The Godsend (~ Çakal) ' Filminin Konusu : Paul ve Jessie Duncan'ın çok sevdikleri 8 yaşındaki oğulları Adam, trajik bir kaza sonucu ölür. Cenaze hazırlıkları yapmakta olan üzgün çift, Dr. Richard Wells adlı gizemli birinden inanılmaz bir teklif alır; oğullarını klonlayarak yaşama döndürmek...Doktorla şeytani bir anlaşma yaparak teklifi kabul eden çift, Riverton adlı küçük bir kasabaya taşınarak buradaki klinikte hazırlıklara başlarlar. Adam bir kez daha doğar ve büyür. 8 yaşına gelene kadar herşey normaldir, fakat bundan sonra gariplikler başlar
Mermaid Chronicles Part 1: She Creature(2001)(5,9-3198)
Audrey Rose(1977)(5,8-4927)
The 4th Floor(2000)(5,7-4282)
There Was a Little Girl(1981)(5,6-1042)
(bkz: tanrıverdi)ayrıca ilginç bir konu itinayla nasıl piç edilir dersi veren bir film.
(carmilla - 29 Eylül 2007 00:33)
(bkz: hüdaverdi)
(kwisatz haderach - 13 Ağustos 2003 15:31)
you turn me on'dan bir beat happening şarkısı..it's just the things you doyou make it trueits just the things you doyou make it trueyou wanna run and playyou make a sunny dayyou wanna run and playyou make a sunny dayyou wanna have a look you open every bookyou wanna have a lookyou open every bookit's just the things you doyou make it trueyou're a godsendit's just the things you doyou make it trueyou're a godsendyou stay up every nightand wash in candlelightyou stay up every nightand wash in candlelightit's just the things you doyou make it true it's just the things you doyou make it trueyou're a godsendsee a man on the streetyou wash his tired feetsee a man on the streetyou wash his tired feetit's just the things you doyou make it true see a man on the street you wash his tired feetsee a man on the street you wash his tired feetsee a man on the streetyou wash his tired feetyou're a godsendit's just the things you doyou make it true you're a godsendit's just the things you doyou make it trueyou're a godsendyou wanna run and playyou make a sunny dayyou wanna have a lookyou open every bookyou stay up every nightand wash in candlelight you stay up every nightand wash in candlelightsee a man on the streetyou wash his tired feetyou wanna rest your headyou make a bedyou wanna rest your headyou make a bedyou're a godsendsee a tear in your eyeyou don't know whysee a tear in your eyeyou don't know whysee a tear in your eyeyou don't know whyyou don't know whyyou see a tear in your eyeyou don't know whyyou're a godsendsee a tear in your eyeyou don't know whysee a tear in your eyeyou don't know whyyou don't know whysee a tear in your eyeyou don't know whyyou're a godsend....it's just the things you doyou make it trueit's just the things you doyou make it trueyou're a godsend.
(zeonixx - 12 Nisan 2014 16:57)
korku filmi formati altinada dini propaganda olmus bir film. adamlara gidiyor filmin bas karakteri cocugun adini adam(adem) yapiyorlar, sonra film boyunca allahin icine karisilmaz, birini klonlamak hem gunahtir, hem yasaktir, hem de ayiptir, allah basiniza bin turlu ifrit yollar tarzi bir konuyu i$liyorlar, sonrada bu korku filmidir diye yutturuyorlar. kilisede dahi bu kadar cok dini reklam yapilmaz, yapmaya izin verilmez.filmdeki ev ise what lies beneathdeki evdir; filmde buyuk ihtimalle what lies beneathden arta kalan butce ile maksimum iki haftada cekilmistir. robert de niro da aile tatili dolayisiyla civardaymis; evde kalip ense yapacagima bari bir ise yarayim diyip filmde oynamistir.
(eternity4ever - 30 Ağustos 2004 03:32)
--- spoiler ---hayatının ilk 8 yılı efendi uslu yaşarken bir anda piskopata bağlayan çocuk ve kafalarına baltayı koysan ses etmeyen ailesinin sıradışı (?!) hikayesi. robert de niro'nun elinde şakada şukada çevirdiği stres topları, çocuğun öğretmeninin ağzına tükürmesi (bu iyiydi bak), ormanın içinde türlü bondage öğeleri içeren klube ve daha nice absürd kavramın birleşmesinden ancak bu kadar çıkabilmiş.--- spoiler ---ikinci yarısı daha izlenilebilir bile olsa gidilmemesi önerilir. bir de robert de niro kurtlar vadisinde pekala oynayabilir, bunda bile oynamış ya adam.
(nikiforov - 17 Eylül 2005 02:30)
adem ve zekeriya isimli 2 çocuğun hazin öyküsü..
(kambu - 22 Eylül 2005 14:32)
son 1 yilda vizyonda gördügümüz cocuk kahramanli gerilim kategorisinde, robert de niro'ya ait iki dandirik filmin zirvede olani.. digeri için (bkz: hide and seek)
(zvezda - 25 Eylül 2005 00:06)
izleyen her insan evladının doğal olarak "lan iyi de rabırt döniro niye oynadı bu filmde?" diye sorup durduğu bir hollywood yapımıdır. filmi izledikten sonra ben de sorguladım. şimdi aksini söylersem yalan demiş olurum. kısa bir süre de olsa itiraf etmeliyim ki ben de rabırt döniro'nun bu seçimini yanlış hatta bir meslektaşı olarak menajerini de başarısız buldum. hadi koskoca rabırt döniro uyanamadı bu projenin boktan olduğuna da sen neden uyarmadın adamı kardeşim demezler mi, derler. ama davulun sesi uzaktan hoş geliyor. kazın da ayağı pek öyle değil tabi. gerçeği kim bilebilir ki? belki adamcağız amerikan sahne sanatçıları sendikası*" tarafından "ahir ömrünüzü tamamlamadan hiç değilse bi-iki kere boktan filmlerde sıradan oyunculuk sergileyeceksiniz bay niro!" diye taciz edilmektedir. neticede rabırt da insan. belki o da nakite sıkıştı kredi kartı ödemesi vardı, sonuçta citibank amerika'da da var. üstelik egosantrik bir mesleğin erbabı olarak hayatı boyunca hep o beyaz önlüğü giyebileceği rolün hayalini kuruyordu. ve dahi en nihayetinde adamın paşa keyfidir belki rebeka'yla ortam yaratmak istedi, bundan da bize ne? yine de döniro'nun kariyeri ve seçimlerine karışmaya niyetli olanların sakinleşebilmeleri ve hissettikleri acıyı dindirebilmeleri için belki de olaya daha üst bir boyutta bakmak gerekir. değil mi hepimiz kiracıyız, o zaman bu durum da kaderdir, kısmettir. ve allahın işine karışılmaz. hem evrende hiçbir şey sebepsiz değildir. rabırt'ın da alnına bu yazılmış demek ki, sorgulamak bize düşmez. üstelik ölümlü dünya bunlar önemli değil unutulur gider. hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.ben kimsenin şahsi kararlarına karışmam, kimseyi de kararları nedeniyle yargılamam. ama kamuya açılmış bir durumu, bedelini ödediğim bir olguyu didiklerim. bu yüzden de benim filmle ilgili cevabını beklediğim sorular başkadır. misal, filmin en başında haldur huldur oğlunun börtdey partisine yetişmeye çalışan biyoloji öğretmeni mistır dankın'ın yolunu kesen sokak serserisine ne oldu, bu herifin öğrencileri sokaklara düşüp yolkesici serseriler oluyorsa yetiştirdiği evlattan vatana hayır gelir mi?o şişirilebilir spor ayakkabıların markası neydi, bu ayakkabılar sağlıklı mı, çok şişirilirse çocuklarda kalıcı ortopedik hasar oluşur mu, ayakkabılar satışa çıkmadan önce fareler üzerinde denenmiş mi?neden amerika'nın her yerinde duş perdesi kullanılıyor, duşakabin denilen zımbırtıdan haberleri yok mu bu insanların? üstelik sadece duş perdesi de değil neden amerika'nın her beldesinde aynı model pasta ve aynı model pasta mumları satılıyor, mumların fda onayı var mı? ayrıca mistır dankın ikinci seferinde oğluna hediye olarak niye bir kask aldı, bu durum küçük edım'ın içindeki zakari'yi tetiklemiş olabilir mi? dankın ailesine tebelleş olan çatlak doğum uzmanı neden kilise çıkışındaki tanışma seramonisinde misis dankın'a hitaben "beni hatırladın mı canım ben senin eski hocanım" dedi, bu bir çeviri hatası mı yoksa herifin kadında eskiden beri gözü mü vardı? ve mistır dankın kimi arayıp gaipten gelen profesörün kariyerini teyit etti?evladının yaşadığı dramatik gelişmeleri konuşmak için hastaneye giden endişeli bir anne nasıl bir fütursuzlukla adamın, "balım, istersen gel bana gidelim sana börek yaparım bu arada da edım'ın durumunu konuşuruz.. " teklifini kabul edebildi, hiç mi utanmadı, bolonez soslu spagetti ve beyaz şaraptan sonra o evde neler oldu?benim soracaklarım ve cevap beklediğim konular bunlar. hoş, filmin gerilim sahneleriyle ilgili de bazı sorularım olabilirdi. eğer o sahnelerde perdeye bakıyor olsaydım. malesef o esnada perdeye bakmıyordum. çünkü gerilim/ korku türü filmlerden çok rahatsız olurum. bu nedenle film süresince mümkün olduğunca durumu önceden çakozlamaya konsantre olup, yönetmen bana "böh!" demeden ben gözümü kapatmayı tercih ederim. misal bu yüzden elm sokağı'ndaki fredi'yi, rozmeri'nin bebeğini, henıbıl lektır'ı yolda görsem tanımam. hatta ajan siterling rolünü cudi foster yerine culyana mur'un oynadığını ertesi gün gazetelerden öğrenmiştim. meğerse cudi fostır devam filmlerinde prensip olarak oynamak istemediği için rolü başkasına vermişler. gerçi culyana da iyi oyuncudur. boginayt'ta mesela çok beğenmiştim oyunculuğunu. hem güzel kadın allah için. bembeyaz bir ten, kızıl saçlar, hafif de çilli filan. nedense çilli insanlar bana sempatik geliyor. benim de çillerim vardı ve küçükken şimdiye nazaran daha belirgindi. hatta okulda kızdırırlardı beni. "çilli de horozumm kayboldu" diye tempo tutarlardı arkamdan. sonra bir gün tam teneffüsteydik. utanmadan o alaycı piç kurularına katılan kalleş sıra arkadaşım gülcan'ı saçından yakalayıp kafasını tuvaletlerin taş duvarına bi yapıştırdım. o günden sonra kimse çillerime laf etmedi. gülcan'ın dudağına dikiş atmışlardı hiç unutmam. neyse... mevzumuz bu değil... ne diyordum ben?neyse, lafın özü: kulakların çınlasın bertolt brecht!
(ranini - 2 Ekim 2005 19:28)
--- spoiler ---sinema tekniginden filan anlamam ama, robert amcamla elemanin kilise icindeki konu$malarinda, adamin "tanrinin verdigi cani bik bik" ederken kameranin enteresan acidan ba$ka bi enteresan aciya gecmesi, arka plani geni$ tutmasi filan, "mesaj kayginizi sikeyim be" dedirtir yani, aman diyim.. --- spoiler ---
(sezai ikilitre - 8 Ekim 2005 20:32)
2004 yılı mahsulu nick hamm tarafından yönetilmiş olan abd / kanada ortak yapımı film. kaliteli başrol oyuncularına rağmen (greg kinnear, rebecca romijn stamos ve robert de niro) zayıf senaryosu, berbat kurgusu ve bir sürü mantık hatası ile sanırım seyredenleri zıvanadan çıkarmak için çekilmiş film. dvd ekstralarında bulunan yönetmenle söyleşi kısmından öğrendiğim kadarı ile filmin çekimleri daha başlamadan halihazırda 5-6 adet değişik final bulunuyormuş ve netekim bu finalleri "alternatif son" başlığı altında dvd ekstralarına eklemişler. inanılmaz bir biçimde bütün finaller birbirinden beter.
(uzuntu - 28 Temmuz 2006 17:14)
Yorum Kaynak Link : godsend