Süre                : 7 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Haziran 2012 Cuma, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Animasyon,Kısa Film,Aile,Fantazi
Taglar             : küçük çoçuk,tekne,Bireysel,karar,çocuk
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Pixar Animation Studios
Yönetmen       : Enrico Casarosa (IMDB)
Senarist          : Enrico Casarosa (IMDB)
Oyuncular      : Tony Fucile (IMDB), Krista Sheffler (IMDB), Phil Sheridan (IMDB)

La Luna (~ A Hold) ' Filminin Konusu :
La Luna is a short starring Tony Fucile, Krista Sheffler, and Phil Sheridan. A young boy helps his father and grandfather harvest stars from the moon.


  • "pixar'ın en eğlenceli kısa animasyonlarından. youtube'a da düşmüş, herkes izlesin herkes gülümsesin.buyrun"




Facebook Yorumları
  • comment image

    şarkının kendine özel bi sinematografik yapısı var sanırım, sözlerde ne anlatıyorsa gözlerimde canlanıyor, katharsis öğeleri havalarda uçuşuyor*. seksenler çocuğu olmakla mı ilgili bilmiyorum ama bu şarkıya karşı sonsuz bi bağlılık duyuyorum, yıllar yılı dinlemekten kendimi alamıyorum* çok güzel bir şarkı çoook...


    (joker the one - 3 Temmuz 2007 22:46)

  • comment image

    lale muldurün bir şiiri

    la luna
    bana zaman ver la luna
    her şey gitti bak
    her şey ağlayarak gitti
    sular soğudu
    bir kurban düşüyor şimdi aramıza la luna
    üçümüzden biri kurban
    serin bir çizgi çekiliyor gökyüzüne
    çok geç çok geç artık

    terk edip gidiyor beni teker teker bütün güneşlerim
    bir daha hiç dönmeyecekler mi yaşamıma
    alnımdan fırlayan bir kartal yarıp
    geçiyor göğü
    görünmez bir çarkın çıldırtıcı gürültüsü
    duyuluyor bir yerlerden

    uzak anılar
    yengeçler gibi
    çıkıyorlar bir gün batımına

    son güneşler son güneşler de düşüyor
    bak
    tüm metal dairelerinle sen çıkıyorsun yaşamıma

    görünmez güçlerle
    karanlık ve anlaşılmaz acılarla, uyandırdığın,
    tıpkı kendin gibi,
    korkutucu gözüküyorsun
    sende hiç insani bir şey yok mu la luna

    her şey mümkün her şey açıklanabilir gözükse de
    bir şeyler kenetlenmiş bir yerlerde
    sen yine de gel imparator, gece
    ve beni al son bir kez karanlık gözlerine

    saçımı ör eskil bir anahtarla la luna
    yüzümü yaralarımı sar sarmala
    çaputlar ve karalarla la luna
    beni o yabanıl şölene hazırla
    karanlık duvarlardan geçen siluetler gibi
    lacivert geceyi bekleyen buzdan çiçekler gibi
    belirsiz bir denizi tarayan bir fener gibi
    uzayda gümüş bir sarkaç gibi sallanan
    darağacındaki adam.
    bir keşiş, bir lehimli
    adamotu büyütüyor gözyaşlarından...

    isli bir camın altından geçirilen
    zehirli bir duman gibi
    bulutlar, senin üstünden, kayıyor
    kayıyor, la luna, başlar ve sonlar

    bana zaman ver la luna
    biraz zaman
    duyayım bir kez daha o selenli liri
    ve sirenleri, mor şarkılarıyla, uzaklardan...


    (luna - 8 Ağustos 2002 14:09)

  • comment image

    bernardo bertolucci nin çok tartışılmış, o dönemde tabu sayılacak bir konuyu, belki de izlenmemekten kaynaklı, düşünüldüğü kadar cüretkar anlatmamış olmasına rağmen yasaklanmış sansürlenmiş ve halen ensest film dendiğinde akla ilk gelen filmlerin başında olması açısından oldukça önemli bir çalışma la luna …

    başarılı bir opera sanatçısı olan caterina kocasının ani ölümüyle birlikte daha fazla amerika da kalamayacağını anlamış ve bu acıyla baş etmek ve daha kolay atlatmak amacıyla, italya’ya yerleşme kararı vermiştir. 15 yaşındaki oğlu joe ile birlikte italya’da yeni bir hayat kuracak ve orada mesleğini icra edecektir. planlandığı gibi italya’ya gidilir …caterina’nın yoğun çalışma temposu italya’da da devam eder konserler resitaller turneler derken oğlu joe ile de yeterince ilgilenemez… joe yabancı olduğu bu ülkeye bir yandan uyum sorunu yaşarken bir yandan da içinde bulunduğu derin yalnızlık ve babasının kaybıyla ortaya çıkan tatminsiz durumu uyuşturucuyla doldurmaya çalışır ve kısa sürede bir bağımlı haline geleceği süreçte başlamış olur.

    --- spoiler ---

    caterina bu durumu çok geç fark etmiş ve oğluna yardım edememiştir. çok sevdiği oğlunu kurtaramayacağını anlayan caterine joe’nun bir kriz anında bizim oedipus kompleksi olarak tanımlayacağımız duruma karşılık vererek oğluyla yakınlaşır. yaşadıkları bu deneyimin ardından caterina, oğlunu kurtarmanın tek yolunun cinselliği kullanıp onun arzularını uyandırmak ve bunu en tehlikeli ve tabu olan yoluyla deneyerek, oğlunun algısını bu noktada kilitleyip bu sıra dışı tensel ilişkiyle, oğlunu bağımlılıktan kurtarmanın hesaplarını yapmaya başlar. ve beraber çıktıkları bir tatilde de caterina bu sıra dışı ve tutkulu oyununu başlatır… filmimiz bu noktadan sonra tehlikeli sorgulayıcı ve sürpriz sonuyla da şaşırtıcı belki de biraz ucu açık olarak son bulur…

    bertolucci’nin büyük bir yönetmen olduğunu her zaman düşünmüşümdür onun büyüklüğü birazda tabularla dalga geçercesine oynamasından kaynaklı cesaretinden ötürüdür kanımca… ancak ne yazık ki bu çok ses getirmiş sansasyonel filmini çokta beğenmedim. bertolucci duyguları yansıtmada, yaşanan ensestin etkilerini, duygusal hezeyanlarını, anne ve oğul üzerindeki sonuçlarını perdeye yansıtmada çokta başarılı olamamış eksik bırakmış hikayeyi özetle… joe’nu yaşadığı acıyı yalnızlığını babasının kaybının oluşturduğu boşluğu perdeye gereği gibi yansıtmamış olması ve bunun akabine joe’nun eroine başlaması ve bağımlılığa giden yolculuğunun duygusal gelgitlerine hiç değinmemesi ve daha sonraki süreçte de oğlun anneye karşı hissettiği oedipus kompleksi olarak açıklanan durumun çok ani ortaya çıkması bunun filmin önceki bölümlerinde temellendirilmemesi bertolucci’nin sadece sansasyonel bir konuyla filmi kotarmaya çalıştığı diğer ayrıntılara pek de kafa yormadığı sonucunu akla getiriyor… joe’nun bir bağımlı olduğunu düşünürsek filmdeki joe’nun bağımlı olduğunu bile zar zor anlıyorsunuz yaşadığı krizler ve bunun perdeye yansıması gerçeklikten çok uzak hatta çok yapay …

    anne oğul arasındaki duygusal yakınlaşma aralarındaki tutkulu sevgi ve sonunda ortaya çıkan ensest ilişki caterina’nın amacının ötesinde zaman zaman filmi gereksiz bir ikilemde algılamaya sebep oluyor. duyguların tam olarak yansıtılmadığı bir filmde yaşanan bu süreçte epey normal gerçi…

    filmin adının neden ay olduğundan da bahsetmek gerekir. filmin açılışından sonuna kadar geçen süreçte aileyle ilgili her önemli olayda ay cismen gözüküyor ve ayın mistik anlamı olan yeni bir yaşamın doğuşu bu metaforik anlamla filmde hayat buluyor ve filme yön veriyor. bu anlamlarla yüklü ay objesi filmin ana karakterleriyle birlikte bir diğer çok önemli filmin takip noktası aynı zamanda…

    ---
    spoiler ---

    ancak her ne kadar farklı anlatım teknikleri seçilirse seçilsin ben filmin eksik bırakıldığını üstüne gereği kadar düşülmediğini ve duyguların doğuşu sonuçları ve ilerleyen sürecin başarılı yansıtılmadığı kanaatindeyim nazarımda bertolucci’nin vasat bir filmi ay aynı eksende ensestin anlatıldığı the dreamers’ın çok daha iyi kotarılmış bir çalışma olduğu kanaatindeyim…


    (mimiko - 18 Ocak 2011 00:40)

  • comment image

    1989 doğumlu nostaljik belinda carlisle şarkısı.

    en son ne zaman dinlediğimi bile hatırlamadığım ama nakaratını söylememle acaba böyle bir şarkı var mıydı, yoksa ben mi küçükken uydurdum diye beni meraklara saldı, alalulalaluna diye aratınca direk buldum.

    belinda carlisle'nin klipte saçları oldukça başarılı. o ne güzel bir renk o nasıl güzel saçlar.


    (legalalien - 10 Ocak 2014 23:12)

  • comment image

    ben bir şarkıya taktığım zaman feci takılırım. günlerce sadece o şarkıyı dinlerim, replay/repeat kuşu olurum. geçen cuma günü ofiste işi gücü bırakmış içerken bir arkadaş -nereden aklına estiyse, nereden hatırladıysa artık- bu şarkıyı çaldı. dört gündür aralıksız dinliyorum ya da mırıldanıyorum. bir başka arkadaşım benle dalga geçiyor, "bula bula bu tatil köyü şarkısını mı buldun?" diye... düşünüyorum, sahiden de ilk kez çocukken gittiğimiz bir tatil köyünde duymuş olabilirim bu şarkıyı... değilse bile, artık aklımda o şekilde bağlantılandığı için otomatikman deniz kenarı, batan güneş, yaz esintisi moduna giriyorum. kış ortasında böyle bir modu kim istemez ayol? zaten şarkı da ay ışığı, liman, marsilya sokakları filan diyerek hissime güç katıyor. çocukluk nostaljim, 90'lara geçişteki yeni sound'un vücut bulduğu şarkıyla (şarkı zaten '89 mahsulü) iyice perçinleniyor. bir hoş oluyorum velhasıl...

    bunca şeyi niye yazdım? belki birilerinin aklına düşürürüm de, bu günlerde "aaa la luna la lunaaa" diye mırıldanarak dolanan tek insan olmam diye ^^


    (polly jean - 29 Aralık 2015 11:49)

  • comment image

    1979 yapimi bernardo bertolucci filmidir. ergenlik donemindeki eroin bagimlisi oglunu kurtarmak icin tensel yakinligini kullanan opera sanaticisi annesi ile oglunun oykusudur. film annenin ogluna masturbasyon yaptigi sahne disinda, enseste dair sahne icermemekle beraber filmin icindeki anne-ogul arasindaki yakinlik, gerilim fazlasiyla guclu yansitilmistir yonetmen tarafindan.

    bizde cine5'de gosterilmesine ragmen basili olarak herhangi bir vhs, dvd'sinin bulunmamasi oldukca dikkat cekicidir.

    bernardo bertoluccinin, 2003 yilinda cektigi the dreamers'da ayni konuyu, bu sefer kardesler arasinda, islemis olmasi dikkat ceken diger bir konudur.


    (ride - 27 Kasım 2004 23:13)

  • comment image

    belinda carlisle'nin klibinde yatakta deli gibi dönüp durduğu şarkının klibi.*
    i remember when i met you
    all the stars were hanging in mid-air
    in these moments - nothing mattered
    but the way you caught me in your stare
    we were walking - we were talking
    we were laughing about the state of our lives
    how our fates brought us together
    as the moon was rising in your eyes

    on and on the night was falling
    deep down inside us
    on and on a light was shining right through

    ah la luna la luna
    the night that we fell under the spell of the moon
    ah la luna la luna
    the light that will being me back to you
    the light of la luna

    in the hotels, in the cafes
    all the world was made with romance
    in the harbor moonlit water
    all the ships were swaying in a dance
    then you held me and you kissed me
    and i knew i had to be with you
    you didn't ask me you just took me
    to the tiny bed in your tiny room

    on and on the band was playing
    a song of surrender
    on and on the sun would soon break thru

    now i walk along the streets of marseilles
    the winter sky is cold and gray
    and i don't know why i left you that day
    and i don't know where you are


    (psi - 25 Eylül 2001 18:27)

  • comment image

    belinda carlisle şarkısı olan laluna'nın bir klibi var idi ki hayret birşey...
    seksenlerin bir şarkısıydı... çocukluğumuzun şarkısı da diyebiliriz biz buna..
    klipte belinda ablamız bir yatak üzerinde çarşafa sarınarak erkişi kısmısının yüreğini hoplatıyordu.. gitar çalan taytlı ve peruklu amcaları da meşhurdu bu klibin...
    belinda hatun kişisinin gözleri (bazı bazı göğüsleri), şarkının klibinin en ilginç kısımlarından biridir...


    (daphne - 1 Ocak 2002 02:36)

Yorum Kaynak Link : la luna