

    bir rockstar mutluluğu nasıl tanımlanırsa o şekilde tanımlanıyor görselin sonu. bi’ şekilde elvis’i bitiriyorlar. herkes elvis’e gıcık oluyor hacı, çünkü çoooooook havalı!
    ---
    spoiler ---


    (saykoblack - 30 Kasım 2011 20:15)

  • comment image

    oyunculuğu değil ama filmin karakterlerini çok sıradan ve sönük bulan bazı film eleştirmenlerinden dört üzerinden yarım yıldız almasına karşılık, mesela bir pazar aksamı gayet keyifle izlenebilecek filmlerden. filmi izledikten sonra courteney cox da güzel kadınmış dedim...


    (bleufonce - 21 Mayıs 2003 01:56)

  • comment image

    kevin costner'ın çocuk oyuncularla uyumunu bir kez daha görüp helal lan dediğimiz filmdir kendisi.


    (saruman - 15 Şubat 2004 02:28)

  • comment image

    evet tabii ki ne bir cult'tür ne de 2. sınıftır. ama amerikan 2. sınıf filmlerinin tüm özelliklerini taşır, hatta bence klasik bir tv filmi görünümünde. lakin kurt russell başta olmak üzere tüm oyuncular harika bir performans sergiler bana göre. yukarıda diğer arkadaşlarımın da yazdığı onlarca ince detay bulunmakla berabar, ben filmi farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum: modernism vs postmodernism. bunu yaparken de postmodernismin karşı çıkarak kısmen yapısızlaştırma gibi bir methoda dönüştürdüğü (türkçesini bilmemekle beraber) ikili karşıtlık (binary opposition)'u kullanarak postmodern bir yaklaşım izleyeceğim. ama unutmamak lazım postmodernism modernism gibi bir teori değildir, bundan dolayı karşılaştırlmaları da mümkün değildir bir postmoderniste göre tabii ki.

    -filmin yukarıda da bahsi geçen modern kurgusudur bizim sorunsalımız. moderndir çünkü herşeyden önce lineer bir anlatıya ve kendi dışına refere verme gibi bir özelliğe sahiptir. fictional olması kendisinin dışında bir hakikati anlatmasıdır aslında. filmin adı bile buna örnek gösterilebilir, kaldı ki filmin hikayesini ilkokula giden çoçuk bile çok kolayca yazabiilir (tabii ki kanıtımız her çoçuğun hikayeyi neredeyse aynı yazacak olmasıdır)
    +postmodernism ise kendi-kendine refere'dir sadece, dolayısıyla metafictional'dır. kurgusu karışıktır hele konu zaman ve mekan olunca. (mesela drive'daki asansör sahnesi, ne filmdi ya o da)

    -tek tip bir metindir.
    +postmodernist sanat yapısı gereği metinlerarasıdır (intertextual). bakınız (clerks, uff ne bitişi vardı o filmin de hala gülerim aklıma geldikçe, kim bilebilir ki ölünce o kan o peniste yarım saat kalıyor:) bahsi geçen sanat aslında başka bir sanat dalı hakkındadır ya da içiçe geçmiştir.

    -film tamamen kategori-tanımlıdır. oturur izlersiniz, filmin hiçbir öğesi size aslında kurgusal bir film izlediğinizi hatırlatmaz
    +postmodernism kategori-karşıtıdır. beklemdiğinizi, yapılmaması gerekeni yapar. mesela modern family dizisinde phil'in her kameraya bakması postmodernist bir sanatı işaret eder, ya da siz bienaldeki bir sanat eserinin önündeyken size bön bön bakan güvenlik görevlisi postmoderndir.

    -film hiçbir şekilde türler arası bir geçiş izletmez bize, düz (imdb'de de yazdığı gibi) suç-komedi-aksiyon gibi birbirinden kolay ayırt edilemeyen ve kolayca iç içe geçebilen unsurlar içerir.
    +postmodernist sanat bir çeşit "pastiche"dir (fransızca okuyorum bunu şu an ve çok cool'ım;) yani genre (kahretsin hala cool'um) birleşimidir. mesela slaughterhouse-five kitabı ve filmi bunun örneğidir. kahraman zamanda yolculukla 2. dünya savaşına gider, film ve kitap hem bir sc-fi hem de bir savaş hatta tarihi romandır.

    -tamamen kurgudur, hiçbir eylemin gerçekle alakası yoktur.
    +postmodern sanat kurguyu gerçekle karıştırarak sunar bize. buna örnek bulunması gerçekten zordur, bulursanız söyleyin bana da lütfen. ama şöyle bir buna örnek olabilir, kahramanımız gerçek birisidir bir rol yapmaz fakat film kurgusaldır (burada edited edilmesi değil fictional olmasını kastediyorum) bence ama crumb buna örnek gösterilebilir. çünkü belgesel olsa dahi içerisinde kısmen kurgu olan bir hikaye vardır.

    daha fazla bilgi için buralara bakabilirsiniz:
    postmodernist teknikler için http://postmodernblog.tumblr.com/…n-characteristics

    postmodern filmlerin genel özellikleri için http://www.onpostmodernism.com/movies/default.aspx


    (mr walter - 23 Ocak 2014 17:45)

  • comment image

    şu anda tv8 de gösterilmekte olan film..digiturk de güzel bi özet geçmiş info ekranında, şöyle ki:
    " kevin costner ın kendinden beklenmedik bir şekilde kötü adamı oynadığı bir soygun ve intikam filmi ".. 3 cami ve 8 okul yaptıran kevindan beklemioruz böyle kötü adamları oynamasını..


    (buricin - 29 Aralık 2005 22:39)

  • comment image

    askerdeyken mehmetcik gazinasonun islettigi kucuk bir cep sinemasi vardi ve orda 2 hafta ust ust gosterilme onurunu yakalamis nadir eserlerdendir. ozellikle makinistin (gazino cavusu izmirli tertibimiz) courteney cox ve kurt russell'in ikili mucadelelerini gerek replay gerek slow motion tuslarini ustaca kullanarak izleyicilerin tum ayrintilara hakim olmasini saglamis ve gonullerde taht kurmustur. bu olayda ilginc bir askerlik anisi olarak kayitlara gecmistir.

    ayrica elvis temalı bir film olmasina ragmen club muzikleriyde dikkat cekicidir.


    (kuzgun - 2 Ocak 2006 22:33)

Yorum Kaynak Link : 3000 miles to graceland