underrated sifatini fazlasiyla haketmis asmis film.

izlemeye baslarken daha amores perros tarzı dram yuklu bisey zannediyodum bunu, boyle bir kazayla kesisen yasamlar falan. belki o agır tempo beklentimden olacak, film nefes aldırmadan mukemmel bir tempoya bogdu beni. neye ugradigimi sasirdim, afalladim. baya aksiyon dolu bir film. olaylar gelisir yorumuna yepyeni acilimlar getiriyor, daha dogrusu ne olaylar gelismis yarim saatlik surecte de tekrar tekrar vay anasini dedirtiyor. bu olaylarin kurgulanmasina ise hayran kalmamak mumkun degil, cok zekice birlestirilmis parcalar. orjinal ve zekice dusunulmus senaryosuyla, izleyicinin heyacanını bir an bile dusurmeden yapmasi gerekeni yapiyor.

(progressor - 8 Kasım 2006 16:45)

filmi izlememiş olanlar bu entryi okumaktan şiddetle kaçınmalıdır..benden günah gitti...

--- spoiler ---

bazı kızların ne kadar orospu olabileceği,gençlerin zor durumlarda ne kadar ahmakca davranabildiği,orospu kızların babalarının ortada garip şeyler dönerken bile kızlarını hala şiddetle sorgulara çekmemesini bırakın arabasının bile anahtarını verebildiği,mezar taşının hemen dibinde düzüşmenin pek çok sakıncalı olaylara sebebiyet vereceğini,erkeklerin kızların çevirdiği işlerden hiç haberleri olmadığını,polislerin içerde iki tutuklu varken ve bir üçüncüsünü yakalamak için arabayı bırakıp koşacak kadar salak olabileceği ve tabii ki en önemlisi hareket halindeki arabadan dışarı işememiz gerektiği buna istinaden elinde penisle koşan gençler görürsek şaşırmamamız gerektiği gibi mesajlar içeren, kısa sürmesiyle daha da ^* sürükleyici bir hal alan ^* izlenebilir bir film...

penisi kopan herifin akibetini merak etmedim değil bu arada
--- spoiler ---

--- yüksek derecede spoiler ---

orospu kızın da ölmesi sanırım senaristlerin ekran başındaki izleyicilere bir kıyağıdır

--- yüksek derecede spoiler ---

(yanetki - 14 Haziran 2007 02:48)

yönetmeninin adını duyuracak baska bir iş çıkaramadığıdan olsa gerek, bu ilk filmi ne yazık ki fazla bilinmiyor (sorun bende de olabilir).. oysa gayet basarılı, sürükleyici, eğlenceli, heyecanlı bir film imiş 11:14.
ayrıntıları atlamadan kopup giden hikaye basarılı olunca, bir bakıyorsunuz film bitivermiş.. bu nedenle iyice kısa geliyor insana. sonuçta guzel film efenim, deneyin..

(hoopak - 17 Temmuz 2007 04:38)

ucuz dvd reyonunda bulup almasam mahrum kalıcakmışım. kurgu şaheseri diye sunulan bir çok filmden daha başarılı kurgusu ve senaryosuyla mutlaka izlenmesi,hatta tamamen vakıf olabilmek için 2 kere 3 kere izlenmesi gereken son derece başarılı film. kısa bir de evet, ben şahsen 80 kusur dakika olduğunu bilerek, saate baka baka izledim ama tam tadında bitiyor,her şeyi bağlayarak. konudan ziyade kurgusuyla öne çıkan,iyi planlanmış bir film kısacası.

(brezza - 6 Kasım 2007 00:09)

başından sonuna kadar tahminler de bulunamayacağınız bir film. özellikle sahnelerin kesişmesi süper olmuş. anlatılan hikayenin imkansız görünmeyip sıradanlaşması ve sadece tesadüfler ile bu kadar karışması ilginç olmuş. karmaşık görünsede kafada hiç soru işareti bırakmayan bir film . bence izlenilmesi şart ama entry sayılarına bakılınca çok fazla bilinmeyen bir film .

hafif --- spoiler ---

bu arada hiç soru bırakmadı diye düşünmüştüm ama sonunda yaşanan bütün olaylar polis tutanaklarına kaza ve soygun olarak mı geçecek açıkçası merak etdim. birde filmin başında ölen kızın annesinin "yeni telefon aldım" diye tutturmasından birşey çıkacak diye bekledim ama gereksiz bir ayrıntı olarak kaldı.
--- spoiler ---

(stevengerard - 7 Aralık 2007 11:43)

--- spoiler ---

tam filmin sonunda o adamın niye hiç suçu yok diyorken bir anda ağzıma cevabı yapıştıran film. tadından yiyemedim de yayında yattım, çok hoşmuş.
--- spoiler ---

(mewluth - 27 Ocak 2008 18:12)

yerimde duramayarak zevkle izlediğim bir ilk film. yönetmen^* daha önce bir kısa film çekmiş. filmde aslında bir ceset ve bir çok şiddet sahnesi var. ama nedense, müziğin de etkisiyle, belli bir sürede bitirmeniz gereken bulmacayı çözmek için taşları yerine koyarken yaşadığınız tatlı heyecan ve telaş içinde izliyorsunuz filmi. sonunda herşey yerli yerine oturuyor ve bir rahatlama kalıyor geride. filmin tamamı yaşanmış gerçek bir öykünün konusu olabilir aslında.

--- spoiler ---
film adı üstünde bir gece vakti geçiyor ve market hariç her yer karanlık ya da loş. patrick swayze' nin oynadığı frank karakterinin evi dahil.

filmin son sahnesindeki son bakış da enteresan geldi bana. bir korku, bir ürkme yoktu.

masum denilen filmin başında gözüken adam, çarparak öldürdüğünü sandığı adamı bagaja atarak büyük bir suç işlemişti aslında en başta.

küçücük kasabada aynı anda üç erkeği idare eden bir kızın varlığı da insanı derin düşüncelere daldırıyor.
--- spoiler ---

(123 - 5 Mayıs 2008 18:48)

aptalliklar üzerine zekice kotarilmis bir film

(coldplay - 18 Kasım 2008 23:34)

hoş film. kurguya eyvallah, oyunculuğa eyvallah, pek çok şeye eyvallah ama filmin çok ciddi bir sorunu var. karakterler insan gibi davranmıyorlar, programlanmış robotlar gibi davranıyolar. normal insanlar, bu filmde karşılaştıkları olaylarla karşılaştıklarındaki davranışları, filmdeki karakterlerin davranışlarıyla alakasız olur, yakınından bile geçmez. dolandırıcılık ile cinayet arasında çok ciddi fark vardır, filmdeki karakterler sanırsam bu farkın farkında değil. senarist insan davranışlarına göre senaryoyu oluşturmamış, tersine kafasında oluşturduğu senaryoya göre karakter davranışlarını belirlemiş. buda filmin izlenebilirliğini ciddi ölçüde düşürmüş.

(dunyanin dans eden sarki soleyen pisligi - 17 Mart 2009 01:37)

85 dakikası boyunca bir yandan "ne güzelmişsin sen yaw..." dedirtir iken bir yandan da sahne alan her yeni oyuncu ile "leyn leyn nereden ısırıyor seni gözüm..." diye hafızaları zorlayan film. kısaca:

--- spoiler ---

bıyıklı polis; the new adventures of old christine'deki koca,
kafası heykelle dağılan eddie; alpha dog'taki manyakh dazlak abi,
geyiğe çarptığı sanılan jack; gangs of new york'ta di caprio'nun hain arkadaşı, hatta e.t.'nin minik elliot'u
aptal aşık duffy; bu çocuk her yerde zaten, alpha dog'u tut, csi, numb3ers, my name is earl gibi pek çok diziyi bırakma...
minibüs şoförü; orange county'deki çocuk,
pınar altuğ modeli cheri; get carter'daki sorunlu abla, (abla 30 yaşında bu arada, o ye!)
ambulanstaki ilk yardım ekibinden koşan tip; how i met your mother'daki marshall,
ambulanstaki ilk yardım ekibinden koşmayan tip; sin city'den klump ve pek çok vurdulu kırdılı filmden/diziden...

--- spoiler ---

diğer meşhurları hepimiz biliyoruz zaten, bir tek kitap yakan kitapsızı çıkaramadım, iyi de ettim.

(aluraska - 6 Ekim 2009 11:40)

zannediyorum ''ozellikle ikinci kez oturup izlemem ama bir sekilde denk gelirsem de asla kacirmam'' diyerek, filmin nasil bir sey oldugunu tanimlamak mumkun. underrated denecek kadar da iyi degil. esasinda uzun uzun oyunculuklarini veya senaryosunu yorumlamak bile gerekmez. siritmayan oyunculuklar ve ortalama ustu bir kurguya sahip. sonda yasanan surpriz, filmi ve kurguyu biraz daha yukari cekiyor.

yalniz, filmin sadece birkac sokak ve mekanda gecmesinden midir yoksa izleyiciyi de bir sekilde bulmacaya dahil etmesinden midir veyahut filmdeki rahatsiz etmeyen dinginlikten midir bilemiyorum, enteresan bir sekilde asla sikilmiyorsunuz izlerken. tahmin edebildiginiz yerler oluyor ancak edemediginiz yerler de oluyor. her tahmininiz tutsa, kurgu icin basarisiz dersiniz. hicbir tahmininiz tutmasa, kurgu basarisiz dersiniz. bunun icin ozellikle ugrasilmis gibi geliyor bana. izleyiciye birkac basit, tahmin edilmesi kolay yemler sunup, sonunda samari basalim dusuncesiyle hareket edilmis sanki. kotu degil. super degil. sikici degil. oscarlik degil. ugrunda yaygaralar koparilmaz ama izlendigine de kesinlikle pisman etmez.

(mikua - 2 Nisan 2014 22:46)

son derece hızlı bir kurguya sahip ve son derece hoş bir film.
bu yüzdendir ki film nasıl geçti anlamıyorsunuz.
derken filmin 85 dk. olduğunu farkediyorsunuz.

(ronesans adami - 31 Ekim 2005 23:06)

özellikle sonuna doğru iyice coşan film. tek kelimeyle leziz. güzel bir seyirlik.

bonus:

hıncal gibi oldu yahu cümle.

cerenimo.

(corrosive - 3 Ocak 2006 01:52)

bir hikayeye nasıl şekil verilirmiş, olaylar nasıl kurgulanır, düzenlenir, sürprizli, matrak, coşturucu kalıplara dökülerek kıvamlı bir biçimde sunulurmuş görmemi, anlamamı sağlayan harika film.

(baretta - 17 Ocak 2006 20:39)

inanilmaz eglenceli, surukleyici ve sasirtici bir film. ülkemiz sinemalarinda kendine yer bulamasa da mutlaka alinmali ve izlenmeli diyorum, sözlerime son noktayi koyuyuyorum.

(sourfaced - 31 Ocak 2006 10:32)

senaryosu, kurgusu hem sasirtici hem eglenceli hem de bastan sona merak uyandiran sahane film. gorsel efekte, bilgisayara, yanar donere girmeden, abartisiz oyunculukla, az masrafla nasil da guzel filmler cekilebildiginin bir ispati.. olaylarin zincirleme sekilde birbirine baglanmasi muhtesem. tadindan yenmez...

(matis - 4 Şubat 2006 17:33)

2003 yılı mahsulu, yönetmenliğini greg marcks'ın yaptığı abd / kanada ortak yapımı film.

başrollerde dead birdsden de tanıdığımız henry thomas, hilary swank, barbara hershey, clark gregg, shawn hatosy, patrick swayze ve rachael leigh cook var.

film aynı gece, aynı zaman diliminde, aynı mekanlarda geçen 5 ayrı hikaye parçacığını anlatıyor, ki bu beş ayrı parça aslında tek bir hikayeyi oluşturuyor. karakterler kısıtlı bir mekan içerisinde bir oraya, bir buraya savrulurken sık sık karşılaşıyorlar. ve bütün hikaye o gece saat 11:14 de olan 2 kaza ile düğümleniyor, ki o büyülü zaman da filme ismini vermekten çekinmemiş.
bu ayrı parçaları izleyen seyirci kendini tanrı konumunda hissediyor. çünkü filmdeki karakterlerin öyle ya da böyle bilmedikleri bir iki ayrıntı bulunurken, seyirci herşeye hakim. bu da tabii insanın kendini zeki hissetmesini sağladığı gibi garip bir huzur da veriyor. izlemesi kesinlikle keyifli bir eğlencelik.

(uzuntu - 14 Şubat 2006 12:54)

iç içe geçmiş, bir birine teğet geçen öyküler yani kesişen yaşamlar tarzı film fırtınasının önemli bir ayağı.. son zamanlarda böyle filmler arttı, ümit ünal ın dokuz u, anlat istanbulu filan bize de sıçradı hatta. son oscarlı crash da kesişen yaşam konulu ama en azından anlatmak istediği bir meselesi olan bir filmdi. 11 14te ise herhangi bir mesele, doğallık vs yok. film sadece basit bir hesaplamayla "aa bu adam aslında şununlaymış" izleyici etkisinin üzerine konumlandırmış kendini.. hem de çok iyi oturmuş oraya.. senaristlerinin çok iyi bulmaca kurguladığının hakkının verilmesi gerektiği gibi müzikler de requiem for a dreamdan clint mansellin.. ama bunun haricinde filmin bir "film" olarak notu çok fazla değil.. yatmış bir film çünkü.. bir filmin teması "birbiriyle kesişen yaşamlar vardır" olamaz.. bu, ancak anlık bir görsel ilgi uyandırabilir. sonra unutursun gider.. bir kaç ay sonra mesela "john aslında mary nin sevgilisiymiş ulan" demez kimse.. tabi iyi bir film, üstada göre, ayakkabı içinde kalmış taşa benzetildiği için bu böyle..

(ebucan - 30 Nisan 2006 20:47)

"eğlenceli ve sürükleyici bir film izlemek istiyorum" diyenlerin asla kaçırmaması gereken iyi bir film. genç yönetmen amores perros'tan etkilenmiş olabilir elbette ama iyi ki de etkilenmiş demekten kendini alamıyor insan. olabildiğince özgün, -ilginç bir şekilde- kendi halinde sıkı bir film işte... yeterli valla.

(antrakt - 31 Temmuz 2006 23:25)

ozellikle rachael leigh cookun cheri roluyle tavan yaptıgı, hillary swankin ise en zayif halka olarak gorundugu, hikayesi ve kurgusuyla olmus hatta super olmus dedirten film.

--- spoiler ---

filmde hersey zaten orgu halinde, ama senaryodaki en guzel detay cherinin en son sahnede filmin en masum gorunen karakteri ile yaptıgı telefon konusmasıydı. nitekim (bkz: #9279408)

--- spoiler ---

(ocu - 29 Ağustos 2006 00:00)