Guess Who's Coming to Dinner (~ Beklenmeyen misafir) ' Filminin Konusu : 1960’ların Amerika’sında varlıklı beyaz Amerika’lı aile heyecanla kızalarının Avrupa’dan dönmesini beklerken o sıralarda Amerika'da ırkçılık sorununu hala çözebilmiş değildi.Ailenin heyecanı sadece kızlarının Avrupa’dan dönecek olması değil aynı zamanda kızın İsviçre’de tanıştığı ve aşık olduğu adamında onunla beraber gelecek olmasıydı. Aile bu başarılı doktor damat adayını bir prens gibi karşılayacaktır. Fakat işler karışır. Büyük bir şok geçirirler çünkü damat Afroamerikan'dır. O dönemler ırkçılık hafiflemiştir ama yine de bir beyazla siyahın evlenmesi hoş karşılanmazdı. Hemen hemen tek bir mekanda geçen filmin tiyatroya yakın bir anlatım dili vardır. Irkçılık konusuna parmak basan filmin yönetmenliği Stanley Kramer üstlenmiştir. Başrollerde ise Spencer Tracy, Sidney Poitier ve Katharine Hepburn rol almaktadır.
Ödüller :
Inherit the Wind(1960)(8,2-23953)
The Lion in Winter(1968)(8,1-26448)
The Philadelphia Story(1940)(8,0-57567)
In the Heat of the Night(1967)(8,0-58894)
The African Queen(1952)(7,9-66255)
The Defiant Ones(1958)(7,7-11473)
Lilies of the Field(1963)(7,7-7766)
On Golden Pond(1982)(7,7-24961)
To Sir, with Love(1967)(7,7-13951)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Özgün Senaryo"
BAFTA : "UN Award"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Actor"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Kadın Oyuncu"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Actress"
spencer tracy'nin son filmidir ve sonunda hayatla ilgili çok dokunaklı bir konuşma yaparken katharine hepburn ağlamaktadır ve bu rol değil gerçektir zira o sırada bilinen bir gerçek spencer tracy'nin fazla bir zamanı kalmadığıdır.kaynak: wikipedia
(darknum - 10 Ocak 2007 00:35)
teoride ne kadar liberal, modern ve yeniliklere açık olursak olalım, pratikte tutucu tarafımızın teraziyi eşitleyebileceğini gösteren, zamanının ötesinde harika bir film. ırkçılık konusu ancak bu kadar düzeyli ve sömürülmeden işlenebilirdi.bil bakalım akşam yemeğe kimler geliyor? spencer tracy'nin son filmidir. çekimler sırasında durumu hiç de iyi olmayıp, çekimler bittikten 17 gün sonra akciğer tıkanıklığına bağlı kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir.katherine hepburn'un nemli gözlerinin bir nedeni de budur. kendisi bu rolüyle dört oscarından ikincisini kazanmıştır. babyface sidney poetier ise alameti farikası olan nerdeyse kusursuz siyah adam rolünde yine döktürmüştür.
(axellennox - 17 Mart 2007 23:27)
(hesaplarım dogruysa) 2 kasım pazar gunu cnbc-e'de yayınlanacak battlestar galactica 4. sezon 7. bolumunun de adıdır.
(mahesvara - 25 Ekim 2008 00:27)
oyunculuk gösterisi, yazarlık şahikasıdır ama asıl katharine hepburn dehasının bir sergisi gibidir. hastalığı yüzünden titreyen ellerine ve kafasına rağmen her bakışı, her mimiği büyüler insanı. sekreterini kovduğu sahne sinema tarihinin unutulmazlarından değilse ben de insan değilimdir. --- spoiler ---...and get - permanently - lost.--- spoiler ---
(ruprect - 3 Mart 2009 01:49)
coen biraderler'in yeniden çevirmeyi düşündükleri klasik.
(axellennox - 24 Mart 2011 21:08)
siyah-beyaz ayriminin entelektuel bir amerikan ailesinde bile yok sayilamayacagini acayip iyi anlatan, dehset bir ozelestiridir... sidney poitier ile spencer tracy'nin konusmalari, amerikan tarihinin aynasidir kanimca... amerikan sinemasinin tartismasiz basyapitlarindandir. saygiyla egiliriz onunde...
(kediaman - 4 Eylül 2003 16:55)
--- spoiler ---baba ve anne bir cafeye dondurma yemeye giderler. baba her zaman yediği dondurmadan sipariş etmek ister fakat daha önce tatmadığı bir dondurma gelir. önce sinirlenir ve istemediğini söyler, sonra tadına bakar ve "fena değilmiş" der. dondurmayı bitirir ve hiç de fena olmadığını görür. başta anlamsız ve gereksiz gibi gözüken bu sahne tabi ki aslında babanın değişime açık bir kişi olduğuna ve filmin sonunda önyargılarını yenerek beyaz kızının zenci bir adamla evlenmesini kabul edeceğine işaret eder.--- spoiler ---
(ekiziltas - 15 Temmuz 2013 21:02)
siyahi oyuncularından beyaz oyuncularına kadar muhteşem bir cast'a ve yönetmene sahip, ırkçılığı da iyi ve yer yer sesli güldürecek derecede komik işlemiş bir film. son derece güçlü bir film. spencer tracy iyi bir performans ortaya koyar. artık alıştığımız üzere finalde de 5 dakikalık bir nutuk çeker. özellikle son 5 dakikadaki performansı gerçekten iyidir. nutuk atmakta üstüne yok. ama oscarlık bir performans mı emin değilim. katherine hepburn'den de oscarlık performans çıkmadığını düşünüyorum. ama çalışanını kovduğu o mükemmel yazılmış sekansta döktürdüğünü söylemek mümkün. siyahi gencin anne-babalarına pek alan açılmadığı için (yönetmen olaylara daha çok beyazların evinden/bakış açısından bakıyor. siyahilerin -beyazlardan farklı olmayan- düşüncelerine de yer veriliyor ama fazla alan açılmamış siyahi ebeveynlere) iki oyuncunun iyi oynadığını söyleyebilirim. başrol sidney poitier her zamanki gibi kaliteli bir performans ortaya koyar. in the heat of the night'ta dedektifliğin uzmanı olan, eline aldığı her davayı nihayetlendirmiş karakterde, to sir with love'da öğrencilerini adam etmeye çalışan ve bunda başarılı olan iyi niyetli, zeki, çalışkan bir öğretmen/mühendise hayat veren poitier burada da gene mükemmel birisine (cv'si başarılarla dolu, afrikalı çocukları okutmayı planlayacak kadar iyi niyetli bir doktara) başarıyla hayat verir. sanırım poitier'ın bütün kariyeri mükemmel karakterlerden ibaret. enteresan bir kariyer tercihi. cast iyi. herkes üzerine düşeni yerine getirmiş. bolca da adaylık almış bu film. bütün kadroya adaylık/ödül gelirken poitier'a gelmemesi şaşırtıcı tabii. ırkçı davranıldığına şüphem yok. neyse ödüllere girmeyeceğim bu kez. sonuçta kramer, kariyerinin en iyi filmlerinden birisini yapmış. lakin bir eksiği var filmin...spoileryukarıda da değinilmiş. poitier kariyeri boyunca 4 4'lük karakterleri canlandırdı. burada da doktorun ne kadar muazzam bir insan olduğu defalarca kez dillendirilir. eninde sonunda şu "yanlış" sonuç ortaya çıkıyor: bu doktor kadar başarılı olamayan, hatta fakir olan birisi beyaz birisiyle evlenemez mi yani? filmi yapanların böyle düşünmediklerine eminim. ama karakteri bu denli mükemmeleştirince ne yazık ki bu sonuç ortaya çıkıyor. karakter fakir olsaydı ırkçı davranıp kızı bu fakir 'negro'ya vermemek doğru olacaktı yani. keşke daha dikkatli kaleme alınsaydı film. bunun dışında ırkçılığın entellektüel, ırkçılıkla mücadele edenlerin içinde bile olacağına ve bunun çok saçma olduğuna değinmesi bakımından önemli bir film gene de.spoiler
(sherlock holmes 90 - 13 Ekim 2014 03:04)
--- spoiler ---zorlama çıkarım:müstakbel damat adayına en sert muhalefetin, kendisi gibi zenci olan evin emektar uşağından gelmesine rağmen, john'un bunlara gülüp geçmesi, hatta filmde bunun belli ölçüde mizah malzemesi olarak kullanılması bence başka bir çatışmaya daha işaret ediyo.o da şu ki;şayet bir uşaksan 'dengin' olmayan insanları sözlerinle yaralamaya bile gücün yoktur.--- spoiler ---
(bugun boyle gidelim yarin allah kerimdir - 27 Temmuz 2017 22:51)
spencer tracy nin son filmi olup tracy-hepburn çifti bu filmde kızlarının bir zenciyle evlenme kararıyla şaşıran karı kocayı oynamıştır. katharine hepburn tracy nin son filmi olması sebebiyle filmi hiç seyretmemiştir.
(sade - 15 Temmuz 2005 17:34)
Yorum Kaynak Link : guess who's coming to dinner