nef'is bir mintzkov şarkısı.

just like a farewell start
without anymore doubt i'm taking off
i'll take slower pace
and try to win the race from here my friend
you understand
there's history in this place
some beauty, some erased and something sweet
i do agree
with everything you say
but the ocean has its way upon the waves
they wash away

there is history in this place
someone going, someone stays
but leaving it all behind
miles ahead i find
there's something distant deep inside that smile
taking you far from here

well distance takes a while
if you just take it halfway everytime
you won't arrive
you won't arrive at all
you'll drift along in time

there is history in this place
someone going, someone stays
but leaving it all behind
miles ahead i find
there's something distant deep inside that smile
taking it far from here

wash away, like a wave
are you up for it to drift along today
drift away and make it home
there's a wave, deeper shade
are you with me on this hope to slide away
slide away and make it home

just like a farewell start
without anymore doubt i'm taking off

(insensitive - 11 Mayıs 2009 10:52)

efsane aranjör gil evans'ın önderliğinde 19 kişilik bir big band, müthiş trompet miles davis'in sololarıyla harmanlanmış ve sonuç olarak ortaya muazzam bir çalışma çıkmıştır. ayrıca porgy and bess ve sketches of spain'in doğumunu sağlayan öncü bir albümdür.

(wrangle - 31 Aralık 2010 01:14)

http://www.milesdavis.com/…premieres-in-u-k-berlin/

(e a p - 26 Ocak 2016 21:54)

ilk fragman geldi:

http://www.ew.com/…-miles-davis-miles-ahead-trailer

(e a p - 2 Şubat 2016 18:09)

istanbul film festivalinde gördük geçen hafta bu nefis filmi.
film miles davis'in doğumundan ölümüne biyografisi değil. müziğe, daha doğrusu albüm çıkarmaya ara verdiği 70li yıllarda geçiyor ve o dönemdeki birkaç gününü anlatıyor. anlatılan hikaye ne kadar doğru bilmiyorum, biraz uydurulmuş olabilir; izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız. filmdeki çok hoşuma giden olaylardan birisi 70li yıllardaki birkaç günü anlatıyor olmasına rağmen, flashback'lerle kind of blue döneminden de sahneler içeriyor olması. biliyorsunuz ki miles davis bıyıktan önce tarık akan ve bıyıktan sonra tarık akan gibi iki döneme ayrılıyor. kısa saçlı takım elbiseli kind of blue miles'ı ve bitches brew sonrasındaki saçlarım şekil önümden çekil miles'ı.

(goddard - 18 Nisan 2016 10:18)

festivalin iki sıkı müzikal/belgesel filminden biriydi miles ahead.
diğeri ethan hawke'ın enfes bir chet baker olduğu born to be blue.
iki sevdiğimiz müzik adamına iki güzelleme.

miles buruncu, chet iğneci. her buruncu gibi, miles da iğnecilere burun kıvırıyor. buruncular, havalı burun hareketlerinde ustadırlar. chet'in filminde miles belki bu yüzden biraz cool/kıl gösterilmiş. mizahen anlatıyorum tabii. bu çeşit yeraltı edebiyatına aşinalığın öğrettiği bir şey bu: dipler mizah olmaksızın çekilmez. huzursuz bir ölümün kol gezdiği yerlerde dolaşmak, tekinsiz bir şenliği gereksinir.

miles'ın gömleklerinin, chet'in dişlerinin hastasıyım.
aramızda 1988, açıkhava'da üç gün üç gece miles düğününe katılmış büyüklerimiz vardır. vay! o jazzyler ne kadar şanslıdır.

(atlantisten gelen zekiye - 26 Nisan 2016 16:52)

bir miles davis biyografisinden ziyade, miles davis'in hayatını zaten detaylı bilen insanlar için, o hayattan kısa bir kesitin, içine kurgusal öğeler katılarak canlandırılmasını gaye edinen film. konuya tam hakim olmayan için uzun uzadıya bilgi vermek ve miles davis'i anlatmaktansa, hiç o sulara girmemeyi tercih ederek takdirimi kazandı don cheadle.

filmin sonunda herbie hancock ve wayne shorter'ın da don cheadle'a eşlik etmesi ayrıca iyi düşünülmüş bir detaydı.

(protospher - 9 Temmuz 2016 22:29)

ortamlara düşmüş. yardırmaca.

(e a p - 11 Temmuz 2016 21:14)

ilk yarısını izledim ve memnun kaldım diyebilirim. görünüşe göre belli bir konuyu ele almıyor. sadece bize miles'ın kafasını, ruhunu anlatıyor, gösteriyor. ki miles denince bilmemiz, öğrenmemiz gereken şey de budur zaten. nerde doğmuş ne zaman doğmuştan ziyade. haliyle tutup da belli bir senaryosu ya da konusu olmamasına başarısızlık demek haksızlık olur. tam da olması gerektiği gibi bir miles filmi olmuş görünüyor. don muhteşem oynuyor.

not: yönetmenlik harikası.

(e a p - 13 Temmuz 2016 20:10)

hayatından bir kesit bile olsa miles davis'i iyi anlattığını düşünmüyorum. hele de cadillac records gibi bir örnek varken bu film çok daha ötesine geçmeliydi. en önemlisi miles davis müziğini maalesef filmde çok az hissediyoruz. aslolan o müziği hissetmek olmalı. oysa daha çok davis'in uyuşturucu bağımlılığı, hayatının nasıl içine ettiği, zengin ve paralı bir looser portresi görüyoruz. miles davis nasıl miles davis oldu, bunu görmemiz gerekirdi, sadece hayatının bir dönemine ışık tutan bir film bile olsa. miles davis otobiyografisini okuduktan sonra bu film çok çok hafif kalıyor.

(kediduasi - 22 Mart 2019 11:33)