Roxanne (~ Roksana) ' Filminin Konusu : Washington’da itfaiye şefi olarak çalışan C.D. Bates’in umarsızca aşık olduğu güzel Roxanne’a bir türlü açılamamasını anlatıyor. Büyük burnu yüzünden komplekse kapılan ve Roxanne’ın onu asla beğenmeyeceğini düşünen Bates aşkını başka yollardan ifade etmenin yolunu bulur.
Dirty Rotten Scoundrels(1988)(7,3-57982)
The Jerk(1979)(7,2-48415)
Parenthood(1989)(7,0-40278)
Dead Men Don't Wear Plaid(1982)(6,8-18856)
All of Me(1984)(6,7-15199)
L.A. Story(1991)(6,7-27546)
Three Amigos!(0)(6,5-71128)
The Man with Two Brains(1983)(6,4-22134)
Bowfinger(1999)(6,4-61989)
My Blue Heaven(1990)(6,3-17391)
HouseSitter(1992)(6,1-21893)
Leap of Faith(1992)(6,1-11172)
firends'in bir bölümünde phoebe'nin "ross can" uyarlamasıyla söyleyip dağılmamıza sebep olduğu şarkıdır. hesapta ross'un oğlu ben ve sting'in oğlu aynı sınıftadır, phoebe bunu öğrenip ross'tan sting konserine bilet ister fakat ross, ben ve sting'in oğlunun iyi geçinemediğini öğrenir.phoebe:please ross get the tickets ross:i am sorry phoebe i just can't do it.p:yes you can, sting says so himself.r:what?p:"ross can"*
(ska letto - 31 Aralık 2006 16:26)
stingin ici bayan yorumundan sonra moulin rouge versiyonu ile insani derinden sarsan, son ses dinlenmesi gereken bir parca. parcanin sonundaki cikis, filmdeki toplu tango, roxanne'in kucaktan kucaga dusup sonunda yere atilmasi....
(insidious - 29 Eylül 2002 15:31)
i know my mind is made upso put away your make upsözleriyle olayı bitirmiş, leziz eser.
(seksomanyak frantik adam - 31 Ağustos 2009 23:26)
şu tatil günlerinde pek sık aklıma takılıyor. bir tek roxanne için mi geçerli yani bu sözler. soru işaretlerini sevmiyorum. insanların kendisini bilememesini de. otelde insanları eğlendirmeye çalışıyorlar. her akşam farklı bi gösteri. ki insanların canı sıkılmasın. incileri dökülmesin.oturup izliyoruz akşamları o gösterileri. bi adamla kadın çıkıyor; sihirbazlık numaraları. alkışlıyorlar, alkışlıyorum; şaşırıyorlar, şaşırıyorum. içimdense sadece boğuluyorum. o adamla kadını o sahneden indirmek istiyorum. üstlerindeki garip, muhakkak insanı terleten ve kaşındıran kumaştan yapılmış şeyleri çıkarmak istiyorum. "bunu yapmak zorunda değilsiniz!" diye bağırmak istiyorum. sonra başka günler başkaları çıkıyor sahneye.. dans grupları, jimnastikçi kız, akrobasi gibi şeyler yapan insanlar. hiçbiri o an orada olmak istemiyor sanki. onları izleyen insanların da aslında orada olmak istemediği gibi.. öğretilmiş bir şekilde bütün sene çalışmışlar ve öğretilmiş bir şekilde tatil yapıyorlar. tonla para ödedikleri otelden üst düzey hizmet bekliyor, garson kızlardan sürekli bi içecek istiyorlar. garson kızların yüzlerine bakıyorum. roxanne..insanları gördükçe, kim oldukları fark etmez, tutup sarsmak istiyorum. mahkum olduğunuz ama yapmak istemediğiniz bu şeyleri yapmak zorunda değilsiniz, kaçabiliriz, demek istiyorum. diyemeyince hatırlıyorum. belki de benim sandığım gibi bunu yapmak istemiyor değillerdir? bunu yapmak istememek mümkün mü, benim aklım almıyor. kim böyle bi dünyada yaşamak ister bilemiyorum. oysa ben ne kadar kendimin ve diğerlerinin roxanne'dan bir farkı olmadığını düşünsem de onlar kendilerini elbette roxanne'den ayrı tutuyorlar. roxanne bir fahişe, onlarsa değil. roxanne vücudunu satıyor ama onlar ne vücutlarını ne hayallerini ne de hayatlarını satıyor. hah.yine de, eğer istersen..roxanne you don't have to wear that dress tonight you don't have to sell your body to the night..
(mimwish black - 2 Temmuz 2011 01:55)
(bkz: el tango de roxanne)ayrıca internet aleminde, ismime yakın olması ve de sting çok sevmem nedeniyle yıllarca kullandığım ilk ve tek nickname'dir. sonra, sözlüğe kaydolurken değişik bir isim bulucam diye dinlediğim şarkının gazıyla cosmic girl felaketini kendime yaşattığım ve sonra vay gidene şeklinde ardından yandığım isimdir.
(cosmic girl - 2 Nisan 2003 12:10)
raahşaaankapa kırmızı ışığı çin kerhanesi mi la burası*geçti anam o günlergece dışarda görürsem vururum allahımaraaahşaaano kıyafeti bi daha giydiğini görmiimnamısınla çalış sokaklarda gezinmeyolun yol değil, bilesin
(mengus - 15 Nisan 2003 00:40)
george michael yorumu insanı alıp götüren parça
(contagius - 20 Mayıs 2003 10:59)
güveçte karidesi tadılası mekan.
(gilmour in fenderi - 22 Ağustos 2012 02:43)
filmin en komik sahnesi barda adamın tekininin c. d.*'ye 'koca burun' diye seslenmesinden sonra c.d.'nin "böyle bir buruna bu kadar ucuz bir hakaret mi söyleyebiliyorsun" dedikten sonra adamın "çok biliyorsan sen söyle" ile başlayan burun hakkında yaptığı espri sahnesidir. esprileri yazalım:http://www.youtube.com/watch?v=twnlhptltbg--- spoiler ---bariz: pardon bu burnunuz mu yoksa yüzünüze otobüs mü park etti?meteorolojik: şemsiyelerinizi açın, sümkürecek.moda: burnunuzu daha az vurgulamak için başına büyük bir şey tak. wyoming gibi.özel: işte başbaşayız. sadece üçümüz.dakik: burnun zamanında geldi ama sen 15 dk geciktin.imrenme: senin yerinde olmak isterdim. kendi kulağını koklayabiliyorsun.cinsel: pardon, hanımlar şunu gizlemenizi istiyor, utanmışlar.felsefik: önemli olan burnun büyüklüğü değil, içindekidir.esprili: güldü mü tüm dünya onunla güler, hapşırırsa güle güle seattle.reklam: selam, ben earl scheib. burnunuzu 39.95'e boyarım.kibar: lütfen kafanızı sallamayın. orkestra tempoyu değiştirip duruyor. (iyiydi bu)melodik: "burnunda tüm dünyayı taşıyor." şarkı söylüyorlar burda.acıklı: ne oldu? ailen tanrıya bahis mi kaybetti.övücü: kuşlara bayılıyorsundur. bu tüneği onlara sunduğuna göre.bilimsel: yüzündeki bu şey gelgiti etkiliyor mu?mecazi: o biley taşını görmek isterdim.meraklı: çiçekleri koklamak için durduğunda senden korkuyorlar mı?fransız: domuzlar sen gidene kadar yer mantarı aramayı reddettiler.pornografik: nihayet aynı anda iki kadını birden idare edecek erkek.dini: tanrı verdi ve vermeye devam etti, değil mi?iğrenç: söysene burun kıllarını kim biçiyor?paranoid: bu adamı kokainimden uzak tutun. (bunda çok güldüm)aromatik: güzel olmalı sabah uyanıp kahvenin kokusunu almak, brezilya'dan.takdir edici: ne kadar orijinal. çoğu insan dişini altın kaplatır.terbiyesiz: yüzündeki adınla kafiyeli: dick--- spoiler ---
(efreet sultan - 9 Ekim 2012 23:57)
her zaman sevdiğim bir şarkıydı roxanne. ama benim için asıl anlamını bulduğu yer, community'nin 3. sezon 4. bölümü remedial chaos theory'de kullanıldığı sahnedir sanırım. hep böyle garip bir yakın arkadaş çevresi istediğimden, uktesi kaldığından belki de en sonunda dans ettikleri sahnede eğlenceyle karışık bir burukluk oluyor bünyede. her dinleyişimde de aklımda o sahne yer edecek sanırım, kaçarı yok.
(master oforion - 28 Kasım 2012 00:04)
---community 3x4 remedial chaos theory spoiler---bu şarkıyı senelerdir dinlerim ama bu bölümde pizzayı jeff'in almaya gittiği paralel zamandaki gibi mükemmel bir neşeyle söylendiğini hiç duymamıştım. demek ki grubun moralini bozan jeff imiş, çünkü diğer tüm ihtimallerde bi şekilde olumsuz bi durum ortaya çıkıyor. hep britta'ya engel olduğu için tam "roookseeen!!" diye çığırırken.---community 3x4 remedial chaos theory spoiler---bi de şu var tabii ama pek değinmek istemiyorum.http://youtu.be/uaz8a9bu-pa
(dasdafavcx - 12 Şubat 2013 14:04)
bu aralar sting efendi ile fazla uğraştık ama yazmazsam çatlarım. efendim roxanne adlı eserin bende hatırlattığı yegane şey, pencereden dışarı fırlatılmış kanlı ped'dir. 90'ların başları olması lazım. işte o başlardan bir gün, hayatımda ilk defa roxanne dinlemişim. tabi o zamanlar ingilizce başlangıç seviyesi, sadece "you don't have to turn on the red light" kısmını anlıyor, bununla da mal mal övünüyoruz. işte o kutlu başlayıp kanlı biten günde, eski mahallemde mutlu masum gezerken, kaldığım sitenin bloklarından birinin önünde, yerde üzerine kırmızı bir leke bulaşmış bir kumaş parçası gördüm. bir an için "bu ne lan (o zamanlar 'la' yok), kim atmış bunu" derken yanımdaki benden daha piç olan arkadaşım "nanıskyim kanlı ped, midem bulandı mınakoyim (o zamanlar amk da yok)" dedi. adet, kan man, (bkz: kanban) bunlardan haberdarım o zamanlar, ancak bu tarz biyolojik atıklar üretebileceğini hiç düşünmemiştim. hemen kafamızı kaldırıp bunu kimin atmış olabileceğine baktık. ikinci kattaki bir evin penceresi açıktı, odanın ışığı yanıyordu, ve evet ışık kırmızı renkteydi. daha doğrusu odanın duvarlarının renginden ötürü kırmızımsı bir renk almıştı."roxanne, you don't have to put on the red light" - "kapat lan şu ışığı manyak karı, pedi senin attığın anlaşılacak". o gün bugündür bu şarkıyı böyle çevirir, böyle yorumlarım. eserini ilk dinlediğim günün sokağa atılmış kanlı pede denk gelmesi tabi ki sting'in suçu değil, ama insan kerhaneden karı çıkartmak ile ilgili şarkı yaparken biraz dikkatli olur be kardeşim. biraz dünya ergenlerini düşünür. şarkı dünya barışı ile ilgili olsa idi bu çağrışım belki de hiç gerçekleşmeyecek, şarkı ve kanlı ped birbirlerini besleyerek o talihsiz günü daha dün yaşamışım gibi hatırlamama yol açmayacaklardı. hem hafif caz sound'u olmasa o şarkı üç aşağı beş yukarı şöyle bir şey değil midir zaten;"roksan,çalışmanı istemiyorum,çok aşağılık bir şey buevinin kadını ol,seni kuş sütüyle beslerim.roksan, bırak fuhuşu,yoksa oymağını skerim"esen kalın.
(resimhane - 22 Nisan 2013 18:34)
kızılayda terası için gittiğim yemekleri güzel mekan.
(kirmiziyi tuttum kurallar benden - 5 Mayıs 2013 21:04)
flight of the conchords'daki you don't have to be a prostitute şarkısının bu şarkıya nazire ettiğine geçen gün kendi kendime aydım. öyleymiş yani.bilmeyenlere.
(santa - 16 Aralık 2013 14:19)
george michael yorumu şimdiye kadar ki dinlediklerimin içerisinde en bir etkileyici olan şarkı. soft, şahane..
(rachel - 12 Mart 2004 20:50)
steve martin'in en güzel filmlerinden birisiydi. steve filmde büyük burunlu birisini canlandırıyordu. herkes burnunun büyüklüğünden hayrete düşüyordu fakat kimse bunu belli etmemeye çalışıyordu çünkü o, bu konuda çok hassastı.. sonra roxanne diye bir kızla tanıştı ve görüntüsünden utandığı için aşkını ona açmakta baya bir zorlandı. komik bir filmdi.. özellikle burnun büyüklüğü ile ilgili 50 tane espri yapabileceğine dair iddiaya girip becermesi süperdi.esprilerden bir tanesi : kafanızı sağa sola sallamazsanız sevinirim, orkestra tempoyu değiştirip duruyor..
(psi - 13 Eylül 2001 21:17)
cyrano de bergerac'ın halasının kızı; sevdiği ama açılamadığı, dile gelemediği ellere yar oluşunu izlediği kız... roxanne üstelik hayal denilebilecek nitelikte, şiirsi, anlamlı ve mantıklı konuşan bir kızdır ve bi o kadar vefakar, cefakardır. hocam enseste girer. bizim buralara ters. kusura bakma. zaten hala kızıyla işim olmaz varsa yoksa bosna hersek kızı benim olayım.
(cyrano - 21 Ocak 2000 17:39)
sozleri su sekildedir:roxanneyou don't have to put on the red lightthose days are overyou don't have to sell your body to the nightroxanneyou don't have to wear that dress tonightwalk the streets for moneyyou don't care if it's wrong or if it's rightroxanneyou don't have to put on the red lightroxanneyou don't have to put on the red lightroxanne (put on the red light)roxanne (put on the red light)roxanne (put on the red light)roxanne (put on the red light)roxanne (put on the red light)roxannei loved you since i knew youi wouldn't talk down to youi have you to tell just how i feeli won't share you with another boyi know my mind is made upso put away your make uptold you once i won't tell you againit's a bad wayroxanneyou don't have to put on the red lightroxanneyou don't have to put on the red lightroxanne (put on the red light)roxanne (put on the red light)roxanne (put on the red light)
(cubique - 19 Ocak 2002 21:51)
moulin rouge da oldugu gibi sozleri su sekildedir"roxanne...you don't have to put on that red lightwalk the streets for moneyyou don't care if it's wrong of if it is rightroxanne...you don't have to wear that dress tonightroxanne...you don't have to sell your body to the nighthis eyes upon your facehis hand upon your handhis lips caress your skinit's more than i can stand!why does my heart cry?feelings i cant fight!your free to leave me butjust don't deceive me!"and please believe me when i sayi love you!!!ispanyolca:yo que te quiero tanto, que voy a hacer? (ve ben seni cok seven, ne yapacagim ben? )me dejaste...me dejaste como una paloma ( beni biraktin.. beni bir kumru gibi biraktin (su yenen degil, kus olan kumru)) )el alma se me fue; se me fue el corazon ( ruhum beni terketti, kalbim beni terketti )ya no tengo ganas de vivir porque no te puedo convencer( artik yasamak istemiyorum cunku seni ikna edemiyorum )que no te vendas, roxanne ( kendini satmamaya, roxanne. )why does my heart cry?roxanne!...you don't have to put on that red lightfeelings i can't hide!roxanne!...you don't have to wear that dress tonightwhy does my heart cry?roxanne!...you don't have to put on that red lightfeelings i can't fight!roxanne!...you don't have to wear that dress tonightroxanne!roxanne!cok basarili bir coverdir sting in soyledigi falan hikayedir bu cover yaninda.. hatta acik konusmak gerekirse moulin rouge filminin tepe noktasidir bu sarkinin calindigi nokta.. sarkinin 3:30 mevkigi ise sarkinin tepe noktasidir.. her ne kadar film bir turk filmi, bir orhan gencebay filmi edasiyla gelisse de mevzu itibari ile bu sarki alip goturur insani.. ha orhan gencebay kendi filmlerinde bu sarkiyi soylese daha farkli yerlerde olabilirdik tabi su an..
(azuth - 16 Ağustos 2006 17:33)
tom waits' ten her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden şarkı. özellikle filmdeki versiyonunu izlerken jacek koman ve caroline o'connor' ın dansları ve oyunculuklarıyla her defasında beni ağlatan muhteşem eser... o dansın koreografını * * da tekrar tekrar kutlar deli gönül...
(nous docky - 21 Ağustos 2006 11:49)
Yorum Kaynak Link : roxanne