• "maya ölürse restart atmanız gereken oyun. o olmadan işler çok zor."
  • "kısır döngü eylemler. içine girerseniz keyifli."




Facebook Yorumları
  • comment image

    çok fazla bug barındırıması,görevlerin kendini fazla,tekrar etmesi dost npc lerin 1 kilo soğandan hallice yapay zekaya sahip olmaları gibi problemleri gözardı edebilirseniz oldukça eğlenceli olan,walking dead ile gta hybridi diyebileceğimiz,kesinlikle gelecek vadeden ancak şu haliyle biraz eksik olan undead labs tarafından geliştirilen open world zombie survival oyunu.

    bu kadar az entry girilmesine şaşırarak,oyunu kabataslak incelemek istersek:

    önce çok da derin olmayan hikayemizden başlayalım,oyunu oynamayanlar için hemen alta geçmeleri elzemdir.

    --- spoiler ---

    ana karakterimiz marcus campbell,bir hafta sonu çalışma arkadaşı ed jones ile kamp yapmaya gider.nehir kenarında avlanırlarken bir anda zombilerin saldırısına uğrarlar.yanlarında herhangi bir elektronik eşya bulunmadığı için zombi salgınından habersiz bu guruhu* tepeleyen kahramanlarımız yakındaki korucu kulubesine giderler ve hayatta kalan birkaç kişiyle buluşurlar,bu kişilerden birisi de oyundaki önemli karakterlerden radyo operötürümüz lily ritter'ın babasıdır.burada birkaç ufak ısınma görevi yaptıktan sonra yakındaki bir yerden silah sesleri gelir ve bu durumu araştırmaya gittğimizde onbaşı maya torres(ki kendisi 3. ana karakterimizdir.)ı kurtarırız ve kabine geri döneriz.kabindeki herkesin yendiğini görürüz ve ed burada saldırıya uğrar.işte hikayemiz burdan sonra lily ile iletişime geçip kiliseye varmamızla tamamen kontrolümüze geçer.şimdi amacımız kaynakları optimum* kullanarak hayatta kalmak ve bu lanetli vadiden ordunun yardımıyla tek parça halinde çıkmaktır.

    ---
    spoiler ---

    negatif yönleri
    -oyun gerçekten belirttiğim gibi birçok bug barındırıyor.
    -kaplama hataları can sıkıcı olabilmekte.
    -fizik modellemelerinde ciddi eksiklikler var.
    -yan görevlerin bizim elemanı kıstırdılar koş yetiş,komşuların bahçeye juggernaut girmiş bir el atıver,ziyafet* hazırlıyorduk zeytinyağı bitmiş bi koşu alıver(şaka değil böyle bir görev var) şeklinde gelişmesi.
    -base giren horde a aktif olan elemanların saldırması,dinlenenlerin veya bir görevle uğraşanların ipin kuşağım diyip yanındaki kıyameti umursamadan uyumaya devam etmeleri yada yaptıkları işlere devam etmeleri gibi bir çok hata barındırıyor.
    -pc için optimizasyon gerçekten iyi değil,örneklemek gerekirse i5 2410 4 gb ram gt 540m ekran kartlı ortalama makinemde yüksek ayarlarda zaman zaman çok ciddi fps düşmeleri yaşadım.üstelik bu düşmeler yerli yersiz oldu.

    bunları umursamazsanız oyunun oldukça iyi yanları var:

    -zombilerin sadece kafalarından vurularak öldürülebilmeleri ile mite uygun olması.
    -post apokaliptik zombie dünyasını oldukça gerçekçi yansıtması.
    -bir kişinin birkaç zombinin üstesinde gelse de bir guruha* yada gelişmişlere(swat,juggernaut,bloater,feral vb) karşı gerçek hayatta olabilitesi olduğu gibi oldukça zayıf kalması ve desteğe ihtiyaç duyması
    -influence sisteminin temelde oldukça dengeli bir sistem olması
    -base i oldukça detaylı kullanabilme gerçek hayat zorluklarını yaşayabilme ve base i yeniden taşıma
    ve outpost sistemi.
    -araç kullanımı ve böyle bir oyuna göre araç çeşitliliği.
    -silah çeşitliliği ve silah seslerinin oyuna etkisi.
    -her sörvayvırın*kendine has kişiliği ve bu kişiliklerin oyuna ve görevlere direk etkisi.
    -radyo kullanımı ve getirdiği kolaylıklar.
    -ana görev diyebileceğimiz görev paletinin oyuna oldukça uygun olması.
    -haritanın güzel detaylar barındırması ve oyunun boyutuna göre yeterli büyüklükte olması.
    -oyundaki siz harici komşularınızın bir kaç mermi için birçok kişiyi öldürebilmeleri,askerlerin artık otorite yok deyip kafalarına göre otorite kurmaları,bu tip oyunlarda genelde olan haydi elele verip bu kabusu birlikte aşalım polyannacılığından çok,karanlık ve gerçekçi bir atmosferi yansıtması.

    oyunla ilgili temel görüşüm oyunun oldukça keyifli ve yeniliğe açık bir yapısı olduğudur.kesinlikle survival oyunları,sandbox oyunları ya da zombili herhangi birşeyi seviyorsanız bu oyunu arşivinizde bulundurmalısınız.oyunun hem xbox 360 hem de şu sıralar yeni port edilen pc versiyonu mevcut ve undead labs'ın açıklaması doğrultusunda oyuna çok yakın zamanda iki dlc geldi isimleri de breakdown ve lifeline.breakdown oyunun sandbox moduna sahip ufak eklemeli modu diyebiliriz lifeline ise oyuna birde ordu cephesinden bakan bir yapıda.şahsi notum bu kadar eleştiriye rağmen 75/100'dür.iyi oyunlar dilerim.


    (fetch me some wine will ya - 14 Kasım 2013 00:57)

  • comment image

    oyuna başlarken kötü ve ucuz bir izlenim bıraksa da ileride kendi takımını kurma, gerçekten survival havasını hissetme, save noktalarının olmaması ve yaptığınız bir hatanın geri dönüşü olmaması gibi realistik olaylarla kendini sevdiren oyun. oyunun yapımcısı undead labs'ın öyle büyük bir ekibi yok zaten, bu onlar için büyük bir adımdı. ve bence bu oyun onlar için bir deneydi. bundan sonraki çıkaracakları oyunun demosu gibi düşünün bu oyunu. cidden bu oyunu yapan kafa çok daha iyisini yapabilir, bariz belli... oyun hakkında beni rahatsız eden konular çeşitliliğin olmaması, mapin küçük olması ve o lanet olası kontroller..! cidden bu kadar gerizekalı yapımcılar karşısında bu ekip bu kafayla uçar gider.

    edit = oyunun 1.8 gb olması da ayrı bir ilginç... ne diyelim, gta ölsün o zaman.

    taa aylar sonra gelen edit 2 = cutscene falan olmadığını unutmuşum gerçi..

    edit 3 = pardon yıl olmuş ne ayı..

    edit 4 = zaman ne çabuk geçiyor yav..


    (neroem9 - 1 Aralık 2013 20:15)

  • comment image

    zombili hayatta kalma oyunu. haritası çok küçük olmasa da çok da büyük değil. tamamını görmenin çok süreceğini sanmıyorum. girilecek çok sayıda mekan olsa da çoğu birbirine benziyor. keza araç olarak da pek fazla çeşitlilik yok oyunda. aynı kısırlığın görevler konusunda da sürdüğünü söylemek doğru olur. görevler de genel olarak birbirinin aynısı. zaten yan görevler direkt birebir aynı, toplamda 6-7 çeşit yan görev var. oyun size durmadan yan görevleri veriyor, bu yan görevlerle oyunda birçok konuda işinize yarayan influence puanı kazanıyorsunuz. o puan olmasa değmez bu yan görevleri yapmaya. bunun dışında pek fazla eksisi yok oyunun. hafiften görevler nedeniyle kendini tekrar etse de, aldığımız her kararın kalıcı olması (karakterlerin ölümü gibi), karakterlerin bazı özelliklerinin gelişmesi ve bazı uzmanlıklar elde etmesi, sığınağımızı özelleştirmemiz, taşınmamız, grupta dost olduğumuz her karakteri kontrol edebilmemiz, diğer gruplarla aramızdaki ilişkilerin gerçekçi oluşu oyunun olumlu yönlerinden birkaçı. hayatta kalma oyunlarını seviyorsanız düşünmeden steam indirimine girdiğinde kapın.


    (i am the wooden doors - 29 Ocak 2014 12:29)

  • comment image

    gecenin bu saatinde rehber mahiyetinde ufaktan incelemesini yazdığım oyundur. *

    şimdii, tanım olarak zombili, üçüncü kişi bakış açısından oynanan (gta stili de denir) bir oyundur kendileri. e zombi olunca, ister istemez aksiyon oluyor. önce xbox'lara sonra pc'ye çıkmış, firmanın yanlış politikası yüzünden bir çok genç oyunu kurma ile oyunu kaldırma arasında 10-15 dakika harcamıştır. hatta ne yalan söyleyeyim, bir dönem ben de kurmuş, ilk görevi yapıp kaldırmıştım kendisini. geçenlerde denk geldim, oynayayım dedim. bir kaç gündür de oynuyorum. oyun ilk başta biraz karmaşık geliyor, zaten pat diye aksiyona atıyor abiler bizi, ufak ufak tutorial tadında görevlerle iyice ısınıyoruz. görevler demişken ufaktan rehbere de giriş yapayım ben bu arada.

    oyunu ilk açtığınızda en az üç zed (oyunda zombilere zed deniyor, saygı duyarak bu geleneği sürdüreceğim yazı boyunca) arkadaşınız ed'i (kelime oyunu sezdim) tepeliyor. siz de elinizdeki tahta parçasıyla ağız burun giriyorsunuz. tabi bu o kadar kolay bir şey değil. burada (ve genel yakın dövüşte) dikkat etmeniz gereken şey: stamina, hp, mesafe, yakın dövüş silahınızın tipi ve son olarak bitirici vuruşlar.

    ufak ufak değinirsek;
    >stamina: habire bam-güm vurmayalım, spam-click olmasın kafasıyla yapılmış iyi bir uygulama, her vuruş, hatta yaptığınız her şey staminanızdan azar azar veya çokar çokar (iğrencim) yiyor. stamina'nız bitince genelde snack'le staminayı tekrardan dolduruyorsunuz veya bir süre nefes alıp beklemeniz lazım. hangisini yaparsanız yapın bu eylemler sırasında açık hedef olduğunuzdan sürekli saldırı yapmak akıl karı değil. (ufak değindim hakkaten)

    >hp: buna açıklama yapmaya gerek duymuyorum. hp lan. hp yani. dikkat edin tabi. bi' ısırıklık canınız varken horde'a (zed halay grubu) dalmayın.

    >mesafe: çok yaklaşmalarına izin verirseniz birden etrafınıza üşüşüveriyorlar, orta mesafeden emin vuruşlar yapın, hamleniz mutlaka birini hatta mümkünse bir kaçını vursun. hatta ve hatta bir süre peşinizden koşturup tek sıraya sokun, sonra saldırın. en az riski almış olursunuz.

    >yakın dövüş silahı: şöyle ki, bir beyzbol sopası ile bir ingiliz anahtarı aynı karakteristiğe sahip değildir. beyzbol sopası daha hızlıyken, ingiliz anahtarı daha öldürücü vuruşlar yapar, beyzbol sopasına göre daha dayanıklıdır. yani aynı kategorideki silahlarda bile ciddi bir kıyas durumu mevcut. oynama stilinize illa biri uyacaktır.

    >bitirici vuruşlar: zed'ler belirli hasar aldıktan sonra dizlerinin üzerine çöküyorsa, veya tamamen yere düştülerse "z" tuşu ile (ne kadar ironik değil mi) bitirici vuruş yapabilirsiniz. zed'lerin olayı kafalarına hasar almadıkça yaşamaları. yani adamın iki kolunu iki bacağını da koparsanız bile kafasına hasar almadıkça yaşayabiliyor.

    sonrasında yolda dövüşe dövüşe ilk home'a geliyorsunuz, içeride dayılar var. işte biri yaralanmış, bu sebepten orada kalmışlar falan. süzme salak olduğumuz için yardım ederiz diyoruz (hatta ed şaşırıyor "ediyor muyuz lan" gibisine). abi hemen triplere girip bize görevi kitliyor su deposuna çık etrafı kolaçan et diye ("surveying"in türkçe karşılığı "kolaçan etmek"tir, ona göre). biz de çıkıyoruz. home base rehberini sonlara saklayalım, biraz daha mekaniklerden gidelim istiyorum. ha nedir? surveying'in bize yararlarından konuşalım. tepede olduğumuz sürece zed yok gençler bunu bir yazalım. şükela. e tepedeyiz. yani her şey görüş açımızda aşağı yukarı. yapmamız gereken sağ tuş ile yakınlaştırıp bir süre soru işaretine kitlenmek.

    işte yakınlarda araçtır şudur budur derken bir tane kulübe buluyoruz. düstursuz dalıyoruz kamp ortamlarına. bir alana (ev, dükkan vb) girdiğinizde sol üstte "resources" göreceksiniz. bunun altında soru işareti varsa bakılmamış (aranmamış) şeyler var demektir. beyazlı şeylere bakın ki genelde tek tip bunlar. kırmızı alet edevat dolabı, sırt çantası, beyaz çekmece vb. zorlanmayın diye hepsi tek model. bütün kentte böyle bu. çok yüksek ihtimal snack ve painkiller bulacaksınız. atın bunları çantaya. ihtimal dememden loot'ların rastgele olduğunu anlamışsınızdır. ikinci oynayışımda ilk evde pompalı bulmuştum mesela, verdim odunu verdim odunu sonra ehehe. herneyse, resources kısmında nothing left yazıyorsa iki ihtimal var: 'aranacak bir şey yok' veya 'aranabilecek her şey arandı'. ilki alanda hiç loot olmadığı anlamına geliyor. ikincisi olması durumunda etrafta aradığınız şeylerde almadığınız şeyler (ne çok şey dedim lan) var demektir. resources kısmında bir işaret görüyorsanız bir 'cache' buldunuz demektir buna da sonra değineceğim. ama ilk alanda bu 'cache'leri kırıp ganimetleri alın gitsin çok da kritik değiller bu aşamada.

    ciddi başlayıp laubali devam eden yazımızda bir sonraki mevzu gürültü. arama yaparken kule tepesinde olduğu gibi bir yuvarlak doluyor. heh, o yuvarlağı hızlandırabilirsiniz. ama gürültü çıkar. gürültü oyunda önemli etken, neden? çünkü zed'ler kör. adamlar sese geliyor hacılar. o yüzden aramada acele edip ses çıkarırsanız 8-9 zed tepenize çöküyor. umrumda olmaz derseniz ayrı mevzu tabi. bir noktadan sonra 'sikerler yaa' modunda takılacaksınız zaten.

    önereceğim şey, mümkün olduğunca gir-çık yapın. evlere dalın, loot'layın. zaten ilk görevlerde iki kişisiniz. iki kişi olmak önemli avantaj oyunda, partneriniz bir zed'i arkadan boğazlıyor mesela, o sırada vurursanız direk kafasına tek darbe yiyor eleman. haliyle patates oluyor. evlere girip çıkmanız silah bulma şansınızı da artırır hem. elinizdeki sopa çok sağlam değilse (ki başlarda değil), 10-15 zed sonra damaged konumuna geçiyor. kullan-at felsefesiyle ilerleyeceksiniz bir süre. ateşli silah bulursanız o ayrı. tabi ateşli silahlar için mermi lazım. yani en iyi arkadaşınız yine yakın mesafe silahınız.

    silahlara da değineyim ufaktan. 159 farklı çeşit ateşli silah var oyunda. hassiktir oradan diyenler 'state of decay imfdb' diye aratabilirler google'da. özellikle bu çeşitlilik çok hoş. resmen kasmış adamlar. her silahın kalibresi olması gerektiği gibi. genellemeler mevcut tabi. en yakın kalibreler seçilmiş yine de. ilk seviyelerde 9mm, .45 ve pompalı mermileriyle bol bol haşır neşir olacaksınız. her türlü mermiye önem verin. tabi gidip de 4 tane painkiller'i 2 tane .50 cal barett mermisi için atmayın. sonuçta o mermileri kullanan silahı buluncaya kadar oyunda biraz ilerlersiniz. boşuna taşımayın. tamam rastgele silahlar ama bir 'tier' mevzuusu var. yani gidip ilk alanda m4a1 falan bulmuyorsunuz. veya çok düşük şanslar bunlar. ama yine de oyunun size bir kıyak geçip m107cq'yu (bildiğin barett .50 cal) dandik bir kamp sitesinde bulmanızı sağlayacağını sanmıyorum. mantıksız olur zaten. benim o ayarda bir tüfeğim olsa her şey bir kenara, sadece onu alır giderim kamp yerinden.

    gürültü önemli demiştik. silahlara susturucu takılabiliyor. yani mantık dahilinde yine bu da. pompalılar ve revolver'ler susturucu takılamayan silahlar. adamlar susturucu olayına da çeşitlilik getirmiş bir bakıma. mesela sağdan soldan bulduğunuz susturucular ev yapımı oluyor genelde. 10 mermi falan dayanıyorlar. yüksek kaliteli susturucular 30-50 mermi dayanıyor. başarılı yani.

    silah konusunda ilk aşamada tabanca önerim glock olabilir size. veya herhangi bir 9mm. onun dışında oynaya oynaya alışırsınız zaten. p226 ve g36c buldum mu geri kalanı boştur benim için mesela. oyunda ikisine de denk gelmedim. tüfeklerde bir tek akms bulmuştum bir oyunumda. sonra silinmişti o kayıt.

    skill'leri de anlatayım. temel 4 yeteneğimiz (atletizm, dövüş, atış, zeka) dışında 2 tane de her karaktere has özelliğimiz var. biraz biraz açıklarsak;
    >atletizm: koştukça artan bir yetenek. her seferinde stamina bonusu veriyor.
    >dövüş: yakın mesafe dövüştükçe artıyor. vitality (hp) bonusu veriyor. ek yetenek veya uzmanlık açıyor.
    >atış: silahlarla zed vurdukça artıyor. geri tepmeyi azaltıyor. ek yetenek veya uzmanlık açıyor.
    >zeka: alanlarda arama yaptıkça artıyor. arama süresini azaltıyor.

    bunun dışında daha fazla eşya taşıyabildiğiniz powerhorse, stamina yenileyen reflexes gibi 'karaktere özgü' yetenekler de var. karakterlerin hangisine sahip olduğunu tanıyıncaya kadar anlamıyorsunuz. ek yeteneğe sahip olmayan karakterler de var. ama bazıları elzem. bir doktor lazım mesela, bir tamirci veya, çünkü bu adamlar hem ekibe bonus sağlıyorlar, hem de mesela hastaların yattığı yeri geliştirecekken lazım olan personel sayılıyorlar. tamirci yoksa arabaları tamir edecek çalışma platformunu (workshop) yapamıyorsunuz.

    home base'den devam edersek, oyundaki para birimimiz influence. bu bir nevi sizin oradaki krediniz gibi. hani eve para getiren adam o akşam evde puding isterse yapılır ya. bunun gibi düşünün. siz görev yaptıkça, eve katkı sağladıkça bu influence artıyor. bu influence'leri de destek çağırmak, ganimet toplatmak, evdeki supply locker'dan eşya almak için kullanabiliyorsunuz. supply locker da adından anlaşılabileceği gibi, bir base'deki tüm popülasyonun ortak dolabı. sizden başka kullanan olmuyor ama. ya da ben denk gelmedim. sadece eve yapacağınız geliştirmelerin locker'a artısı olabiliyor. mesela ben basit bir çalışma masası yaptım. hemen 2-3 tane susturucu yapmış çocuklar atmış locker'a. tanesi 2 influence mi ne. sudan ucuz. su demişken oyunda içilebilir su yok. ne garip değil mi? evin temel ihtiyaçları var; food, material, fuel, ammo ve medicine. bunların hepsi eve girdiğinizde solda yazıyor zaten. burada da güzel bir matematik var. mesela ekip sayısıyla doğru orantılı günlük food ihtiyacı toplam food'dan eksiliyor. ammo sizden başka göreve gidenlerin, gözetleme kulesindeki nişancının kullandığı bir kaynak. medicine, yine göreve giden veya yaralanan kişilerce kullanılıyor. material evi geliştirmek için gerekli. fuel ise molotof yapımında kullanılıyor. oyunda 7-8 çeşit araba var, hiçbiri benzin harcamıyor. zaten fuel bitmesi diye bir şeyle karşılaşmadım hiç. siz kullanmadıkça azalan bir şey değil.

    evden devam edelim. diyelim ki bir evi komple temizlediniz. aradınız ettiniz falan. konumu da güzel. orayı outpost yapabiliyorsunuz. 50 influence karşılığında tabi. yani bu demek ki, outpost sınırlarında zed spawn olamaz (sınır dışında spawn olup eve girebilir), outpost'lara tuzak hazırlatırsanız (ki çok ucuz), horde'ler sınırlarına girdiğinde yakarak öldürüyorlar. bu outpost olayının da bir sınırı var, maksimum 8di sanırım bir haritada. evin boyutuna göre değişen bir şey, bunu da belirteyim.

    evdeki insanların moralleri de var, birinin ölmesi, zed saldırısı gibi olumsuz şeylerden moralleri düşüyor. genel moralin dışında birebir ruh halleri var ki, tam çile. mesela tam göreve çıkacakken ed'in moralinin düşük olduğunu öğreniyorum. sanırım son görevinde yaralandığı için içerledi çocuk. bad trip'e girmiş. hemen alıyorum bir geziye çıkarıyorum, beraber bir kaç zed öldürüyoruz. cesareti yerine geliyor. sen olmasan yapamazdım falan diye gazlayıp eve bırakıyorum tekrar. hoop tekrar göreve.

    diyeceksin ki neden bu kadar önemsiyorsun. çünkü ed kendi kafasına sıkabilir, delirip sağa sola saldırabilir. benzer bir anımı da anlatayım. yanılmıyorsam rahip olan kötü görünüyordu. ben de gidip medicine bulmuştum bir yerlerden. tam görevin ortasında rahibin 'black fever'e yakalandığını öğrendim. ekipte bir tane yaşlı eleman vardı. tam teksaslı, yuvarlak şapka, gömlek ve çifte üçlüsü var adamda. bu ipne gitmiş rahibi vurmuş ben gidemeden. rahip sizlere ömür. ekip kızıyor buna da adam hiç sallamıyor. oyun içinde tab'la açılan bir günlük var. bayağı yararlı. ne oldu ne bitti diye oradan baktım. adam tepkileri takmamış hiç. iyice ayar oldum da, kuledeki tek nişancı o, atarlanamıyorum herife.

    az çok oyunu anlatabildim sanırım. aşağıda daha oyun içi tecrübeye yönelik yapın-yapmayın listesi var. güncel tutmaya çalışırım.

    yapın;
    >karakterler belli bir süre sonra yorulur, veya enerjisi tamamen biten bir karakter yaralı duruma düşer. bu durumlarda karakterin max hp ve max stamina'sı düşer, başka karaktere geçin.
    >kaydedin. oyun görev sırasında save almaz. görev bitişlerinde oyunu durdurmanız kaydetmesi için yeterlidir.
    >evin durumunu takip edin. etrafında sürekli horde'lar varsa temizleyin. yakınlarındaki 'infected' evlerini temizleyin. mahalleniz pür-i pak olsun ki moraller tavan olsun.
    >bir anda ortaya çıkan 'x kişisine yardım et' tarzı görevlere çabuk yanıt vermeye çalışın. ölebilirler.
    >görev yapın. her açıdan faydası oluyor.
    >oyun siz yokken kendi kendine oynar. çok kritik şeyler olmuyor bu dönemde, ama yine de kontrol etmeyi unutmayın.
    >journal'inizi (tab) sürekli kontrol edin. can yoldaşınız o sizin.
    >sıkıştığınızda 'sol alt' tuşuna basarak radyodan yardım çağırın, taşıyamayacağınız kaynak bulursanız 'akbaba'ları çağırın mesela. outpost kurun. influence'nin birikmesi çok kolay, çekinmeyin, harcayın.
    >skill'lerde seviye atladıkça bazı özellikleri aktif edebiliyorsunuz. mesela shooting'de 3level olmak sizin seçtiğiniz bir silah tipinde ustalık sağlıyor.
    >arabalarla zed ezmek iyidir. fazlası zarardır. ne demek istediğimi patlamış bir arabanın yanında zed döverken anlayabilirsiniz.
    >alevden aldığınız zarar düşük olduğu için zed öldürmek uğruna molotofa kafa atabilirsiniz. molotof candır hatta, sallayın her yere.
    >large backpack bulun.
    >arabaları garajlara park ettiğinizde kaybolmazlar. supply locker koyduğunuz bir eşyayı aldığınızda sizden komisyon alır. bundan kurtulmak için (özellikle ilk zamanlar) arabaların bagajlarını kullanabilirsiniz.
    >tüm kaynaklar (break-open yapmadan) rucksack'lara konup taşınabiliyor. kendine ait bir slotu olduğu için acil değilse kırmaktansa rucksack şeklinde base'e taşımak daha mantıklı.
    >daha mantıklı olansa eğer bulunan kaynak sağlamsa ve gerekliyse orayı outpost yapmak. vergi alır gibi kaynak alıyorsunuz.
    >yüklüyken (rucksack veya over-encumbered) koştuğunuzda stamina daha hızlı düşer. arabaya binin.
    >pikap araçların 4 yerine 6 bagaj slotu vardır.
    >ille de silah derseniz silah dükkanları ve polis merkezlerine dadanın.
    >her zaman snack ve ilaç bulundurun.
    >bir melee, bir ranged + şarjör, snack ve ilaç olmak üzere 5 slotu kesin ayırın.
    >snyder trucking warehouse'a taşınmaya bakın.
    >nerede çokluk orada b.kluk felsefesini benimseyin. daha fazla insan daha fazla bela demek bir bakıma.
    >komşulara yardım edin. çevreyle olan iletişim önemli.
    >bazen sessizlik iyidir. c'ye basılı tutun ve gizlilik moduna geçin. susturucu silahlar kullanın. eğilmişken arkadan yaklaştığınız bir zed'i z tuşuna basarak direk öldürebilirsiniz. çalılara girdiğinizde görünmez olursunuz.
    >zed'ler merdivenden çıkamaz ama dibinde bekler. tepeden ateş etme şansınız varsa neden olmasın?
    >influence karşılığında yoldaş edinebiliyorsunuz. destek lazımsa kullanın.
    >rucksack'leri kapının önüne getirseniz de olur. içeri kadar taşımanıza gerek yok.
    >ışık t ile açılıyor (araba için de aynı). ışığın zed'ler üzerinde etkisi yok. çok fark etmez kapalı veya açık olması.
    >savaşırken, önce zor zed'leri halletmeye bakın.
    >her tür dövüşte düşmanı tek sıra dizmeye çalışın. özellikle ateş ederken headshot kolaylığı olur.

    yapmayın;
    >güven kaybetmeyin. arabayı üzerine sürdüğünüz, ateşe verdiğiniz, ateş ettiğiniz, yakınında patlama yarattığınız insanlar size güvenemez. yanlışlıkla da olsa bu böyle.
    >2 tane .50 kalibre mermiye işe yarar şeyler değişmeyin.
    >etrafta zed varken hızlı arama yapmayın.
    >damaged konumdaki ekipmanla savaşa girmeyin.
    >arabadan siyah duman çıkıyorsa artistik yapmayın.
    >zed'lerin dikkatini dağıtacak şeyleri atarken etrafa bakının.
    >haritanın ortasında bir tarla var. aman ha aman, sakın oraya ekipmansız gitmeyin.

    işte bunlar hep işsizlik. haydi iyi oyunlar ahali.


    (solidmemo96 - 8 Temmuz 2014 09:27)

  • comment image

    şahsen walking dead atmosferini buram buram solumakta olduğum oyun. kırsal kesimdeki kasaba ve çiftlikler arasında mekik dokuma kısmı olsun, kasabadaki dükkanları marketleri yağmalama kısmı olsun, "siktir gece karanlığına kaldık şurdan bi araba bulayım da topuklayayım" hissiyatı olsun baya havaya soktu beni.

    kontroller kafadan zayıf evet. öyle zayıf ki, daha iyi olur diyerek gamepad'i taktığımda klavyeden aldığım randımanı alamadığımı fark ettim ve yine klavyeye döndüm koşarak.

    grafikler bence güzel ya da yeterli diyim. mesela günün ilk ışıklarında ortamın garip, böyle sunburnt filtreli bir hali var benim ço hoşuma gitti. fonda ara ara çalan ambient müzik ortamın yalnızlığına iyi gitmiş bence. özellikle buğday tarlaları ve elektrik direkleri arasında uçsuz bucaksız yollarda direksiyon sallarken öyle iyi geliyor ki, o anki yalnızlığınızı her haliyle yaşıyorsunuz. yalnızsın ulan! yan koltuk boş, yollar boş, yandaki çiftlik evi 1-2 saat kadar önce doluydu ama son yardım isteklerini de geri çevirdiğinde zombi istilasına daha fazla dayanamadılar artık orası da boş..

    bir de dün akşam oynarken ilk defa bir karakterimi kaybettim (hastalıktan ölenler hariç tabi), o da ed oldu. şişko boss zombiylen köşe kapmaca oynarken dombili bi kaptı beni aynen belimden kopardı ikiye ayırdı. ve gariptir üzüldüm, "aaaaa!" dedim "ed öldü lan! maceraya birlikte başladığım, balık tutarken bi anda etrafımızı saran tiplere birlikte saldırdığımız tırsak ed, büyük ihtimalle şehirdeki en iyi dostum öldü!" tam da o sırada ekranda çıkan yazı her şeyin özeti gibiydi: "you'll live in our memories"

    uzun lafın kısası, zombili ortamları sevenler bence bir şans vermeli. evet bir alışma süresi var, "lan şimdi nereye gitmeli? onu mu kurtarmalı, şu zombi akınını mı kesmeli" filan diyor insan ama oynaya oynaya çözüyorsunuz temel dinamikleri.

    good huntin' fellas! and stay alive...


    (roscoe - 11 Eylül 2014 10:19)

  • comment image

    uzun zamandan beri ilk defa, bilgisayarın başından kalkmakta zorlandığım oyun. hazır steam'de olan büyük indirimini görünce dayanamayıp, denemek istedim. 1 saat geçmemişti ki, kendimi diğer ek paketlerini de alıyorken buldum. oyunun grafikleri öyle ahım şahım değil fakat oyundaki atmosfer gerçektende sizi o kasabada diğerleriyle birlikte hayatta kalmaya çalıştığınızı buram buram hissettiriyor. özellikle, mevcut evinizden, malzeme almak için ayrılıp, karanlığa yakalandığınızda, bir an evvel eve geri dönmek istiyorsunuz. diğer ek paketlerinin versiyonlarını oynamadım ancak, şu an mevcut evimi, daha büyük bir eve taşıdım. bu sırada 3 arkadaşımızı kaybettik. 2'si zed tarafından öldürülürken, bir diğeri kayboldu. şimdilik moral durumumuz iyi fakat gün geçtikçe sayımız azalıyor. her ne kadar silah olarak kendimizi toparlamış olsakta, mermi sıkıntısı hala mevcut. ilk ev dediğimiz mahalledeki ve çevresindeki bütün araçlar haşat oldu. tam zamanında yeni mekana, yeni eve geçtik. fakat ortam zed kaynıyor. yağmalanacak dükkan çok, fakat kafasına göre görevlere çıkan karakterler olduğuna, çoğu zaman tek başıma gitmeye çalışıyorum. diğer bir mekanda, bildiğin askerler tarafından korunan bir yer var. ufak bir ziyaret yaptık fakat kafa yapıları bize uymuyor. götümüzün dibinde zedler dolanırken, silahlarınızı bize teslim edin, biz sizi korururz kafasındalar. yok ya? şişe çevirmece mi oynayacağız mahallenin ortasında zedlerle birlikte? fuck off diyerek tersleyip çıktım mekandan.

    yukarıdaki yazar arkadaşların da belirttiği gibi, oyun kontrolleri baştan çok kötü geliyor. fakat alıştıktan sonra hakim oluyorsunuz bir şekilde. arabayla carmageddon tadında zed horde'larına dalmak çok eğlenceli olsa da, belli bir süreden sonra arabınızı perte çıkartacağı için, elinizden geldiğince düzgün kullanıp, çok ekşına girmeyin. bana kalırsa, eğer birden fazla göreve aynı karakterle çıkacaksanız, yanınıza birisini alın derim. bazen öyle bir hal alıyor ki, etrafınızda 20'ye yakın zed ve bir de öldürmesi zor olanlarından bitebiliyor.

    yine tekrar etmek adına, "tab" tuşunu çok sık kullanın. çünkü farkında olmadan görev kaçırabiliyorsunuz ve aslında sizin çok ihtiyacınız olacak bir durumu pas geçmiş sayılıyorsunuz. moral çok önemli. arkadaş olmak da. çünkü oynadığınız karakterlerin çoğu ya yoruluyor ya da tıbbi tedaviye ihtiyaç duyduğundan, karakterinizi değiştirmeniz gerekiyor. eğer arkadaş değilseniz, o karakterle değişim yapamıyorsunuz. o yüzden yardım çağırılarına mutlaka kulak verin ki ileride size yardım ettiğini hatırlayıp, "friend" olayına çoktan adım atmış olasınız.

    biraz tekrar havası sezmeye başlatabiliyor fakat yine de oynanış ve atmosfer konusu ve de değişik görevlerin ortaya çıkışları bunu biraz geri planda bırakıyor. zaten evinizdeki bir çok yerin özelliklerini yükseltmek için bir çok malzemeye ihtiyaç duyacağınızdan, sağ sola koştururken oldukça zaman harcıyorsunuz. eğer her eve girip, malzeme toplamaktan sıkılırsanız, çağırın bir adamı, gelsin o toplasın. çoğu zaten başarılı oluyor bunu yaparken.

    bazı yerlerde, sizin gibi "ev" kurmaya çalışan daha küçük topluluklar olabiliyor. çok güvenmemekle birlikte, eğer yardım çağırılarına cevap verirseniz, aranızda küçük paslaşmalar oluyor. en azından şimdiye kadar bir defa mermi yardımı geldi diyebilirim.

    çok fazla uzattığımı düşünerekten, bir kaç cümle daha ekleyip sonlandırayım. eğer biraz içine girip oynarsanız, bence size o ortamı buram buram yaşattırıyor. bazen götünüzü üç buçuk attırıp, 5 yaşındayken, bir köpekten "annneee" diye feryad edip kaçışınızı andıran durumlara sokuyor. ne var ne yok bırakıp topukluyorsunuz ki korku anlamında size bunu hissettiriyor.

    "acaba bu oyun online olsaydı nasıl olurdu?" sorusuyla başbaşa bırakıp uzaklaşıyorum.


    (empati kur - 21 Aralık 2014 12:02)

  • comment image

    evvela oyunu kim isimlendirmişse tebrik etmek gerek. çok karizma çok klas bir isim verilmiş. oyun hakkında geçerli sayılabilecek bir çok malumat bu başlık altında yazılmış zaten. en çok eleştirilen kısmı olan kontrollerine de eğer benim gibi gamer iseniz çabucak alışıyorsunuz.

    şahsen zombili şeylerden genelde hazzetmememe rağmen beni walking dead izleyicisi yapacak kadar da sardı valla. biraz oyun biraz walking dead derken epeyce içselleştirdim bu zombileri. ekmek almaya giderken zombi görsem ne tırsar ne de yadırgarım artık o derece. geçen gün de olası bir zombi istilasında nereyi yurt tutacağımı falan hesaplayıp attım hafızaya. dünya hali belli olmaz. evi de hep konserve, kuru gıdayla doldurdum. bi levye, külünk ya da samuray kılıcı da aldım mı tamamım dostlar. silahı da istiladan sonra yavaş yavaş hallederiz artık. fakirhaneme beklerim.


    (mujdeci - 18 Ağustos 2015 10:53)

  • comment image

    single player bir zombie survival oyunu istiyorsanız denemeniz gereken oyun. bir sürü silah seçeneği var. karakterler yorulunca veya ciddi yaralar alınca dinlenmeleri için başka karakterle oyuna devam edebiliyorsunuz. cephane, silah, sağlık malzemesi gibi şeyleri yağmalayıp çantanıza sığmayanları arabanın bagajına koyabiliyorsunuz. bu yağmaladığınız şeyleri üs olarak kullandığınız yere götürdüğünüzde saygınlığınız artıyor. tabi bu saygınlık zamanla azalıyor. bu yüzden sürekli amme hizmeti yapmanız lazım. tüm zombileri öldürmeye imkan yok. çoğu zaman yanlarından koşarak veya arabayla son sürat basıp gidiyorsunuz. ayrıca üs olarak kullandığınız yerde bir şeyler inşa edebiliyorsunuz.

    third person oyunlarının hayranıyımdır. the saboteur, freedom fighters, gothic gibi az kişinin bildiği güzel oyunların yanına state of decay'i de ekledim. öneririm.


    (mihajlovic - 2 Kasım 2017 22:47)

Yorum Kaynak Link : state of decay