Olympia ' Filminin Konusu : Olympia is a movie starring Ceci Barros, Valeria Bezos, and Victoria Bugallo. In this sexy and stylish drama, a young actress enters the adult film world and prepares for a role that will make her a star.
À corps perdu(1988)(7,1-133)
Sevilla(2012)(6,9-354)
Jan Saudek - V pekle svých vásní, ráj v nedohlednu(2007)(6,8-83)
Whore(2013)(6,6-28)
La tarea(1991)(6,3-641)
Beautiful Mistake(2000)(6,3-44)
S.O.S.(1999)(6,1-209)
Ne nous soumets pas à la tentation(2011)(6,1-200)
BackPage(2008)(5,5-21)
Camp Beaverton: Meet the Beavers(2013)(5,2-105)
Oi do chun(2009)(5,1-222)
Gente Decente(2004)(3,9-104)
edouard manet'in cilgin tablosu. yatakta sereserpe uzanmis ciplak bir fahiseyi resmetmis olympia'da,sonra salon'da sergilemeye kalkinca eser olay yaratmis. kadin, "kac para verirsin" dercesine kustah kustah izleyenin suratina bakiyor ve yatagin arkasinda duran zenci kole de elindeki cicek demetleriyle hazir beklemekte. (bi rivayete gore sadece bu tabloyu inceleyen onlarca kitap varmis)bu arada unutmamak gerekir ki, manet bu tabloda titian'in urbinolu venus adli eserinden esinlenmis.
(cali - 14 Mayıs 2002 22:08)
populer bir daktilo markasi
(bloody - 14 Mayıs 2002 23:05)
kapağında kate moss'un yer aldığı bryan ferry albümü.
(kroc - 15 Ekim 2011 16:06)
içinde sadece cover barındırmayan, bir sürü yeni parçaya da yer veren 2009 çıkışlı bryan ferry albümü. fena değildir.
(roger waters - 17 Şubat 2012 14:31)
abd'nin washington eyaletinin başkentidir.kurt cobain, nirvana'nın nevermind albümünde yer alan şarkıların çoğunu bu şehirde yaşarken yazmıştır.olympia fotoğraflarından oluşan bir galeri için bkz.: http://www.flickr.com/…kaya/sets/72157629662971378/diğer abd fotoğrafları için bkz.: http://www.serdarkaya.com/united-states.php
(derinsular - 10 Mayıs 2012 13:15)
bryan ferry'nin david gilmour, groove armada, scissor sisters, brian eno gibi isimlerle birlikte kaydettiği albüm. bünyesinde shameless, me oh my, you can dance gibi harika şarkıları bulundurur.
(yusoksuz - 16 Mayıs 2012 17:59)
leni riefenstahl'ın çektiği 1936 berlin olimpiyatları belgeselinin ilk kısmı olympia 1. teil - fest der völker, ikinci kısmı olympia 2. teil - fest der schönheit diye geçer. nazi propagandası yapmakla suçlansa da, müsabakaları biraz ev sahibinin gözünden anlatmak dışında bir kusuru yoktur bence. dikkatimi çeken satır başları (highlights hesabı): * açılışta antik yunan heykellerinden başlayıp eski olimpiyatlara göndermeler ve sporcuların hatta leni riefenstahl'ın bizzat şahsen çıplak dansı.* hitler'in olimpiyat açılış konuşması, ki gayet kısa ve öz, yanındaki goebbels ve himmler'le şeref tribünündeki heyecanı ve göring'i görmek mümkün.* belgeselin ilk kısmı sadece berlin olimpiyat stadı'ndaki atletizm müsabakalarını kapsıyor. esas heyecan burada zaten. ikinci kısımda jimnastik, dekatlon, binicilik, bisiklet, yüzme, futbol, kano, hokey vs. gibi diğer dallar mevcut.* jesse owens'in uzun atlamada luz long ile kıyasıya rekabeti, 100 metre, 200 metre ve 4x100 bayrakla toplamda 4 altın madalya alması ve bir çuval dünya rekoru kırması muazzam.* yüksek atlamada sırt üstü atlama stili henüz keşfedilmemiş. her ülkenin hatta her atletin atlama teknikleri birbirinden çok farklı ve enteresan.* 10.000 metre yarışında 3 finlandiyalı atletin neredeyse herkese tur bindirmesi.* saatler sürüp gece karanlığına kadar uzayan ve yetersiz bir ışıklandırmada amerikalılar ile japonlar arasında büyük rekabete sahne olan sırıkla atlama finali.* hitler ve goebbels'in büyük bir heyecanla izlediği kadınlar 400 metre bayrak yarışında, rekortmen ve favori alman takımının büyük farkla önde altına koşarken son değişimde bayrağı düşürmesi ve büyük bir hayal kırıklığı ile kaybetmesi. akabinde hitler'in dizini dövmesi.* maratonda 1932'nin şampiyonu arjantinli zabala'nın başta hızlı çıktığı için son kilometrelerde kesilip yarışı yarıda bırakması ve japon kitei son'un stada girdiğinde müthiş bir depar atarak altını alması.* ikinci kısım sporcuların koşu sonrası hamama girip dal taşak yıkanmalarıyla başlıyor.* güreşte ve olimpiyat tarihinde ilk altını bu olimpiyatta almışız, ancak belgeselde güreşe yer verilmemiş. sadece binicilikte erokay (adını bulamadım) soyadlı sporcumuzun attan düşüp çukura yuvarlanışı görüntüsü var. gerçi çoğu binici o çukura düşüyor. binicilik yapay değil, doğal engellerin olduğu parkurlarda koşuluyor zaten.http://www.imdb.com/title/tt0030522/combinedşurdan izlenebilir. ayrıca nette ingilizce altyazısı mevcut.http://www.youtube.com/watch?v=cc4-odlmcgwhttp://www.youtube.com/watch?v=egjnt98djk0
(axellennox - 24 Temmuz 2012 18:04)
leni riefenstahl in , ilk nazi olimpiyatlarını ele alan, protokolde hitlerin surekli zebellah gibi mudahalede bulunup izledigi, sessiz olan, sonradan muziklerini herbert windht in montajladigi, ülkelerin festivali (festival of the people) ve güzelliğin festivali (festival of the beauty) seklinde iki parca olan belgesel serisi.bunun dısında surekli yakın cekim, zamana gore zor sayılabilecek klasmanlar, yeni kamera teknikleri, beden guzelligi ustunde abartılı durulması, belki faşizme ornek teskil edercesine klasik tekdüze - klasik guzellik- iticiligi, bolca kadın sporcu kullanılmasından bahsedilebilir ilk bakista. (bkz: nazizim)(bkz: propaganda filmi)
(felix da housecat - 23 Kasım 2004 13:36)
(bkz: olympias)
(superjesus - 24 Kasım 2004 10:10)
manet'in pek bir sansasyon yaratmış tablosu. sene 1856. şimdi burada bir parantez açacağım; bizim gibi her bulduğu deliğe hallenenlerin yaşadığı bir coğrafyada çıplaklığın mastürbasyon değil sanat konusu olması falan tabi aşırı ileri bir ünite. yani adam dirilip şu resmi şimdiki türkiye'de yapsa muhtemelen o zamanın fransız elitlerinin yaptığı gibi "auuvv, cık cık, çok ayıp" falan gibi kibar tepkilerle karşılamaz, tablo da zaten sergilendiğinin ertesi günü zor görürdü. parantezi kapadım.gelelim tablonun olayına. kendisi gibi ismi de bir tür devrimdir. çünkü daha önce bu tür çıplak hatun resimleri mitolojik ve dini adlarla sunuluyor ve böylelikle mevzu kadının çıplaklığı değilmiş gibi oluyordu. fakaat "olympia" o dönem fransız fahişelerine verilen genel bir addı. hani bizde rus fahişelere nataşa denmesi gibi. eh hatun da dik dik resmi izleyene bakıyor. öyle bi mahcup olma, boyun kırma, kader utansın falan bi durumu da yok. goccaman da çiçek gelmiş, kim bilir hangi beyzadeden. heh işte devrim de bu. sanatın konusunu gündelik hayattan aldığı yetmezmiş gibi normalde küçümsenen bir meslek erbabını da böyle baş köşeye koyabilmesi. o vakte kadar görülmemiş şeydi, görüldü de üstüne neler neler oldu. o da başka entrylerin konusu.
(dalsiz zerdali - 7 Temmuz 2017 19:47)
Yorum Kaynak Link : olympia