Cat on a Hot Tin Roof (~ Kizgin damdaki kedi) ' Filminin Konusu : Oscar’a yedi dalda aday gösterilen, yalan dolan, rekabet ve riyakârlıktan felce uğramış Güneyli bir ailenin etkileyici, duygusal gerilimlerle dolu ve sürükleyici hikâyesi, Elizabeth Taylor’ın tutkulu, seksi “Kedi” Maggie yorumuyla ve Paul Newman’ın alkolik, iktidarsız, ilgisiz ve itilmiş koca Brick rolüyle zihinlere kazındı.
A Streetcar Named Desire(1951)(8,0-90137)
East of Eden(1955)(8,0-35851)
The Hustler(1961)(8,0-69715)
Who's Afraid of Virginia Woolf?(1966)(8,0-63730)
A Place in the Sun(1951)(7,8-17722)
Hud(1963)(7,8-19295)
Rebel Without a Cause(1955)(7,8-74732)
Giant(1956)(7,7-31086)
Suddenly, Last Summer(1960)(7,6-12351)
The Long, Hot Summer(1958)(7,4-9521)
Sweet Bird of Youth(1962)(7,4-6019)
BUtterfield 8(1960)(6,4-5590)
özellikle koca baba'nin diskurlarinda (bkz: ayar) zirvesine ulaşan oyun (bkz: play) (bkz: tennessee williams), senaryo, film ve oyunculuktur...
(yukselkiyerinbuyerdegildir - 22 Aralık 2006 23:33)
aslında siyah beyaz cekilmesi planlanan fakat basrollerdeki oyuncuların muhtesem goz renklerinden mahrum kalmamak icin renkli cekilen film.
(maggie the cat - 11 Kasım 2007 21:54)
elizabeth taylor'ın mimikleri için defalarca izlenebilecek bir kaliteye sahip filmdir.
(kinayehanim - 22 Şubat 2008 23:05)
zamanında oscar'a yedi dalda aday gösterilmiş 1958 yapımı bir film. bir broadway oyunu uyarlaması. (bkz: 28. istanbul film festivali)(bkz: kızgın damdaki kedi)
(unitimpulse - 20 Ocak 2010 05:24)
basta mgm maggie yi grace kelly nin oynamasini istemis, ama hamileligi yuzunden sonunda rolu elizabeth taylor kapmistir. film cekilmeye baslandiktan 2 hafta sonra ise kocasi mike todd olmustur.
(thessaly - 21 Ocak 2003 04:14)
richard brooks'un yönettiği başyapıt.
(uzunada1969 - 21 Mayıs 2011 18:56)
1958 yapımı unutulmaz sinema filmi.--- spoiler ---filmin en can alıcı noktalarından biri, brick'in babasıyla bodrumda yaptığı konuşmalardır. oldukça zengin olan babası, ona bir bavul gösterir. big daddy, kendi babasından kalan tek şeyin, bu bavul ve içindeki üniforma olduğunu söyler. bunu söylerken tüm servetini çalışarak kazandığını bellirtir.brick ise servetin önemli olmadığını ve o bavulu anlatırken babasının gülümsemesinin daha önemli olduğunu vurgular.açıkçası filmin sonunda brick'in tüm serveti kardeşine bırakıp o bavulu alıp gitmesini beklemiştim...--- spoiler ---ayrıca baya baya ünlü oyuncuların rol aldığı 2 adet de tv uyarlaması da vardır.
(betatron - 23 Ekim 2011 06:01)
muazzam bir film. üç kez izlediğim ve bir üç kez daha izleyebileceğim bir film. paul newman'ın karizması, etkileyici aurası ve performansı, menekşe gözlü elizabeth taylor'ın çekiciliği ve newman kadar başarılı performansı filmin değerini daha da arttırıyorlar. çoğunlukla tek mekanda geçmesine ve diyaloglar üzerinden ilerlemesine rağmen bir an bile sıkmayan, kendisini sonuna kadar izlettiren bir film. diyaloglar üzerinden ilerleyen bir filmin bu denli etkileyici olması zordur. filmde de sıkça denildiği gibi riyakarlığa, yalanlara ve aç gözlülüğe değinilir. bunlara ek olarak baba-oğul arasındaki çatışmalara, sevgisizliğe, iletişimsizliğe ve paranın alamadığı şeylere de başarıyla değinir yönetmen. oyundaki eşcinsellik burada dostluğa evrilmiş. bunun yapılmasının nedeni şüphesiz o dönem yürürlükte olan hays yasalarıdır. eşcinselliğin anlatılmasına müsaade etmeyen yasalardan ötürü yönetmen oyundaki eşcinselliği dostluk olarak değiştirmiş. yani brick'in maggie'ye ilgi göstermemesinin nedeni brick'in başka bir erkeğe ilgi duyması değil, maggie'yi kıskanması, en yakın arkadaşıyla yattığını ve onu öldürdüğünü düşünmesidir.
(sherlock holmes 90 - 8 Eylül 2012 21:13)
paul newman'i zaten biliyordum da, elizabeth taylor'in neden elizabeth taylor oldugunu "gormemi" saglamis t. williams uyarlamasi film... ben tv'de filan hep orta yasli bi teyze olarak gordugumuz bu taylor'in neden boyle cok ovuldugunu filan cidden merak ederdim... artik etmiyorum tabi, neden(ler)i belli... neyse, epey guzel bi film, her ne kadar t. williams zamaninda hic begenmemis olsa da... bu arada farkedenler olmustur, filmin acilisi cool hand luke'in baslangici ile cok benzer...
(levenspiel - 15 Ekim 2012 22:48)
filmin en baba repliklerinden bir tanesi big daddy'nin brick'e sporcuları vb. kastederek "iki saatliğine kahraman olmak kolaydır. önemli olan 24 saati bir kahraman olarak geçirebilmektir" demesidir. filmde aralarda çok hoş replikler göze çarpmaktadır. örneğin doktorun, mirası paylaşmaya çalışan gelinin morfin yerine acıyı ortadan kaldıracak bir hap istemesi üzerine "ben de bazı insanları ortadan kaldıracak bir hap isterdim" demesi gibi. ayrıca "gençken parasız olabilir ama yaşlıyken asla" sözü de kulaklara küpe olmalıdır.elizabeth taylor'un gençliğinde nasıl bir hatun olduğunu merak edenler mutlaka filmi izlemelidir.
(aegeus - 3 Ağustos 2003 00:05)
t williams'ın aynı adlı oyunundan, pek bi olayı olmayan richard brooks tarafından hafif de sansürlenerek çekilen nacizane filmde tanrı paul newman ve tanrıça elizabeth taylor yoğun istek üzerine oympos'tan inmiş ve başrolleri paylaşmışlardır. şöyle ki, brick ve maggie evlidirler fakat brick kocalık görevini yerine getirmeyi reddetmektedir. maggie de damdaki kedi gibi kızışmaktadır. brick'in ölmek üzere olan kodaman güneyli çiflik sahibi karikatürü babası big daddy onlar arasındaki sorunları halletmeyi görev edinir. bu esnada çevrede boyunsuz canavarlar, eski pamuk güzeli bir yenge, türk olduğundan şüphelenilen bir büyük anne ve avrupa'dan alınmış kitch sanat eserleriyle dolu bir bodrum vardır. elizabeth taylor oyunculuğuyla filmdeki herkesi tokatlamaktadır.
(eowyn - 30 Mart 2001 21:57)
turkce meali kizgin damdaki kedi dir...
(hadileen - 30 Mart 2001 22:01)
bir tennessee williams oyunu. maggie damdaki kedi gibi kizismaktan ziyade, damdaki kedi misali tedirgin ve cani yanan bir kadindir. kocasi brick alkoliktir. olaylar gelisir...
(zomzom - 31 Mart 2001 00:50)
tennessee williams bu filmi reddetmiş benim oyunumla alakası yok diye ter ter tepinmiş premier gecesinde bilet kuyruğundakilere tekme tokat girişmiştir. çünkü brick'in homoseksüel tandansları yönetmen tarafından sansürlenmiş yok sayılmıştır.
(eowyn - 31 Mart 2001 23:53)
elizabeth taylor'ın neden elizabeth taylor olduğunu idrak etmemi sağlayan, paul newman'ın oyunculuk dersi verdiği, birçok diyaloğun insanı düşünmeye sevk ettiği ve 55 yıl önce çekilmiş olmasına rağmen hala evrensel sorular soruyor olması açısından tüm zamanlara hitap eden, yani hiçbir zaman değişmeyen insan ilişkilerini işleyen ve bunu da çok başarılı bir şekilde yapması sebebiyle hiçbir zaman eskimeyecek olan, tennessee williams'ın oyunundan uyarlanan 1958 yapımı richard brooks filmi.aileyi, evliliği, çıkar çatışmalarını, arkadaşlığı, yalanı, ikiyüzlülüğü ve hem insana hem de hayata dair daha bir çok temel sorunu kurcalayan şükela bir yapım. klasik olduğu kadar varmış...--- spoiler ---big daddy'nin ağrıları ayyuka çıktığında, acılarını bir süreliğine dindirmek için morfin almayı reddederek, küçük oğlu brick'e ithafen söyledikleriyle aklıma kazınmıştır:it's easin' somewhat now. when you got pain, it's better to judge yourself of a lot of things. i'm not gonna stupify myself with that stuff. i wanna think clear. i want to see everything, and i want to feel everything. then i won't mind goin'. i've got the guts to die. what i want to know, do you have the guts to live?--- spoiler ---
(kivikocan - 24 Eylül 2013 15:53)
''bizler, kendi derimiz içinde ebedi yalnızlığa mahkumuz.''
(cok hastayim gelemicem - 27 Eylül 2013 04:42)
simpsonsta gönderme yapılan filmlerden birisi. (zaten yeryüzünde simpsonsta lafı edilmemiş bir filmi bulup çıkarmak çok zordur) paul newman görüntüsünde vücut bulan karakteri bay smithers, sözünü edip durduğu atleti de bay burns olarak görmek şaşırtıcı, komik falandır.
(doberman - 2 Ocak 2004 00:08)
nefrete, sevgiye, hırsa, insan ilişkilerindeki iki yüzlülüğe dair, hayatı anlatan bir film. gerçekten dokunaklı olmuş. oyuncuların performansı, insanı içine çekiveren bir hikaye ile birleşmiş, sanki izlemiyorsunuzda olayları yaşıyorsunuz hissi veriyor. içiniz sıkışıyor, geriliyorsunuz, filmin sonunda derin bir nefes alırken, karakterlerin haleti ruhiyeleri yüzünden damarlarınızdan çekilen kanın tekrar vücudunuza dağılırken verdiği sıcaklığı hissediyorsunuz. içimi titreten bir film oldu.
(mithril - 17 Ocak 2004 03:38)
tennessee williams'in bu eserinde yasami yalanlarla dolu bir guneyli aileyi anlatir. yalan dolan ile dolu olan hayatta en yakin arkadasi intihar eden alkolik bir koca brick ilen feristah gibi fentezi dolu maggie yengenin yanisira ailenin servetine konmak icin brick reyizi dehlemeye calisan kardesi gooper ve esi mao ve gene onlarin yaramazz cocuklari. * ve ayrica kanser oldugu bir suredir gizlenen big daddy ve big mama'da aile buyukleri olarak tesrif ederler. hikaye yalanlarin yani sira maggie'nin her gece "viski vodka viski vodkaa ucyuz besyuz" seklinde kendi kendine zikkimlanan kocasini hayata karsi dondurme ve yeniden kazanma ugrasi vermesini konu alir.
(ben bir eksi sozluk yazariyim galiba - 17 Nisan 2014 20:55)
"beni kediler büyüttü ama böylesini görmediydim. vallahi de billahi de. beni kediler, camlardan sıvışan, posta deliklerinden fırlayan, yabani tavuklarla misket oynayan kediler. ama böylesi, pes. eh kapı duvar tabii. biz eski kulak kesilmişlerden tenessee'yi tavuk karalarının yazarı diye bilirdik. "kasabamız" ölçeğini daraltıp, bizim evin arkası dondurma fabrikası bebek evinin ayıp ayaklanan biricik nora'sı yerine "ev"in nabzını toptan tutuyor - ev de ev hani- kanıksanmış diken üstülüğü - patlamaları da tahliye etmeden- canlı canlı can hıraş bağlantıya yediriyor sanardık ki kendisini iki ileri bir geri, mutfaktan salona bakan pencerenin pervazında yazardı ve salondan mutfağa, iki oda bir bakla, sonra tanrı gibi ilik gibi adamlar karakterlerine gel kemik, meğer ki kedisi.. ipliği çözülsün de kuşak geçmesin diye, akşamları ahalisi toplanan evleri, iki, üç, beş kişilik toplumları, herkesin bildiği ve güneşin altındaki yeni şeyden saymayıp sırtını döndüğü ya da en ihtimal bucak bucak kaçtığı, kaçarayak hesabı dertop edildi mi eşkiya gibi yola inen bulguru not düşe kalka, benzini bol tutan amerikan arabalarıyla bile aralarında miller olan salonların aralarındaki milleri iptal ederek ve arthur miller ayarında bir sembolizme kaçmadan ama kazanı bir o kadar fokur fokur, tavuk karalığına gözlük sanıyorduk. kazın ayağı öyle mi ya. beni kediler büyüttü ve belki en çok sırıtmalarına alışıktım. böylesini görmemiştim diyorum. vallahi. memeye doğmuş bebek gibi yirmi dakika ya uyuyor ya uyumuyor, dev bir maydanoz tarafından kovalanıyormuş gibi uykusundan fırlayıp kıyamet alameti gibi dolaşıyor evde. uyku filan kalmadı. uyku, vardıysa da. kızım, bak ağlama nolur artık. kafa kalmadı, vardıysa da, fırına. anlatı tekilleşip kümes fanusa dönünce, daha mı içinden çıkılmaz olacaktı. nerden baksan yirmi yıldır, belki çoktan, bu damar damar üstüne biniyor ya, psişe yavrucum, kitapsız kedi, yeter ulan. ne diyordum. anlatı tekirleşip.."zebercet, niemandsrose tarlası 1 numaradaki prens oteline aliye nefaset ve kedisini konuk diye kaybederken, "bir ve aynı günlükleri", ocakbaşı.
(chlo - 9 Ocak 2006 23:04)
Yorum Kaynak Link : cat on a hot tin roof